AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’tan ABD yönetimine eleştiri geldi. Bulgaristan’da konuşan Tusk, “Donald Trump’ın son kararlarına bakılırsa akla gelen şu ki, böyle dostlar oldukça düşmana ihtiyaç duymayız!” dedi. Bakın Tusk başka neler söyledi?
Tusk yazılı açıklamasında, “Çin’in yükselişi ve Rusya’nın izlediği saldırgan politikalara yeni bir fenomen daha eklendi, ABD yönetiminin kaprisleri,” ifadesini kullandı. Trump’ı eleştiren Tusk bakın başka neler söyledi: “Avrupa’nın ona teşekkür borcu var. Onun sayesinde aslında tüm aldatıcı hayallerimizle vedalaşmış olduk. Anladık ki yardıma ihtiyacın varsa önce kendi kendine yardım etmek zorundasın. Bir yandan transatlantik ilişkilerimizi sürdürürken, diğer yandan da tek başımıza hareket etmek zorunda olacağımız senaryolara hazır olmamız gerekir. Bizim için bu bir sınav olacak ancak her şeyden önce irade ve kararlılığa ihtiyacımız olacak.”
Sofya’da bir araya gelen 28 AB üyesi ülke liderleri “ABD’nin ticaret ve İran politikasını” ele alıyorlar. Tusk, “Liderlerin İran ile yapılan anlaşmaya sadık kalacaklarını teyit etmelerini istiyorum,” dedi. Ayrıca Tusk, “ABD’nin ithal çelik ve alüminyuma yönelik uygulamayı planladığı ilave gümrük vergilerinden AB’nin kalıcı bir biçimde muaf tutulması gerektiğini,” söyledi.
Bu açıklamalarla altı çizilen hususları tekrar ifade etmekte yarar var. Nedir bunlar? AB, ABD ile ilişkilerinde daha da temkinli bir sürece girdi. Ticaretteki sıkışıklıklara ilave olarak Trump’ın oldubittilerinden dolayı olumsuz etkilendikleri açık. AB bundan böyle kendini korumak maksatlı, buna göre alternatif bir politika uygulayacak görünüyor. Bu bağlamda Çin ve İran gibi ülkelerle Avrupa’nın ilişkileri daha da artacak. Rusya’nın yayılmacı ve tehditkar davranışları üzerine Avrupa klasik tehdit algısı ve buna göre savunma refleksi içinde olacak. Balkanlar’da da kalkınma politikalarına daha sıkı tedbirler getirilecek. Ama daha çok vurgulanan husus “birlik ve beraberlik” olmaktadır. Neye karşı? İşte bu açık: Rusya’ya ve ABD’ye karşı.
Bu vizyon ile AB başka bir safhaya giriyor denebilir. Türkiye bu değişikliği kendi vizyonu ile nasıl buluşturacak, birlikte göreceğiz.
