mhp-ve-turk-siyasetinde-beklenen-yeni-dalga-hareketleri
MHP ve Türk Siyasetinde Beklenen Yeni Dalga Hareketleri

MHP ve Türk Siyasetinde Beklenen Yeni Dalga Hareketleri

12 Nisan 2016

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 12 Nisan 2016 tarihindeki haftalık meclis grup toplantısı konuşmasında önemli ve çok yönlü noktalara değinmiştir. Bazı savlar ortaya atarak partisi üzerinde oynanan oyunu deşifre etmek amaçlı bir konuşma yapmıştır. Bu savlar bizlerin bazı değerlendirmeler yapmasına da sebep olmaktadır.

Devlet Bahçeli konuşmasında olağan kurultay 2018’de olacak dedi. Asıl söylediği ise MHP’nin “kilit” bir görev sahibi olduğu, Ülkücü hareketin sancağının başkalarına, özellikle “paralelcilere” teslim edilmeyeceği hususu oldu. Olağanüstü kurultayın anlamının aslen Fetullahçı kesim tarafından MHP’nin ele geçirilmesi stratejisi olduğunu açıkladı. Diğer yandan partiyi olağanüstü kurultaya götürmek isteyenlerin MHP’yi güçten düşürüp AK Parti’nin istediği bir hale sokması ve buradan hareketle Türkiye genelinde amaçladıkları kazanım için imkan bulmaları konusu oldu.

Böyle ise Genel Başkanı’nın açıklamaları bugün MHP’yi Türk siyasi sahnesinde gerçekten bir kilit parti konumunda göstermektedir. Bazı hususları şöyle listeleyelim, konuya biraz daha yakından bakalım. Konuya ilişkin üç önemli soru ortaya çıkıyor:

İlk soru AK Parti ile ilgilidir. AK Parti’nin başkanlık ile ilgili anayasal değişiklik sürecinde ülkeyi halkoyuna götürmeden meclis aritmetiğinde gerekli takviyeyi temin ederek hareket etmesi söz konusudur. AK Parti’nin ihtiyacı olan az sayıdaki milletvekilinin oyunu alabileceği diğer partilere bakarsak bu durumda bu destek CHP veya HDP’den olmayacaktır. Söz konusu takviyeyi MHP’den temin etmek istemesi mümkün görülmektedir. Bu bakışla, MHP bugünkü tartışmaların odağındaki bir parti midir?

İkinci soru bilinen ifadeyle Fethullahçı diyen kesimle ilgilidir. Fetullahçıların siyaset sahnesine girmek istemleri açısından bir stratejileri varsa, MHP en uygun parti konumundadır. Zaten uzunca süreden beri kendine milliyetçi diyen ama Ülkücü olmayan bir kesim MHP’ye yakın hareket etmektedir. O zaman sorulabilir, Fetullahçıların aktif siyasette bulunmak istemeleri bugünkü MHP tartışmalarının odağındaki bir konu mudur?

Üçüncü soru ise biraz dış odaklı biraz da Kürt siyasetiyle ilgilidir. Çünkü Devlet Bahçeli konuşmasında Barzani, Kürtçülük ve HDP bağlamında da bir açıklama yapmış, Suriye ve Irak ile ilgili bazı kaygılara işaret etmiştir. Biz buna genel olarak “Kürtçülük” diyelim. Devlet Bahçeli Kürtçülerin hedefinde Ülkücü Türk Milliyetçisi kesimin olduğunu savunmaktadır. Bu durumda soru şu olur, Türk Milliyetçilerinin direncinin kırılmasından yarar gören Kürtçü kesimler MHP üzerine mi odaklandılar?

Eğer bu savlar doğru ise Ülkücü camia süreç içinde gücünü kaybetmeden ayakta kalabilecek mi, Devlet Bahçeli bunu temin edebilecek mi? Bu sorunun cevabını zaman gösterecektir. Devlet Bahçeli açıkça söylemedi ama partiyi olağanüstü kurultaya götürme istekliliğinin MHP üzerinde beklentisi olanların hukuk dahil her türlü imkana etkisiyle bir çalışma içinde olduğu iması vardır. Oynanan oyunun içinde bu gibi zemin hazırlama yöntemlerine dikkat çekilmiş görülmektedir.

Önümüzde iki yol duruyor; ya Devlet Bahçeli haklı çıkacak ki bunun ancak yaşayarak anlayabilecek, bizler de bu savların gerçekleşmesi ile sonucu anlamış olabileceğiz; ya da Devlet Bahçeli’nin haklı çıkması kendisine ve kendisi gibi düşünenlere yarar sağlamayacak, işler kendi yolunda olup gidecek ve MHP başka bir takım siyasi dönüşümlerle temsil edilmeye devam edecek, bizler bu savlar hiç yokmuş gibi düşüneceğiz. Nasıl bir değerlendirme bu, tamamen olumsuz bir değerlendirme oldu, değil mi? Neden? Çünkü, eğer bu gücüyle AK Parti, söyledikleri gibi dış destekli bir Fethullahçı ve yine dış destekli Kürtçü hareket, bu yöndeki bir çabaya odaklandı ise Ülkücülerin gücü bu baskıya Devlet Bahçeli ile karşı koyamayabilecek mi?

Hatırlayalım, CHP’de genel başkanlık değişimi küçük bir kaset operasyonu ile gerçekleştirilmişti, bunu kimin düzenlediği açıklanmadı. Bugün bu değişimi unutanlar çoktur. Ama gerçek şu, Türk siyaseti bu tür dalgalanmalara hep açık oldu. İnsanın aklına olağanüstü işler bile normalmiş gibi geliyor değil mi? O halde şimdi neden olmasın? Eğer sonuç böyle olmaz ise ben şimdiden salt Türk siyasetine dışarıdan bakan biri olarak “Helal olsun Ülkücü kesime!” diyeceğim.

MHP’nin genel başkan adayları ve muhalifler şeklinde adı geçenler Devlet Bahçeli’nin bu yöndeki savları ile ilgili ne düşüyorlar? Örneğin Sinan Oğan, Meral Akşener, Koray Aydın, Ümit Özdağ, Süleyman Servet Sazak ve Selim Kaptanoğlu konuya nasıl bakmaktadırlar? Zaman içinde cevaplarını alacağız.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

bugunku-politika-algisi-ve-derin-sorular-nasil-dik-duracagiz
ÖNCEKİ YAZI

Bugünkü Politika Algısı ve Derin Sorular: Nasıl Dik Duracağız?

partizanlik-partililik-ve-ileri-demokrasi-formulu
DİĞER YAZI

Partizanlık, Partililik ve İleri Demokrasi Formülü

Politika 'ın son yazıları

Stratejik Derinleşme

Politikada "stratejik derinleşme" terimini ifade etmekle, beraberinde neleri söylemiş oluyorum: Aktif, nötür (yeni-izolasyonizm) ve karma politikalar, politik seçenek olarak aynı anda yapılması gerekenler.

İran’ı Konuşmak

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindekiler için dün, bugün cenaze töreni yapılıyor ve yarın toprağa verilecekler. Peki bu durumda bizler İran'ı nasıl konuşmalıyız?

Reisi’nin Olayı

Dün öğle saatlerinde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Amirabdullahiyan'ın içinde olduğu bir helikopter, Azerbaycan sınırında İlham Aliyev ile açılışı yapılan barajların töreninden sonra dönüşte kötü hava şartlarında düştü ve sadece İran değil, herkes şokta. Enkazı Türkiye'den kalkan Akıncı İHA buldu. Ben bir havacı olarak burada kendi açımdan bazı hususlara değineceğim.

Rusya’nın Kharkiv Harekatı

Son günlerde Ukrayna-Rusya savaşında önemli bir gelişme var. Rusya için Kharkiv harekatı çok önemli bir koz olacak. Bu kez Rusya tarafı daha derli toplu harekat yapıyor, politikada daha akıllıca ifadeler seçiliyor. Zelensky ise endişeli görünüyor.

Politik Vizyona Göre Konumlanma Stratejisi

Ülkeler için sihirli kelimeler refah ve güvenlik, öyle değil mi? Peki 2030’lardan sonrasına bakın, dünyadaki gelişmeler ve Türkiye özelinde cevap arayın, vizyonumuz ve stratejimiz ne, refah ve güvenlik için neler düşünülmeli? Bu stratejik-vizyona esas olacak şekilde, politik anlayışımız, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik etkileşimlerimiz ne durumda, neredeyiz, ne tarafa doğru gidiyoruz, riskler neler?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme