Büyük Sıfırlama’nın Eleştirisi

21 Nisan 2021
Okuyucu

İnsanlığın geleceğini kimler belirliyor? Küresel çapta kabullenmek zorunda bırakıldığımız temel adımlar mı atılıyor? İnsanlar yeterince tartışmadan oldubittilerle ve bazı kavramlarla kendilerini belli bir sistemin içinde mi buluyorlar? Bu tip sorular gündemde beğensek de beğenmesek de. Bugün fikrin sahibi gibi görünen Klaus Schwab’ın ve diğer kapitalizmin savunucusu isimlerin öne sürdükleri Büyük Sıfırlama konusunda olanlar gayet dikkat çekici gelişiyor. Yaşadığımız küresel sorunlar bahane mi ediliyor, gerçekten çare önerilenler gibi mi ele alınmalı?

Sanki senaryo George Orwell’in 1984 isimli romanındaki gibi gelişiyor…

Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu, WEF Başkanı Klaus Schwab 2016’da IV. Sanayi Devrimi veya başka isimle Endüstri 4.0’ı açıkladı. 2017’de IV. Sanayi Devrimi (The Fourth Industrial Revolution) kitap olarak yayımlandı. Bundan önce Schwab 2008 Küresel Mali Kriz ile irtibatlı Mantıksız İnsanların Gücü: Sosyal Girişimciler Dünyayı Değiştiren Pazarları Nasıl Yaratıyor? (The Power of Unreasonable People: How Social Entrepreneurs Create Markets That Change the World) isimli kitabını yayımlamıştı. Yine 2020 yılına gelindiğinde, ki tam olarak Covid-19 pandemisi üzerine gündeme gelmesi ve bu konuyla bağlantılı bir öneride bulunması dikkat çekmişti, Büyük Sıfırlama kavramı tartışılmaya başlandı. Covid-19: Great Reset isimli kitapla tekrar gündeme gelen Schwap aşamalar halinde dünyayı yeni düzene, yani Küresel Sistem’e yönlendirmekte gibi göründü. Bu Davos Ruhu olarak bilinen güçlü inisiyatifin tam da karşılığı bir durumdu. Schwap’ın bu önerilerine Birleşik Krallık (İngiltere) Kraliçesi II. Elizabeth’in oğlu ve veliahttı Galler Prensi Philip Arthur George Charles da katıldı.

“Sıfırlamak” sözcüğü yaşamımızın her alanına girmiştir. Sıfırlamak anlam olarak belli bir ilişkinin, sürecin, işin, kaybın altını çizmek ve yeniden başlamak gibi güçlü bir dönüm noktasını işaret eder. O halde 8 milyara yaklaşan nüfusa sahip insanlık IV. Sanayi Devrimi ile sosyo-politik ve sosyo-ekonomik açılardan bu tür bir sıfırlama işlemini tamamladığında, değişimi tarif edenlerce acaba neleri önümüze koyuyorlar, şeklinde çok temel bir soruyu sorma hakkımız doğuyor. 

Son yıllarda kendini iyiden iyiye hissettiren Küresel Isınma (Global Warming) ve İklim Değişikliği (Climate Change), ki Birleşmiş Milletler raporuna göre 2020 yılı en sıcak 3 yıldan birisi, bu felaketin zirvesi olarak tespit edilmiş bir sınır, 2008’de adı konan Küresel Mali Kriz (Great Recession), peşinden Covid-19 insanlığın önüne çok belirgin bir sinyal veriyordu. Diyordu ki, ey insanoğlu eğer böyle biraz daha ilerlersen her şey aleyhine dönecek!

Zaten son iki asırdır işler ters gitmiyor muydu? Aslında çok geniş perspektiften bakılırsa bu üretim ve tüketim biçimi, Hegelci kapitalist sistemin inşa ettiği yaşam anlayışı yaşanan küresel felaketlerin ve krizlerin temel nedeni değil miydi? 

Bakın şimdi, bu bildiğimiz kapitalist emperyalizm, kapitalistçe bir formülü uygulamanın peşinde! Sıfırlanacak şey tam da bu mantık üzerine tarif edilebilir. Politik Merkez okurları teyit edeceklerdir, özellikle 2011’den bu yana yazdıklarım sürekli bu yöndeki tespitleri ve çözümleri işaret eder niteliktedir. Dolayısıyla ben ve okurlarım bu tür yaklaşımlara uzak bir noktada değiliz.

Time Dergisi Klaus Schwab’ın Great Reset başlıklı makalesini esas alan ve kapağıyla dikkat çeken 2-9 Kasım 2020 sayısını yayımladı. Bu makalede Büyük Sıfırlama konusu kaleme alınmıştı. Kapitalizmin son versiyon açıklaması olarak işaret edebileceğimiz bu yeni model, kaçınılmaz gidişatın olabilmesi için küresel bir sıfırlama yaparak yeni bir adım atmayı içeren düşünce, Covid-19’u da fırsat bilerek, IV. Sanayi Devrimi’nin araçlarının rahatlıkla yaşamda yer alındığı bir dönemde, Paydaş Kapitalizmi dedikleri bir sistemi yerleştirmeyi tarif eder nitelik taşır. 

Önde gelen küreselci kapitalist olarak bilinen Schwab, bütün yaşananlara ve sonuçlarına “kısır döngü” tespitini yapıyor ve “öyleyse sıfırlayıp yolumuzda ilerleyelim” mesajını veriyor. Ancak bu mesajı alacak kesimler, klişeleşmiş şekilde tarif edeyim, dünya nüfusunun yüzde 99’u değil, yüzde 1’i konumundaki küresel elitlerdir. Bu yaklaşımla, bugüne dek “yeni küresel elitizm” olarak tarif ettiğim yaklaşımımın ana hatları kendiliğinde ortaya çıkmaktadır. Schwab’ın Paydaş Kapitalizmi biçiminde anlattıkları bana göre Yeni Küresel Elitizm’dir.

Schwab, “1950’lerde ve 1960’larda Amerikan kapitalizminin altın çağında bu kadar çok refah yaratan aynı ekonomik sistem, şimdi eşitsizlik ve iklim değişikliği yaratıyor, II. Dünya Savaşı’ndan sonra küresel ilerlememizi ve demokrasimizi mümkün kılan siyasi sistem, bugün toplumsal uyumsuzluk ve hoşnutsuzluğa katkıda bulunuyor, her biri iyi niyetliydi, ancak istenmeyen olumsuz sonuçları oldu,” diyor.

Peki çözüm ne? Ne öneriliyor? Sıfırlama taraftarlarının ifade ettikleri üzere, küresel şirketlerin katkısıyla bu gezegenin sorunları çözülebilir mi? Bakın Schwab makalesinde şöyle ifade ediyor: “Şirketler kısa vadeli karları veya dar kişisel çıkarları kovalamak yerine tüm insanların ve tüm gezegenin refahının peşinde koşabilir. Bu 180 derecelik bir dönüş gerektirmez; şirketler, hissedarları için kâr peşinde koşmaktan vazgeçmek zorunda değiller.”

Neo-liberal ideoloji, “İş iştir diyenler her işin üstündedir ve dahi piyasa en iyisini bilir!” türü bir yaklaşımındadır. Demokratik veya otokratik yönetim fark etmez, bu neo-liberal düzende hükümetler kuralları böylesi piyasa şartlarına göre koyarlar. Peki bugün sıfırladığımız düzen çok basit manada neo-liberalizmden kurtulmak mıdır? Eğer böyleyse neo-liberalizmi Batı Kapitalizmi yaratmadı mı?

Diğer yandan 2021’de Beyaz Saray’a oturan ABD Başkanı Joe Biden, Çinlilere ve Ruslara, Batı Kapitalizmi ve Batı Demokrasisi beraber olmalı, fikrini dayatmıyor mu? Bu iki Batılı araç yeni bir ideolojik çıkış yolu mu? Biden’ı o koltuğa layık görenler ile Schwab’a kitap yazdıran ve yılda bir Davos’ta toplatan aynı elitler mi? Muhafazakar (Conservative) politikalara karşı alınan tavır ABD’den başka ülkelere de yayılacak mı?

Makalede belirgin bir tarif var, aynı şekliyle ifade edelim: “Daha erdemli bir kapitalist sistemin mümkün olduğuna olan inancım Bank of America‘dan Brian Moynihan liderliğindeki Uluslararası İş Konseyi’nin bir girişimi ile Eylül ayında yeniden doğrulandı, ‘Paydaş Kapitalizmi Metrikleri’ni yayınladılar: Finansal olmayan ölçümler ve açıklamalar, önümüzdeki iki ila üç yıl içinde (isteğe bağlı olarak) şirketlerin yıllık raporlarına eklenecek ve zaman içindeki ilerlemelerini ölçmeyi mümkün kılacak.”

İyi de asıl küresel kapitali elinde tutan elitler finansmanı sadece bir “metrik zincir” içinde hareket eden paydaşlara dağıtacak, diğerleri serbest mi hareket edecek? Böyle bir mantık varsa sıfırlama işi bana göre baştan çökmüş demektir. Liberal ve sosyalist düzen karışımı yeni bir ideoloji ile elitler kendi hakimiyetlerini kuracaklarsa; diyelim bir daha salgın hastalık yaşanmayacak, buna dair önlemler alınabilecek, insanlar (Michel Foucault’un Hapishanelerin Doğuşu’nda açıkladığı gibi) 7/24 izlenecek, üretim-tüketim sistemleri kontrol edilecek, finans teknolojileri (Fintech) kullanılacak, böylelikle modern köleliğin önüne geçilecek mi, gezegende kaybolan türler yeniden canlanabilecek mi, içilecek su sorunu ortadan kalkacak mı, bu sistemdeki piramidin en tepesindekilere nasıl itimat edilecek, bu sistemin sürdürülebilirliği nedir, kaç milyar insan bu sistemin dahilinde olacak, diğerlerine ne olacak? Peşinen bu yeni ideolojiye karşı durduğumdan değil, öğrenmek için soruyorum.

Entelektüel bakıyor ve karar veremiyor, acaba Neo-kapitalizm mi desem, yoksa Post-kapitalizm mi? Sanki Neo-kapitalizm daha doğru…

Schwab’ın anlatımlarında küresel sorunları bahane edip kendince iyi bir fikir ve çare gibi sundukları, ne derecede dünyayı kurtarır bilinmez, ama esasen ifade edilen küreselci modelde insanlığın görüşü alınarak mı hareket edilecek? Bu fikre temkinli yaklaşmak yanlış mı? Zira küresel elitler bir oldubitti şeklinde yaptıklarıyla yollarına yürümekteler, bu arada az da olsa bir şeyler açıklayıp sanki üstlerinden bir yük atıyor edasındalar. Esasen uyguladıkları küresel emrivakiye karşılık asla yetmeyecek açıklamalarını etik olarak tartışmak şöyle dursun, bana öyle geliyor ki, yeni bir din inşa edercesine estirilen bu havayla, insanlığın asırlarca etkisi sürecek bir yaşam kalıbını ortaya koyma hakkını kendilerinde görüyor olmaları gayet ürkütücüdür.

Şunu anlayabiliyorum, yaşadığımız kapitalist model öyle kendiliğinden gelişmiş de değildir ve sosyo-ekonomik olarak artık bir doyma noktasına gelmiş durumdadır. Hegel’den Hayek’e sayısız Batılı filozofu okuduk yıllarca… Dahası, IV. Sanayi Devrimi de gerçekleşmiştir. Yapay zekâ ve kuantum konusunun etkileri günlük yaşamımıza girdi bile. Teknoloji şirketlerinin hızlı ilerleyişleri gözümüzün önünde oluyor. Öyleyse yeni bir fikir ileri sürülmelidir. Ama bu fikir tartışmaya açık olmak zorundadır, kaçınılmaz gidiş olarak anlatılmamalıdır, bir Aydınlanma Dönemi olmadan Karanlık Çağ içine giriyor etkisi yaratılmamalıdır.

Schwab ile şu noktada aynı fikirdeyiz, herkes için daha iyi bir küresel ekonomik sistem kurma hedefinden uzak bir noktadayız. Ayrıldığımız nokta ise Paydaş Kapitalizmi Metrikleri fikri yeterli değildir. Eğer, “hep beraber çalışıp bu yeni kapitalist sistemi kurup işletelim,” ve sonunda, “Paydaş Kapitalizmi sayesinde herkes için daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir ekonomik modele sahip olacak,” derseniz, işte burada şüphelerim var. Gücünüz var, görebiliyoruz, her istediğinizi sıfırlarsınız sıfırlamasına, ama bir kere bu insanlığın aradığı gerçek doğru sistem olmaz!

Yine okurlarım hatırlarlar, yapılmak istenenin küresel mega-kentler ağının yeni bir yönetişimle inşası meselesi var. Şu an Schwab’ın sözcülüğünü yaptığı Paydaş Kapitalizmi taraftarları hantal devlet sistematiğinden kurtulmak isterken, hızlı ilerlemenin önündeki engellerden, kamu yüklerinin ve vergilerin sınırlayıcı etkilerinden tamamen kurtulmak istiyorlar. Küresel Elitizm kendi yönetişim sistemini öneriyor, kabul etmeyenlere ise bundan böyle Küresel Taşra muamelesi yapacağını işaret ediyor.

Eğer kapitalizme ve emperyalizme başından beri karşı olan kültürlere sorarsanız, onlar küresel gidişatın sorunlarına bakarak sizlere başka önerilerde bulunacaklardır, bunu da akıldan çıkarmamak gerekir.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Politika 'ın son yazıları

22 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
35 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
46 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
48 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
80 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme