Site icon Politik Merkez

İran’ın Potansiyeli ve Ortak Çıkarlar

iranin-potansiyeli-ve-ortak-cikarlar

İran’ın Potansiyeli ve Ortak Çıkarlar

Okuyucu

Amerika uzun yıllar İran’a ambargo uyguladı. Bu zaman içerisinde Almanya İran’ın en yakın ilişkide olduğu Batı devleti oldu. Bir süre bazı altyapı ve teknoloji üretiminin temelleri Alman ürünlerine endekslenmiş idi. Diğer yandan Rusya ile neredeyse ittifak halinde oldu. Özellikle savunma sanayii ürünleri için Rusya ve Çin İran’a büyük destek verdi. Karşılığında ise bölgesel politikalarda İran bu ülkelere imkanlar sağladı.

İran dinamik, potansiyeli olan ve genç bir nüfusa sahip ülkedir. İran’ın 2015 sayımına göre nüfusu 82 milyon civarındadır. Nüfusunun %60’ı 35 yaş altıdır. Her yıl üniversitelerden 250 bine yakın mezunun % 85’i mühendistir. Toplam nüfusun %87’si okuryazardır. Kadınların okuma yazma oranı yüksektir ve üniversitelerdeki öğrencilerin %68’i kadındır. Şimdi en büyük amaçları bilişim alanında ilerleyebilmektir. Bundan böyle yolu Silikon Vadisi’nden geçen her yerde İranlıların görülebileceği normal görülmektedir. Dolayısıyla başta Amerika ambargosunun kalkması İran’a biraz daha dinamizm katacak görülmektedir.

GSYİH’sı 2015 yılında 1,4 trilyon USD civarında gerçekleşmiştir. 2014’te büyümesi %4,3 civarında gerçekleşmiş idi. Ekonomisinin %52,3’ü hizmet sektörlerine, %38,4’ü endüstriye ve %9,3’ü tarıma dayalıdır. İşsizlik %10 civarındadır. İran’ın ithalat yaptığı ülkelerin başında %30 civarındaki payla (görünen) BAE ve %25 civarındaki payla Çin’dir. Batılı pek çok firma İran’a (dolaylı) ihracatını BAE üzerinden yaptıkları nedenle tablo böyledir.

Çeşitli bağımsız ekonomi kuruluşları İran’ın büyümesinin %6-8 oranında artışla devam edeceği yönünde mutabıklar. Eğer mevcut kapasite toplamının %50’den aşağıda ise İran çok yakın zamanda şimdikinin iki katı milli gelire sahip olacak bir dünya ülkesi olarak işaret edilmektedir. Bunu sağlarken emtia gelirlerinin sürekliliği ve borcu çok az (örneğin kamu borcu GSYİH’nın %4’ü)  bir ülke olmaması önemli faktörlerdir. Petrol ve gaz rezervlerinde küresel çapta dördüncü büyük güçtür. Yaklaşık 158 milyar varil ham petrol rezervi, 34 trilyon metre küp de doğal gaz rezervi vardır. Araplar gibi petrol satışıyla ekonomisini yürüten bir ülke değildir. Bu durum yeni bir düzene girerken avantaj sağlayan özelliklerdir. Diğer yandan askeri harcamalarının GSYİH’nın %3’ten az olması dikkat çekmektedir. Buna karşılık eğitime daha fazla önem vermektedirler.

Bütün bu olumlu tabloya rağmen Batı dünyası İran’ı dini yönden katı bir ülke konumuna koymakta ve varsa en büyük engeli, bunun da Şiiliği ihraç eden bir ülke olmasına bağlamaktadırlar. Özellikle Ortadoğu’da “vekalet savaşı” denen bir çatışma şeklinde mahir oldukları değerlendirilmektedir. Bu İran’ı jeopolitik dezavantajlı ülke konumuna indirgemektedir. Ancak bunlar politik konulardır, ekonomik çıkarlarla nasıl ilişkilendirilir zaman gösterecektir.

Şu an İran yatırım gözdesi bir ülkedir. Alman, Amerikalı ve Rusların dışında, Çin, Japonya ve Güney Kore gibi pek çok dinamik ülke de bölgede faaliyetlerini sıklaştırmışlardır. İran’ın ekonomik potansiyeline 2016 açısından somut açılardan yaklaşılırsa şunları görebiliyoruz: Örneğin borsada %20’lik artışı öngörüyor. Diğer yandan İran’ın telekomünikasyon şirketinin 6,5 milyon abonesi var. Bunun 3,5 kat artış göstereceği bekleniyor. İranlı kadınların en önemli harcamaları süs malzemelerine dayalıdır, bu pazarda çok büyük bir gelişme beklenmektedir.

Gelecek 10 yıl Ortadoğu’da ekonomik çıkar çatışmaları İran üzerinde olacağa benzemektedir. Türkiye’de bu ülkeyle çok iyi en fazla oranda ekonomik ilişkiler içinde olmalıdır. Çünkü Batı istikametinde İran Türkiye üzerinden her türlü ticareti hızlandırabilir. Ayrıca Türkiye’de üretilen pek çok ürün için en ucuz ülke yine Türkiye’dir. Türkiye’nin ise gaz ve petrole ihtiyacı sürmektedir. Karşılıklı mal mübadelesiyle çok büyük ölçekli ticaret geliştirilme potansiyeli vardır. Hatta çok sayıda ortak proje üretilebilir. Bu ortak projeler her iki ülkenin de gelişmesi açısından büyük bir avantajdır.

Yeter ki politik açıdan sorun yaşanmasın… Eğer varsa Türk-İran düşmanı elbette mezhep çatışmalarını körükleyecektir, eğer bu yola girerlerse her iki ülke de kendi adına yanlış yapmış olacaktır. Umarız olmaz! Çünkü bazıları bölgede çıkar peşindeler, Müslümanı Müslümana kırdırmakla başka avantajlar elde etme peşindeler. Oyun böyle birşey!..

(Görsel: Flickr, Christiaan Triebert, Tahran, İran)

Exit mobile version