Site icon Politik Merkez

Münafıklık

munafiklik

Münafıklık

Okuyucu

Kavramları dar bir mecraya sokanların ya eksik iş yaptığına ya da kasıt içinde olduğuna inanıyorum. Yaşamla kavramların ilgisini koparmayı da hoş görmüyorum. Böyle bir örneğimiz var, münafık kavramı üzerinde duralım; duralım ki mananın kullanım alanını daraltanların da münafıklığını hatırlamış olalım.

Münafık Kur’an’da geçen bir sözcüktür. Kur’an’da kafirin (inkar eden, kendince mananın üstünü örten) ve müşrikin (eş, şirk koşan, kendince mananın değerini indirgeyen) yanı sıra bir de münafık vardır. Münafıklık günlük yaşama karşılık gelir, daha çok sosyal, ekonomik, siyasal alanları ilgilendirir, dolayısıyla önemlidir.

Neden böyle bir konuyu ele alıyoruz? Çünkü günlük yaşamımızda görüldüğü kadarıyla, her ne kadar farklı elbiseler giyiliyor olsa veya farklı söylemlerle ortaya çıkılıyorsa da; asıl olanı örtmeye kalkmak, yanlışa sapmak, aldatıcı işler peşinde koşmak ve başka tavırlar içinde olmak gibi bir temel problemle karşı karşıyayız. Bu sebeple; kendi kafaları karışık olduğu halde başkalarının da kafasını karıştırmaya çabalayan, insan olmayı yeğlemek varken cinlik yapmayı akıllılık zanneden, ortamı bulandıran, bulanıklığı kanıksatmaya çabalayan günümüz münafıklarına bakışımız netleşmelidir.

Önce münafığın sözlük anlamına bakalım: Çöl faresi korkar, kuyruğunu kıstırır, yeri kazmaya başlar ve saklanır. Bu örnekte, deliklerine kaçtılar, anlamındaki ifade münafıklıktır. Başka türlü açıklayalım, çöl faresi yer altında delikte yaşar, kendine birçok çıkış noktası hazırlar, tehlikede birini kullanır ve sıvışır. Bu örnekte, bir delikten girip başka delikten kaçtı veya farklı yüzlerle dolaşıyor, anlamındaki ifadeler münafıklıktır. Ayrıca Habeş dilinde kararsız olmak anlamındadır.

Müslüman kültüründe bilindiği şekliyle şöyledir: Münafık, küfrünü gizleyerek (kafirliğini) kendini mümin gösteren, imanla küfür arasında bocalayan veya çıkarı gereği bilerek bir orada bir burada gözüken kimsedir. Kur’an içinde değişik yerlerde geçmektedir. Genel olarak Hz. Muhammed’e (SAS) ve müminlere karşı ekonomik, sosyal ve siyasal nedenlerle tutumlarında farklılık içinde olanlar için kullanılır. Farklı tutumların meydana gelmesi kişisel sorunlarla olabildiği gibi, irade gösterememe, şüphe duyma, tatmin olamama, farklı beklentiler içinde bulunma gibi eksikliklerden dolayı da meydana gelebilmektedir. Ancak birincil manası gereği, iman etmediği halde, iman etmiş gibi görünmeyi kapsar. Bir insanın böyle bir küfre giren tavrı ve davranışı, yine çıkar, korkaklık, beklenti vb sebeplerle meydana gelir. İş dönüp dolaşır, kalbinde hastalık bulunduran (kalbi mühürlü) insan tipini tarif eder.

İster çöl faresi açıklamasındaki gibi düşünün, isterseniz menfaati gereği farklı görünen insanı göz önüne alın, her ikisi de bizi net bir noktaya çıkarmaktadır; bugün bunlardan çok var! Hem her yerde, her seviyede ve her kisvede; ben şöyleyim dediği halde böyle olan ve şunu yapacağım dediği halde bunu yapmaya koyulan insanlardan söz etmekteyim. Eğer örnek verirsek insanlar incinir, söylememem gerekir, demek bile münafıklık olabilir mi? Şöyle dense yanlış olur mu? Siyasette Makyavelist olmak münafıklıktır; ekonomide piyasanın gereğini yaptım deme bahanesine sığınıp piyasayı bozmak münafıklıktır; halk böyle istiyor, bahanesine sığınıp hiç olmayacak şarkıyı söyleyen sanatçı, hiç olmayacak sahneyi çeken oyuncu münafıktır; masasına gelen evrakı kişisel bir beklenti nedeniyle bekletmek münafıklıktır…  Truva atları münafıklığın eseridir. Aklımıza neler geliyor öyle değil mi?

Bütün bu akla gelen örnekler için temel kıstas şudur: İnsanların o güzel yaşamını, birliğini, dirliğini, dengesini, düzenini, ahlakını bozmayı sanat edinenlerden bahsedilmektedir. Sonuçları itibarı ile kişi veya topluluk halinde takınılan tavrın (tarifi belli) düzene karşı olması, gidilen yoldan şaşma ve şaşırtma hali öz konusudur.

Din her şeydir; yaşam da dinin içindedir. Kur’an kainatın kitabıdır. Peki, ben Müslüman olduğumdan dolayı doğal olarak münafık olmanın dışındayım, demek mümkün müdür? Örneğin eline silah alıp kardeşlerini katleden terör örgütü mensubu esasen ne yapıyor olabilir? Böyle düşünenlerin Kur’an’ı bir kez daha okumalarını tavsiye ederim. Belki hidayete ererler. Çünkü bir kalbin mührünü bir başkası elinde tutamaz; kalbin mührü ya şahsın kendinde ya da Yaratanının (CC) emrindedir. Örneğin ben şu okullarda okudum, şu tedrisattan geçtim, şu alimlerin eline değdim, söyle dostlarım var, şu topluluktanım, şu mesleğin erbabıyım, şu ödülleri aldım, deyip öz itibarı ile olmaması gerekenlerle meşgul olmak münafıklıktır.

Bu öz nedir? İnsana ve dünyasına karşı hareket etmektir, kastetmektir, karşı gelmektir, başka bir amaca yönelmek ve esastan sapmaktır. Münafıklıkta dindarın veya dindar olmayanın yaşamı, diye bir algıyla farklı bakış açıları üretmek yanlıştır. Bir insana düşman yine bir insan olamaz; düşman insanın aklını çeldirenin ta kendisidir! Kur’an böyle buyurur. İnsanın kalbinde bir bozukluk varsa, insafsız, hain, dolandırıcı, zalim, küfürbaz, ahlaksız, kibirli ise münafıktır.

Hiç münafıklığın savunması olur mu? Zaten doğru yoldan saptıktan sonra bulunulan yerin doğruymuş gibi gösterilmeye çalışılması münafıklıktır; normal yolundakine yanlışı kabul ettirmek için bir savunma yapmak münafıklıktır.

Muttaki öğrencisi, münafıkla olmayanı bakıp anlayacaksa, önce kendi kalbinde doğru bir referansın olduğundan emin olmalıdır. Sonra münafıkları doğruya hizalamak için çaba göstermelidir. Bu ancak örnek olmakla ilgili bir çabaysa kolay kabul edilir. Örnekliğin ilk adı ahlaklı olmaktır. Tıpkı Hz. Peygamber’e (SAS) verilen karakter gibi… İnsan insanın yardımcısıdır, desteğidir, kardeşidir.

Muttaki neden merkezde durandır, daha iyi anlaşılıyor!

Exit mobile version