Site icon Politik Merkez

Jeopolitik Güç Tahmini (2035)

Okuyucu

Önce Çin, ABD’yi geçecek mi, sorusunu cevaplayacağım. Ama bundan daha önemli sorular olmalı, nasıl bir dünya kurgusu içinde olacağız, insanlık ne tür jeopolitik bir atmosferde kalacak, gibi… İnsanlığın üzerindeki baskıyı oldukça hissedeceği bir dönemde yaşayacağı değişimi ve küresel aktörlerin hangi alanlar üzerinde rekabet edeceğini inceleyeceğim.

Giriş

Cumhuriyetçi Donald Trump sonrasında, 2021 başı itibarıyla, ABD Başkanlığına Demokrat Joe Biden geldi. Hemen her aktörün Biden’ın ne yaptığını izlemeye koyulduğu, küresel rekabette çok önemli olayların beklendiği bir evreye girildi.

1990’ların sonundan bu yana, çeşitli düşünce, araştırma kurum ve kuruluşları (ki çoğu Batı kaynaklıdır), ABD ve Çin arasındaki rekabete dair öngörülerde bulundular, çeşitli yayımlar yaptılar. Hesaplara göre, ortak kanaat olarak, Çin, ABD’yi 2035’te bazı alanlarda yakalayacak. Ama bu konu öyle anlaşıldı ki sanki Çin tümüyle ABD’yi geçecek, hatta ABD bu süre içinde ya hiçbir şey yapamayacak ya da bütün çabalarına rağmen gereken önlemleri bir türlü alamayacak ve sonuçta Çin onu alt edecek!

Biden’ın Çin’e karşı planı veya stratejisi nedir? Bugünlerde bu tipteki soruların çoğaldığı bir dönemdeyiz. Aslında durum bir kısmıyla açıklığa kavuştu gibi, ancak emin olmadan kimse bir şey söylemek istemiyor (cesaretsizler desem olur). 

ABD, 1990’lardan bu yana önemli yatırımlar yaptı, kendine ve küresel sisteme yeni alanlar açtı, sistemi değiştirecek projelere imza attı, hatta bugün bunların meyvelerini dünya olarak almaya başladık. Uzayda, siber alanda, IV. Sanayi Devrimi şeklinde ifade bulan konulardaki yeni teknolojilerde ABD öncü yatırımlar yaptı (örneğin Silikon Vadisi bir semboldür). Çin ise bir kısmıyla bu konular üzerine çalışan küresel şirketlerin üreticisi, alt yüklenicisi, birkaç konuda da teknoloji casusluğu sonucu sahibi oldu görülür. Halen Çin’in bu gayretleri devam etmektedir.

Öte yandan küresel ekonominin neye/nereye evrileceği konusu en fazla sorulan sorular içindedir. Çin’in ekonomik performansı şaşırtıcı şekilde ileri yönde seyretmektedir. Bugün en önemli konulardan birisi, rezerv para birimi olarak görünmektedir. Çin kasasında biriken ABD dolarlarıyla gelişmesini sürdürürken, kendi para birimi renminbi için bir çıkış yolu aramaktadır. Bir önceki ABD Başkanı Trump zamanında Çin’in gelişmesini kısıtlamak amaçlı birçok tedbir alındı ve bunlardan öne çıkan husus Ticaret Savaşı idi.

Bütün insanlığa, 2008 küresel ekonomik kriz, covid-19 pandemisi, ama en önemlisi iklim değişikliği, dikkate değer ve sarsıcı etkiler yapmıştır, yapmaktadır da. İnsanlık bu etkilerle beraber bir değişime sürüklenmektedir, elde ettiği kazanımları bu değişimde projelendirerek yeni bir sistem inşasından söz etmektedir. O halde bugün insanlık küresel güç odaklarının başat aktörlüğünü yaptığı bir büyük düşünceyle kendine göre bir tarif yapmakla ilgilenmektedir. 

Tam da bu geçiş döneminde ABD ve Çin başta, Rusya ve Avrupa’yı da içeren şekilde, bir “büyük rekabet”ortamı ortaya çıkmıştır.

Analiz

Küresel rekabet kıyasıya sürüyor. Ben bu rekabeti iki evrede ele alıyorum:

Analizin can alıcı konusu, bugünden yarına jeopolitik güç farklarını belirginleştirebilecek konu başlıklarını doğru tespit etmek, bununla ilgili ele alınan detayları kapsayabilmek, buradan yola çıkarak analitik bir incelemeye kolaylık sağlamak olacaktır. Gerekli değerlendirmeleri yaptıktan sonra bir matris ile sonuçları görülebilir kılmak gerekecektir.

Bu itibarla, matrisin yatay eksenine; uzay, siber, yeşil/çevreci yatırım, IV. Sanayi Devrimi ile ilgili yeni teknolojiler, konvansiyonel silah, kitle imha silahı, yenilikçi silah, küresel stratejik baskı, küresel ekonomi, küresel yoğun iletişim ve ulaşım konu başlıklarını alalım. Şimdi konu başlıklarını detaylandıralım:

Silahlanma konusunu üç başlıkta ele aldım. Bunun gerekçesi, aktörlerin sahaya yansıttıkları sert gücün kullanılmasının fazlaca görüleceği bir dönemde olacağımızı öngörmemdir. Sert güç derken sadece nizami ordular anlaşılmamalı, bunların yanı sıra çatışmaları asıl sürdürmekte kullanılan gayrinizami, asimetrik, sıfır kayıplı ve hibrit unsurlara ve silah sistemlerine fazlaca müracaat edilecek görülüyor. Sert gücün nizami etkisi ise ta spektrumlu güçlerin sahaya baskısıyla hissettirilecektir. Bu nedenle ABD başta olmak üzere ele aldığım başat güçlerin büyük rekabeti öne çıkacaktır.

Matrisin yatay eksenini ise küresel güç olan; ABD, Rusya, Çin ve Avrupa (Avrupa Birliği ve İngiltere toplamı) şeklinde inceleyelim. Malum, İngiltere Brexit ile AB’den ayrıldı. Halen küresel açıdan ağırlıklı ABD ekseninde ve kendi çıkarlarına dönük alanlarda görülüyor olabilir. Burada İngiltere’nin coğrafi durumuna odakladığımızdan bir Avrupa ülkesi olma hüviyetiyle ele alınmaktadır. 

Değişkenleri renk tonlamalarıyla ifade ettim. Genel olarak küresel bir gelişme veya ilerleme olduğu açıktır. Bu nedenle bu artış yönlü tasnifi, çoktan aza olacak şekilde, domine eden, hızlı veya yüksek, normal ve durağan biçiminde renk kodlarıyla gösterelim. Renk kodlarının karşılıkları:

Jeopolitik Güç (2021)

Bu bilgilerden sonra matrisimizi 2021 yılı için şekillendirebiliriz (yukarıdadır). Günümüzün jeopolitik güçlülüğünü tarif ederken mevcut güçlerin yeni rekabet ve güç alanlarındaki ağırlıklarına göre bakılırsa; 

Bugün için şunu söylemek mümkündür, henüz ABD’yi alt eden bir güç yoktur. Hesaplar 2035 sonrasına dayalıdır. Eğer bir büyük savaş olacaksa o bugün değildir. Esasında, bu önemli, öngörümde savaş yoktur ama değişik alanlarda çatışmalar çoktur. Yine de büyük bir savaş için şimdiden önlemler alınmaya çalışılmakta mıdır? Evet, hem de kıyasıya rekabetin olduğu bir evreye girilmiştir. Bahsettiğim gibi önlemler “tam spektrumlu” konsepte uygun olacaktır. Bugünkü durumu işaret edersek, “büyük rekabet” denebilecek bir evredeyiz. ABD, Joe Biden yönetimiyle bugün “büyük ittifak” modeli ile Çin’e karşı bir plan içinde hareket etmekte, politikalarını buna göre yürütmektedir. Ben bu duruma kısaca “büyük plan” demekteyim. Klişe ifade olarak “büyük strateji” (grand strategy) tabirini kullanmak isteyenler kullanabilirler, sonuçta aynı kapıya çıkmaktayız.

Karşılaştırmalı Jeopolitik Güç Analizi (2035)

Gelelim 2035 ve sonrası duruma. Burada iki ihtimal üzerinden bir sonuç bekleyebiliriz. Birincisi, ABD lehine gelişebilecek durum; ikincisi ise Çin lehine durum. Sırasıyla bakalım.

ABD, bugünden agresif ve kendisinin “akıllı güç” olarak tarif etti, hatta “ittifaklarla beraber” diye yola çıkarak genişlettiği bir politikanın temposunu oldukça yükseltmiştir. (Cari olarak Biden’ın G7, Avrupa Birliği, NATO ve Cenevre’de Rusya lideri Putin zirvesi şeklinde cereyan eden performansını bu konuda örnek gösterebiliriz.)

Çin’in bugünkü performansıyla gelişimine bakılırsa, ABD ile eşit değerde küresel sistemi domine etmek adına, onu yakaladığı ve rekabeti düşmanlığa çevirdiği, pastadan pay almak için diş göstermeye cesaret ettiği alanlar; uzay, siber ve yeni teknoloji konuları olabilir. Burada görüldüğü gibi, 2021’de, yani bugün için küresel yoğun iletişim ve ulaşım sistemleri ve projeleri için Çin’in, ABD’ye rakip görülüyorken, ABD’nin aldığı önleyici tedbirlerin neticesinde, küresel sistemi domine etmekten bir adım geriye düştüğü bir ihtimal söz konusudur.

Tam tersi durumda, rekabet kıyasıya sürdürülüyor, ABD, Çin’e karşı önlemler alıyor ama yine de Çin gerekli adımları atmayı başarabiliyor. Bu ihtimalde durum nedir?

Çin için oluşan bu lehte durumda ABD ile eşit değerde küresel sistemi domine etmek adına, onu yakaladığı ve rekabeti düşmanlığa evirdiği, pastadan pay almak için diş göstermeye cesaret ettiği alanlar; uzay, siber ve yeni teknoloji, küresel ekonomi, küresel yoğun iletişim ve ulaşım konuları olabilir. İşte bu durum önemlidir, küresel ekonomide ileri geçmeyi başaran bir Çin için artık başka kapılar da açıktır, ABD’yi 2050’lerden sonra diğer alanlarda da yakalayacak belki geride bırakabilecektir.

O halde ABD’nin şimdiden Avrupa ve Rusya’nın gücünü kullanmak (sömürmek) adına adımlar atmak istemesinin nedenlerini en basit biçimde bu karşılaştırmalı analizle açıklamak mümkündür.

Sonuç ve Değerlendirme

Ancak küreselleşme, küresel sorunlar, IV. Sanayi Devrimi, ABD’nin liberal demokrat politikaları, ABD-Çin merkezli küresel rekabet ortamı üstü üste konduğunda sağlıklı bir değerlendirme yapabildik. Bilinen krizleriyle beraber bizleri 2021’e ulaştıran bu “değişim potansiyeli yüksek” süreçler, 2035’lere ve daha sonra 2050’lere götürecek olanlardır. 

Burada 2050’leri işaret ederek bir değerlendirme yapalım. 

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Exit mobile version