Biden’ın Afganistan Politikası

17 Ağustos 2021

Dün gece Allah’tan Başkan Joe Biden açık konuştu! Bir de Amerika’nın Afganistan’da yaptıklarını ve bu yeni düzende yapacaklarını anlatıp, üstüne, bugün neden ülkeyi terk ettiklerini uzun uzadıya anlatsaydı, daha çok zorlanırdık. Memnunum, “Bırakıp gidiyoruz işte, ne haliniz varsa görün…” dercesine hareket eden Biden konuştu ve salondan çekip gitti, zamanımızı almadı.

Biden’ın konuşmasının özeti, mealen şöyle: “ABD, El Kaide için Afganistan’a bulaştı, 2001-2011’de o iş bitti. 2011-2021’e kadar çekilme için ABD yönetimlerince bugün yarın dendi durdu, olmadı. Olayı şimdi ben bitiriyorum. Amerika daha fazla özveride bulunarak Afganistan’ın ‘devlet inşası’ işine destek vermek zorunda değildir. Temmuz 2021’de Eşref Gani ile de konuştum, ipler sende dedim. Açık oynadım, benim politikam bu. Afganlar kendileri bir devlet olamadı, kendilerinin güvenliğini sağlayacak düzenlemeleri ve kararlılığı gösteremedi. Artık yeter! Üzülüyoruz ama onları kendilerine bırakıyoruz, ne halleri varsa görsünler. Stratejimiz Afganistan’da daha fazla kalmak değil, acilen gitmek. Bu suretle çıkarımız daha sağlam gerçekleşecek. Bu Amerika’nın en uzun savaşının bittiği anlamına gelmektedir. Bize inanan ve savaşa dahil olanlar haklarını helal etsinler, onları yüzüstü bıraktım gibi oldu ama bir şekilde bu iş bitmeliydi, çok para harcadık!”

Nasıl, güzel özetleyebildim mi?

Devlet İnşası (State Building), Francis Fukuyama’nın ünlü kitabı. Reçete gibi maşallah! Ancak ne Irak’ta, Suriye’de veya Yemen’de ne de Afganistan’da işe yaradı. Acaba Mars için mi yazmıştı? Bunu karşılaşırsam sizin için Hoca’ya soracağım.

ABD, Afganistan’a girmeden ve bütçesinden bir çok harcama yapmadan önce sosyolojik çalışma yapmadı mı? Afganların farklı olduğunu bilmeden mi buraya geldi? Ismarlama Fukuyama teorisiyle mi işleri çözeceğini düşündü? Hani nerede istihbarat? İnanmıyorum, en azından istihbarat raporları bu Afganların farklılıklarını anlatmıştır. Sovyetler’in neden yenildiğini anlatmıştır. Ancak politikacılar, ki George W. Bush’tan bugüne kadar olanlar, başka planlar içinde olmuşlardır.

Biden anlattı, medyada yazıyor, ABD ordu kurdu, ama Afganlar silahlarını Taliban’a teslim etti diye. Bir paradoks var değil mi? Ancak Afganlar başkadır! Ders kitaplarında yazdığı gibi değildir orada işler.

Bana göre Uzun Savaş (Long War) bitti, Sonu Olmayan Savaş (Endless, Forever, Perpetual War) ise devam ediyor, ama Biden bunu açıklarsa iş uzayacaktı, iyi ki açıklamadı dedim. Başından bu yana Uzun Savaşı da Sonu Olmayan Savaşı da Türkiye’de yazıp çizen bir ben varım herhalde. Amerika’da Biden, Trump, Askeri Akademi ve Türkiye’de ise bir ben! Nerede bizim o uzmanlarımız? Ha bir de ilavem oldu, Tam Spektrumlu Savaş diyerek memlekette bir hizmetim daha oldu. 

Sonu Olmayan Savaşı kısaca ifade edeyim; terörle savaş, uyuşturucuyla savaş, fakirlikle savaş, otoriter rejimlerle savaş… Bunlar Amerika’nın sonunun gelmeyeceği mücadele alanları olarak tarif ediliyor. Bu amaçları işaret eden savaşların bugün yöntemini de Tam Spektrumlu Savaş ile sağlayacak. Masada Sonu Olmayan Savaş da var, Tam Spektrumlu Savaş da… Bu iş bitti diye düşünenler olur, hatırlatayım dedim.

Örneğin resmî ABD strateji ve tehdit dokümanlarında, hatta NATO vizyon dokümanlarında da artık açıkça ifade ediliyor; Çin ile Rusya otoriter yönetime sahip! O halde ABD’nin bitmeyen savaşı bakımından bu iki ülke üstüne çalışmaları sürecektir. Bunlar küresel sorunlara sebep oluyorlar ve onlara “doğru yolu” ancak ABD gösterebilir! O halde, onlarla savaşmak gerekir, diye düşünmekteler.

Biden bu, güven olmaz! Otoriter der başka şeyler de yapar…

Böyle düşünülürse savaş biter mi? Pardon, çatışma mı dediniz? Bu ayrı. Savaş sözcüğü rekabet ve mücadele gibi yumuşakça açıklanırken, çatışma, silahların patladığı yerler ise yerel alanların meselesi, bunlar ayrı açıklanıyor artık. Örneğin Afganistan’da terör (korku, şiddet, insan hakları konusu, örneğin söylendiği gibi kadınların durumu) devam ediyor. Afganistan’dan terör taşınır başka alanlara da taşınabilir. Amerika yine bitmeyen bu savaşını sürdürür. Gördüklerinin üstüne bomba yağdırabilir, Sıfır Kayıplı Savaş yöntemi dahilinde drone taarruzu gerçekleştirebilir, hayalet ordularla saldırılarda bulunur ve kimsenin ruhu duymaz. Ne için? İnsanlık idealleri için!

Kusura bakmayın, Afganistan meselesine, yaşanan insanlık dramına ve alenen aldatıcı politikalara bakıyorum, Biden’ın bu fütursuzca davranışı beni derinden etkiledi. Dolayısıyla üslubumu bozdum. Anlayışla karşılamanızı bekliyorum.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Bir Dönüm Noktası: Kabil

DİĞER YAZI

Taliban ve Küreselci Partizanlık

Politika 'ın son yazıları

Stratejik Derinleşme

Politikada "stratejik derinleşme" terimini ifade etmekle, beraberinde neleri söylemiş oluyorum: Aktif, nötür (yeni-izolasyonizm) ve karma politikalar, politik seçenek olarak aynı anda yapılması gerekenler.

İran’ı Konuşmak

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindekiler için dün, bugün cenaze töreni yapılıyor ve yarın toprağa verilecekler. Peki bu durumda bizler İran'ı nasıl konuşmalıyız?

Reisi’nin Olayı

Dün öğle saatlerinde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Amirabdullahiyan'ın içinde olduğu bir helikopter, Azerbaycan sınırında İlham Aliyev ile açılışı yapılan barajların töreninden sonra dönüşte kötü hava şartlarında düştü ve sadece İran değil, herkes şokta. Enkazı Türkiye'den kalkan Akıncı İHA buldu. Ben bir havacı olarak burada kendi açımdan bazı hususlara değineceğim.

Rusya’nın Kharkiv Harekatı

Son günlerde Ukrayna-Rusya savaşında önemli bir gelişme var. Rusya için Kharkiv harekatı çok önemli bir koz olacak. Bu kez Rusya tarafı daha derli toplu harekat yapıyor, politikada daha akıllıca ifadeler seçiliyor. Zelensky ise endişeli görünüyor.

Politik Vizyona Göre Konumlanma Stratejisi

Ülkeler için sihirli kelimeler refah ve güvenlik, öyle değil mi? Peki 2030’lardan sonrasına bakın, dünyadaki gelişmeler ve Türkiye özelinde cevap arayın, vizyonumuz ve stratejimiz ne, refah ve güvenlik için neler düşünülmeli? Bu stratejik-vizyona esas olacak şekilde, politik anlayışımız, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik etkileşimlerimiz ne durumda, neredeyiz, ne tarafa doğru gidiyoruz, riskler neler?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme