Tarihten Bugüne

9 Aralık 2020
Okuyucu

Suriye, Azerbaycan, Doğu Akdeniz ve Türk askeri ile yazılan bir tarih olgusu içinde not edilmesi gereken çok önemli hadiseler yaşanıyor. Neler oluyor dersiniz? Bakalım.

Türkiye yarın Bakü’den dünyaya mesaj verecek. Türk askeri Bakü meydanlarında marş söyleyecek, Azerbaycan devlet törenine katılacak. Dünya kardeş Cumhurbaşkanları Erdoğan’ın ve Aliyev’in seslenişine kulak verecek.

Yarın Avrupa Birliği (AB) Türkiye’ye yaptırımı konuşacak. Sızan haberlere göre AB Türkiye’ye yaptırım uygulamayacak. Uygulasın… Ne beklenir ki?

Yaptırım yeni sömürgecilik (neokolonyal) yöntemidir. Dünya sistemine eşitlikçi ve adaletle yaklaşmanın tersine tutumdur.

Emmanuel Macron işgal altındaki Karabağ’ı Ermenilerden kurtardı diye Azerbaycan’a yaptırım uygulamak istediklerini ilan etti. Pes!

Uzun zamandır yazılarımda yer verdim, Yunanistan, Ermenistan, Suriye Türkiye’nin dengi değil diye. Türkiye’nin rakipleri ve ortakları olsa olsa Almanya, İngiltere, Fransa diye. Hatta fiilen sınırdan komşusu ABD ve Rusya diye… Durum bu!

Türkiye dünyaya Bakü’den ayak seslerini duyuruyorken mesaj veriyor, denklerine, ortaklarına, dostlarına, düşmanlarına, Türkiye ile işbirliği kaybettirmez, kazandırır, diye. Türkiye’nin bu çağrısını kabul ederler, etmezler, ayrı konu. Ama Türkiye bunu söylemekle üstüne düşeni yapmak durumunda, açık oynamak, tereddütsüz davranmak böyle bir şey.

Türk askeri nerede? Sadece Bakü’de değil, davet edilen ve mazlum olarak emperyalizmle mücadele veren her ülkede, örneğin Libya’da, Irak’ta, Suriye’de, Somali’de, Katar’da… Türk askeri kime karşı, Fransa’nın açıkça yürüttüğü emperyalizmine, bölge ülkelerinde teröre destek veren ABD politikalarına karşı. 

Unutulmasın, o Katar’a kimler yaptırım kararı almışlardı ve arkasında kimler durmuştu?

Türkiye Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de…

Bu coğrafyada Türkiye olmadan çözüm olmaz!

Türkiye bir tren dolusu ticaret ürününü Çin’e gönderdi, tren İpek Yolu üzerinde, sembolik de olsa mesajı net, Pekin’den Frankfurt’a ve Londra’ya ulaşım için Türkiye köprü, diye. Boşuna değil! 

O tren yolu üzerine Tovuz’da emperyalistlerin oyuncağı Ermeniler saldırıda bulunmuştu, tuzak peşindeydiler, sonuçta cevaplarını aldılar!

Yunanistan Başbakanı Miçotakis dün Avrupa medyasına konuşuyor, Türkiye meselesini AB’ye dahil etmekte başarılı olduk, şeklinde. Yazık o AB’ye, ama neyse…

Türkiye bir gemi dolusu insani malzemeyi Libya’ya gönderdi, gemi açık denizde Alman firkateyninin ve komandolarının saldırısına maruz kaldı, Avrupa Birliği içindeki mihraklar tuzak peşindeydi, sonuçta utandılar mı?

O yük gemisi Almanlara, Fransızlara açıkça sordu, siz korsan mısınız, diye. Korsanlar, denizci tabiriyle haydutluk yaptılar.

Türkiye müttefiklerine, terörü desteklemeyin ve sınırlarımda terör devleti kurmaya kalkışmayın, ölürüm de buna izin vermem, dedi. ABD 2021 bütçesinde bile adını elbisesini değiştirdiği teröriste silah göndermeyi oyladı, daha ne?

Ne işi varmış Türk askerinin kendi sınırlarında! Ta Amerika’dan, Fransa’dan sınırımıza gelen işgalciler bunu söyletiyorlar. Neymiş? Türkiye boyun eğmeliymiş! Kime? Bölücülere, sömürgecilere, haydutlara… Bu hiç olacak bir şey mi? 

Neymiş? Türk askeri Katar’a satılmış! Bunu söyletiyorlar… Bu ne aymazlıktır böyle?

Dünya Savaşları zamanında bölgemizde kurulan garnizon devletlerine taşeronluk veren emperyal aklın amacı bellidir. Bugün “normalleşme” diyerek ulusları yok saymak istemektedirler. Güney Kıbrıs, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Ermenistan veya diğerleri belli, ama onların ağzıyla konuşanlara ne demeli?

Alman Dışişleri Bakanı Hayko Maas’a kulak verin: “Avrupa ile ABD stratejik ortaktır. Libya ya da Suriye’de olduğu gibi Rusya ve Türkiye tarafından doldurulan boşluk bırakmamalıyız… Biz Avrupalılar ABD ile ittifak içinde barışı, demokrasiyi ve insan haklarını garanti altına almak için üzerimize düşeni yapmaya hazırız… ABD’nin uluslararası sahneye dönüşü (Joe Biden iktidarını kastediyor) çok şeyi değiştirecek, çünkü birlikte işbirliği yaklaşımını destekliyoruz… Bölgesel siyasi çıkarlarımızı ABD ile birlikte açıkça tamamlamalıyız. Çin’e veya İran’a karşı birlikte nasıl hareket ederiz? Afganistan veya Irak’ta sorumluluklarımızı nasıl yerine getirebiliriz? Artık eski günlerin geri döneceğini umut etmek yanıltıcı olur. ABD dünya polisi rolüne geri dönmeyecek…”

ABD ya ne tür rollere dönecek? Püf noktası budur!

Eğer 2021-22’de Türk askeri Şangay İşbirliği Teşkilatı’nın Pasifik’teki veya Asya’daki askeri tatbikatına Rusya ve Çin ile birlikte katılacak olursa, Biden veya Maas buna ne diyecek, duyar gibiyim. Ama isterseniz bu soruyu ABD’nin yeni açıklanacak isimleri (muhtemel) Dışişleri Bakanı Antony Blinken’e ve Savunma Bakanı Lloyd Austin’e soralım, Maas biraz beklesin.

Bilmeyenlere hatırlatayım, Emmanuel Macron, Hayko Maas ve Kiriakos Miçotakis aynı kalem insanlardır, aynı kaynaktan burslarla okumuşlar, maaş almışlardır. Sanırım bu politikacıların Türkiye içinde de yakın dostları var.

Bunlar söylendi, açık! Yarın neyle karşı karşıya kalınacağının kanıtı bu sözler. Peki, Türkiye susup oturacak mı? Kim böyle bir şeyi düşünebilir ki?

Bunlar oldu, daha dün gibi… Halen benzerleri olabilir. Çünkü akıl emperyalist akıl, Çanakkale’ye gelen o işgalci ve çıkarcı akıl, hiç farklı değil!

Türk ölür de vermez yurdunu, hakkını, hukukunu ne kendisindekini ne de aman dileyeninkini. Yarın Bakü meydanlarında Türk askerinin kükreyişine tanık olacak dünya, kulak versinler.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Küresel ABD-Çin Rekabeti

DİĞER YAZI

Türkiye ve Azerbaycan’dan Altılı Platform Önerisi

Politika 'ın son yazıları

27 views

Politikada Gri Kavramlar

Size politika amaçlı yapılan propaganda konusu içinde yer alan kavramsal bir temayı sunuyorum, grilik. Gri kavramların dış ve iç politika yansımalarına bakacağım. Özellikle ABD dış politikasında kendi çıkarına yaklaşımlar sergilemesi neticesinde görülen gri kavramlar konusunu işleyeceğim. Buna örnek olarak Filistin-İsrail, terörle mücadele, sözde soykırım tasarısı gibi konular da yer alacak.
103 views

Yerelde Yapısalcılık

Bir olaya bakış yöntemimde felsefe ve tarih olmaz ise ben bunu oldukça eksik görürüm. Hemen herkesin siyaset, seçim, belediye, vs. konuştuğu noktada ben, bu işte temel felsefe ve asıl stratejik açıklama nerede diye arıyorum. Dolayısıyla felsefi yaklaşım ve stratejik bakış tarzı siyaset üstüdür. Benim açıklamalarım bu noktada değerlidir; mevcut yapılanlar gibi değil, başka türlü tartışmaları kapsamaktadır. Açıkça yazayım: Kim kazanacak, iktidar veya muhalefet ne yapacak, türü ifadelerle değil; imar neye göre olmalı, altyapı ve üstyapı nasıl planlanmalı, ülke ekonomisine uyumluluk ne şekilde sağlanmalı, kanunlar ne içerikte olmalı, gibi piramidin üstündeki meseleler önemlidir.
154 views

Emperyalizm

Bugünün anlayışı, küresel imkanlar içinde sahip olunan alanları artırmak ve güçlenmek, değer üretimi rekabetinde gerilerde kalmamak fikri üzerinedir. Ruslar gibi sürekli “kahrolsun emperyalizm” diyeceğinize, “ben hangi değeri üretebiliyorum, hangi büyük pazarda kaça satıyorum,” diye bakın isterim. Bugün ülkeler bazında ABD, İngiltere, Çin, Japonya, Güney Kore, birlik bazında Avrupa Birliği, küresel şirketler bazında sürekli sayısı artan ve yenilik üretenler, esasen bunlar değerleri zorluyorlar ve muhatap alınıyorlar. Daha fazla muhatap alınabilmek için yapılması gerekenler belli! Olan şu: Muhatap alınanların ve değer üreticilerinin daha fazla yayılması fikri!..
162 views

Doku Bozumu

Bu makale Ortadoğu'da kangren olan meseleleri stratejik düzlemde incelemektedir. Mevcut dokuyu bozan yapay düşünceler ile gerçekte olanlar arasındaki farkı bütün çıplaklığıyla dile getirmektedir. Halen bölgede savaş, çatışma, suç, terör, işgal, soykırım, gibi pek çok olumsuzluk yaşanmaktadır. Uluslararası sistem bu olup bitene çare bulamamaktadır. Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Libya, gibi ülkelerin halkları harap ve bitap düşmüş durumdadırlar.
227 views

Devlet-dışı Aktörler

Burada gayet karmaşık, iç içe geçen ve masum insanların istismarına dönük olayları ihtiva eden, bütün gayrimeşru faaliyetleri, politikaları, planları ve operasyonları, terörizmden tutunuz, vekalet savaşlarına, buradan iç savaşlara, gri bölge operasyonlarına, meşru görünse de esasen çıkara hizmet edenlere, meşru siyaset yapmak ve bunu geliştirmek varken, siyaset alanını anti-demokratik yöntemlerle daraltanlara kadar, birçok durumu kısaca da olsa açıklama imkânımız oldu. Meşruluk ile gayrimeşruluk arasındaki perdeyi görmek veya belirlemek çok çok önemlidir. Ben de sizler de hep birlikte bu dünyada birer aktörüz, tıpkı devletler, hükümetler, liderler, şirketler, gibi. Politika, insana has bir yetenek, işlev ve özelliktir. Meşruiyet dahilinde kalabilmek çok önemlidir. İnsanlar, istikrar, barış ve esenlik içinde yaşamayı, gelişmeyi, evlatlarını refah ve güven içinde yetiştirmeyi istemektedir.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme