Site icon Politik Merkez

Uyum

uyum

Uyum

Okuyucu

Muttakilik kavramları açısından önemli birini daha ele alacağız. Din, bilim ve doğa gibi insana ait önemli kavramları uyumla örtüştüreceğiz. Bireyin değerini öne çıkaracağız. Uyumlu olmak kâinatın bir prensibidir, üstünlüğüdür ve ayırıcı unsurudur. Muttakilik kavramı açısından üstün irade sahibi insanın sorumluluğundan ve hatta sorumluluğun daha anlamlı kılınmasından bahsediyorsak “uyum” kelimesi üzerinde daha fazla durmamız gerekecektir.

Uyumun nesnellikle ilgisi daha çok ve kolay bir şekilde görünenin anlatımında ortaya çıkar. Bilincin görünmemesinden hareketle diyebiliriz ki kâinatın esas uyumluluk alanı insana göre soyutluktur ama daha başattır.

Nesnelliğin uyumu kendini renkte, desende, boyutta, ölçüde, konumda, düzeyde vb değişik alanda gösterir. Bakış açısı ve menzil itibarı ile bir değere karşılık gelir. Evrendeki her nesnenin bir diğerine göre olan ilişkisi uyumun göstergesi ise insanın da diğer varlıklarla olan ahengi bir yargı hükmüdür: İnsan uyumlu mu, değil mi?

Bir gezegenin sistemindeki varlığı ve diğerleriyle ilişkisi, bir atomun içindeki çekirdek ve elektron ilişkisi gibi belirgindir. Higgs Bozonu’nun belirginleştirilmesinden sonra gördük ki Standart Model bir temeldir. Sicim Kuramı içindeki titreşimlerin yazılımı, DNA’nın kodlanması ölçüdür. Bir ormandaki hayvanlarla bitkilerin ilişkisi kendi doğallığının tanımına dair açıklanır. Havanın, suyun, toprağın… Her bir varlık noktasında uyum, ahenk, ilişki ve bütünü oluşturacak tarif vardır.

Çoğu nesnellik devinim halindeyken kendi içindeki değeri tespitte durumunu ifade edemez veya etmeye lüzum duymaz. Prensip, standart, ölçü, denge ve hesap bu uyum üzerine oluşur. Vardır ve varlığın devamı var olanların uyumundan türer. Yaratan’ın yasası bunu kendi içinde ve bütün halde ölçülendirir ve öyle meydana getirir, yeninin ileri özelliklerle türemesi uyumun sürekliliğidir. Şaşılmaması gereken konu bir şeyin nasıl olduğunda değildir. Zaten Yaratan uyumu devamlı halde kılarak oluşu kolaylıkla bir ölçü üzerine gerçekleştirir.

Ölçü, prensip, standart, disiplin, yasa, hesap vb her olgu işin özüdür, tarifidir, manasıdır, açıklamasıdır, derinliğidir, gizemidir. Esasında görünmeyen gerçek budur. Uyumun bir biçimde doğallığa aşılanmasının sırrı sadece Yaratan’ın bilgisindedir. Yaratan sürekliliği, gelişmeyi, üstün özelliklerle donanmayı kendi kurgusu içinde gerçekleştirir.

Kim veya ne uyuma dair olanın tersine devinir? Bu evrenin içinde yaratılan insan kendi doğallığının bir ileri özelliğiyle yüklenerek üstün iradeli kılınmıştır. Bu her adımda bir irade koyma fonksiyonudur. İnsan nesli tümel olarak bir anlam taşır. Örneğin, “İradelerin toplamı -tercihler toplamı- sisteme nasıl yansıyor?” şeklinde sorarsak, BM’nin son raporlarında da ifade olduğu gibi, “Dünyadaki bozulmanın esas sorumlusu (müsebbibi) insan elidir,” diyebiliyorsak; demek ki tümel bir değerleme yapılabilmektedir.

Tümel olana bireysel etki ise her bir iradeli özneyi ilgilendirir. Birey tercihini ne yönde kullanıyor; uyumu gözeterek mi, yoksa kendi bildiğini yapmada ısrar ederek mi? İşte “din” anlamındaki esas soru budur!

Muttaki uyumsuzluktan sakınmaktır. Bireyseldir. Benim felsefi örgümün özündeki bakışın çatısı budur.

Exit mobile version