İnsan algısı ve fiili içinde kalmakla, bunun dışındakilerin neler olduğunu ayrı tanımlamak mümkün, birlikte tanımlamak da… İnsanlık bunun her ikisini de yaptı.
“Bana göre bir dünya kurun, ben her şeyi anlayayım…”
Doğdu, büyüdü, toplumun içinde… Canlı birey her aktivitede görülmeye gayret ediyor, çevresine bir şeyler anlatıyor… Bir cümlelik düşünceye mecburen bakıyor, “Bu ne demek?” diyor. Ona göre bir sunum yapılmadığına kızgın her halde!
“Ben biliyorum!”
Biliyorsun, ama neyi, ne kadarını? Peki, bildiğin gerekli mi? Bilgi konusunda doğrudan, dolaylı ve aldatıcı o kadar çok şey var ki!.. Günlük yaşamda kullanılanlar bile belirgin bir karmaşanın tarifini yansıtır mahiyette.
Hanımlar kolunun çay partisinden değil, okul avlusundan da değil, sinemadan çıktıktan sonra bir kahve içerken hiç değil; en baştan başlayalım.
Temel Bilgi ve Bilinç
Bilgi, kainatta var olan bilincin anlama (manaya) dönük ürünüdür. Çok genel bir bakışla öncelikle bunu söylememiz gerekir. Bilgi de yaratılmıştır. Ortam bilinç ile doldurulmuştur.
Bilgi, maddeye ancak bir “irade” vasıtasıyla dönüştürülebilir. Örneğin hidrojen temel bir elementtir. Bir “şey” irade sayesinde hidrojene dönüşür. (“Şey” konusundaki tartışmayı başka bir zaman yapalım.) Buradaki şeyin karşılığı değilse bile açıklaması bilgidir. Var olan hidrojen, kendine bir “isim” verildikten sonra bilmeyenin öğrenimine sunulur. Öğrenmek, madde ve manayı bilinir kılmakla ilgilidir; bilinenleri birleştirmek, tasnif etmektir.
Bilgiyi bir üreten, bir de taşıyan vardır. Edinilen bilgi ile başka bir üretim yapılabilir. Bilgi, kainatın genişlemesi gibi sürekli gelişir, artar, ilerler. Dolayısıyla varlık içinde bilgi (mana) sürekli artan bir bilincin tezahürüdür.
Bilinç, bir ortamdaki toplam bilginin meydana getirdiği anlam (mana) bütünüdür. Örneğin “ortam” insan dağarcığı ise insanın bilincinden bahsederiz. Kainatın, evrenin veya başka ortamların bilinci vardır. Bilimsel tanımla soyut ortamlarda da bilinç tarif edilebilir: Fizik bilinci, gibi.
Allah (c.c.) öznesi tarif edilemez, gaiptir. İnsandaki “Allah bilinci” ise kendi ürettikleri ve taşıdıkları ile mürekkeptir. “Allah bilinci” kendi ortamında tam anlam bulabilirken, insanda kendi ortamına bağlı tezahürlere karşılık gelebilir; bunların her biri yanılsamadır. Bilinç yanılsaması ancak farklı ortamlar ve farklı iradelerle açıklanabilir. Bunun için düzeltici vahye dayanılır.
Kainat, en azından bir çok evrenden meydana gelir. İnsanınki ise sadece bir evrendir. Kainat bilincini ortam olarak tarif etmek gaiptir. Ancak temel olarak ben buna bilinç atmosferi demekteyim. Kainatın bilgisi, evrenlerdeki bütün bilinmesi gereken madde ve mana içerikli bilgidir. Aslında temas edinceye kadar kainatın bilgisi de gaiptir. Bilinen bir evrene indirgendiğinde bu ortamın bilinci ve bilgisi dahilindekiler için bilgi edinilebilir ve geliştirilebilir. Bu her şey değildir ama en azından bir şeydir.
Gaip, zaman ve mekana göre henüz insanın algısının üzerindeki gerçek bilgidir.
İndirgenmiş Bilgi
Gerçek bilgi, kainatın bilgisinden bir zaman ve mekan algısına indirgenerek doğruluğu tartışılmaz olan tarifi içeren bilgidir. Örneğin insan bilinciyle edinimlerine bağlı kendi evrenine ve sürecine bağlı olanlar gerçek bilgidir.
Vahiy, insanlığa hatırlatma içeriğiyle verilen gerçek bilgiye denir. İnsana, topluma göre ilahi iradeyle indirgenir. Kainat kökenli bilginin özelde zaman ve mekana uygunluğu esastır ve bir topluma dair bakılırsa, “özel” kabul edilebilir.
İnsan bilgisi, bir üründür ve iradeli bir yaratık olan insanın zekası ile ilgilidir. İnsan hem üretici hem de taşıyıcıdır. Belleği ve bilinci işlevseldir ve sürekli ana bilinç atmosferine katkıda bulunur.
İde, insanın indirgemesi sonucu ulaştığı bilginin saf ve doğal halidir. İnsan çalışmasıdır ve dünya bilgisine dayanır. Bu bilgiyi tanımlayan kültür, içinde gerçek bilgi içermeyen dini bilinci de saf ve doğal olandan ayrı görmüştür. Yansımalarla kafası karışan insan, kabiliyetlerine göre bir indirgeme çizgisi belirlemiş ve buna güvenmiştir. Kabul gördüğü kültürde idenin, insan dimağıyla ve tecrübesiyle meydana gelenlerden gölgelenmemesi amaçlanır. İde gerçek bilgidir, ancak bir parçasıdır. İdenin yansımalara maruz kalıp kalmadığını insan bilemez ama her bilgi düzeltmesiyle idealini tesis ettiğini kabul eder. İde felsefede anlamlıdır, bilimsel içerikte ise karşılığı deneysel bilgidir.
İdeal, en mükemmele duyulan arzunun veya sağlanan en uygun şartların temsiliyle meydana getirilen bir tariftir. İdeoloji bir toplumun kendi idealine bağlı geliştirdiği düşünceler bütünüdür.
Deneysel bilgi, bir modellemede, şartları tayin edilmiş, belirli bir anın veri (datum, çoğul data) hali olarak tespit edilen bilgisidir. Bilimsel idedir. Gerçeği arayan bir çaba içeriğidir. Sağlaması yapılmıştır ve kendi boyutlarında (zaman, mekan vs.) güvenilirdir.
Sosyal ve Politik Bilgi
Enformasyon (information, kısa hali info) haber ve haberleşme demektir. İçinde bilgi kümeleri vardır. Kim, nerede, ne zaman, ne maksatla, ne yapmıştır? Bu bilgi kümesi içindeki detaylar ne kadar fazla ise haber o kadar genişler.
Haber, işlenmemiş veridir. Batıdan kültürümüze jurnal (journal) olarak eklenmiştir. Herhangi bir “bilgi” olabilmesi için “haber” kaynaktan alınır ve işlenir. İşlemek ise bir prosesi gerektirir. Proses başka bilgileri gerektirir. İnsanda anlık edinilen ve sosyal yaşamda bilgi zannedilen içeriğin çoğu haberdir, güvenilmez ve teyit gerekir. Teyit prosesin en basit işlemidir.
Entelektüel (intellectual), fikir sahibi, bilgili manasındadır. Kendisinde teyitli bilgiler toplanmışsa güvenilirdir, bir çok haberin taşıyıcısıysa güvenilmezdir. Taşıyıcı entelektüelin ürettiği sapkın ürünler beklenti içinde olan diğer toplum fertlerini yanlış aşılar.
Intelligence, zeka demektir. Bellekteki bilgilerle algıların getirdikleri bilgilerin belli duygu içerikleriyle birlikte işlenmesidir. Batı, gizli servis teşkilatları için bu terimi kullanır, entelijans olarak da bilinir. Bizde “istihbarat teşkilatı” demek gibi, “intelligence service” denir. Batı, işlenmemiş veriye, “info” der. Bizdeki karşılığı haberdir.
İstihbarat, haber alma, muhaberat demektir. Bizdeki entelijans, ispiyonlama, jurnallama gibi anlamlarda kullanılır. Kökende işlenmemiş bir çok bilgi kümesi vardır.
Ajan (agent), taşıyıcı demektir. Daha çok gizli yolla bilgi alma ve taşıma anlamında kullanılır. Her gizli bilgi belgeli ve teyitli değildir. Ama ajana güven varsa onun getirdiklerine de güvenilir. Aldatmaya takılan ve çift taraflı ajan olma hali de söz konusudur. Bu halde bir operasyon vardır ve ajanlar çeşitli amaçlarla kullanılır.
Diplomatik çabalar ülkeler ve toplumlar arası ilişkilerde resmi sıfatlı bilgileri oluşturmak içindir. Kişisellikten ve duygusallıktan arındırılmış kabul edilir. Diplomasi karşılıklı dengelere ve gücün etkinliğine bağlı gelişir.
Sosyal ağ içinde kullanılan bilgiler ve haberler kendi içinde incelenmelidir. Sosyal ağ yoğun bir bilgi ortamıdır ama içindekiler her türlü işlenmemiş veya maksatlı haberi barındırabilir. Diğer yandan sosyal ağ bilgisi kişisel çok fazla ayrıntıyı barındırır. Bu kişisel bilgiler istismara açık bir yapının da kendiliğinden oluşması anlamı taşır.
Kişisel bilgi bireyin istismara açık alanına ait bilgidir. Örneğin bireyin veya özel yaşamındaki yakınlarının görüntüleri, kimlik bilgileri, banka bilgileri, arkadaşlık bilgileri, ikili ilişkilerin konuşmalar gibi diğer özel bilgileri…
Önceleri klasik ortamlarda, dedikodu veya fısıltı gibi terimlerle bir takım olumsuzlukların gerçekleştirilmesi söz konusuydu. Bu devam etmektedir, ilerlemiş, sosyal ağlar kullanılarak bu sistem daha gelişmiş bir yapıya kavuşturulmuştur.
Cahil bilgisizdir. Cehalet deneyimsizlikten ileri geliyorsa bir öğretim yolu açılır. Cehalet ısrarlı bir hal ise tüm kötülüklerin kaynağı için bir bataklık besleniyor demektir. Cahil toplumlarda konuşma çoktur. Bu konuşma değersiz, teyitsiz, gereksiz bilgi içerikleriyle doludur, dedikodu yaygındır, istismar hat safhadadır.
Zan, bireyin bilmeden biliyormuş gibi kendini emin hissetmesidir. Bu ne büyük yanılgıdır!
Sonuç
Bilmek, insanın yemek, içmek gibi temel bir ihtiyacıdır. Bilmemek bir iradeliye göre değildir.
Doğruyu bilmek bir ayrıcalıktır. Teyitli bilgiyle donanmak değerli olmanın gereğidir. Had bilmek bir erdemdir. Özeli istismar etmemek ahlaklılıktır.
İnsanı veya toplumu yanıltmak kötülüktür. İradeyle kurgulayarak bilince yayılan bilgiyi istismar etmek en büyük kötülüktür, bu şeytanın işbirlikçisi olmakla eşdeğerdir.
Bilgiden emin olmadan konuşmanın, bilgi veriyormuş gibi ortaya çıkmanın ne yararı olur ki? Onun için “Söz gümüşse sükut altındır!” denir.
Dini istismar etmekten kurtarmak gerekir. Din ile bilimi buluşturmak gerekir. Vahiy gerçek bilginin insana indirgenmiş halidir, bilim insanın gerçek bilgiye kavuşma çabasıdır. Bu iki “gerçek” neden buluşmasın? Engelleyen ne? Asıl olan, Kur’an kainatın kitabı değil mi?
İnsan için bilim en iyi yoldur. Bilimle doğrudan ilgilenilmese de bireylerinin dimağına bilimsel mantığın yerleştiği bir toplum olmak önemlidir. Bilim gerçek bilgiyi arayacaktır. Böylelikle bilinç ortamı hakikatle dolacaktır. Kültürümüzde insanlar şöyle tarif edilir: Okumadan alim, yazmadan katip! Çoğunluk bilgi kulaktan duyma… Ne fena!
Eğer duyulan ve bazen yüksek sesle dile getirilen endişe, “Kul ile Yaratan’ı arasına girememek” ise, o burada anlatılanların konusu değildir! Muttaki, Allah’a (c.c.) ulaşacak olan “takva” ne ise onu gayet iyi bilir.
Nasıl olsa Allah (c.c.) kötü niyetlileri, kendini biliyor zannedenleri ve cahilleri bir gün ıslah edecektir!