Avustralya'daki yangınlar bir hayli olumsuz sonuç yarattı. İnsanlık ders almayacak mı? Kavramlar belli; küresel ısınma, sera etkisi, iklim değişikliği.
Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
ABD İstihbaratı CIA’nın Şefi William J. Burns’un Foreign Affairs’teki, 30 Ocak 2024 tarihli, “Casusluk ve Devlet Yönetimi, Rekabet Çağı için CIA'yı Dönüştürmek” başlıklı makalesi hakkında düşüncelerimi yazmak isterim. İncelememde, tehditler ve istihbarat çalışmaları yönleriyle ifade ettikten sonra, kısaca riskli alan ve konulara değineceğim. Bu konunun bir uzmanı olarak kendi kritiğimi de yapacağım, bunu en başta ifade etmek isterim.
Çağımızın önemli siyasi kavramlarından popülizmi inceleyeceğiz. Popülizm, sağ ile sol, liberalizm ile anti-liberalizm, demokrasi ile otokrasi arasında konu edilen bir kavramdır. Çıkarımım şudur: Popülist, bu kavramı görmezden gelebilmekte, kendi siyasetinin peşinde koşabilmekte, ama sonuçta halk zarar görebilmektedir; aynı zamanda, popülizme karşı olduğunu söyleyen siyasetçiler, dünya ve demokrasi yararına savunularıyla ortaya çıkabilmekte, popülistleri daha da belirginleştirebilmekte, bu sayede kendi politik yaşamlarında başarılı olabileceklerinin kurgusunu yapabilmektedir.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP28) sonrasında bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. İklim Değişikliği elbette bir çevre konusudur. Ancak görebildiğim kadarıyla, bu konu teknolojik, ekonomik, sosyal ve politik yönleri olan büyük bir dönüşümün zorunlu kılınmasıyla alakalıdır. Aynı zamanda jeopolitik dengelerde değişiklikler olacak, ağırlık merkezlerinde değişiklikler görülecektir. Bunların sinyallerini almaya başladık bile. Dönüşüm adeta bir küresel devrimin takvimine göre belirlenen bir büyük dönemi göstermektedir. Yani bu, Dördüncü Sanayi Devrimi’nin gereği küresel dönüşüm projelerinin tümünün eşgüdümle hızlandırılmasına ve sonuçlandırılmasına dönük çok önemli ve kapsayıcı bir konudur.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP28) bugün, hızlı, adil ve hakkaniyetli bir geçişin zeminini hazırlayarak fosil yakıt çağının “sonunun başlangıcını” işaret eden bir anlaşmayla kapandı. Bu plan emisyon kesintileri ve artan finansmanla destekleniyor.
Dünya kutuplaşmaya doğru gidiyor. Bilinen ve yeni ortaya çıkacak olan bütün riskler insanlığı daha zor şartlara doğru itiyor. Her geçen gün sorunlar artacak görünüyor. Bugünümüzü aradığımızdan bahsedip duracağız. Bu yazıda çok özet halinde sosyo-ekonomik ve sosyo-politik tarihsel gelişimi analiz edeceğiz ve sonuçta neden gidişatın endişe verici olduğuna cevap arayacağım. Bu çerçevede alınması gereken önlemleri ve kimlere ne ödevler düştüğünü işaret edeceğim.
COVID-19’un şaşkınlığı içinde bile küresel çapta çok hızlı bir değişimi göğüslediğimizi zannettikçe, Ukrayna’daki savaş uzadıkça, Rusya’nın gücü törpülendikçe, stratejik silahlar gerginlik alanlarına sevk edildikçe, dünyanın dikkati Hint-Pasifik eksenine doğru çekildikçe, yeni tür ekonomik düzenin çalkantılı halinin yeni normalleri bağlamındaki alışkanlıklar için toplumların sürüklenmesini izledikçe, her şey tepetaklak oldukça, hatta geleceğe bakarken duyulan endişenin bile artık kanıksanır halde olduğunu gördükçe, size ne diyeyim? Sizce bugün için Dünyanın Sürüklenmesi (Senaryo-2) görünümü insanlığı nerelere taşıyacak? Bizlere Yeni-Karanlık Çağ’ı yaşatıyorlar diyebilir miyiz? Bundan maksat Yeni-Aydınlanma mı olacak?
Sizce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Amerika Birleşik Devletleri'nin Küresel Çaresizlik Sendromu’na mı tutuldu? Evet, ancak henüz bitmedi, bu etkili yöntemin domino etkisi sürecek! Başardım demek için önce stratejik başarı gerekir. Küçük düşünmemek gerekir. Mevzi üstünlükler kazanım gibi görünse de zafer değildir. ABD'nin, Küresel Çaresizlik Hastalığı konusunu bilmeksizin uluslararası sahada veya bölgelerinde politika yapanlar, bugün Putin dahi çaresizse, dünya nereye gittiğini bilmiyorsa, yarın ne olacağı hakkında net fikrin ne olduğu hakkında tereddüt varsa, insanlar paralize haldeyse, siz neyi anlatıyorsunuz?
Son yıllarda gelişen ve Avrupa’da bir savaşa dahi neden olan Rusya ve NATO merkezli temel sorunları Arktik Bölge kapsamında da açıklayabilmek hiç de güç olmayacaktır. O halde bu jeopolitik gelişmeleri müştereken okuyalım ve bazı tespitlerde bulunalım.