Site icon Politik Merkez

Hayr

hayr

Hayr

Okuyucu

İşte sizlere din, İslam, iman, Kur’an; Allah’ın (cc) sıfatı, peygamberlerin olma sebebi demek olan çok kapsamlı bir kavram! Şimdiye dek ele aldığımız kavramlar; muttaki, üstün insan, halife, merkezcilik, uyum oldu. Hayr bunların tümünü kapsamaktadır. Muttakilik kavramlarına dair incelememizde bu başat kavramı ana hatları ile ele alalım.

Çeşitli anlatımlarımda dikkatleri çekmiştir, sizlere farklı bir üslup ve içerik sunmaktayım. Bakış açısının bu daha güncel anlatımı ile aslında bilinen ama değişik nedenlerle yeterince üzerinde durulmayan kavramları bir başka bağlamla açıklamayı daha yararlı görüyorum. İşte bu bile bir hayr! Çünkü muttaki hayırlı kimsedir.

Arapçayı sevmeyenler, Kur’an’a inanmayanlar hayr yerine eğer böylesine kapsamlı bir kavram bulabilirse, biz de onu kullanırız. Ama yoksa bundan öte ne olabilir ki?

Diyanet İşleri Başkanlığı kaynaklarına göre “hayr” sözcüğünün anlamı şu şekildedir:

Bir şeyi diğerine tercih etmek, hayırlı olmak, hayırda birine üstün gelmek, birine hayırlı olan şeyi vermek anlamındaki “h-y-r” kökünden türeyen “hayr” isim olarak; insanların rağbet ettiği, sevip arzu ettiği ve hayırlı olan şeylere denir. İsm-i tafdîl olarak daha hayırlı, en iyi, en faydalı demektir. Hayr kelimesi, şer ve zarar kelimelerinin zıddıdır.

Hayr Kur’an’da değişik yerlerde; iman, İslâm, Kur’ân, sağlık, afiyet, kazanç, mükâfat, en iyi ve en üstün, yiyecek, zafer, daha yararlı, bolluk, iyilik, açıklık, güç, kuvvet, dünya, mal, mülk, iyi, güzel, salih, iffetli, terbiyeli, ahlâklı anlamlarında kullanılır. İnsanların iradeleri hayra ve şerre yönelik denenir. Peygamberlerin sıfatı ve olma nedeni bir hayr üzeredir. Yani peygamberler hayrı hatırlatmaya gelmişlerdir. En hayırlısı her şeyi yoktan var eden ve devamlılığını sağlayan Allah’tır (cc). Allah’ın (cc) kesintisiz insanlara yararlıyı, hayırlıyı, bereketi, nimeti, ihsanı fazlasıyla vermesi görmezden gelinemez. Yaratan olduğundan hayr nihayette sadece Allah’ın elindedir, kontrolündedir. O; yardım edenlerin, hüküm verenlerin, cezalandıranların, rızık verenlerin, merhamet edenlerin, konuk edenlerin en hayırlısıdır.

Nasıl oluyor da birçok anlam bir kavramla kapsanabiliyor? Zaten en geniş ve en derin anlama ulaşmak, anlamı değerli kılmak, mana vermek, maneviyata esas bilmek dinin kısa tarifi değil midir?

Eğer anlamdan, içerikten, miktardan, özellikten, ölçüden, dengeden, fonksiyondan ve uyumdan bahsediyorsak hayr bunların anının en ideali, yararlısı, güçlüsü, gerekli olanı; sürecin içinde ise aynı kapsamla ve tamlıkla gelişmekte olanıdır.

Kâinata bakalım: Fizik, kimya, jeoloji, biyoloji, matematik gibi disiplinlerin kapsamına odaklanalım. Sürekli bir gelişme, buluş, ispat ve bütünsellik hâkimdir. Çünkü bunlar hayra yöneliktir. Yani inanç bir bilimdir, bilim dinin açıklama şeklidir, din bunları birlikte okuyabilmektir, okumak kâinatın gerçek kitabını sökebilmektir. Tesadüf olan, bir bilinmezlik, kargaşa yoktur. Her şey anlamıyla sabittir. Bilince yükleme yapmak vardır. Uyum, denge, ölçü dışında oluş mevzubahis değildir. Kur’an bunların dışında bir şey yazmaz. Yanlış okuma vardır ama saptırma olamaz. Tamamlayıcı olarak gelen son peygamber Hz. Muhammed (sas) hayr içindir, ahlak ve örneklik üzeredir.

Dini daraltmak, bir muammaya sürüklemek, varlığa, mevcudiyete, doğaya, bilime, insana, yaşama ters bir şeymiş gibi açıklamak ve bir tür yapay ve dogma kültürüne hapsetmek isteyen daha çok sapkınlık yanlılarının çalışmaları ile öne sürülen bildik anlatımlar esastan uzaktır. Esas olan hayr ile anlam bulur.

Elbette her üstün iradeli kendi tercihini yaparak kendi belirlediği ölçüde ve biçimde inanır, anlar, anlam verir, değerlendirir, hesaplar… Bunların sonucu ya hayr ya da şerdir. Yaratan açısından, üstün iradeli bile olsa varlığın şerri seçmesinden dolayı bir şekilde cezalandırılmaları, O’nun katındaki anlamda hayrı tamamlar.

Bu kısmı biraz daha açalım. Bir tek Yaratan tektir. Yaratılanların tümü çift, karşıt, parad, dual halinde; eril-dişil, boşluk-doluluk, açık-kapalı, var-yok, kısa-uzun, insan-şeytan, savaş-barış, gerçek-yalan, iman-inkâr, durgun-hareketli, sebep-sonuç, baş-son, kazanç-zarar, mükafat-ceza, iyi-kötü, az-çok, aydınlık-karanlık, doğum-ölüm, yaşlı-genç, artı-eksi, elektron-çekirdek, etki-tepki, yaz-kış, ruh-nefs, hayr-şer… şeklindedir. Kâinatın devinimi ve gelişmesi bu ters kutupluluğun ilişkisine bağlıdır. Ters kutupların bir yandan doğru, diğer yandan yanlış olması sürekliliğin ve gelişmenin temelini teşkil eder.

İradesizler için ters kutupluluk bir standart vergidir. Örneğin bildiğimiz virüsün veya sineğin yaşamı ve evrimleşmesi verilen amaca karşılık gelir. Yerküreden magma patlama ile çıkar ve denizin ortasında bir kara parçası olarak belirir; daha sonra burada yeşil otlar çıkar ve beslenme zinciri oluşur.

İradeliler için ise bir karar sınavı vardır. Yazgı yoktur; karar vardır. İradeli kendine verili olan bu yeti ile yine doğal tercihini yapar ve devinime sonucu itibarı ile hayr ile bağlı kalır. Oluşu, doğayı, bilimi doğru okuma tercihi göstermek üstün iradeli insanın sınavı için bir hayır vesilesidir. Kader kuraldır, kanundur… Kanun disiplindir, bilimdir… Kader budur, kaderin doğru açıklaması hayırdır.

Allah’tan (cc) gelen her şey hayırdır ama kimin için? O’ndan asla şer gelmez, şerri insan kendi iradesiyle seçer. Bilinç atmosferine hayr yüklemeyi seçenler bir sonraki adımda mutlaka daha gelişmiş olurlar ve buna uygun bir ortamda yaşarlar…

Kur’an’da geçen bazı kavramları kısaca hatırlatmamız gerekiyor: Yaratılışla verilen özellikler anlamında “fıtrat”; ölçü, değer, süre, miktar, kural, kanun anlamında “kader”; ahiretten sonraki yaşamda iyilerin gideceği yer anlamında “cennet” gibi kavramları kullanır. İnsanın anlamasını geciktirmek için düşmanı en başta fıtratı, kaderi, cennet ve cehennemi sulandırmakla ilgilenir. Dikkate değer konu budur!

Hayr, insan için sınavın başı ve sonudur. Muttaki bu gerçeği bilip her türlü sapkınlıktan sakınmaktır, merkezde durmaktır, üstünlüğünün farkında olmaktır ve halifeliği hak etmektir.

Exit mobile version