Bu yazı FETÖ’cülerin mesihçi aklına karşı, hatta bu doğrultuda giderek mankurtlaşan (sözde) askerlerin haline ve yapmak istediklerine tepki olarak yazıldı. FETÖ veya başka türlü konuyu din temelinde tutarak kendine bir vazife çıkarıp terörist olanları düşünerek okuyalım lütfen. Olanlar ve iddialar şaka değil, tam bir
DevamıGünümüzde derin bir biçimde sosyal medya dilemması veya gelişim paradoksu yaşanıyor! Dördüncü Sanayi Devrimi’nin etkileri her alanda değişimi tetikliyor. Teknolojinin ürünü medya platformları sosyal yaşamın ötesinde, hukuk, ekonomi, politika, uluslararası ilişkiler, güvenlik (ki içinde terörizm de var), sağlık ve eğitim gibi pek çok değişimin yerli yerine oturmasını baskılıyor. ABD’de yaşanan son 6 Ocak Senato Binası baskınını büyüteç altına alıp, konu hakkında tartışmak istiyorum. Ayrıca yazıda hukuki ihtiyaçlar açısından bazı temas ettiğim noktalar da olacaktır.
DevamıGiriş Bu herkese kolay gelen konuyu işlemek için olgunlaşmam gerektiğini düşünmüşümdür. Çünkü Kur’an, insan ve yaşam bağlamında en önemli vurgusunu “ahlak” kavramına dayandırmıştır. Hz. Muhammed (SAS) de bunun paralelinde, güzel ahlakı geliştirmeye çaba sarf etmiştir. Benim bunu yeterince anlamadan açıklamam elbette büyük bir sorumsuzluk olurdu. Ayrıca bu tür kavramları çok kolay bilebilseydik, daha az hata yapardık herhalde… Bugün Müslümanlar içinde ahlak tanımı “helal-haram” kolaycılığıyla açıklanmaktadır. Bu yaklaşım kesinlikle ahlakı ve dahi dini, İslam’ı, Hz. Peygamber’in (SAS) yaşamını yanlış okumakla özdeştir. Eğer ahlak konusu belli bir doğru ile açıklanamıyor ise Kur’an ahlakı ve Müslüman’ı yaşama dahil olamıyor, konu bu denli önemlidir.
DevamıRüzgarlar eser, bir oradan bir buradan, her şiddetinde tenime dokunur, belki bir tokat olur, belki de ürperti. Bu kadar doğalken yaşamın kanunu, rüzgarı yok saymakla vakit harcayanları işitirim hemen yakınlarımda. Kim bunlar acaba, yapay gerçekliğin ürünü varlıklar mı, kandırılmışlar mı? Örneğin insanı doğal görmeyenleri fark ederim, insanın doğal beslenmediğini , üremediğini ve hatta ölmediğini konu edip tartışanları işitirim. İnsanın yapageldiklerini; elbise giymesini, modayı takip etmesini veya binalar inşa etmesini, mimari eserler vermesini veya kimyasal temizleyicileri kullanmayı, nano teknoloji bezlerle temizlik yapmayı dışlayanların tartışmalarını duyarım. İnsanın doğal yetenekleriyle yapaylığı yaratabildiğini bundan dolayı önemli olduğunu bir türlü düşünemeyenlere bakıp içerlerim: Kimin eseri
DevamıOkumayı tüm yönleriyle ve değişik bir bakış açısıyla irdeleyeceğiz. Sizlere, neden okumak gerektiğini kökenden yola çıkarak açıklayacağım. Başlangıçta okumanın bir etkileşim ve iletişim olduğunu aklımızda tutalım. Boşluk nerede bilmiyorum, ama benim bildiğim her hacmin içinin dolu olduğudur. Kaldı ki evren de bir hacimdir. Eğer evren içindekiler bakımından incelenirse, zerrecik bulutları, enerji, serbest temel elementler, milyarlarca galaksi, yıldız, gezegen ve hepsi iç içe, dinamik, alanı kullanmaktadır. İlkokulda maddenin halleri diye öğretmişlerdi; katı, sıvı ve gaz diye. Şimdilerde plazmanın buna eklendiği de söyleniyor. Bir madde ölçeğinde hal öyledir. Ancak maddelerin içinde yüzdüğü atmosferde neler yüzüyor? Böyle düşünelim, hal değişiklikleri ile birlikte madde
Devamıİslam’da nüzul konusu önemli bir yer işgal eder. Etraflıca düşünüldüğü takdirde diğer önemli konuları birbirine doğru eklemlendirmek mümkün olabilmektedir. Önemine binaen üzerine daha fazla yoğunlaştırılması gerekmektedir. Kainatın genişlediğini bugün herkes söylüyor. Peki, kainat bu gelişimini nasıl sağlar? Önce şunu söylemeliyiz; İslam kainatın yasasıdır, bilincidir ve bu nedenle onun dışında bir algı mümkün görülmez. Konumuzla ilgili yasa hükmü şöyle özetlenebilir: Doğru ve gerekli olan neden olur, Yaratan varlığa ve anlama nüzul eder. Dolayısıyla kainatın tüm varlıkları bir uyum içinde gelişme sağlarken burada doğal süreçlerle bir etkileşim meydana gelir. Etkileşim doğru ve gerekli olanı, doğallığı içinde tarif eder. Bu tarif bir nedenin teşkilidir.
DevamıIrak Şam İslam Devleti (DAİŞ/ISIS/İŞİD) terör örgütü hakkında yayımlanmış çeşitli raporların, bildirgelerin ve görüşlerin bir irdelemesi yapılacaktır. Burada daha çok DAİŞ gibi örgütleri yaratan mantık üzerinde durulacaktır, rapor ve bildirgeleri hazırlayanların akıllarının arka planı üzerine yoğunlaşmaya gayret edilecektir. Amaç, aynaya bakıldığında ne görülüyor, bu gerçeği belirginleştirmektir. İslam’ın savunmaya ihtiyacı var mı? İslam’ı savunurken asıl yapılan kendimizi savunmak mı oluyor? DAİŞ’e veya bir başkasına bakarak mı İslam’ı savunma ihtiyacı duyacağız? İslam’ın kendiyle sorunu yok, sorunu olan belli dönemlerin içindekiler, ortamın ve şartların akışında sürüklenenler, sorunu olan bizleriz!.. Düşünüyorum ki, ortada bir bataklık var, sivrisinekler türeyebiliyor, tarihsel verilerin ışığında örneklemek mümkün, bazen
DevamıŞöyle sorular geliyor: Din başka, dünya hayatı başka değil mi? Hem öte dünyaya hem de bu dünyaya çalışmak gerekmez mi? Din İslam’dır ve dışında olunamaz. Din kainatın kanunlarıdır. Din kavramının özüne göre zaman ve mekan kavramları ve hatta boyutluluk insanın bildiğinden farklıdır ve daha kapsamlıdır. Allah (CC) alemlerin rabbi olduğundan bu böyledir. Din ezeli, bu hayatı ve ebedi kapsar. Hayat bu dünyadaki canlılık sürecimizdir. Din bu dünyayı başka, öte dünyayı başka kapsar der isek eksik bir ifadede bulunmuş oluruz. Bu dünyada yaşarken din bize ne demişse onu yapmamız gerekir. Örneğin din insana ahlaklı ve bilinçli ol, çalış, paylaş, barış, oku,
DevamıOkullarda öğrendiklerimiz bilmemiz gerekenler değil mi? Çok basit ve geçerli olanlar anlamamız gerekenler değil de nedir? Günlük yaşamın başarısını inkar edebilir miyiz? Yaşamla gerçek arasında büyük bir kopukluk mu var? Kültürümüzde neden farklı bir anlatım ve dil var? Farklılık neden bir istismar konusu olabiliyor? Size farklı düşünceleri bütünleştirecek bir anlatımla çok kapsamlı ve derin bir konuyu aktaracağım. Okuduktan sonra, kimliği, kisvesi veya sundukları ne olursa olsun, “Beni farklı bir algıya sürükleyenlerden kurtulmalıyım,” deyin doğrusu budur.
Devamıİnsanın bilinçlenme sürecinde gerekli olan doğal ve kuantal verinin ne şekilde olacağını bir kez daha düşünelim; fizikte olduğu gibi, ekonomide, vizyon belirlemede, strateji tayininde ve politikada… Sonuçta göreceğiz ki, her durumda insan eksik kalmaktadır. Bu durum işin doğasından ileri gelmektedir. Ama insanın en sonuda bir süperposizyonu olmalıdır, değil mi? Bu da doğal ve gerçek bir sonuçtur, inkar edilemez! Tanım En temel anlamıyla süperposizyon (superposition) üstüne koyma, birikme, çakışma veya çakıştırma anlamına gelir. Bu terim jeolojide tortulların birikmesiyle ilgili kullanılır. Fizikte iki veya daha fazla oluşumun (varlığın, özelliğin, parçanın, farklı gücün, örneğin dalganın) yeni bir fiziksel oluşum için üst üste gelmesidir.
Devamıİnsanın ne yaptığını bilmesi… Kendi kendime soruyorum, örneğin Hitler ne yaptığını biliyor muydu? Eğer O sadece “kötü” bir örnekse, ya diğerleri için ne diyeceğiz? Benzer adımları atan veya atmak için çabalayan figürlere “iyidir” demek, geniş bir pencereden bakışa veya uzun bir vadede ne anlam taşır? Küresel sistemde hemen her şey herkesi ilgilendirir. Tersini düşünmek budalalık olur. Belki ilgi alanlarının vazgeçilmezlerini yönetmekle ilgili konuları ayrı tutmalı ve üzerlerinde özenle durmalıyız, ne dersiniz? Kanaatler hep vardır, iyi veya kötü… Bir küresel köydeysek eğer, sistemler bu denli iç içe girdiyse, sizce kimin kanaati daha doğru? Güvenilir insan kim, kimin arkasından gidilir? Farklı toplumların
Devamı