Dün Pentagon’da yapılan basın toplantısında bir bilgilendirme sunan ve soruları cevaplayan DAEŞ ile mücadeleden sorumlu Chris Maier’in açıklamaları çok yönlü tartışılmaya devam ediliyor. Aslında şaşılacak bir şey yok. Neden bu zamanda bu açıklama geldi ve ne mesajlar verdi, birlikte bakalım.
Ankara’da gerçekleştirilen Üçlü Zirve öncesinde Suriye rejiminden Birleşmiş Milletler’e bir mektup yazıldı. Bu mektup tam da Türkiye’nin istediği bir tarifi yapmaktaydı. Bu mektup mealen, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) esasen Suriye’yi bölmek isteği, ABD başta belli ülkelerin Suriye’yi bölmek için gayrı meşru çaba içinde olduğu, PKK/YPG ile SDG’nin tam bir ilintisi bulunduğu ve terörist oldukları ifade edilmişti.
Üçlü Zirve’de Ruhani, Putin ve Erdoğan’in verdikleri mesajlar çok açıktı. Suriye’nin toprak bütünlüğü, Suriye’nin ABD ve ona destek verenlerce bölünmek istendiği, SDG’nin durumunun rejime ters olduğu, Türkiye’nin 1998 tarihli Adana Mutabakatı ile gerekeni yapabilceği şeklinde bilgiler vardı.
Bir de hatırlatayım, geçen hafta DAEŞ terör örgütü sözde lideri Bağdadi’nin bir ses kaset daha yayımlandı.
Şimdi bütün bunları toparlayın ve şöyle düşünün: ABD tarafı, Suriye rejimine, Ankara’daki Üçlü Zirve’yi gerçekleştirenlere ve DAEŞ tehdidiyle ilgilenenlere toplu bir mesaj vermek amacıyla, dün Pentagon’da DAEŞ ile mücadeleden sorumlu bir kişinin kürsüye çıkmasıyla topluca cevap niteliğindeki açıklama yaptı.
Türkiye’ye;
- Güvenlik endişelerini giderici “güvenlik mekanizması” çalışmaları Birleşik-Müşterek Görev Gücü (CJOC, BMHM) ile sürüyor, EUCOM ve CENTCOM bunun için koordineyle müşterek faaliyetini sürdürüyor, bugüne kadar 5 hava ve 1 kara devriyesi yapıldı, burada amaç DAEŞ başta Türkiye’nin sınırlarını terörden korumaktır, bunun peşinden Suriyelilerin bölgeye dönüşleri için gerekenler yapılacak, deniyor.
- Güvenlik Mekanizması’nın alanı Tel Abyad ve Rasulayn ile sınırlı olduğu açıklanıyor. 13 km derinlik sorusu üzerine; derinlik önemli değil deniyor. Ağır silahların toplanması sorusuna karşı; silah önemli değil, yapılmak istenen önemli diyor.
- Şeffaflıkla DAEŞ ile yürütülen mücadele için SDG’ye verilen silahlar ve diğer envanter bilgileri sunuluyor, açıklaması var.
- YPG konusu cevaplanmak istenmiyor, ancak YPG ve SDG’nin birleştirilerek okunmasına karşı tutum içinde oldukları mesajı yineleniyor.
Suriye’ye ve Türkiye’ye;
- ABD’nin bir yandan Türkiye’ye sınırlarında güvenliğini garanti ederken, esasen Suriye’ye, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) vasıtasıyla, yani halen tehdit altındaki bu ülkenin içinden çıkan unsurlara karşı terörle mücadele (DAEŞ) faaliyetini sürdürdüklerini ve Suriye’nin de güvenliğini garanti ettiklerini söylüyor.
- Halen 60 bin DAEŞ’li vardı, halen 10 bin DAEŞ’li tehdidi söz konusu diyor ve SDG bölücü değil mesajı vermek istiyor.
- ABD, SDG’ye desteğini sürdüreceğini (dolayısıyla içindeki teröristleri de) ilan ediyor. DAEŞ kartını ileri sürüyor.
Maier şu referans açıklamaları da hatırlatıyor;
- Gen. Dunford: DAEŞ ile (aslında radikal-küresel terör ile mücadele için) Suriye’de yerel birliklere ihtiyacımız var.
- Gen. McKenzie: İki operasyon aynı anda sürdürülüyor, birincisi Güvenlik Mekanizması (Türkiye ile BMHM faaliyeti deniyor), ikincisi ise DAEŞ ile diğer görev (SDG marifetiyle ve koalisyon ülkeleri marifetiyle deniyor).
Rusya ne anlamalı? Suriye’de barış ve bölgede terörle (başta DAEŞ) mücadele konusunda ortak hareket edelim mesajı verilmek isteniyor. Zaten ABD, İran’ı muhatap almak istemiyor.