Site icon Politik Merkez

Politik Tablo

Okuyucu

Son günlerde iç politikada muhalefetin uygulamaları hakkında sanki bir tarif ararmışçasına çabaların olduğunu görmekteyim. Hemen baştan söyleyeyim ne dense ve kim ne derse desin doğrudur, ama konu bu değil. İşin içine politikacılar, basın mensupları, danışmanlar ve akademisyenler dahil oldular ve geniş ölçekte bir tartışma dönüyor. Bu duruma bir isim vermek için çaba sarf eden uzmanlar neyi arıyorlar? Halbuki arayışlarının cevabını defaten vermiştim. Uzmanlar kendi düşüncelerine istinaden, bir kısmı kolaycı, bir kısmıysa karmaşık türden açıklamalarla arayışlarını sürdüredursunlar, biz yine temel politik rehberliğimizde yolumuza devam edelim.

Medya hazır bulduğu tanımlardan ve bunu dile getiren uzmanlardan yararlanır. Örneğin bir akademisyen diyor ki muhalefetin yaptığı bir “beşinci kol faaliyeti”dir. Hani bu bilinen tür yöntem, demode fikir ve uygulamalarla dolu olduğuna bakılmaz, medya bunu dile getirenin sözlerini hemen kullanır. Hem bu beşinci kol faaliyeti bugünün konjonktüründe olsa olsa kıkta birlik bir işin adı olabilir, propaganda başlığı ile dahi ifade edilebilir. 

Bugün faaliyetler o denli çoğaldı ki! Soğuk Savaş çoktan bitti, bu dönemin klasik ve sembolleşen yöntemleri bilinen usullerdir. Bugün çok daha karmaşık düzeneklerin devrede olduğu bir yapı içindeyiz. Saldırılar ve yöntemler her alandan gelir. 

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, bu bir “kaos mühendisliği”, dedi. Bu açıklama daha yenilikçi. 

Siyaset ve medya yazarları iki ucu temsilen çokça değişik açıklamalar yapmaktalar. 

Durumun Tarifi 

Benim değerlendirmem nedir, tekrarlayacağım ama olsun. Hatırlayalım mı? Önce olay ne, bakalım. Başlangıçta durumu gözden geçirelim. Şöyle (aşağıdaki tanımlamaları birçok yazımda bulabilirsiniz):

Durum bu ve görüldüğü gibi ABD’nin Türkiye üzerinde sürdürdüğü politikalar da tartışmasız sorunludur. ABD, bölgedeki birçok politikasını, onun “müttefiklerim” dediği, başta İsrail ve Avrupa ile birlikte sürdürdüğü de açıktır. (ABD burada “çıpa” ülkesini ortak ve müttefik kabul ediyor.)

İç Politika

Gelelim iç politikaya. ABD’nin bu anlayışla çıkarına dahil edebileceği siyasi kesim bellidir. Bu siyasi kesimler birlikte hareket etmesi ve onlara dışarıdan yöntem tarif etmesi zor değildir. Zaten birebir karışmasına da gerek yoktur, durumdan vazife çıkaran kesimlerin çabaları da belli olur. Soru şuydu, muhalefet ne yapmak istiyor, bunun adı nedir? Beşinci kol faaliyeti mi kaos mühendisliği mi yoksa başka bir şey mi? 

Bu noktada durum bölümünde işaret edilenlerin hepsini birlikte düşünmemiz gerekiyor. Siyasal sistemlerde bugünün muhalefeti yarının iktidarı olabilir, anayasal rejim biçimi yarın güncellenebilir. Dışarıda bir güç mücadelesi olduğu gibi içeride de çeşitli cepheleriyle bir güç mücadelesi sürer. Bunlar siyasette temel ve dinamik konulardır. 

Tüm doğallığıyla muhalefet hem kendi siyasi çıkarları hem de dışarından alabileceği çeşitli desteklerin niyetine paralel hareket etmekle gücünü konsolide etmek ister. Burada konu ettiğimiz biçimde söylersek, ABD’nin ve onun beraberindekilerin desteği olur ki siyasi tarihimizde öyle veya böyle bu tip angajmanlar görülmemiş değildir. Muhalefet konjonktür gereği hareket eder ve var olan yöntemlerini geliştirerek kullanır. 

Ancak kendisi istese de istemese de zaten iktidar karşıtlarına, ABD şemsiyesi altındaki tüm taraflardan doğrudan veya dolaylı destek gelir. Bunlar; terör örgütleri, bölge ülkelerinin her türlü servisleri, siber taarruz birimleri, gizli savaş ordu mensupları, istihbarat elemanları, mali yaptım kabiliyeti olanlar, gibi birimlerden müteşekkildir. Koordineli çalışıyorlar demek söz konusu değildir, ama her yaptıkları birinin diğerine alan açması manasına gelir. Herkes kendi çıkarı için fırsat kollamaktadır.

Burada eleştiri konusu, “siyasi güç mücadelesinde asimetri” oluşturan bir kısmın görülmesidir. Dış güç unsuru kimi destekliyorsa o noktada bir asimetri doğar. Örneğin bugün için ABD muhalefeti veya bir kısmını destekliyor ise iktidar tepkisel olarak bu kesime, “dışarının işbirlikçisi” gözüyle bakar ve halka döner bu durumu işaret eder. Hatta dış baskı artarsa ve iktidarın plan ve projelerini durduracak türden fiillere dönüşürse, bu kez iktidar daha fazla oranda içine kapanır, milli kimliğe sarılır. 

Bir etki de şöyle olur, muhalefet kendi mecrasından iktidarı eleştirir sıkıştırır, burası doğrudur; diğer yandan eğer çıkarları öyleyse doğruda veya dolaylı bir biçimde dışarıdaki güç odakları da iktidarı sıkıştırır. Bu durum muhalefet ve destekçilerinde zımni bir konsolidasyon imkânı yaratır. İşte bu noktadan sonra hamlelerin peşi sıra gelmesi ve karşı tedbirlerin sıkılaştırılması söz konusudur. Gelişmeler iktidarın icraatlarını sertleştirir veya sert bir üslupla siyaset yapma biçimini doğurur. Oluşan bu sertlik atmosferi muhalefetin dikkatini çeker nitelikte istismara açıklık yaratır, iç ve dış muhalefet odakları bu durumu politik eleştiri haline getirir. Her bir adımda bu durum bir ilmek daha sıkılaştırılır. Bu politikada her iki kesim için bir “sıkılaştırma yönetimi” haline dönüşür.

Bu anlattıklarımı bugün Joe Biden yönetimi ile irtibatlandırarak okuyun; dış destek veya muhalefet yaratmak, alanı geliştirmek açısından adım adım sürdürülen sıkıştırma hamlelerini inceleyin isterim.

Eğer bunları ABD ve istese de istemese de muhalefetin bir kesimi yapıyorsa, daha milliyetçi politikalarla hareket etmek isteyecek bir iktidar tepkisi açığa çıkarır: “Muhalefet neden milletin aleyhinde,” der. Bu, “hain veya milliyetçi” türünden tartışmaların merkezindeki mesele olarak vatandaşa yansır.

Kaos Uygulaması

İşte böylesi çok taraflı bir kampanya ile olan faaliyetleri tek bir isimler açıklamak mümkün değildir, “net faili şudur” demek yanlıştır. Ancak kaotik bir ortam oluşturulması hadisesi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. 

24 Mayıs 2021 tarihli İnsan Kaynaklı Kaos başlıklı yazımda şunları ifade etmiştim: 

İnsanın yarattığı sosyo-ekonomik ve sosyo-politik kaos nedir? İnsanın yarattığı kaotik ortamın pratiğinde yoğun sorular, suçlamalar, yeni argümanlar, tehditler, istekler, politikalar var. … Kaos, dünyadaki bütün önemli aktörlerin önceliklerinin sürekli keskin değişimlere açık olmasıdır. Öyleyse aktörlerin arasındaki güç mücadelesini, bu açıklığın bir bilinmezlik yaratmasını ve tahmin edilemezlik halini düşünmeliyiz. … Politikanın kendisi kaotiktik, çünkü kaynağı insanın doğasından, arzularından ve itkilerinden gelir. … Normal düzende politika yeterli dengeleri kapsamıştır. Dengelerde kaymalar görülüyor ve yeni aktörler devreye konuyorsa kaosa doğru seyri isteyen politik girdilerin varlığına işaret etmemiz gerekir. İşte bu noktada hedef konumundaki ortam çekingenlik gösterir. Sonra ortam ne derecede tepki gösterecek? Farklı tepkileri görelim: 1) Hafif atlatır, aslında kaos olmaz, kritik zaman eşiği alınan tedbirlerle geçilir. 2) Kaos olur, kayıplar vardır, etrafa saçılanlar, vs. Ancak çabuk bir geçiş süresi yaşanır ve yeni normal şartlar devreye konur. 3) Kontrol edilemeyecek beklenmedik kaos hali varsa bu başka güçlerin devreye girmesini ve normal düzeni tesis etmek için bütünüyle yeniliklerin oluşmasını gerektirir.

Sonuç 

İç politik sahada: Muhalefet meşruiyet zemininde kendi işini yapıyor. Elbette böyle diyeceğiz, bu politikanın tanımı gereğidir. Ancak partilerin içinde belli değişimler olmuş durumdadır. Yavrulayan partiler var ve ilgililer bunları açıklamaktadır. Hatta yeni partilerin kurulması gündeme geldi ve burada “muhalefet cephesi”nin güçlendirilmesi isteniyor olabilir. Özelde bakılırsa, bir kritik konu olan HDP’nin alenen “yıkıcı-bölücü” politikalarının varlığıdır ve sistemde yarattığı “istismara açıklık” politikalarıdır. İstismara açıklık alanında diğer siyasiler ve bazı SKT’lar doğal pozisyonlarını (fırsatları gözeterek) alırlar. Buna ilave olarak gayrimeşru (illegal) taraflar da devreye girerler, aldıkları doğrudan ve dolaylı destekler ile kendi kabiliyetleri ve kapasiteleri doğrultusunda inisiyatiflerini kullanırlar. Bu, sosyo-politik kaos yaratmak isteyen türden bir sonuçtur.

Dış politik sahada: Joe Biden’ın işaret ettiği konu muhalefet idi. O zaman bu durum, bir ülkenin başka bir ülke iç işlerine müdahalesinin başka bir versiyonu olarak açıklanabilir. ABD (ve onunla birlikte hareket edenlerin topyekûn olarak) hem doğrudan Türkiye hakkındaki niyetine bağlı hem de rakipleriyle mücadelesinde uyguladığı yöntemlerin dolaylı etkisiyle şunları yapar, yapmaktadır: Küreselleşmenin etkisini artırma, gerçeklik ötesi uygulamaları, konvansiyonel medya ve sosyal medya ile kitleleri manipüle etme programlarını uygulama,  Gri Bölge Savaşı içinde baskılama, “demokrasi, insan hakları, özgürlükler” temalı dış politikayı uygulama, Akıllı Güç imkanlarını kullanma, Petraeus Doktirinini uygulama, terör, Vekalet Savaşı, Siber Savaş, Bilgi Savaşı, Hibrit Savaş, gibi çatışma türlerini tatbik etme, istihbarat faaliyetlerini artırma, ekonomik, diplomatik ve politik baskı kurma, Orta Doğu sorunları bataklığına çekme, hukuken “terör ve muhalefet” ile “haksız kazanç ve rüşvet” konulu tartışmaları yaratma, gölge ordularla saldırma, küresel şirketler üzerinde dışlayıcı tedbirlere yönelme… Bütün bunlar, sosyo-ekonomik ve sosyo-politik kaos yaratmak isteyen türden bir sonuçtur.

Bugün politikada olanlara bakın, böyle bir tablo göreceksiniz. Tarif şu: Sosyo-ekonomik ve Sosyo-Politik Kaos Uygulaması. Bunu tanımladık da ne olcak? Mücadele edeceğiz, refah ve güvenliğimizi artıracağız, bunun için birlik olmak ilk görev. Bu bitmeyen bir güç mücadelesi konusudur.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Exit mobile version