Yunanistan ve Mısır sözde MEB Anlaşması

7 Ağustos 2020
Okuyucu

Dün Yunanistan (Nikos Dendias) ve Mısır’ın (Semih Şükrü) Kahire’de her iki ülke Dışişleri Bakanlarının imza attıkları bir anlaşma gündeme geldi, Doğu Akdeniz’de Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması dendi buna. Aynı gün Türkiye’den önce Malta’da Resmi temaslarda bulunan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan, bugün de Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’dan sert sözlerle eleştiriler geldi, bu sözde anlaşma yok hükmündedir dendi.

GKRY ile Mısır (17 Şubat 2003), Lübnan (17 Ocak 2007) ve İsrail (17 Aralık 2010) MEB anlaşmaları yapmışlardı. Yunanistan, GKRY ve Mısır (2016, 17 ve 18’da 1’er, 2019’da 5 kez, toplam 8 görüşme) ile Yunanistan, GKRY ve İsrail (2016 ve 17’de 3’er, 2018’de 4 ve 2019’da 1, toplam 11 kez) üçlü görüşmeleri öteden beri sürmekteydi.

Mısır Hüsnü Mübarek (2011’e kadar) zamanında GKRY, İsrail ile deniz anlaşması yaptı. Ancak Yunanistan ile bilerek yapmadı. Yunanistan’a, Türkiye ile kıta sahanlığı ve adalar meseleleri üzerine sorunun olduğunu işaret etti.

Türkiye ise Muhammed Mursi (2012-13) zamanında deniz yetki alanları konusunda bir çalışma başlattı. Mursi malum darbe ile görevden uzaklaştırıldı.

Mursi’nin yerine geçen darbeci Abdulfettah es-Sisi’nin Türkiye ile arası iyi olmadı. Bu başka bir konu. Buna karşılık Sisi İsrail, GKRY, Yunanistan ve Fransa ne diyorsa harfine yerine getirdi. Burası ilginçtir. Dolayısıyla Sisi GKRY, İsrail, Avrupa ve Yunanistan ile sık görüştü. GKRY ile Mısır 19 Eylül 2018’de doğalgaz anlaşması imzaladı. Mısır sahasında bir LNG dönüşüm tesisi kuruldu. 26 Kasım 2018’de EastMed boru hattı projesi imzalandı. Şu an bu proje uygulanmasa da benim açımda böyle bir anlaşmaya rıza gösterenlerin durumu dikkat çekici olmuştur.

Türkiye 2018’de kendi sondaj gemilerine sahip oldu. 27 Kasım 2019’da Libya ile Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması’nı imzaladı. Türkiye anakarasından Libya anakarası arasında denk gelen sahada denizdeki komşuluk hattı belirlenmiş oldu. Malum, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarında adaların değil ana kıtaların kıta sahanlığı söz konusudur.

Yunanistan Türkiye-Libya anlaşmasını beklemiyor olmalıydı. Ama bu anlaşma olduktan sonra adeta ateşlendi. Her türlü itirazı boşa çıktı. Ancak bir AB üyesi ülke ve GKRY üzerinde nüfuzunun da olması ona kendi alanında avantaj sağlıyor görünmekteydi. Nitekim özellikle Fransa Yunanistan’ın tezlerinin destekçisi oldu.

Yunanistan 9 Haziran 2020’de İyon Denizi bölgesinde italya ile deniz anlaşmasını yaptı. Libya sahasında yine bir darbeci olan Hafter ve Tobruk yönetimi ile görüşmeleri oldu. Amaçları Yunan adalarını esas alarak Hafter ile bir deniz sınır anlaşması yapmaktı.

Ama bir taraftan da Yunanistan Mısır ile görüşmekteydi. Bu görüşmeler 6 Ağustos 2020’de atılan imzalarla sonuç verdi. Bu anlaşma hukuk temeli ile bağdaşmamaktaydı. Zira Yunanistan’ın ana karasından Mısır’a uzanan hat üzerinde bu tarz bir anlaşma yapmaya imkan veren durum söz konusu değildi. Yine de onlar Rodos, Kerpe, Kaşot ve Girit adaları hattını esas aldılar ve bir kesişim noktası belirlediler. Bu belirledikleri koordinatlar Türkiye-Libya anlaşması ile çakışmaktaydı.

Türk tarafı diyor ki; Yunanistan’ın Mısır ile yaptığı sözde anlaşma yok hükmündedir, Türkiye’siz çözüm olmaz, Türkiye’nin katılmadığı anlaşmalar geçersizdir, Kıbrıslı Türklerin hakları her şekilde savunulacaktır. Türkiye ile Yunanistan arasında deniz ve adalar sahasında birçok anlaşmazlık konusu vardır ve bu sorunlar her iki ülke olarak masaya oturulmak suretiyle birlikte ele alınmalıdır. Yunanistan ise Uluslararası Adalet Divanı’na gidelim diyor.

Türkiye geçtiğimiz haftalarda kendi kıta sahanlığında NAVTEX ilan ederek sismik araştırma yapacaktı. Almanya Şansölyesi Angela Merkel gerilimi arttırmamak adına taraflardan birkaç hafta müzakere süresi istemişti. Türkiye bunu kabul etti ve sismik aramaya ara verdi. Bu arada Türkiye, Almanya ve Yunanistan arasında üçlü görüşmeler başlayacaktı. Bu yönde de diyalogdan yana olundu. Ancak dünkü Mısır-Yunanistan sözde anlaşması ile Almanya da zor durumda kaldı. Zira Yunanistan diyalog zeminini bozan taraf oldu.

Banim burada dikkat çekmek istediğim bir konu var. Yunanistan’ın idarecileri, politikacıları sorumsuzca ve hukuk tanımaz bir biçimde davranıyorlar ve attıkları yanlış adımların maliyetini halkına yüklüyorlar. Şimdi Mısır ile bir anlaşmaya varıldı, acaba Yunanistan Parlamentosu bu anlaşmaya onay verecek mi, Yunan halkı parlamenterlerine ne diyecek, halk bu yanlış işin faturasını üstlenecek mi?

Bu paraleldeki soruları Sisi’nin yönettiği Mısır’a sormuyorum bile. Önce demokrasi!

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

baris-pinarlarina-devam-mi
ÖNCEKİ YAZI

Terörist ile ABD Petrol Şirketi Anlaştı

abd-suriyede-tekrar-usleniyor
DİĞER YAZI

ABD Suriye’de Tekrar Üsleniyor

Politika 'ın son yazıları

19 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
32 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
44 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
47 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
79 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme