sonsuz-savas-meselesi
Sonsuz Savaş Meselesi

Sonsuz Savaş Meselesi

25 Haziran 2019
Okuyucu

Bernie Sanders tarafından Foreign Affairs’te “Amerika’nın Sonsuz Savaşı’nı Sona Erdirmek” başlıkla 24 Haziran 2019’da yayımlanan makalesini okuyanlarınız vardır. Sanders, “Teröristlere tam olarak istediklerini vermeyi bırakmalıyız,” diyor. Asıl konu Donald Trump tarafından “Sonsuz Savaş” (Endless War) olarak dile getirilen, ama daha çok Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana strateji konularıyla ilgilenenlerin daha çok “Uzun Savaş” (Long War) başlığıyla bildiği konudur. Konu önemlidir! Hazırlık yapmak gerekiyor. Nasıl?

Uzun zamandan buyan “Uzun Savaş” konusunu yazıyorum. Bu bitmeyecek savaş döneminin düşmanı (onların tabiriyle) İslam, daha özelde “radikal İslami terör” idi. SSCB dağıldıktan sonra düşman taraf bu şekilde tarif edilmişti. Politikalar, diplomasi, stratejiler, yatırımlar, eğitim, silahlanma, gibi temel konular hep bu düşman üzerine inşa edildi. Yaklaşık 20-25 yıl geçti. Bu bir nesil demek oluyor. Demek ki dünya bir nesil üretti. Bu nesle düşman deyince akıllarında beliren Müslümanlar ve coğrafi açıdan bakılırsa, Ortadoğu’daki ülkeler geldi. Haliyle bu istenmeyen bir durumdu, hatta insanlık konusunda derin bir çelişki konusuydu.

Ne yazık ki bu tür hassas bir konunun “düşman” olarak işaret edilmesinde en büyük pay Samuel P. Huntington gibi yazarlara aitti. Doksanların başlarında ortaya attığı tez, “Medeniyetler Çatışması” ile ortaya çıkan sonuç yaklaşık buydu. Batı bu konuyu içselleştirmiş görünüyordu ve süre “uzun” idi. Buna “dinler savaşı” dense olmazdı. Kabul görecek hali El Kaide ile belirginleşti. Ne yazık ki 9/11 hadisesi yaşandı. Zamanın ABD Başkanı George W. Bush gereken cümleyi sarf etti: “Terörle Savaş!” Taşlar yerli yerine oturdu. Bugünlere gelindi.

Uzun Savaş (veya Sonsuz Savaş) kavramını yerine oturtabilmek açısından söyleyecek olursak, ABD’nin Ortadoğu’daki uzun zamandan beri yaptığı operasyonları bu tarifle açıklayabiliriz. Uygulamadaki konular ve alanlar neler? Afganistan ve Irak Savaşları, Büyük ve Genişletilmiş Ortadoğu Projeleri, Arap Baharı, Suriye, Yemen, Filistin-İsrail meseleleri, vs. Bugünkü konu ise İran’dır. Bu coğrafyalarda aktif olarak savaşan ABD’nin gücü Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) kuruldu.

Şimdi Sanders tarafından “Amerika’nın Sonsuz Savaşı’nı Sona Erdirmek” deniyorsa, bunun ne anlama geldiğini iyi bilmemiz gerekiyor. Ancak dikkatinizi çektiği gibi, bu savaş 9/11 ile ilişkilendirildiğinden dolayı “Amerika’nın savaşı!” Sona erdirilmesi konusu ne? Sanders bunu açıklamaya çalışıyor. Ancak hedef belli: İran. Zamanlamaya dikkat çekelim: Donald Trump, “Savaş emrini verdim, 150 kişi ölecekti, uçaklara geri dön dedim…” Yani ABD Ulusal Strateji (2018) dokümanında hedef İran olarak yazılıydı, bugüne kadar gerekli hazırlıklar yapıldı, bugünlerde Hürmüz’deki çatışma alevlendi, tankerlere saldırılar var, bir Global Hawk düştü… İşte bu noktada Sanders dikkat çekiyor, bu seferki İran ile savaşın geçmişteki Irak savaşından daha zor olacağını söylüyor. Aslında savaş başlamış, sürüyor, tedbirli olmaktan bahsediliyor, ne zaman ve hangi şartlarda sonuçlanacağı bilinmiyor.

ABD gözü ile düşmanı bir kez daha işaret edelim: “Terörist İran Devleti, terörist Devrim Muhafızları Ordusu, terörist İmamlar, terörist Şii radikal gruplar, terörist Hizbullah, terörist milisler… İran halkı bunlardan kurtulursa, ki mümkün, dünyayı terörden de kurtarmak mümkün!..”

Olana bakalım: “9/11 oldu mu? El Kaide veya IŞİD gibi radikal terör örgütleri var mı? Küresel terör söz konusu mu? Hedef gözetmeksizin terör eylemi yapan radikal örgütler bu işi dini gerekçelerle irtibatlandırıyorlar mı? Şah Rıza Pehlevi döneminin sonlandığı 1979 İran Devrimi’nden bu yana İmamların yönettiği, Şiiliği yaymaya çalışan, Ortadoğu ülkelerinde ileri sürdüğü Hizbullah güçleri ile düzen kurmaya çalışan bir din devleti var mı?..”

ABD, denizlerdeki ve kıtasından sevk edeceği stratejik güçlerden ayrı, bu bölge için CENTCOM marifetiyle nerelerde asker bulunduruyor? Bazıların yaklaşık 18-20 yıldır, CENTCOM’un Afganistan’dan, Körfez Ülkelerine, Suudi Arabistan’dan, Irak’a; bazıları ise 7-8 yıldır, Doğu Akdeniz’den Suriye’ye, vb. çok çeşitli yerlerde uzun süredir askeri var. İran gerilimi ile bu askeri gücünü takviye eden ABD şimdi savaşa hazırım diyor.

Sonsuz Savaş’ta yeni tartışma konuları neler? ABD etik ve ekonomik yaptırım tartışmaları içinde, müttefiklerine liderlik etmeyi ve demokrasiyi savunmayı sürdürmenin bilincindedir. Terörle savaş verirken ortaya çıkan kaotik durumda kendisine yönelik eleştiriler ise işte bu alanlarda gelişmektedir. Örneğin ABD terörle uzun savaşını bitirirse ne olacak, etik tartışmalar bitecek mi, ekonomik endişeler ortadan kalkacak mı, müttefikleriyle sıkı sıkıya bağlı olacak mı, demokrasi ideali yükselecek mi? Bu sorunsal durum henüz tartışılmaya yeni başlanmıştır. Ayrıca bir diğer soru şu oluyor, bu alanlardaki iyileşmeyi CENTCOM marifetiyle nasıl inşa edeceksiniz? Eğer konu ahlak, ekonomi, sosyo-politik, demokrasi ise başka yollar yok mu?

Diğer güçlerin bakış açısı nasıl? Her ne kadar SSCB dağıldı ise Rusya Federasyonu (RF) kendini toparlamış görülüyor. RF’in bir süredir politika yapma biçimi, silah endüstrisinde tekrar satıcı ülke olması, enerjideki avantajları, nükleer güç halinde yer alması, jeostratejik konumu, siber savaşta ileri olması ve Avrasya ülkeleri ile müttefiklik ilişkileri ABD’ye karşı güçlenen bir rakibi işaret etmektedir.

Diğer yandan Çin konusu belki de ABD’yi RF’dan daha çok endişelendiriyor. Çin Pasifik’te ABD için önemli bir rakip. Ama daha önemlisi, küresel stratejik güç. ABD’nin küresel amaçları için hemen her noktada varlığını gösterecek türden çabaları gelişiyor.

Bu stratejik güçlerin dengesini ABD hem gözetmek hem de onlara göre daha da avantajlı adımlar atmak, pastadan daha fazla pay almak durumunda. Soğuk Savaş’a göre düşünürsek, ABD açısından bugünün jeopolitik güçleriyle kaotik savaş alanında, her ne kadar adı Uzun Savaş olarak kondu ise de terörle ve demokrasiyle alakalı süreçlerin sonuç vermesinden bir beklenti var ise, bu durumda sorunun özünü anlayabiliyor muyuz? Örneğin Çin’in önünün kesilmesi için radikal dini terör işe yarar kılınır mı, kılınmaz mı? ABD bunu düşünüyor ve bugün İran’da enerji yollarında üstünlük kurarken, Çin’in Avrasya boylamında ilan ettiği Modern İpek Yolu projesini baltalamak adına, her yapıp ettiği uzun soluklu ve çok yönlü çabalardır.

Bu durumda ahlak ve demokrasi gibi meselelerden jeopolitik hesaplara kadar tüm meselelerin Uzun Savaş içinde ele alındığını düşünmek gerekiyor. Bu şekildeki bir bakış açısıyla, ABD’nin Sonsuz Savaşı’ını sonlandırmak için hesap yapmanın henüz erken olduğunu görmemiz gerekiyor. ABD terör stratejisini Çin’e veya Güney Çin Denizi’ne kadar yaymak isteyecek ve bu bakımda kullanması gereken potansiyeli şimdiden olgunlaştırması gerekecek. Bu olgunlaşmaya çaba göstereceği direnç unsurlarının gelişmesinde yeni örnekler gördük; IŞİD’in Sri Lanka’daki eylemi dikkat çekici bulunmuş bir hadisedir. Benzerlerini de görmek mümkündür. Yeni terör odakları da ortaya çıkabilir. Ancak bariz olan şu: Dini argümanlar daha kolay kullanılabiliyor. O zaman nerelerde, kimler görev alacak diye sorarsanız, hemen cevaplayayım: Huntington’un işaret ettiği kırılma noktalarına bakın, o tarif ediyor derim. Esasen ABD’nin radikal Müslüman gruplar ile bazı hesaplar içinde olduğu açıktır. Bunun için 1,5 milyarlık dini bir gücü kendi amacı açısından kontrol edip, içinden bazılarını tahrik edip, kullanabilmek adına her türlü iç çatışma meselesini de yaratması gerekmektedir. Sahada çalışan istihbarat elemanlarının hazırlık çabalarının odaklandığı konular bu temel üzerine yürütülmektedir. Ortadoğu’daki ABD tecrübesi 1950’lerden bu yana bir birikim sağladı, Afganistan, Pakistan ve Keşmir’de 18 yıldır çalışıyor, deneyim elde etmeye gayret ediyor. Büyük ihtimalle kendisi açısından önemli kazanımları olmuştur, bunları kullanmaya başlayacaktır. Aradaki engeli İran olarak görmektedir, bu konuyu hallettikten sonra Sonsuz Savaş Asya’ya kayacak gibi görülmektedir, ama maalesef bitmeyecektir. Eğer Sanders gibiler İran’dan sonra bu savaş bitecek türünden bir beklenti içindeyse, yanılıyorlar.

Sanders gibilerin hesabı ve anlatım şekli daha başkadır. Bakar mısınız? 9/11’den sonra eğer İran ile savaş da tamamlanır ise bunun ABD vergi mükelleflerine olan yükünü hesaplayanlardan alıntıyla, 6 trilyon dolarlık bir maliyetten söz ediliyor. Bölgede ölen insanların “maliyeti” ne? Kusura bakmasınlar, bu tip hesaplar insani değil! Üstelik üzerinde konuşulan konu şu: “Sünni-Şii İslam!”

ABD’nin bu bariz hesaplarından hem Vladimir Putin’in hem de Xi Jinping’in haberi yok değil! Onlar da belli hesaplar yapıyorlar. Eğer bugün bunun adı Ticaret Savaşı gibi görülüyorsa da esasen kapsamlı ve uzun soluklu bir savaş. Onlar bunu biliyorlar ve hazırlanıyorlar. Ama maliyetlerini böyle açıklamıyorlar.

Benim düşüncem açık: Terörle iş yapmak insanlık suçudur. Dinleri bu şekilde istismar etmek de insanlık suçudur. Radikal örgütlerin verdiği zarar açıktır. Bunları şımartanlar var ise bu işten vaz geçmelidirler. İran’ın yöneticileri veya Suudi Arabistan Veliaht Prensi bu tip hesapları nasıl yapıyor, bilemiyorum. Ama eğer Şii-Sünni çatışmasına bir kuruşluk bile bir katkıları oluyor ise onlar da bu oyunun içinde demek oluyor. Eğer bazı sosyolojik yapılar gelecekte bu tip hazırlıkların öznesi olacak ise aman dikkat! Bağımsızlık mücadelesi vermek ve hak talep etmek başka bir şeydir, kullanılmak başka bir şey. Aceleyle ve birilerinin planıyla, Immanuel Wallerstain’in tabiriyle, “zamanı ve mekanı sıkıştırmak” yoluyla ilerlemek yanlıştır!

Son olarak, bana göre bu Sonsuz Savaş ile daha uzun süre meşgul olacağız. Türkiye hesabını buna göre yapmalıdır! Her bir fertten partilere varana kadar, STK’lar, akademisyenler ve araştırma kuruluşları dahil, herkes bu konuda fikir ileri sürmeli ve bir bilinçlenme sürecine girilmelidir. Bu konu sadece iktidarın, muhalefetin veya bir düşünce kuruluşunun işi değildir, herkesindir! Üniversitedeki öğrenciden şirketlere, bilim ve teknoloji konularından ticaret erbaplarına… Çünkü savaş var ve hazırlık gerekmektedir; kullanılmamak, içine girildi ise hiç değilse sonuçta zafer kazanmak gerekmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

demokratik-guclenme
ÖNCEKİ YAZI

Demokratik Güçlenme

cemal-kasikci-cinayetinin-musebbibine-ne-olacak
DİĞER YAZI

Cemal Kaşıkçı Cinayetinin Müsebbibine Ne Olacak?

Genel 'ın son yazıları

220 views

NATO, ABD, Türkiye ve Yunanistan

ABD, 40 adet F-16 Block 70 savaş uçağı ve 79 mevcut F-16 uçağına ait modernizasyon kitlerinin Türkiye'nin talep ettiği V-Konfigürasyonuna 23 milyar dolar karşılığında olası satışını onayladı. Aynı zamanda Yunanistan'ın 8,6 milyar dolara 40 adet F-35A uçağı satılacak. ABD kendi hesabına göre bir "denge" mekanizmasını işletmeye devam ediyor. NATO ise memnun. NATO'nun düşmanları bu durumdan pek memnun olmayabilirler.
1K views

Politik Merkez Podcast Yayını

Okuyucu Analiz edilen konularda güncel gelişmelerin üzerinde durulmakta ve yorumlara yer verilmektedir. Konuların hangi alanlarda kapsandığı da işaret edilmektedir. Politik konularda daha çok incelenmiş düşünceler ve öneriler yer alır.
suriyede-hareket-tarzi 2.2K views

Suriye’de Hareket Tarzı

TSK ileri yığınaklanma ile harekat üssünü tesis etmiştir. Bölgede caydırıcılık adına çok önemli bir faaliyet sürdürmektedir. Bu caydırıcılığın hareket tarzı operasyoneldir, zorlayıcıdır ve sonuç alıcıdır. Öne çıkan esneklik, dinamiklik, emniyet, teksif ve taarruz harp prensipleriyle sahada önemli bir ders vermektedir. Korkusuzca temeli insani olan bir harekatı sürdürmekte ve bu yönüyle harp tarihine bir sayfa eklemektedir.
gerilmeler 2K views

Gerilmeler

Soğuk Savaş ile yeni küreselci-ulusalcı veya Çin'i kontrol altında tutma dönemi mukayesesiyle ilgili bir analiz yaptık. Parametreleri ortaya koyduk ve örnekler verdik. Bekli daha uzun uzadıya tartışmamız da gerekecek. Belki denecektir ki; "Bütün bunlar normal, dünya hali!" Ama kayıplar göz önüne alınırsa beklenti şöyle, biri dur diyemeyeceğine göre, hakim güç veya güçler her kimlerse, kendileri akıl edip yavaşlatacaklar tempoyu, bu baskıyı, gerilim konusunu.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme