Site icon Politik Merkez

Biden Neyi Temsil Ediyor?

biden-neyi-temsil-ediyor

Biden Neyi Temsil Ediyor?

Okuyucu

ABD başkanlık seçimleri yaklaştı, birkaç ay kaldı. Cumhuriyetçi aday ve mevcut Başkan Donald Trump’ı dört yıldır anlamaya çalıştık! Demokrat aday Joe Biden kimi ve neyi temsil ediyor? Şimdi bu konuyu iyi anlamamız gerekiyor. Zira hem ABD seçimlerinin kendisi dünyada hemen herkesi ilgilendiriyor hem de liderlerin temsil ettikleri fikirlerin herkese dönük bir karşılığı var. Biliyorsunuz dün Biden Türk demokrasisine karşı da bazı sözler sarf etti. Dolayısıyla özel olarak da konuyu irdelememiz gerekmektedir.

ABD Başkanlık seçimleri üzerine öteden beri işaret ettiğimiz küresel etkileri olan bir gerilimdir. 2016’da yapılan seçimlerde Rusya’nın seçimleri post-truth ile etkilediğini tartışmıştık. Bu seçimlerde bu tarz bir etkinin olmaması yönünde ABD devlet güvenliği önemli tedbirler aldığını işaret ediyor. 

Söylenen şu, Rusya ABD demokrasisini tehdit ediyor! Bu kez seçimlerin gölge altında olmadan gerçekleşmesini sadece ABD vatandaşları değil, sanki bütün dünya istemeye başladı. 

Rusya tarafına karşı gerekli tedbirler alınacaksa acaba Çin’den gelecek post-truth tehdidine karşı ABD’nin karşı hazırlıkları var mı? Zira ABD ile Çin küresel etkileri son dört yıldır herkesi ilgilendirir mahiyette, Ticaret Savaşı başlığı altında gelişti. Üstelik Teknoloji Savaşı da buna eklendi. 

ABD vizyonu ile NATO Rusya’dan sonra Çin’i de hedef alanına aldı. Arktik Bölge üzerine stratejiler hazırlandı. Uzay Savaşı hazırlıkları başlatıldı. Pasifik Okyanusu aşırı gerildi. Burada silahlanma artmış durumda.

Bu ortam içinde Cumhuriyetçi Donald Trump’ın (74) rakibi Demokrat Joe Biden (77). Trump çok tartışılan ve en az iki yılını azil baskısı ile geçiren ilginç bir başkanlık süresi geçirdi. Muhafazakâr kanadı temsil eden Trump’a baskı “küreselci” denen taraftan oldu. Muhafazakâr kesim ABD liderliğindeki uluslararası sitemi ve ABD değerlerini yaşatmayı, bunun daha gerçekçi olduğunu savundu. Uluslararası sitemi savunanların karşısına ise küresel yeni bir dünya düzeni inşa etmeyi hedefleyenler oturdu. Bu büyük bir güç mücadelesi demek oluyordu. Hatta bu uğurda Üçüncü Dünya Savaşı hazırlığı bile konuşulabilirdi. Ama en azından Yeni Soğuk Savaş gündeme getirildi. Dünyanın tepe noktasındaki ABD’nin içindeki rekabet Cumhuriyetçi-Demokrat savaşı yanı sıra, Liberal-Neoliberal beklentiler, bunun da yansımasıyla Wall Street-Main Street tartışmalarına sahne oldu. Bu kutuplaşma bütün dünyayı gerdi.

Bu küreselciler, mevcut ABD idaresini ele alarak ve değiştirerek, muhafazakarların değerlerini yıkarak, yeni bir dünya düzenini inşa etmeye çalışıyorlar. İnsanlığa yeni bir yaşam şekli, yeni para sistemi vs. önermekteler. New York (küresel işlemde payı yüzde 56) ve Londra (küresel işlemde payı yüzde 34) sermayelerine yeni sermaye merkezlerini ekleyerek küresel genişleme yaratmayı (mevcut küresel ekonomik büyüklüğü birden birkaç kat büyütmeyi) amaçlıyorlar. Dolayısıyla küresel idareyi bu sermaye imparatorluğuna dayandırmak istemekteler. Sınırların ve hükümetlerin önemli görülmediği bir yapıyı kurmayı hedeflediler. Bu fikirdekilere göre hükümetler kolay yönetilebilir olmalılar. En azından Joe Biden döneminden itibaren hızla böyle bir dünya modelini inşaya koyulacaklar. Böyle planlıyorlar ve vaat ediyorlar.

Bütün bunlara karşılık muhafazakârlar bu küreselcilerin planının insanlık adına çok tehlikeli olduğunu ifade ediyorlar ve riskli görüyorlar. Bu düşüncelerini pratikte güçlendirmek adına, rezerv para olarak küresel dolar kullanımını ilk planda mevcut yüzde 62’den yüzde 85’e çıkarmayı hedefliyorlar. (COVID-19 sürecinde doların rezerv hacmi yüzde 62’den 66’ya çıktı bilgisi var, henüz teyit etmek için erken.)

Rusya, Çin ve bazı Avrupalılar ABD’nin elinde tuttuğu uluslararası sistemin gücünü zayıflatmanın yolunun bu küreselcilerin yolunda giderek mümkün olabileceğini düşünüyorlar. ABD’ye karşı post-truth etkiler, hatta Siber Savaş, jeopolitik baskılar, Ticaret ve Teknoloji Savaşları gün yüzüne çıkan konular. Britanya’da yaşanan ve Avrupa Birliği (AB) sisteminden ayrılma sürecinin kapılarını açan Brexit konusunu bu savaşla birlikte açıklamak mümkün. Yükselen Hindistan’ı bu savaşın içine çekmekle ilgilenenler var.

Bu küresel çaplı savaş ABD içinde büyük seçim atmosferini yaratırken bütün ülkeleri de merkezine çeken bir vakum oluşturuyor. Zaman yaklaştı. 3 Kasım 2020’de seçim olacak. COVID-19 pandemisi sürüyorken bu seçim gerçekleşecek. ABD’de George Floyd ile ortaya çıkan ırkçılık konusu ile beraber bu seçim yapılacak. İşsizlikle beraber artan sokak olayları gölgesinde bu seçim olacak. Trump aleyhine yazılmış bir düzine kitap ile Amerikan halkı seçim sandığına gidecek. Trump’a göre pek çok olay “cadı avı” şeklinde tezgahlanıyor. Bakıldığında bazı olaylar için söylenenlerde Trump’ın hakkı da var!

Joe Biden Başkan Yardımcısı olarak siyahi Kamala Harris’i (55) aday gösterdi. Harris iç politikada Trump aleyhine çıkışlarla kendini göstermeye başladı. Bu arada Biden da dış politika meselelerine dair bazı açıklamalar yapmaya başladı. Bu bağlamda soru üzerine dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı iktidardan nasıl indireceğini, esasen Türk demokrasisine nasıl etki edeceğini de söyledi. Bu zihniyet kendini ifşa ediyor. Aslında şaşırmıyoruz! Daha önceleri başka türlü müdahaleleri görmüş idik. Ama bu kez Türkiye başka, hatta dünyanın birçok ülkesi başka!.. 

Türkiye gibi bir ülke birer küresel meseleler olan terörizmle, göçle vs. konularla ilgileniyor, bölgesine barış ve istikrar gelmesi adına çaba sarf ediyor, Irak, Suriye, Lübnan, Libya gibi çokça bilinen, Batılı ülke ve güçlerin hemen sınırlarında yaktığı ateşi söndürmekle ilgileniyor… Ama Biden bu çabaları görmezden görüyor. Çünkü onun temsil ettiği zihniyete göre hedef dünyayı tümden dönüştürmek! Temel anlayışlardaki uçurum bir hayli farklı; Türkiye gibi ülkeler yaşanacak bir dünya olsun derken, Biden’ın temsil ettiği zihniyet Mars’a koloni kurmak daha çekici diye bakıyor. Farkı anlatabiliyor muyum?

Gürsel Tokmakoğlu

Exit mobile version