suriye-krizi-ve-turkiye
Suriye Krizi ve Türkiye

Suriye Krizi ve Türkiye

1 Ekim 2015

Evet, Türkiye iyi niyetli, insana önem veriyor, komşularını ve Orta Doğu’yu bildiğini düşünüyor, çünkü asırlarca bu coğrafyada hakim oldu. Peki, Suriye konusunda bu olup biten ne? Süreç nasıl işledi de bu duruma gelindi?

Suriye konusunda Obama’nın Türk yetkililere Amerikan seçimlerinden önce söyledikleriyle sonra söyledikleri farklı mı? Yoksa yanlış anlaşılmalar mı oldu? İlk şartlarda Obama Türkiye’ye ne demiş olabilir? “Arkandayız, siz işleri takip edin, biz seçimdeyiz, sonra beraber ilerleriz,” demiş olabilir mi? Acaba bu tür bir görüşe dayalı olarak mı Türk yetkililer konuya doğrudan müdahil oldu? Camilerde birkaç Cuma hutbesi bu doğrultudaki politikaları destekler için mi okundu?

Aradan zaman geçti. Suriye’den milyonlar Türkiye’ye sığındı. Kürtler sınırda kantonlar ilan etti. Diğer taraftan IŞİD ilerledi, sınıra dayandı ve kantonlar arasındaki bir boşlukta Türkiye’ye komşu oldu. Suriye’de kimyasal silahların kullanılması bile gündeme geldi. Şehirler yıkıldı. Libya için bir hayli iştahlı olan Avrupalılar nedense bu işten geri duruyorlardı.

Amerikan seçimlerinden sonra Washington’a ziyarete giden yüksek düzeyli Türk heyetinin kırmızı bir odada dar çerçeveli bir toplantı yaptıklarının fotoğrafları basına yansıdı. Türk yetkililerin o toplantıdan sonra söylemleri ve yaptıkları bakımından politika değiştirdikleri şeklinde bir izlenim verdiler. Buna dönük beyanatlar hatırlardadır.

Suriye politikası zamana yayılmış bir süreci kapsıyor. Amerika Esad’ı doğrudan dışlamadı, Avrupa bir adım geride kaldı, Rusya denge unsuru olduğunu hissettirdi, İran yaptığı nükleer anlaşmadan sonra biraz bölgeden elini çeker gibi bir izlenim verdi. Tam bu noktada bölgede IŞİD ve PYD gibi başka aktörler uluslararası aktör oldu. Sorunun başından bu yana Türkiye’ye 2,5 milyon Suriyeli göçmen akın etti. Türkiye taştı, şu an Suriyeliler Avrupa kapılarına dayandılar. Sanki asıl konu Suriye değil, IŞİD oldu. Son olarak Türkiye, ABD ile IŞİD’e karşı savaşmak için İncirlik konusunda anlaştı ve müşterek operasyonlar yapılmaya başlandı. Amerika, PYD terör örgütü değil diyor.

Son olarak Birleşmiş Milletler’deki zirvede liderler Suriye ve Esad aleyhinde görüntü verdiler. Türkiye’nin mültecilere bağlı 8 milyar dolarlık harcamasına karşılık 1.8 milyar dolarlık mali destek açıldı. Rusya bazı hedefleri vurarak dikkat çekti. Sorunu ABD, Rusya ve Türkiye çözer dendi.

Suriye sorunu kendi içinde durmadı, bugün büyük ölçüde Türkiye’nin en temel konusudur. Terörizm, Türkiye-Suriye sınır konusu, Orta Doğu’da yeni bir siyasi haritanın belirginleşmesi, ekonomik kayıplar… Güvenlik dışında sosyal, politik, ekonomik ve bir çok alanda Türkiye, Suriye sorunundan en fazla etkilenen ülkelerin başındadır. Gelecek günlerde Türkiye’nin daha başka nelerle karşılaşacağı da netlik kazanmamış görülmektedir.

O halde en başa dönerek sorulmalıdır: Sorunları analizde, ileriye dönük strateji belirlemede ve planlamalar yapmada bir zafiyet mi söz konusu oldu, yoksa Türk yetkililer aldatıldılar veya oyalandılar mı?

Halen Suriye alevler içinde, her gün sayısız insan ölüyor, mülteci ölümleri ve çekilen ıstırap dünya tarihine kara bir leke şeklinde eklenecek nitelikte… Çözemedik!.. Sanki Orta Doğu’nun bu bölgesinde I. Dünya Savaşı’nda çizilen sınırın değişmesi için birşeyleri tavına gelmesi bekleniyor gibiydi. Sorun Esad da değil gibiydi.

Peki, Türk yetkililer şimdi ne öngörüyorlar? Burada çözülemeyecek bir sorundan mı bahsediyoruz? Zaten Suriye halkı büyük ölçüde ülke dışında.

Amerikan politikası için çözülmeyecek bir olay yoktur! Öyleyse onun çözmek istediklerini veya yapmak istediklerini bilmek gerekir. Türkiye’nin kendisi de Amerika’nın kafasında çözülmesi gerekenler içinde bir bölge olarak mı görülüyor? Bu konuda çok geçmeden gerçekçi bir bakış açısına ihtiyacımız var. Yoksa kafamız karışıkken birçok oldubittiye muhatap olmak işten bile değildir!

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

hdp-ile-nereye
DİĞER YAZI

HDP ile nereye?

Politika 'ın son yazıları

Stratejik Derinleşme

Politikada "stratejik derinleşme" terimini ifade etmekle, beraberinde neleri söylemiş oluyorum: Aktif, nötür (yeni-izolasyonizm) ve karma politikalar, politik seçenek olarak aynı anda yapılması gerekenler.

İran’ı Konuşmak

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindekiler için dün, bugün cenaze töreni yapılıyor ve yarın toprağa verilecekler. Peki bu durumda bizler İran'ı nasıl konuşmalıyız?

Reisi’nin Olayı

Dün öğle saatlerinde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Amirabdullahiyan'ın içinde olduğu bir helikopter, Azerbaycan sınırında İlham Aliyev ile açılışı yapılan barajların töreninden sonra dönüşte kötü hava şartlarında düştü ve sadece İran değil, herkes şokta. Enkazı Türkiye'den kalkan Akıncı İHA buldu. Ben bir havacı olarak burada kendi açımdan bazı hususlara değineceğim.

Rusya’nın Kharkiv Harekatı

Son günlerde Ukrayna-Rusya savaşında önemli bir gelişme var. Rusya için Kharkiv harekatı çok önemli bir koz olacak. Bu kez Rusya tarafı daha derli toplu harekat yapıyor, politikada daha akıllıca ifadeler seçiliyor. Zelensky ise endişeli görünüyor.

Politik Vizyona Göre Konumlanma Stratejisi

Ülkeler için sihirli kelimeler refah ve güvenlik, öyle değil mi? Peki 2030’lardan sonrasına bakın, dünyadaki gelişmeler ve Türkiye özelinde cevap arayın, vizyonumuz ve stratejimiz ne, refah ve güvenlik için neler düşünülmeli? Bu stratejik-vizyona esas olacak şekilde, politik anlayışımız, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik etkileşimlerimiz ne durumda, neredeyiz, ne tarafa doğru gidiyoruz, riskler neler?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme