cemal-kasikci-cinayetinin-musebbibine-ne-olacak
Cemal Kaşıkçı Cinayetinin Müsebbibine Ne Olacak?

Cemal Kaşıkçı Cinayetinin Müsebbibine Ne Olacak?

25 Haziran 2019
Okuyucu

Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul Başkonsolosluğu’nda hunharca katledildiği konusunu Birleşmiş Milletler (BM) raporuyla teyit etti. Rapora göre Suudiler hiç değilse Türkiye’den özür dilemek durumunda bırakıldı; ederler, etmezler!.. Suçlular cezasını çekecekler mi? Bunu kim sağlayacak? Çerçevesi Cenevre Antlaşması ile çizilmiş bir diplomatik misyon içinde yaşanan istenmeyen bir olay var ve BM dahi net bir yaptırım işaret edemiyor. Sadece durumu en azından doğru tespit ediyor ve Suudi Devleti’ni sorumlu tutuyor. Buna da şükür! Diğer taraftan Türkiye diplomatik ve hukuki yollarla Suudi Arabistan’dan bu işin sorumlularını yargılamak için istekte bulundu. Bu işin katilleri halen Suudi Arabistan’dalar. İddialara göre emri veren konusunda da ortak bir kanaat var. Peki bundan sonra ne olacak?

Veliaht Prens Muhammed bin Selman babası vefat edince veya görevini bırakınca onun yerine Kral olacak mı? Uluslararası kurumların başındakiler ve devlet başkanları Selman’ın elini sıkacaklar mı? Bu cinayetten Suudi Devleti sorumlu tutuldu, gereği nasıl yapılacak? Uluslararası bir mahkeme kurulup, devlet veya yöneticileri yargılanacak mı?

Prens Selman için kolay! Uluslararası sorun olabilecek isimlerin izinin bulunamaması için yeni adımlar atacaktır. Belki yeni cinayetler bile işlenebilir. Kime ne, değil mi? kimse iç işlerine karışamıyor! Nerede insan hakları, işkenceyi önleme, vs. konularda çalışan STK’lar? Suudi hukukuna göre mahkeme etmek de kolay, infaz da!

Sonuç ne? Halen merhum Cemal Kaşıkçı’nın cenazesi bulunamadı. Müslüman inancına göre cenazenin bulunup defnedilmesi gerekiyor. İslam ülkelerine Türkiye bu konuyu defalarca hatırlattı. Suudilerin cenazeyi ya göstermesi gerekiyor ya da ne yaptıklarını cevaplaması gerekiyor.

Wall Street Journal (WSJ) bu konuda “Trump’ın İlkel Reel-politiği” başlıklı bir makale yayımladı. Amerikan WSJ Yayın Kurulu’nun değerlendirmesi çok açık: “Trump’ın görüş açısından bakıldığında, ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarları silah satışına, petrole ve İran konusuna indirgenebilir. Bu aptalca! Diyecek başka söz yok!”

Trump’ın Kaşıkçı cinayetine ilişkin önceki gün yaptığı açıklamaya bakın: “Suudi Arabistan Prensi Muhammed bin Selman cinayetten haberdar olabilir de olmayabilir de!” Bu cümle makalede, “Buradaki ünlem işaretinin amacını çözemedik. Tıpkı çiğ ve ilkel olarak tanımlayabileceğimiz dış politikadaki reel-politik ile nereye varmaya çalışıldığından emin olamadığımız gibi…” şeklinde tamamlanıyor.

Donald Trump’ın geçen yıl Suudi Arabistan ziyaretinde yaptığı 450 milyar dolarlık ticaret anlaşmalarının ardından Kaşıkçı cinayetine ilişkin böyle bir açıklama yapılıyor. Katar ve Yemen gibi konularda olduğu gibi Muhammed bin Selman’ın ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarını zaman zaman zora soktuğuna işaret ediliyor. Yazıda açıkça şu yazıyor: “Kaşıkçı cinayetine izin vermemiş olsa bile, Prens Muhammed bin Selman’ın Kaşıkçı’nın kaçırılıp Suudi Arabistan’a getirileceğini bildiği kesin.”

Bütün bunlara rağmen Suudi yönetimine destek veren Trump, önceki gün yaptığı yazılı açıklamada, Suudi Arabistan ile ilişkilerinin devam edeceği yönünde mesajlar verdi. ABD’nin, Suudi Arabistan ile “sarsılmaz ortaklığını” devam ettirmek istediğini aktaran Trump şöyle dedi: “Kongre üyeleri arasında, siyasi ya da başka sebeplerden dolayı farklı bir yöne doğru gitmek isteyenler var ve bunu yapmakta serbestler. ABD’nin güvenliğiyle aynı doğrultuda olduğu müddetçe bana sunulan bütün fikirleri değerlendireceğim.”

Aslına bakarsanız Prens Selman’ın bu cinayetle alakalı üstüne gidilebilmesi ancak ABD’nin maharetiyle yapılabilir gibi görülüyor. Ayrıca Selman’ın Kral olmasına tek engel ABD’den gelebilir. Ama Trump’ın söylediklerine bakılırsa ABD’nin hiç böyle bir girişimi olmayacak, en azından şimdilik.

Hatta hafta sonu Osaka’daki G20 toplantısında Trump Prens Selman’ı sıkıştırıp ya daha fazla silah satışına imza attırır ya da bugün ekonomik paketi açıklanan Filistin’i yok sayan İsrail’in Yüzyılın Planı’na mali destek sözü alır. Daha da ileri gidip söylersek, İran’a karşı ABD müdahalesinde Suudi uçaklarının kaldırılıp Hürmüz’deki petrol kulelerini vurması da sağlanabilir. Yani Prens Selman zor durumdayken Trump bunu neden istismar etmesin ki?

Vicdan sahibi sıradan insanların beklentisi ise merhum Kaşıkçı’nın cinayetinden dolayı Suudilerin bir şekilde mahkeme edilmesi. Şu hale bakın, “Dünya böyle!” demek zorunda kalıyoruz ve bu bize acı geliyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

sonsuz-savas-meselesi
ÖNCEKİ YAZI

Sonsuz Savaş Meselesi

osakada-g20-zirvesi-oncesi
DİĞER YAZI

Osaka’da G20 Zirvesi Öncesi

Politika 'ın son yazıları

33 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
47 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
60 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
59 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
91 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme