ABD Ekonomisi ve Biden

14 Aralık 2020

Joe Biden ABD ekonomisini nasıl canlandıracak, işsizliğe nasıl çare bulacak? Bu sorunun iki yönü var; ilki ABD piyasaları ve ABD politik sahnesi, ikincisi ise küresel gelişme ile alakalıdır. Sanırım bu nedenlerden dolayı bu husus sadece ABD’de değil, ekonomi ve politikanın konuşulduğu hemen her yerde merak konusudur.

Aslında ABD seçim sürecini izlerken Cumhuriyetçi (mevcut) Başkan Donald Trump rakibi Demokrat Joe Biden’a (müstakbel Başkan) sürekli sormuştu, “Nasıl yapacaksın, yeni vergiler mi gelecek?” şeklinde. Buradan anlaşılan şuydu, Biden’ın işaret ettiği konular aslında tartışmalıydı, kesin çözüm değildi.

Ayrıca şu da belirgindi, ABD ekonomisi Ocak 2020’de nispeten iyi durumdaydı, işsizlik en alt sınırlardaydı. Ne zaman ki Mart ayında COVID-19 süreci alevlendi, bu tarihten sonra ABD sosyo-ekonomik açıdan da sarsılmaya başladı. COVID-19 sürecinde ABD’de 20 milyon işsiz oluştu, zaman içinde alınan tedbirlerle bunun yarısına çare bulunabildi.

Peki, meraklanmakta haklı mıyız? Evet. Dünyanın en büyük ekonomisinde bu iş nasıl tartışılıyor, çözüm nasıl üretiliyor, geleceğe bakarken bizler neler düşünmeliyiz, gibi haklı sorulardan dolayı ABD’deki bu bir yönüyle politik, diğer yönüyle de ekonomik olan konuyu merakla izliyoruz.

Şöyle bir baktım, bu işin uzmanları çok net ifadelerle açıklama yapmıyorlar şeklinde bir kanaat elde ettim. Belki Biden’ın adımlarının netleşmesini bekleyerek konuya ihtiyatlı yaklaşıyorlardır, kim bilir?

Biden seçim sürecinde, federal asgari ücreti artırmaktan ve sendikalaşmayı daha fazla teşvik etmekten bahsetmişti. Bu önlemlerin ötesinde, planlarını büyük ölçüde vergi teşviklerine dayandırıyordu. ABD’de istihdamı artıran şirketler vergi kredisi alırlarken, yurtdışında yatırım yapan ve ithalatı artıranlar vergi cezalarına çarptırılacaklardı. Ayrıca, yurt içinde üretilen mallara yönelik federal katkıyı artırmayı ve hükümetin araştırma ve geliştirmeyi desteklemesini planlıyordu. Bu vergi teşviki, satın alma ve yenilik planlarının birkaç yüz milyar dolara mal olması bekleniyordu. Yerel olarak geliştirilen ve yönetilen programlarda önemli bir artış bekleniyordu ve bu aynı zamanda daha fazla istihdam demek olacaktı.

Biden yönetimi, bu tür programların sergilediği başarıları temel alarak ve onları “Amerika’yı yeniden inşa etmek!” stratejisinin temel taşı haline getirerek, başarılı olacağını iddia ediyordu. Yani Biden’ın sihirli değneği bu işaret edilen noktalardan ibaretti. Belki seçim kampanyasında söylenmemesi gereken detaylar da olabilirdi. Ancak şimdi tabloya bakan uzmanlar eğer temkinli yaklaşım sergiliyorlar ise hakikaten merek edilecek bir husus var sanki.

Öteden beri izleyebildiğim kadarıyla, ABD’de özellikle IV. Sanayi Devrimi (Endüstri 4.0) gereği olan iş kollarında aşırı miktarda yeni ve yetişmiş elemana ihtiyaç duyulmaktaydı. Ancak bu miktarlarda kalifiye işgücü ABD içinde var olmadığından dolayı, küresel şirketler Güney ve Doğu Asya’daki kapasiteden yararlanmayı tercih etmektedirler. Hatta yeni iş kurmak isteyenler planlarını buna göre yapmaktalar.

Basitçe ifade edeyim, yazılım konusunda Hindistan’da öyle bir kapasite var ki, örneğin sistem şu basitlikte gerçekleştirilebiliyor. Arada taşeron şirketler var, yoksa da hemen kuruluyor. Bu taşeronlar işe göre hemen bir grup çalışan topluyorlar. Bunlar için işyeri ihtiyacı bile yok, kafe veya depo gibi yerlerde bilgisayarları birbirlerine bağlayıp o grup çalışan gerekli işi ucuz ve etkin biçimde gerçekleştirebiliyor. Genel bakışla söylersek, bu tür basitlikteki kapasiteyi bilenler gerektiğinde daha kurumsal mantıkla hareket ediyorlar ve Hindistan gibi ülkelerin imkanlarını kendilerine göre planlıyorlar. 

ABD içinde bu işlerin bu seviyeye getirilmesi için eğitim kurumları yük paylaşabilirler mi? Evet. Ama işte, her adımın bir bedeli var! Bunlar şirket gözüyle bakınca farklı, hükümet olarak bakınca farklı yönlerden görünen konular oluyor. Küresel rekabet ortamında işgücü temini dahil kimin nerede duracağı ve neleri planlayacağı piyasa şartlarına bakılarak belirleniyor.

Bu konuya bir de ABD finans sisteminin küresel yaklaşımıyla bakmak gerekiyor. Aslında bu noktada ABD finansmanı diye bir şey ve bu tarz söylemlerin anlamı bile yok! Ne var? Küresel finansman ve buna başlı gelişen esnek ekonomi koşulları.

Trump yönetimi bu tür konuları kendi politikası içinde değerlendirmekteydi. ABD ekonomisi öteden beri otomasyon, sanayisizleşme, küresel rekabet ve esnek ekonomi denen bir süreci yaşıyordu. Trump bu tespitlere göre kendince gerekli tedbirleri almıştı.

Peki COVID-19 sonrası durum nasıl? Ocak 2021’de başkanlık koltuğuna Joe Biden oturduğunda ABD ekonomisinin kronikleşmeye başlamış sorunları aynı merkezde olacaksa ve eğer yapılacaklar Trump döneminden pek de farklı bir sonuç yaratmayacaksa, bu durumda çözüm nasıl olacak?

Bana pek gerçekçi gelmeyen sözler şunlar: Beceri gerektiren işler için (Sektörel Eğitim Programları – SEP) kurslar açılacak. SEP konusuyla ilgilenenlere bilgi-teknolojisi transferi sağlanacak. Endüstriyel teknoloji ihtiyaçları için özel sektöre destekler verilecek. Üretken firmalar teşvik edilecek, düşünülen sübvansiyonlar var, özellikle küçük ve orta ölçekli şirketlerin sayısı artırılacak. 

Bakılırsa bütün bunlar maliyeti olan konulardır. Ağır maliyetler bazı hallerde şirketlerin kendisine, ama çoğu kere de hükümete yansır. Bu da demektir ki kamu kaynakları bir şekilde kullanılacak. Eğer çok ideal şartlara haiz yatırım ve projeler için kamu kaynakları kullanımı söz konusu olursa bu beklenen sonuçları verecektir, değilse fazlasıyla zarar demektir. Hatta bir işin başlatılması kadar koordineli şekilde sürdürülmesi ve takibi de önemlidir. Eğer iyi başlayan ama sonrasında elverişli şartları kaybeden bir iş hacmi olur ise bu yine işgücüne negatif yansıyacak bir sonuç doğurur.

Bütün bu hususlar aslında ucuz işgücünü ortaya koyan ve dünyada dengesizlik yaratan belli coğrafyaların durumuyla ilgili çok genel bir sorundur. Çin en başından beri bu avantajlarla ekonomisini kurdu ve işletiyor. Bugün Çin avantajlı olmuş durumdadır. ABD bu konuda kendi başına nasıl başarılı olacak, bizler izlemeye devam edeceğiz.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

covid-19-sonrasi-kuresel-ekonomi-ve-turkiye
ÖNCEKİ YAZI

COVID-19 Sonrası Küresel Ekonomi ve Türkiye

DİĞER YAZI

Küresel Krizlerde Ekonomi

Ekonomi 'ın son yazıları

Küresel Kapitalizmin Vizyonu İçinde

Keşifler, sanayi devrimleri, Aydınlanma, Rönesans ve Reform Hareketleri, Fransız İhtilali, ulus devletler ve derken hızla bugünlere gelen insanın serüvenine çok farklı yaklaşımlarda bulunanlar var. Bugünden Sömürgeciliği, Emperyalizmi ve Orta Çağı yeniden hatırlatan yazarlar var. Her şey bir yana, her yaşanan gün, hatta saniye, 8 milyarlık dünya için çok değerli!

Kapitalizmin Kritiği

Güncel konulara ve kavramlara bakarak, kapitalizm gerçeğini, yaşananları, ülkelerin, politikacıların ve entelektüelin durumunu irdeleyelim. Gerçekleri, yanılmaları ve kritikleri gözden geçirelim.

BRICS Hakkında

Güney Afrika'da 22-24 Ağustos tarihlerinde BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) liderler zirvesi 15nci toplantısı gerçekleşiyor. Şimdi önemli soru ortak para birimi olacak mı? Bunu göreceğiz. Ancak böyle bir karar olsa nasıl mümkün olabilir, tarifini yapalım.

ABD’nin Jeo-politikası ve Küresel Ekonomideki Baskısı

Küresel ekonomik şartların aşırı derecede değişiklik göstermesinin mantıklı bir açıklaması olmalıdır. Rastgele gelişmelerin yaşanması şeklinde açıklamalar ve büyük ekonomilerin bunun üzerine politika üretmeleri pek kabul edilebilir değildir. 2008’de başlayan olumsuz dalga Covid-19'dan sonra, bugün Ukrayna’daki savaşın getirdiği olumsuz ekonomik şartları da geçti, gelişmeler salt politika deyip bakılamaz noktada, bugün Ukrayna'da bir savaş oluyorken, Hint-Pasifik’te hemen her an bir provokasyon ile şartlar gerginleştirilmektedir. Normal ekonomi yaklaşımlarıyla "normal, birbirini tetikliyor," şeklinde açıklanabilecek olumsuz ekonomik gelişmelerle, özellikle ABD kaynaklı jeopolitik ve jeostratejik girişimlerle, daha da derin sorunlar olmaya dönüştürülmektedir.

Global Inflation and Geopolitical Situation

Today we focused on the Ukraine issue. On the other hand, we have a big global problem, related to the economy. We do not talk about the relevance of these negative economic developments to the sanctions imposed on Russia, because the world wants this war to end. So who is making sacrifices or will make more, how will the atmosphere of Post-Ukraine develop?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme