Site icon Politik Merkez

ABD Gözüyle Çin’in Askeri Stratejisi ve Küresel Riskler

Okuyucu

ABD Savunma Bakanlığı’nın 2021 yılı değerlendirmesi yayımlandı.[1] Asıl konumuz bu dokümandaki hususları özümsemek olacaktır. Elbette ben burada çıkarımlarımı da yazacağım. Hatta tarihler vereceğim. Çatışma risklerini ifade edeceğim. Rehberlik edeceğim. Stratejik değerlendirmelerde bulunacağım. Ancak sadece Çin’i değil ABD’yi de konu edeceğim ki taşlar yerli yerine otursun, gelecekte olması muhtemel gelişmelerin nedenlerini şimdiden çıkarabilmek için bir yol haritası çizebilelim.

İlk dikkat çeken husus; ABD’nin Çin’i nasıl tarif ettiği, Çin’in böyle olup olmadığı, Çin’in gerçekte ne yapıp yapmadığının ipuçları perspektifinde olmaktadır. İkinci dikkatimi çeken konu ise bu dokümanda (veya bu tür dokümanlarda) yazılanların zaten olması gereken bir anlatımı mı kapsadığı, yoksa, hakikaten sahadan istihbarat toplanıp birleştirildiğinde ortaya çıkan sonuçlar, olması gerekenleri mi tarif ettiği. 

Bu noktada vardığım sonuç şudur: Çin gerçekten küresel amaçlar gütmektedir, ABD’ye rakip olma hedefini belirlemiş ve o yönde sinsice ilerleme gösterdiğidir. Bu, eğer ABD aldığı önlemlerde başarılı olamazsa, ki göründüğü kadarıyla 2040 son tarihtir, dünyada iki kutuplu bir döneme doğru gittiğimizin değerlendirilmesi demektir. O halde 2040’a kadar küresel çapta giderek gerginleşen bir dünyada yaşayacağız, her safhası büyük bir sorun yumağı olacaktır. Saha genişlemiştir; siber ve uzay da devrededir. Arktik bölge su yolu tamamen açılınca burası da bir paylaşım ve çatışma alanı haline gelecektir.

Tabii ABD Savunma Bakanlığı’nın 2021 değerlendirmesi dokümanı sadece Çin’i ele almaktadır. İyi de Rusya ne olacak? Joe Biden yönetiminin Haziran’daki Cenevre Zirvesi sonrasında takındığı tavra bakıldığında anlaşılan çok net, ABD Rusya’ya baskı kurmayı önceliklendirmiştir. Yani en azından 2030’a kadar Rusya’yı baskılamak veya akıllı gücü uygulayarak (zorla da olsa) ikna etmeyi deneyecektir. 

Bu durumda 2030’a kadar ABD bir yandan Rusya’ya öncelik vererek, onu küresel mücadelede uysal olmaya iterken, diğer yandan daha stratejik ve genel yaklaşımla Çin’in gelişiminin önüne geçmeye çaba göstererek gözükmektedir. Bunu ABD’nin iki basamaklı stratejisi olarak daha önceleri ifade etmiştim. Bu dokümanı okuyunca düşüncemi teyit ettim diyebilirim. Şu anda cari olarak gözlenen gelişmeleri bu noktadan bakarak okumak gerekir.

Çin Halk Cumhuriyeti (bundan sonra sadece Çin denecektir) uzun zamandır Amerika Birleşik Devletleri’ni (bundan sonra sadece ABD denecektir) bir rakip olarak görüyor ve stratejik rekabet görüşünü güçlü ulus devletler arasındaki rekabet ve aynı zamanda karşıt sistemlerin çatışması olarak nitelendiriyor. Çin, ekonomik, diplomatik, askeri ve teknolojik gücünü istikrarlı ve açık bir uluslararası sisteme sürekli bir meydan okuma oluşturmak için birleştirebilen tek rakiptir. Çin, hırsları ve niyetleri konusunda giderek daha nettir.

Benim dikkatle baktığım noktalar şunlar: ABD’nin değil de Çin’in ABD’yi stratejik rakip görmesi söz konusu; bunu güçlü ulus devlet olarak ifade etmesi; ABD ile Çin arasında birbirine karşıt iki sistemin (Uluslararası Sisteme Açık Liberal Demokrat ABD’ye karşılık Uluslararası Sisteme Kapalı Otoriter Komünist Çin) varlığının ifade bulması; Çin’in dünyanın diğer tarafına meydan okuyan hırslı bir rakip olduğudur.

Joe Biden “demokrasi” derken, Çin Komünist Partisi de “ortak kader” demektedir.

Çin’in stratejisi nedir? Stratejinin adı: Çin ulusunun büyük gençleşmesini tamamlaması. Hedef: 2049. ABD’nin değerlendirmesine göre, Çinbu stratejiyi yerel imkanları kullanarak elde edemez. Bu strateji, uluslararası koşulları, Partinin “ortak kader topluluğu” kavramına uyacak şekilde değiştirme çabası içinde gerçekleşir.

Çin ulusunun büyük gençleşmesini gerçekleştirmek için uluslararası düzeni şekillendirmeye çalışması söz konusudur. Peki bunu neyle yapacak? Kendi ideolojisi ve yönetim biçimini, ki ABD buna kısaca otoriter sistem diyor, esası ise Çin Komünist Parti yönetiminin (bundan sonra Parti denecektir), Liberal Demokrat ideolojisiyle sorunsuz yaşayabileceği bir sistemi öneriyor. Çin’in 2049 yılına kadar “Çin ulusunun büyük gençleşmesini” gerçekleştirmeye yönelik ulusal stratejisi, Halk Kurtuluş Ordusu’nu (bundan sonra Ordu denecektir) güçlendirme emelleriyle derinden bütünleşmiştir.

Genel Sekreter Xi Jinping, 2017 yılında 19. Parti Kongresi’nde yaptığı konuşmada Ordu’nun modernizasyon hedefini ortaya koydu: Ordu’nun temel modernizasyonunu 2035 yılına kadar ve dünya standartlarında tam modernizasyonunu 2049 yılına kadar tamamlamak. Ordu, bu iddialı modernizasyon hedeflerine ulaşmak için gayret sarf ediyor, büyük teşkilat reformu, iyileştirme, harbe hazırlık devam ediyor. Ordu, etki alanlarında; uzun menzilli hassas saldırılar gerçekleştirme yeteneklerini geliştiriyor, giderek daha karmaşık hale gelen uzayda üstünlük kurmaya çaba sarf ediyor, karşı-uzay ve siber yetenekleri geliştirmeyi ve nükleer kuvvetlerin büyük ölçekli genişlemesini hızlandırıyor.

2020’de Parti, Ordu’nun yeteneklerinin “akıllı savaş” için bir sistemler sistemi içinde ağa (networke) bağlanacak biçimde modernizasyon hedefini 2027 yılı olarak belirledi. Ordu’nun 2027 modernizasyon hedefleri gerçekleştirildiğinde, Tayvan’a beklenmedik bir askeri müdahale şeklinde somutlaşabilir. 

Demek oluyor ki, ABD ve Çin’in, Tayvan ile ilgili Pasifik’teki askeri çatışma riskinin gerçekleşebileceği zaman, Çin açısından 2027 olarak planlı (olur olmaz ama hazırlıklar buna göredir), ABD açısından ise bundan daha sonraki tarihlerde gerçekleşmesinin temin edilmesi. ABD için bu 2030 sonrasıdır. Dolayısıyla ABD, Çin’in Tayvan’a bir müdahalesi meselesinden bahsederken, beklenmedik müdahale demektedir.

Tabii ABD bu konuları kaleme alırken kendine karşı olan tanımlamaları işaret eder. Çin’in kararlı ilerleyişine karşı çok belirgin ve etkili önlemlerin alınmasına dönük noktaları çıkararak ifade eder. ABD küresel etkileri göz önüne alarak değerlendirmelerde bulunur. İklim değişikliği ve koronavirüs salgını ve bu durumda dahi ekonomik büyüme hesaba katılacak en temel konu başlıkları olmaktadır. İddialı bir güç odağı varsa bu şartları kullanacaktır, karşı önlem almak durumundaki de aynı yolu düşünmek zorundadır.

Elbette ki ABD, Çin’in resmi ifadelerine ve kayda geçirdiği hususlarına bakmaktadır. Ayrıca fiillere de bakılmaktadır. Bütün bunlar rasyonel sonuçlar için gereklidir.

COVID19 pandemisinin getirdiği zorluklara rağmen Pekin, ekonomik büyümesini istikrarlı hale getirmek, silahlı kuvvetlerini güçlendirmek ve küresel meselelerde daha iddialı bir rol almak dahil, Çin genel gelişimini ilerletme çabalarına devam ediyor mu etmiyor mu? Bakınız burada fiili şartları görüp sonra bir değerlendirmede bulunmak söz konusudur. Hem uzun hem de kısa vadeli ekonomik eğilimlere cevap bulmak gerekir. 

Bu doğrultuda elde edilen sonuç şöyle: 

Parti, yeni bir ekonomik strateji, yani “ikili dolaşım” olarak adlandırılan yeni bir “kalkınma modeli” açıkladı. Çin‘in dış politikası, “Çin ulusunun büyük gençleşmesini” gerçekleştirme stratejisini destekleyen bir “ortak kader topluluğu” inşa etmeyi amaçlamaktadır. Pekin’in uluslararası düzen için revizyonist tutkusu, ulusal stratejisinin hedeflerinden ve Partinin siyasi ve yönetim sistemlerinden kaynaklanmaktadır. Çin bu politikaya 2019’da karar verdi, kayda geçti. Ordu, Çin’in dış politikasının önünü açacak türden gelişim içinde olacak. Bu durum Çin’e bir küresel karakter kazandırır. 

Çin bir stratejisi var, planlarını yapmış halde, bunu neyle destekleyecek? Küresel iddia için bir ekonomik politika garantisi gerekli. Hatta bunun peşinden teknoloji üretme konusu günceme gelecek. 

Çin’in askeri modernizasyon hedefleri, Pekin’in daha geniş ulusal kalkınma hedefleri ile orantılı ve onun bir parçasıdır. Çin’in ekonomik, teknolojik, politik, sosyal ve güvenlik geliştirme çabaları, Pekin’in çıkarlarını kabul eden ve kolaylaştıran uluslararası ve bölgesel ortamları şekillendirme stratejisini karşılıklı olarak güçlendirmekte ve desteklemektedir.

Çin‘in ekonomik gelişimi, askeri modernizasyonunu yalnızca daha büyük savunma bütçesi için gerekli araçları sağlayarak değil, aynı zamanda Made in China 2025 ve China Standarts 2035 gibi Parti liderliğindeki girişimleri teknolojik altyapı ve büyüyen ulusal sanayisinin sistematik faydaları yoluyla destekleyerek gerçekleştirir. 

Çin’in 14. Beş Yıllık Planı’nın (2021-2025) sunumunda, Parti yeni bir “ikili dolaşım” ve “kalkınma modeline” geçildiği duyuruldu. İkili dolaşım, ekonomik büyümenin itici gücü olarak iç tüketimin hızlandırılmasına, üst düzey üretime geçişe ve kritik üst düzey küresel tedarik zincirleri boyunca kilit teknolojilerde atılımlar yapmaya odaklanırken, tüm bunlar bu alanlardaki yabancı yatırımın karşılıklı olarak güçlendirilmesini vurgular. Çin’in güvenlik ve kalkınma hedeflerini desteklemek üzere yerli teknolojik yenilikleri ilerletmek için gerekli sermaye ve teknolojiyi sağlayacak kilit teknolojiler üzerinde çalışır.

Çin, ulusal gençleştirme hedeflerini desteklemek, entegre bir ulusal stratejik sistem ve yetenekler oluşturmak, ekonomik, sosyal ve güvenlik geliştirme stratejilerini birleştirmek için Askeri-Sivil Füzyon (ASF) Geliştirme Stratejisini takip eder.

Pekin’in ASF Merkezi stratejisi, askeri amaçlar için gelişmiş çift kullanımlı teknoloji geliştirme veya edinme ve ulusal savunma bilim ve teknolojisi için gerekli endüstrilerde reformu derinleştirme hedefler belirlidir. Böylelikle Çin, tüm ulusal güç araçlarını güçlendirmeye yönelik daha geniş bir amaca hizmet etmiş olur. Çin’in ASF Merkezi geliştirme stratejisi birbiriyle ilişkili altı çabayı kapsamaktadır: 1) Çin’in savunma sanayi üssü ile sivil teknoloji ve sanayi üssünü kaynaştırmak; 2) askeri ve sivil sektörler arasında bilim ve teknoloji yeniliklerini entegre etmek ve kullanmak; 3) yetenek yetiştirmek, askeri ve sivil uzmanlıkları ve bilgiyi harmanlamak; 4) askeri ihtiyaçları sivil altyapıya dönüştürmek ve sivil inşaatı askeri amaçlarla kullanmak; 5) askeri amaçlar için sivil hizmet ve lojistik yeteneklerden yararlanmak; 6) Çin’in ulusal savunma seferberlik sistemini rekabet ve savaşta kullanılmak üzere toplumunun ve ekonomisinin tüm ilgili yönlerini içerecek şekilde genişletmek ve derinleştirmek.

Her iddiası olan ülke için aynıdır. Egemenlik sadece politik açıdan tarif edilmez, bunu somutlaştırmak gerekir. Ekonomik ve askeri alanlar bunun önde gelen konularıdır. Çin bu aşamada savunma politikası ve askeri stratejini belirlerken modelini tarif etmek durumundadır. Çin, savunma politikasının egemenliğini, güvenliğini ve kalkınma çıkarlarını korumayı amaçladığını belirtmiştir. 

Çin‘in askeri stratejisi “aktif savunma” kavramına dayanmaktadır. Çin liderleri, Çin‘i “büyük modern sosyalist bir ülke” haline getirme stratejisinin temel bir unsuru olarak, 2049 yılı sonuna kadar Ordusunu “dünya çapında” bir seviyede güçlendirme zorunluluğunu vurgulamaktadır. Pratikte ne beklenir? Öncesi bir ödev var: Eğer modernizasyon 2027 itibarıyla planlandığı şekilde gerçekleşir ise bu Pekin’e, Tayvan Ulusal Hedefi’nin ele geçirmesi için daha güvenilir bir askeri seçenek sağlar.

Çin liderleri şuna inanmaktadır, Ordu’nun büyüyen küresel varlığı da dahil olmak üzere, Çin’in küresel faaliyetlerinin, “ulusal gençleşme” stratejisine elverişli uluslararası bir ortam yaratmak için gereklidir. Komünist Parti, Çin’in büyüyen denizaşırı çıkarlarını güvence altına almak ve dış politika hedeflerini ilerletmek için Çin sınırları ve yakın çevresi dışında güç projelendirme yeteneğini geliştirmek için Ordu’yu görevlendirdi.

ABD için asıl tehlikeli görülen nokta budur. Bir tek ABD mi farkında? Pasifik’te ABD ile işbirliği halindeki ülkeler, başta, Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda bunun farkındadır. Hatta AUKUS gibi yeni girişimler bu nedenle devreye konmuştur. Joe Biden 2021’de küresel ittifaklar ve ortaklıklar sistemini kurdu.

Kasım 2020’de Merkezi Askeri Komisyon, Ordu’nun savaş doktrini sisteminin “yeni çağda üst düzey yasası” olarak tanımlanan, “Çin Halk Kurtuluş Ordusu Ortak Harekât Ana Hattı” taslak dokümanını yayımladı. Bu doküman diğer doktrinler arasında ortak operasyonlar, muharebe desteği, ulusal savunma seferberliği ve siyasi çalışma imkanları sağlamaktadır. 2020’de Ordu, öncelikle bölgede algılanan “egemenlik ve güvenlik çıkarlarını korumaya” yönelirken, Çin’in savunma politikasına ve askeri stratejisine uygun olarak, COVID19 yardımının yurt dışına taşınması ve denizaşırı askeri tesislerin takibi gibi kendisi için daha büyük bir küresel rolün altını çizdi.  

Yeni dönemde Çin Silahlı Kuvvetleri’nin görevleri nelerdir? Büyük ve güçlü bir ordudan ne beklenirse odur, denebilir. Hatta küresel çapta başlıklar belli. Biz bunu nerede görüyoruz, en azından ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde ve NATO 2030 vizyonunda da ifade edildi. Uzay, siber, gibi yetenekler, hipersonik füzelere, elektromanyetik silahlara burada da ifade edilecektir. Pratikte Çin, ABD’yle baş edebilecek kabiliyette bir askeri güç potansiyeline erişmeyi hedefler. Ancak her ne kadar asıl rakibi ABD ise de üçüncü ülkelerde sürdüreceği bütün yeni tip çatışma, savaş ve hatta yerde, uzayda, siber alanda ve psikolojik harp yöntemlerini uygulamada gerekli kabiliyette olmayı da göz önünde bulundurur.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu:

Askeri Modernizasyon:

Çin askeri hazırlık için neler yapıyor? Merkezi Askeri Komisyon’un odak noktası, Ordu’nun savaşa hazır olma durumunu iyileştirmektir. Üst düzey liderler tarafından verilen rehberlik (direktifler) Ordu’nun eğitim ve tatbikatlarında giderek daha belirgin hale gelmektedir. Ordu, gerçekçi eğitimler için “savaşarak kazanmak” yöntemini uyguluyor. COVID19 pandemisinin ilk aylarında askeri eğitim, tatbikat, araştırma ve asker alımında yaşanan gecikmelere ve iptallere rağmen, daha sonra bu olumsuz hava bitti, Ordu’nun genel hazırlık durumuna etkisi minimum düzeydedir.

Çin ilk aşamada Tayvan’ı topraklarına katmak isteyecektir. Bunu yapabilecek yeteneğe sahip olmak ilk hedefidir. Ordu’nun erişim önleme/alanda engelleme yetenekleri bugüne kadar Birinci Ada Zinciri içinde en sağlam şekildedir. Ancak Çin, İkinci Ada Zinciri’ne kadar operasyonları geliştirebilecek önemli imkanları sahaya sahaya sürüyor. Çin, Pasifik’in daha uzaklarına ulaşmak için yeteneklerini güçlendirmeye çalışıyor. Bu durum dünyayı ilgilendirir sonuçlar verir.

Kitle İmha Silahları:

Çin, küresel çapta Ordusunu kullanmak için şunları yaptı: İlk olarak silahlı kuvvetlerinin dış politika hedeflerini le geçirmede aktif rol alması gerektiğine karar verdi. 2020’de, Ulusal Savunma Yasası’nda yapılan bir revizyon, Ordu’yu “denizaşırı kalkınma çıkarlarını” savunmakla görevlendirdi. Son yirmi yılda Çin’in denizaşırı çıkarları büyüdükçe, Parti liderleri Ordu’yu, bu çıkarları ilerletmek ve savunmak için sınırlarının ve yakın çevresinin ötesinde faaliyet gösterme yeteneklerini nasıl geliştireceğini düşünmeye zorladı. Bu, Çin’in küresel güvenlik ve kalkınma çıkarlarını ilerletmek için askeri baskı ve teşvikleri kullanma konusunda daha fazla istekli olmasına yol açtı. Ordu, 2020’de denizaşırı varlığını normalleştirmeye ve başta COVID19 ile ilgili yardım yoluyla yabancı ordularla daha yakın ilişkiler kurmaya devam etti. Çin, Ordu’yu askeri gücü daha uzak mesafelerde yansıtmasını ve sürdürmesini sağlamak için daha sağlam bir denizaşırı lojistik ve üs altyapısı kurmaya çalışıyor. Cibuti’deki üssünün ötesinde, Çin, deniz, hava, kara, siber ve uzay gücü projeksiyonunu desteklemek için ek askeri tesisler arıyor. Çin muhtemelen Kamboçya, Myanmar, Tayland, Singapur, Endonezya, Pakistan, Sri Lanka, Birleşik Arap Emirlikleri, Kenya, Seyşeller, Tanzanya, Angola ve Tacikistan da dahil olmak üzere birçok ülkeyi Halk Kurtuluş Ordusu tesisleri için konum olarak kabul etmiştir. ABD bu gelişmeden fazlasıyla rahatsızdır. Küresel bir Halk Kurtuluş Ordusu askeri lojistik ağı ve tesisleri hem ABD askeri operasyonlarına müdahale edebilir hem de Çin’in küresel askeri hedefleri geliştikçe ABD’ye karşı saldırı operasyonlarını destekleyebilir. ABD için göz önünde tutulacak asıl mesele budur!

Çin küresel çapta askeri alandaki faaliyetlerinin gelişiminin yanı sıra, stratejik hedeflerine uygun sonuçlara ulaşmak için, ABD, diğer ülkeler ve uluslararası kuruluşlardaki kültürel kurumlarını, medya kuruluşlarını, iş, akademik ve politika topluluklarını hedef alarak etki operasyonları yürütmektedir. Çin Komünist Partisi içeride ve dışarıda bu yönde etkili kararlar almak için çaba sarf etmektedir. Parti liderleri, diğer hükümet yönetim çeşitlerine göre daha duyarlı olarak gördüğünden, ABD de dahil, açık demokrasilerle yakinen ilgilenmektedir. 

Teknoloji desteğinin gerekliliğine değinmiştim. Çin’in bilim ve teknolojideki hedefleri şöyledir: Çin, ileri teknolojilerde ustalaşmak ve küresel bir inovasyon süper gücü olmak için agresif ve üst düzeyli çabasını sürdürmektedir. Çin, Dördüncü Sanayi Devrimi ile bağlantılı teknolojilere hakim olmaya çalışmakta, bu ivme, Ordunun iddialı modernizasyon çabalarını ve “akıllı savaş” yeteneğine sahip “küresel” bir ordu olma hedefini doğrudan destekliyor. Çin, yapay zeka, otonom sistemler, gelişmiş bilgi işlem, kuantum bilgi bilimleri, biyoteknoloji ve ileri malzeme ve üretim gibi önemli askeri potansiyele sahip kilit teknolojilerde liderlik arayışını sürdürüyor. Ülkenin uzay araştırmaları ve diğer alanlardaki son başarılarının kanıtladığı gibi, Çin çok sayıda ileri teknolojinin sınırında veya yakınında bulunuyor. 14. Beş Yıllık Plan, Çin’in Dördüncü Sanayi Devrimi ile bağlantılı alanlarda teknolojik bağımsızlığa ve yerli inovasyona odaklanmasını sürdürüyor. 2020 itibariyle Ordu, stratejik ve taktik öneriler için makine öğrenimi, eğitim için yapay zeka destekli savaş oyunları ve sosyal medya analizi dahil olmak üzere uygulamalara odaklanan çok sayıda yapay zeka projesini finanse etti.

Çin, askeri modernizasyon hedeflerine ulaşmasına yardımcı olmak için ithalat, yabancı yatırımlar, ticari ortak girişimler, birleşmeler ve satın almalar ve endüstriyel ve teknik casusluk kullanır. Çin, yapay zeka, robotik, otonom araçlar, kuantum bilgi bilimleri, artırılmış ve sanal gerçeklik, finansal teknoloji ve biyoteknoloji dahil olmak üzere gelecekteki ticari ve askeri yenilikler için temel oluşturacak teknolojilere yatırım yapıyor ve bunları elde etmeye çalışıyor. Bu teknolojiler, ticari kullanımla askeri kullanım arasındaki sınırı bulanıklaştırıyor.

Görüldüğü gibi küresel çapta önemli bir gerginlik dönemine girdik. Her ülke bundan nasibini alacak görülüyor. Özellikle küresel radikal terörizmin Orta Asya ve Hint-Pasifik bölgesine taşınması rastgele değildir. ABD buradan bir beklenti içindedir. Kaotik şartlardan geçilmesi muhtemeldir.

Burada ABD’nin hasımlarından Rusya’ya değindim, ancak İran, Kuzey Kore’ye değinmedim. Öte yandan önemli aktör Hindistan’dan da söz etmedim. Konumuz daha çok yeni ABD dokümanı olunca, daha ziyade bununla sınırlandırmaya çalıştım.

Şöyle öngörmekteyim:

2022 dokümanı çıkınca buradaki tespitlerimizi nasıl olsa revize ederiz. Ama daha önemlisi, eğer küresel etkisi olan bir kaza çıkarsa yukarıdaki tablo büyük ölçüde altüst olacaktır. Bu politikacılar ne tür plan içinde olurlarsa olsunlar, dileğimiz huzurlu bir dünyadır.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu


[1] 2021-CMPR-FINAL.PDF

Exit mobile version