Politik Tablo

28 Mayıs 2021
Okuyucu

Son günlerde iç politikada muhalefetin uygulamaları hakkında sanki bir tarif ararmışçasına çabaların olduğunu görmekteyim. Hemen baştan söyleyeyim ne dense ve kim ne derse desin doğrudur, ama konu bu değil. İşin içine politikacılar, basın mensupları, danışmanlar ve akademisyenler dahil oldular ve geniş ölçekte bir tartışma dönüyor. Bu duruma bir isim vermek için çaba sarf eden uzmanlar neyi arıyorlar? Halbuki arayışlarının cevabını defaten vermiştim. Uzmanlar kendi düşüncelerine istinaden, bir kısmı kolaycı, bir kısmıysa karmaşık türden açıklamalarla arayışlarını sürdüredursunlar, biz yine temel politik rehberliğimizde yolumuza devam edelim.

Medya hazır bulduğu tanımlardan ve bunu dile getiren uzmanlardan yararlanır. Örneğin bir akademisyen diyor ki muhalefetin yaptığı bir “beşinci kol faaliyeti”dir. Hani bu bilinen tür yöntem, demode fikir ve uygulamalarla dolu olduğuna bakılmaz, medya bunu dile getirenin sözlerini hemen kullanır. Hem bu beşinci kol faaliyeti bugünün konjonktüründe olsa olsa kıkta birlik bir işin adı olabilir, propaganda başlığı ile dahi ifade edilebilir. 

Bugün faaliyetler o denli çoğaldı ki! Soğuk Savaş çoktan bitti, bu dönemin klasik ve sembolleşen yöntemleri bilinen usullerdir. Bugün çok daha karmaşık düzeneklerin devrede olduğu bir yapı içindeyiz. Saldırılar ve yöntemler her alandan gelir. 

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, bu bir “kaos mühendisliği”, dedi. Bu açıklama daha yenilikçi. 

Siyaset ve medya yazarları iki ucu temsilen çokça değişik açıklamalar yapmaktalar. 

Durumun Tarifi 

Benim değerlendirmem nedir, tekrarlayacağım ama olsun. Hatırlayalım mı? Önce olay ne, bakalım. Başlangıçta durumu gözden geçirelim. Şöyle (aşağıdaki tanımlamaları birçok yazımda bulabilirsiniz):

  • Küreselleşmenin etkisi ile iç ve dış politika birbirine girdi.
  • Halen küresel çapta gerçeklik ötesi (post-truth) uygulamaları, sosyal medyanın yapay zekâ ile analizleri ve profil çıkararak anında kitleleri manipüle etme programları devreye konabilmektedir.
  • ABD’nin asıl rakipleri Rusya ve Çin. Bu ismi sayılan üç ülke kıyasıya Gri Bölge Savaşı içindeler. Türkiye gri bölgede, ABD ve Rusya’nın çalışma alanında yer alıyor. ABD Türkiye’yi şöyle tarif ediyor: “Rusya ile politik, askeri ve ekonomik angajmana sahip sağlam ama ABD için orta riskli bir NATO ülkesi.” (ABD Gözüyle Akdeniz Değerlendirmesi)
  • Joe Biden yönetimi “demokrasi, insan hakları, özgürlükler” temalı küresel dış politikasını uyguluyor. 
  • ABD (ve benzeri güçler) Türkiye ve bölgesindeki güçleri “İslam” adının içinde olduğu ifadelerle sıkıştırmaktadır. DAEŞ ve El-Kaide başta bu tür örgütleri kastedilerek “İslami terör, İslam Devleti…” denmektedir. Burada açıkça bir ayrım vardır, “radika ve ılımlı İslam” diye. Türkiye politikalarında da “İslamcı” sözü geçirilmektedir. Buradan hareketle bir İslamofobi söz konusu olmaktadır. Dünyada İslam düşmanlığı ile bir terör eylemi silsilesi başlamış gözükmektedir (Norveç ve Yeni Zelanda örnekleri). ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “Dini özgürlük bir insan hakları meselesidir!” diyor. ABD yönetiminin yeni küresel politikasında din, ırk ve cinsiyet ayrımı fikri kritik olarak bir insan hakları konusu kabul edilmektedir.
  • Biden’ın uygulaması Akıllı Güç kullanımı (hem Yumuşak hem de Sert Güç uygulamamalarını kapsıyor).
  • Başat güçler rakiplerine ve gri bölgedeki ülkelere şu doktrinlerle fiil üretiyor; ABD Petraeus DoktiriniRusya, Gerasimov DoktriniÇin, Sınırsız Savaş Doktrini (Albay Qiao Liang ve Albay Wang Xiangsui’e ait).
  • ABD’nin uyguladığı Petraeus Doktrini güncellendi. Başlangıçta kendini korumak için oluşturduğu bu uygulamayı bugün gri bölgede çıkarları doğrultusunda kullanıyor. (Rusya ve Çin de kendi doktrinleriyle sahadadır.) ABD (ve diğerleri) bu uygulamasını, Vekalet Savaşı, Siber Savaş, Bilgi Savaşı, Hibrit Savaş, Gölge Savaşı, gibi çatışma türleri ile sahaya yansıtıyor. 
  • Bir tehdit unsuru olan organize suç örgütleri günün icaplarına göre kendilerini yenilemişlerdir. Örneğin dijital dünyanın imkanlarından yararlanırlar, terör, siber ve vekalet savaşları içinde kendilerine istismar alanları yaratırlar.
  • Bölgede 2011’de başlatılan Arap Baharı süreci ve etkileri devam etmektedir.
  • Joe Biden, Türkiye’de iktidarı muhalifleri kullanmak suretiyle değiştirmek istediğini defaten açıkladı. Bu güvenlik lisanıyla Biden’ın niyeti olarak tarif edilir. Kabinesindeki tüm birimlere direktifini verdiğini kabul edersek bunlar kimler? Dışişleri Bakanı, CIA, Ulusal Güvenlik Danışmanı, MENA’dan sorumlu danışmanı, Savunma Bakanı, bölgedeki bağlıları olan EUCOM ve CENTCOM, Hazine Bakanı…
  • Halen 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ elebaşları ABD’de ikamet etmekte ve faaliyetlerini hem ABD hem de Avrupa’dan sürdürmektedir.
  • ABD, Türkiye’yi (sözde) Ermeni soykırım tasarısını kabul ederek politik baskı altına almak istemiştir.
  • ABD, küresel çapta yeni hizmete soktuğu Siber Kuvvet Komutanlığı, Gizli Orduları (ben buna Gölge Ordular demiştim) marifetiyle faaliyetlerini sürdürür. Mevcut teşkillerine bu ilaveleri özellikle yapmak gerekir. (Gölge SavaşıKontrgerilladan Gizli Savaşa)
  • ABD bölgede İsrail’in güvenliği ve yayılmacılığı politikalarına destek vermektedir.
  • ABD Irak’ı fiilen üçe böldü, Suriye’yi ikiye bölme girişimini sürdürüyor. ABD, İsrail, Fransa ve bazı Körfez Ülkeleri ile beraber özellikle Suriye’de Rusya’ya karşı faaliyetlerini sürdürüyor. 
  • ABD, Suriye’de PKK/YPG önderliğinde bir kesimi eğit-donat ile desteklemiştir ve bu kesim Türkiye’nin iç ve dış politikalarına tamamen terstir.
  • ABD’nin bu bölgedeki belirgin bu bölücü faaliyetinin önündeki en büyük engellerden biri de Türkiye’dir. Dolayısıyla Türkiye’de kendi politikalarını gerçekleştirecek siyasi bir rejimi tercih etmekte ve desteklemektedir.
  • ABD ile rakipleri Doğu Akdeniz’de, Libya, Mısır, Kıbrıs ve Yunanistan bağlamında farklı kutupta politikalar yürütmektedir. Nüfuz, enerji ve arz güvenliği meseleleri var. (Bu bölüme ilave edilecek mülahaza çok kısaca not ettim.) 

Durum bu ve görüldüğü gibi ABD’nin Türkiye üzerinde sürdürdüğü politikalar da tartışmasız sorunludur. ABD, bölgedeki birçok politikasını, onun “müttefiklerim” dediği, başta İsrail ve Avrupa ile birlikte sürdürdüğü de açıktır. (ABD burada “çıpa” ülkesini ortak ve müttefik kabul ediyor.)

İç Politika

Gelelim iç politikaya. ABD’nin bu anlayışla çıkarına dahil edebileceği siyasi kesim bellidir. Bu siyasi kesimler birlikte hareket etmesi ve onlara dışarıdan yöntem tarif etmesi zor değildir. Zaten birebir karışmasına da gerek yoktur, durumdan vazife çıkaran kesimlerin çabaları da belli olur. Soru şuydu, muhalefet ne yapmak istiyor, bunun adı nedir? Beşinci kol faaliyeti mi kaos mühendisliği mi yoksa başka bir şey mi? 

Bu noktada durum bölümünde işaret edilenlerin hepsini birlikte düşünmemiz gerekiyor. Siyasal sistemlerde bugünün muhalefeti yarının iktidarı olabilir, anayasal rejim biçimi yarın güncellenebilir. Dışarıda bir güç mücadelesi olduğu gibi içeride de çeşitli cepheleriyle bir güç mücadelesi sürer. Bunlar siyasette temel ve dinamik konulardır. 

Tüm doğallığıyla muhalefet hem kendi siyasi çıkarları hem de dışarından alabileceği çeşitli desteklerin niyetine paralel hareket etmekle gücünü konsolide etmek ister. Burada konu ettiğimiz biçimde söylersek, ABD’nin ve onun beraberindekilerin desteği olur ki siyasi tarihimizde öyle veya böyle bu tip angajmanlar görülmemiş değildir. Muhalefet konjonktür gereği hareket eder ve var olan yöntemlerini geliştirerek kullanır. 

Ancak kendisi istese de istemese de zaten iktidar karşıtlarına, ABD şemsiyesi altındaki tüm taraflardan doğrudan veya dolaylı destek gelir. Bunlar; terör örgütleri, bölge ülkelerinin her türlü servisleri, siber taarruz birimleri, gizli savaş ordu mensupları, istihbarat elemanları, mali yaptım kabiliyeti olanlar, gibi birimlerden müteşekkildir. Koordineli çalışıyorlar demek söz konusu değildir, ama her yaptıkları birinin diğerine alan açması manasına gelir. Herkes kendi çıkarı için fırsat kollamaktadır.

Burada eleştiri konusu, “siyasi güç mücadelesinde asimetri” oluşturan bir kısmın görülmesidir. Dış güç unsuru kimi destekliyorsa o noktada bir asimetri doğar. Örneğin bugün için ABD muhalefeti veya bir kısmını destekliyor ise iktidar tepkisel olarak bu kesime, “dışarının işbirlikçisi” gözüyle bakar ve halka döner bu durumu işaret eder. Hatta dış baskı artarsa ve iktidarın plan ve projelerini durduracak türden fiillere dönüşürse, bu kez iktidar daha fazla oranda içine kapanır, milli kimliğe sarılır. 

Bir etki de şöyle olur, muhalefet kendi mecrasından iktidarı eleştirir sıkıştırır, burası doğrudur; diğer yandan eğer çıkarları öyleyse doğruda veya dolaylı bir biçimde dışarıdaki güç odakları da iktidarı sıkıştırır. Bu durum muhalefet ve destekçilerinde zımni bir konsolidasyon imkânı yaratır. İşte bu noktadan sonra hamlelerin peşi sıra gelmesi ve karşı tedbirlerin sıkılaştırılması söz konusudur. Gelişmeler iktidarın icraatlarını sertleştirir veya sert bir üslupla siyaset yapma biçimini doğurur. Oluşan bu sertlik atmosferi muhalefetin dikkatini çeker nitelikte istismara açıklık yaratır, iç ve dış muhalefet odakları bu durumu politik eleştiri haline getirir. Her bir adımda bu durum bir ilmek daha sıkılaştırılır. Bu politikada her iki kesim için bir “sıkılaştırma yönetimi” haline dönüşür.

Bu anlattıklarımı bugün Joe Biden yönetimi ile irtibatlandırarak okuyun; dış destek veya muhalefet yaratmak, alanı geliştirmek açısından adım adım sürdürülen sıkıştırma hamlelerini inceleyin isterim.

Eğer bunları ABD ve istese de istemese de muhalefetin bir kesimi yapıyorsa, daha milliyetçi politikalarla hareket etmek isteyecek bir iktidar tepkisi açığa çıkarır: “Muhalefet neden milletin aleyhinde,” der. Bu, “hain veya milliyetçi” türünden tartışmaların merkezindeki mesele olarak vatandaşa yansır.

Kaos Uygulaması

İşte böylesi çok taraflı bir kampanya ile olan faaliyetleri tek bir isimler açıklamak mümkün değildir, “net faili şudur” demek yanlıştır. Ancak kaotik bir ortam oluşturulması hadisesi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. 

24 Mayıs 2021 tarihli İnsan Kaynaklı Kaos başlıklı yazımda şunları ifade etmiştim: 

İnsanın yarattığı sosyo-ekonomik ve sosyo-politik kaos nedir? İnsanın yarattığı kaotik ortamın pratiğinde yoğun sorular, suçlamalar, yeni argümanlar, tehditler, istekler, politikalar var. … Kaos, dünyadaki bütün önemli aktörlerin önceliklerinin sürekli keskin değişimlere açık olmasıdır. Öyleyse aktörlerin arasındaki güç mücadelesini, bu açıklığın bir bilinmezlik yaratmasını ve tahmin edilemezlik halini düşünmeliyiz. … Politikanın kendisi kaotiktik, çünkü kaynağı insanın doğasından, arzularından ve itkilerinden gelir. … Normal düzende politika yeterli dengeleri kapsamıştır. Dengelerde kaymalar görülüyor ve yeni aktörler devreye konuyorsa kaosa doğru seyri isteyen politik girdilerin varlığına işaret etmemiz gerekir. İşte bu noktada hedef konumundaki ortam çekingenlik gösterir. Sonra ortam ne derecede tepki gösterecek? Farklı tepkileri görelim: 1) Hafif atlatır, aslında kaos olmaz, kritik zaman eşiği alınan tedbirlerle geçilir. 2) Kaos olur, kayıplar vardır, etrafa saçılanlar, vs. Ancak çabuk bir geçiş süresi yaşanır ve yeni normal şartlar devreye konur. 3) Kontrol edilemeyecek beklenmedik kaos hali varsa bu başka güçlerin devreye girmesini ve normal düzeni tesis etmek için bütünüyle yeniliklerin oluşmasını gerektirir.

Sonuç 

İç politik sahada: Muhalefet meşruiyet zemininde kendi işini yapıyor. Elbette böyle diyeceğiz, bu politikanın tanımı gereğidir. Ancak partilerin içinde belli değişimler olmuş durumdadır. Yavrulayan partiler var ve ilgililer bunları açıklamaktadır. Hatta yeni partilerin kurulması gündeme geldi ve burada “muhalefet cephesi”nin güçlendirilmesi isteniyor olabilir. Özelde bakılırsa, bir kritik konu olan HDP’nin alenen “yıkıcı-bölücü” politikalarının varlığıdır ve sistemde yarattığı “istismara açıklık” politikalarıdır. İstismara açıklık alanında diğer siyasiler ve bazı SKT’lar doğal pozisyonlarını (fırsatları gözeterek) alırlar. Buna ilave olarak gayrimeşru (illegal) taraflar da devreye girerler, aldıkları doğrudan ve dolaylı destekler ile kendi kabiliyetleri ve kapasiteleri doğrultusunda inisiyatiflerini kullanırlar. Bu, sosyo-politik kaos yaratmak isteyen türden bir sonuçtur.

Dış politik sahada: Joe Biden’ın işaret ettiği konu muhalefet idi. O zaman bu durum, bir ülkenin başka bir ülke iç işlerine müdahalesinin başka bir versiyonu olarak açıklanabilir. ABD (ve onunla birlikte hareket edenlerin topyekûn olarak) hem doğrudan Türkiye hakkındaki niyetine bağlı hem de rakipleriyle mücadelesinde uyguladığı yöntemlerin dolaylı etkisiyle şunları yapar, yapmaktadır: Küreselleşmenin etkisini artırma, gerçeklik ötesi uygulamaları, konvansiyonel medya ve sosyal medya ile kitleleri manipüle etme programlarını uygulama,  Gri Bölge Savaşı içinde baskılama, “demokrasi, insan hakları, özgürlükler” temalı dış politikayı uygulama, Akıllı Güç imkanlarını kullanma, Petraeus Doktirinini uygulama, terör, Vekalet Savaşı, Siber Savaş, Bilgi Savaşı, Hibrit Savaş, gibi çatışma türlerini tatbik etme, istihbarat faaliyetlerini artırma, ekonomik, diplomatik ve politik baskı kurma, Orta Doğu sorunları bataklığına çekme, hukuken “terör ve muhalefet” ile “haksız kazanç ve rüşvet” konulu tartışmaları yaratma, gölge ordularla saldırma, küresel şirketler üzerinde dışlayıcı tedbirlere yönelme… Bütün bunlar, sosyo-ekonomik ve sosyo-politik kaos yaratmak isteyen türden bir sonuçtur.

Bugün politikada olanlara bakın, böyle bir tablo göreceksiniz. Tarif şu: Sosyo-ekonomik ve Sosyo-Politik Kaos Uygulaması. Bunu tanımladık da ne olcak? Mücadele edeceğiz, refah ve güvenliğimizi artıracağız, bunun için birlik olmak ilk görev. Bu bitmeyen bir güç mücadelesi konusudur.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Politika 'ın son yazıları

20 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
37 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
40 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
72 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
116 views

İsrail, İran ve Gazze

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve "bugün Gazze'de üçüncü aşamaya geçtik" dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme