İstikrarsızlık

8 Haziran 2021
Okuyucu

Barış Pınarı Operasyonu zamanında yaptığım konuşmalarda defaten ifade ettim, “Terör örgütü PKK, ABD’nin özellikle ikinci Körfez Savaşı (2003) sonrasından bu yana, Türkiye’nin sorunu değildir, bu uluslararası bir suç örgütüdür, istikrarsızlık unsurudur, uluslararası camia, ilgili ülkeler, başta ABD ve Avrupa, konuya bu cepheden bakmalıdır,” dedim. Yine aynı hatırlatmayı yapmak isterim.

PKK terör örgütü nerede? Irak’ta Kandil, Mahmur, Sincar’dadır. ABD’nin YPG’nin merkezi olarak oluşturduğu Deyrizur Suriye’dedir. Temsilcilik açılan yerlerden bahsetmiyorum, PKK terör örgütünün Kandil’de; 2005 yılında yapılan 11. Kongra-Gel’de “demokratik konfederalizm” kabul edildi ve faaliyet ve hedef alanı olarak bölge ülkelerine yayılması söz konusu oldu, eğer bugün açıkça Suriye, Irak ve İran’da etkisi varsa burada alınan kararla oldu; 2007’de 14. kongrede Kürdistan Toplulukları Birliği (KCK) kararı alındı, eğer Suriye’de (örneğin) PYD, YPG, SDG, IKBY, PYNK varsa bundan dolayıdır. 

Peki, bu terör mekanizması ne yapıyor, ne işe yarıyor? Büyük güçlerin günümüzdeki amacı bir yeri işgal etmek değil, orayı kontrol etmektir. Nasıl kontrol edersiniz? İstikrarsızlık yaratarak, burada hukuki meşruiyetle duruma müdahale etme hakkı kazanarak. Buradan başlayalım anlatmaya.

Soğuk Savaş’ın hemen sonrasından itibaren (1991 ve 2003) Irak iki büyük savaş gördü. ABD ordusu yıllarca ülkede kaldı, sonra ana kademeler ülkesine döndü, ama kontrolü devam ediyor. Irak’ta bir devlet yapısı, merkezi yönetim var, ama güç erkleri birbirini yemekte. Terör örgütleri ve çıkar grupları ülkede cirit atmaktadır. Ülkenin kaynakları sömürülüyor. OPEC üyesi Irak’ın petrol rezervi yüzde 8,4’üne tekabül etmekte, ama gelirler halka yansımıyor ve sokaklar aniden göstericilerle doluveriyor. Şii milisler sistemin içinde, ama kendilerine çalışıyorlar. PKK terör örgütü gibi uluslararası şebekeler var. Irak kuzeyinde Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) kendi alanını kontrol etmekten aciz. ABD ve İngiliz ordularına hizmet veren büyük askeri üsler var. 

Peki, bu ülkeye istikrar neden gelmiyor dersiniz? Muhtemel cevap, istenmediği için olacak. Mesele istikrar değil kontroldür. ABD ve petrol şirketleri Irak’ı böyle daha rahat kontrol edebilmektedir. Başka unsurlar da var elbette, onlar da istikrarsızlıktan besleniyorlar ve durumu sürekli provoke ediyorlar. DAEŞ bile bitmedi bu ülkede, belki bitsin istenmiyor. Ama ABD istediğinde, Irak’taki imkanlarını henüz savaşın devam ettiği Suriye’ye rahatça kaydırabiliyor. Hatta Irak’taki PKK terör örgütü bile buradan hareketle bir başka istikrarsız olması istenen Suriye’deki gruplarla bağını sürdürebiliyor. ABD’nin eğit donat faaliyeti CENTCOM üzerinden sürdürülüyor. Irak-Suriye sınırı elek gibi. Otorite yok, güçlü yok, gayrinizami yapılar var. Egemenlik neredeyse yok. Burada egemenliğin olmaması demek, ABD’nin o sözünü ettiğimiz “paylaşılan egemenlik” kavramıyla kolayca anlatılabiliyor.

Irak’tan sonra Suriye’nin istikrarsızlığının kime fayda sağlayacağına bakın. ABD, Rusya, İran gibi ülkeleri ilk bakışta sıralayabiliriz. Bir de İsrail var ve bölgedeki istikrarsızlıktan asıl kazançlı çıkan ülke İsrail. Neticede İsrail’in ekonomisi bölge-sınırdaş ülkelere bağlı değil, küresel ekonomik gücü var. Tam tersine, Irak ve Suriye dahil bölgedeki ülkeler yardıma muhtaç olurlarsa, doğrudan yönetilir oluyorlar. İsrail’e tehdit oluşturacak bir bölge ülkesi yok. İsrail’in çevresindeki ülkelerin hepsi lime lime dökülüyor. İsrail, ABD, Rusya, gibi ülkeler buradan beslenen terör ve çıkar gruplarının üzerinde kontrol sağlayacak istihbarat çalışmalarını yöneterek koskoca coğrafyayı da kontrol etmiş oluyorlar. 

Sınırlarının güvenliğini, terörden kurtulmayı, tümüyle bölgesel istikrar ile refah ve güvenlik konularını çözmek isteyen bir ülke olarak Türkiye bütün bu çıkarcı ülkelerden ayrışıyor. 

Dünyanın diğer coğrafyalarında da böyle bataklık halinde yerler var. Bunlar istikrarsızlık oluşturuyor, diğer yandan da başat güçlerin meşruiyetini sağlayacak imkanlar veriyor.

Neden PKK terör örgütünün DAEŞ gibi bölgeye istikrarsızlık yarattığı konusunu dış politikamızda öne çıkarmıyoruz? Cümleleri bu yönde kurmuyoruz? PKK, net bir biçimde bölgesel bir terör örgütüdür. İnsan, silah, uyuşturucu kaçakçılığı yapmakta, çocukların eline silah vermekte, yasadışı para trafiğini yönetmekte, yasadığı vergi toplamakta, teröristlerle işbirliği içinde ve kendisi de terör üreterek bölgeyi sömürmektedir. Buna karşılık ABD başta ülkeler ve diğer güçler bunun üstünden çıkarlarını geliştirmektedirler. Birleşmiş Milletler burada çalışamamaktadır.

Böl ve hükmet! Irak fiilen üçe bölündü. Suriye ikiye bölünmesi için ABD gayret gösteriyor. Rusya işine bakıyor. Başka ülkeler de öyle. İstikrarsızlık zayıflatır, parçalar, çürütür, dokuyu bozar, kanserdir… Medyalarında harita koyanlara sesleniyorum, lütfen alanı sarıya boyayıp üzerine PKK/YPG’nin kontrol ettiği bölge diye yazmayın. Burası istikrarsızlık bölgesidir, en azından yukarıdaki haritaya benzer şekilde çizimler yapın. Dikkatinizi çekmiştir, terör tehdidi Türkiye’den güneye gitmemektedir, aksine güneyden, istikrarsız bölgeden Türkiye’ye doğrudur. Bu durumu dünyaya göstermemiz gerekmektedir.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Akıllı Güç

DİĞER YAZI

Mimetik Yaklaşım ve Savaş

Güvenlik 'ın son yazıları

51 views

Yeni Üstünlük Mücadelesi ve Savunma Anlayışı

Temel konumuz silahlanma ve polemoloji olacak. Bu alanda yeni anlayışları irdeleyeceğiz. Genel savunma ve silahlanma politikalarına, büyük güçlerin aldıkları pozisyonlara, örnek olarak ABD'nin savunma yöntemine ve son olarak yeni üstünlük mücadelesi kavramlarına değineceğim. Bahsedeceğim yeni üstünlük mücadelesi terimleri neler? Oyun değiştiricilik, sistemlerin sistemi mimarisi, otonom kor sistemler, tam baskılama veya üstünlük kurma (dominasyon), bütün yönleriyle nüfuz etme (penetrasyon), istihbaratın penetrasyonu ve caydırıcılık için silahlanmak, olacak. Bunları neyle yapabilirsiniz? Bu makalede size ipuçlarını vermiş olacağım.
47 views

Otonom Orduların Tartışması

Teknoloji geliştikçe otonom sistemler cephede yerlerini alıyorlar. Kara, hava, siber-uzay, deniz, derin ve geniş cepheler... Bu konu başka ülkelerde hem askeri hem sivil, çeşitli uzmanlarca tartışılıyorken, Türkiye'de henüz o noktaya gelinemedi. Savaşın bilim ve sanatı yönüyle ben size özgün bir tartışma başlatmak isterim.
88 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
124 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
175 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme