NATO zirvesi 11 Temmuz 2018’de Brüksel’de yeni binasında yüksek katılımla gerçekleşti. Bu yılki zirve, Donald Trump’ın NATO harcamalarının üye ülkeler tarafından paylaşılmasını talep eden politik baskısı, Rusya’nın artan yayılmacı politikaları, yine Trump tarafından başlatılan Ticaret Savaşları, her geçen gün tehdidi artış gösteren Siber Savaş, diğer yandan Enerji Savaşı, devam eden Suriye sorunu, İran ve nükleer tehditlere karşı alınacak tedbirler, gölgesinde gerçekleşmiştir.
Zirvede, NATO’nun kendini dahi sorguladığı bu evrede üye ülkelerin birlikte hareket edebilmeleri görüntüsü vermeleri önem arzetmiştir. Atlantik İttifakı’nın asıl kurulma nedeni Sovyet yayılmacılığının önüne geçilmesi ve dünyaya barışın getirilmesi idi. Bu görev bilinci ile NATO kurulduğundan bu yana “jeostratejik denge ve caydırıcılık” hedeflerini başarıyla gerçekleştirmiştir. Ancak Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra küresel tehditlerin çok yönlü gelişmesi karşısında zaman zaman ne tür politikalar uygulayacağına ilişkin tartışmalar çıkmıştır. Bu kez de benzer bir tartışma ortamı söz konusuydu.
Zirvede diğer dikkat çeken önemli konu “enerji güvenliği” başlığı olmuştur. Bu demek oluyor ki Ortadoğu’daki bilinen Basra, Aden, Süveyş ve Doğu Akdeniz noktaları, boru hatları, enerji üretilen sahalar NATO’nun görev ve kapsamına dahil edilmiştir. Bu basit gibi görülen başlık, ilgili NATO ülkeleri ile NATO dışı ülkelerin cari çatışmasına cevap verecek birçok yeni uygulamanın gelişmesine zemin hazırlayacaktır.
Alınan kararlar başlıklar halinde aşağıdaki şekildedir:
“SURİYE”
Suriye’nin önemli bir kısa menzilli füze envanterine sahip olduğu ve bu füzelerin NATO topraklarının ve ortaklarının bir kısmına ulaşabildiği, Suriye bu füzeleri kendi nüfusuna karşı çokça kullandığı, Türkiye’nin, son 4 yılda üç kez Suriye’den fırlatılan füzelerin hedefi olmasından endişe duyulduğu, Suriye’den kaynaklanan balistik füze tehdidini izlemeye ve değerlendirmeye devam edileceği, Güneyden kaynaklanan ve giderek artan güvenlik tehditlerine cevap vermek için Türkiye’ye uyarlanmış güvence tedbirleri esasen tüm ittifakın güvenliğine katkıda bulunduğundan, bu tedbirlerin bütünüyle uygulanacağı,
“TERÖRLE MÜCADELE KAPSAMINDA ÇOK YÜKSEK KAZIRLIK SEVİYELİ MÜŞTEREK GÖREV GÜCÜ (VJTF) KURULMASI”
NATO Mukabele Kuvveti’nin gücünün artırıldığı ve Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Gücü’nün (VJTF) kısa sürede hazır olacak durumda olduğu,
“KÜLFET VE SORUMLULUK”
Öngörülemeyen ve değişken bir güvenlik ortamı karşısında müttefiklerin dayanışma, ortak amaç ve adil külfet paylaşımı çerçevesinde birlik olmaya ve birlikte hareket etmeye devam edeceği; adil külfet paylaşımının NATO’nun bütüncüllüğünün, dayanışmasının ve güvenilirliğinin temelini oluşturduğu, bu çerçevede son dört yılda müttefiklerin savunma harcamalarındaki artışın memnuniyetle karşılandığı; müttefiklerin külfet ve sorumluluk paylaşımı konusunda dengenin geliştirilmesi konusunda kararlı olduğu, savunma harcamalarının artırılacağı,
(Ülkeler GSYİH’nın %2’ni NATO’ya ayıracaklar. Ayrıca ülkeler savunma sanayii yatırımlarını %20 oranında gerçekleştirecekler. Türkiye bu hedefe 2022 yılında ulaşacak.)
“RUSYA İLE İLİŞKİLER”
Son dönemde Rusya’nın faaliyetlerinin istikrarı ve güvenliği azalttığı, Rusya’ya yönelik Galler ve Varşova zirvelerinde alınan kararların teyit edildiği; Salisbury saldırısının kınandığı, İngiltere’nin, saldırıdan büyük olasılıkla Rusya’nın sorumlu olduğu değerlendirmesi bağlamında NATO’nun İngiltere’yle dayanışma içinde olduğu; Rusya’nın yasa dışı ve gayrimeşru Kırım ilhakının tanınmadığı ve şiddetle kınandığı, Rusya’yla ilişkilerin yeniden şekillendirilmesi için mevcut koşulların uygun olmadığı; terörle mücadele konusunda dayanışma ve kararlılığın süreceği, NATO’nun bu alanda daha güçlü bir rol oynamasına destek verildiği,
“NATO HAZIRLIK GİRİŞİMİ”
Müttefiklerin, 30 mekanize taburu, 30 hava muharip filo ve 30 muharip gemiyi 30 gün veya daha az sürede göreve hazır olabilecek kapasitede tutulabilecek NATO Hazırlık Girişimi’ne onay verdiği; NATO’nun 2024’e kadar karadan, havadan ya da denizden askeri hareketliliği geliştirmeyi hedeflediği, Avrupa Birliği’yle (AB) işbirliğine destekte bulunulduğu,
“NATO KOMUTA YAPISI”
Müttefiklerin İttifakın “askeri omurgası” olan NATO Komuta Yapısı’nı uyarlamak ve güçlendirmek için kapsamlı kararlar aldığı; Belçika’da bir Siber Operasyonlar Merkezi kurulma kararı alındığı, ABD Norfolk’ta bir Müşterek Kuvvetler Komutanlığı, birliklerin Avrupa’ya hızlı bir şekilde hareket etmesini desteklemek için de Almanya’da bir Müşterek Destek ve Etkinleştirme Komutanlığı kurulacağı,
“NÜKLEER CAYDIRICILIK”
NATO’nun nükleer caydırıcılığa ilişkin yeteneklerinin güvende olması ve etkili kalması için adımlar atıldığı, İttifaka karşı olası bir nükleer silah kullanımının çatışmanın doğasını kökten değiştireceği; Balistik Füze Savunması’nın (BMD) Rusya’ya dönük olmadığı, BMD’nin Avrupa-Atlantik Bölgesi dışından gelebilecek potansiyel tehditlere karşı savunma sağladığı; kitle imha silahlarının yaygınlaşmasından derin endişe duyulduğu, Suriye rejimi tarafından kimyasal silah kullanılmasının kınandığı,
“KUZEY KORE VE İRAN”
Kore Yarımadası’nın nükleerden arındırılmasına İttifakın tam destek verdiği, Kuzey Kore, Güney Kore ve ABD arasındaki konuya ilişkin görüşmelerin memnuniyetle karşılandığı; İran’ın füze denemelerini sıklaştırmasından ve füzelerinin menzilinden endişe duyulduğu, İran’a BM’nin 2231 Sayılı Kararı’yla uyumlu olmayan tüm eylemlerinden kaçınması çağrısının yinelendiği, İran’ın çeşitli silahlı gruplara yaptığı mali desteğin de kınandığı,
“AFGANİSTAN VE LİBYA”
Afganistan’da uzun dönemli istikrar ve güvenliği sağlamak için çalışmaların sürdürüleceği, Afgan güçlerine 2024’e kadar mali desteğin devam edeceği; Pakistan, İran ve Rusya’yı bölgesel istikrara katkı sunmaya davet edileceği, Afgan hükümeti öncülüğündeki barış sürecinin öneminin altınının çizildiği; Libya’da genel seçim düzenleme kararının memnuniyetle karşılandığı, BM ve AB ile birlikte NATO’nun Libya’ya desteğini sürdüreceği,
“MAKEDONYA İLE ÜYELİK MÜZAKERELERİ”
Üsküp hükümetini NATO’ya üyelik müzakerelerine davet edilmesinden memnuniyet duyulduğu, müzakere sürecine başlanmasında Makedonya ile Yunanistan arasındaki isim sorununun çözülmesinin önemli bir etken olduğu; Bosna Hersek’in de NATO üyeliği için gösterdiği çabayı tam olarak destekledikleri, istikrarlı ve güvenli bir Bosna Hersek’in öneminin işaret edildiği; AB üyesi olmayan NATO müttefiklerinin AB’nin ortak güvenlik sorunlarına önemli katkı sunduğu, AB ve NATO arasındaki stratejik ortaklık için AB üyesi olmayan müttefiklerin bu çabalara tam katılımının önem taşıdığı,
ENERJİ GÜVENLİĞİ”
Enerji güvenliğinin ortak güvenlik için kritik role sahip olduğu, istikrarlı bir enerji arzı için enerji rotalarının çeşitlendirilmesi gerektiği,
“LİDERLER GELECEK YIL TEKRAR TOPLANACAK”
NATO’nun 70. yılını kutlamak ve sağlanacak ilerlemeyi değerlendirmek için gelecek yıl tekrar buluşulacağı.
“DEĞERLENDİRME”
Bütün bunların ışığında Türkiye ile ilgili bir değerlendirme yapayım.
NATO gelişmesine ve güçlenmesine devam etmektedir. NATO bir güvenlik örgütü olduğu kadar, aynı zamanda “dünyada güçlülerden müteşekkil bir güç-birliği klübü” halindedir. Bugün sadece savunma ile ilgili değil, politik güçle de kendini göstermektedir. Yapılması gereken bu yönde adımlar atabilmektir.
Diğer yandan NATO bir “Savunma Sanayi teknoloji ve üretim parkı” hüviyetindedir. Kendi sistemlerini ve yöntemlerini geliştirir ve üye ülkeler vasıtasıyla satar. Üye ülkeler içinde üretken olanlar kazanırlar. Savunma Sanayiinde etkinliği artan Türkiye bu yöndeki politikalarda da ileri adımlar atmalıdır.
Türkiye NATO üyesidir, çıkması veya tartışma konusu edilmesi dahi düşünülemez. Bunu gündeme getirenler Türkiye’ye düşman olanlardır, Türkiye’yi başka taraflara savurmak isteyenlerdir. Türkiye NATO dışında da ilişkiler kurabilir ama asla tek taraflı ve bağımlı kalamaz.
Önerilen benzer yazılar: