Biden’ın Çin Politikası

26 Kasım 2020
Okuyucu

ABD seçimleri bitti, hemen herkes resmî açıklamayı bekliyor. Joe Biden kazandığı taktirde yine en önemli soru, Biden’ın Çin politikası ne olacak, şeklindedir.

Bilinenler neler? ABD dış tehdit dokümanında yazdığı şekilde Çin ve Rusya (Kuzey Kore ve İran şimdilik bir kenarda dursun) düşman ülkeler sınıfındadır. Donald Trump’ın politikasını biliyoruz. Rusya’nın ticari, mali, teknolojik açıdan ABD’yi geçmesi söz konusu olmayacağından, aslen Çin’e odaklanılmışken, diplomatik ve sosyolojik yöntemlerle meşgul edilmesi yeterli görülmektedir, en basit tarifle uygulanan yöntemin tarifini böyle yapabiliriz. Peki Çin öncelikli olduysa Trump bu ülkeye ne yaptı? Teknoloji ve Ticaret Savaşları ilan etti ve COVID-19 olayında doğrudan Çin’i suçladı.

Çok bilinmeyen bir konu vardır, buna değineyim. Çin’e yatırım yapacak olan küresel ABD şirketleri (örneğin Nike ayakkabıları düşünün,) için Çin devleti o miktarda devlet tahvili almak zorunda idi. Bu özerk Fed’in elini güçlendirdiği gibi durumu kontrol eden ABD’nin de elindeki koz gibiydi. Ancak küreselleşme o denli gelişti ki önemli markalar parça parça üretimlerinde dünyanın her yerinde şirketler açıp üretim yapıp maliyetlerin düşmesinin ve etkinliğin artmasının arayışına girdiler. Parça diyorum ama yazılım da buna dahildir. Bu konu özellikle teknoloji şirketleri için böyle gelişti. Bu durumda iş tersine döndü. İki önemli sonuç ortaya çıktı: Birincisi, ABD durumu kontrol edemez oldu; ikincisi, Çin millileşmesini güçlendirdi.

Yakın zamana gelelim. İşte bu durumdayken Trump, “Önce Amerika!” dedi (buna “sıfır toplamlı strateji” de denmektedir). Dünyanın çeşitli alanlarına dağılan ama daha çok Çin’e yerleşmiş olan ABD üreticilerine “dönün ülkenize,” dedi. Bu uygulama bir yere kadar işe yaramaya başlamıştı. İşsizlik göstergelerinde düzelme olmaya, bütçe rakamları iyiye gitmeye başlamıştı.

Trump Çin’e 2020-21’de 200 milyar dolarlık ABD malı satın almak zorundasın, demişti. Biden bundan vaz geçecek mi, yoksa başka bir öneride mi bulunacak?

ABD’nin küresel politikalarını destekleyen liberaller bu kez kendi kayıplarını ortadan kaldırmak için seçimde Biden’a destek verdiler. Söyledikleri şuydu: “Ulusal politikaları bırakın, biz istediğimiz yerde şirket açar, üretim yaparız, insan kaynağı gibi hammadde de küreseldir. Hatta vergi bile tartışmalı bir konudur.” 

İşte merak edilen konu budur, acaba Biden denklemi çözecek formülü nasıl ortaya koyacak? Şimdiye kadar söylediklerinden bir ipucu göremedik!

Bu anlatımda dikkatinizi çekmiştir, Çin ABD içindeki bu politikadan en fazla yararlanan taraftır. Seçimlerde sessiz kalmakla da bunu göstermiştir. Burada Çin ile işbirliği halindeki küresel şirketlerin ve güçlerin ABD politikasına etkisi varken sonuç zaten bellidir!

Biden her ne kadar görüntü farklı olsa da Çin’i dost ilan edecek değildir, yine düşman kategorisinde kalacak. Yine Gri Bölge uygulaması ile Çin’in çevrelenmesi politikalarına devam edilecek. O halde fark nerede olacak? 

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping liberal ekonomiden yana tavır sergilediğine göre ayrıntıda başka şeyler olmalı, öyle değil mi? Çinliler gülerek işlerinde ilerlemenin devamcısı olacaklardır. Xi Jinping, “ortak projeler yapalım, gerginliğe gerek yok,” diyecektir. Küresel güçler de aynı görüşle açıkça veya dolaylı yolla Çin’i destekleyeceklerdir.

Biden yönetiminin Çin politikası nasıl olacak? ABD rekabeti Çin’den daha ucuz üretim ve ticaret ile mi sağlayacak? ABD küresel şirketleri Çinli şirketleri mi satın alacak? ABD daha fazla yeni teknoloji üretmeli, kendisi için bir cazibe yaratmalı ve Çin’i her bakımdan, ideolojisi dahil, kötülemelidir. Bu tür söylemlerin ne denli basit olduğunu onaylarsınız. Hem on yıllarca sürecek bir rekabetten Çin’in avantajlı çıkmayacağını kim söyleyebilir ki? Çinlilerin karın tokluğuna çalıştığı iş kollarında Amerikalıların onlarla rekabet etmesi için gerekli insan gücü ve altyapı olamaz ki! Biden mı bunu garanti edecek? 

Başka konular da var. Örneğin Avrupa Biden’ı sıkıştıracaktır: “Şu iklim konusunda Çin’i zorla, dize getir. Çin’in silahlanmasının önüne geç. Nükleer silahları kontrol et…” diyecektir.

Trump Hindistan’a gidip, sen üret, Çin’den alacağımıza senden alalım, demiştir. Aralarında stratejik anlaşma oluşmuştur. Hindistan’ın ABD’den beklentisi devam edecektir.

Dahası, Tayvan Hükümetinin ABD’den, “Beni korumalısın!” talebi devam etmektedir. Çin Tayvan’dan vazgeçmediğine göre ortada önemli bir sorun sahası bulunmaktadır. Güney Kore, Japonya ve Tayvan ABD askerleri tarafından korunan ülkelerdir. Güney Çin Denizi’nde Çin’in talepleri vardır ve ABD buralarda da olmak zorundadır. Pasifik’te Beş Göz istihbarat sistemi (ABD, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve İngiltere katılımıyla) görev yapmaktadır.

Çin’in önerileri açık, İpek Yolu (Bir Kuşak Bir Yol) gibi projelerle güzergâh üzerindeki ülkelere önemli miktarlarda sermaye aktaracak. Bu projenin sonunda Çin-Avrupa ticaret yolu etkinlikle işleyecek. Başta Avrupa ve Asya’daki ülkeler, diğer yandan Orta Doğu ve Afrika ülkeleri beklenti içindedir. ABD’nin güvenlik projeleri bu güzergahta Çin’in önünü kesmekle alakalıyken, şimdi Biden’ın ne yapacağı merak konusu olmaktadır.

Bana göre en büyük rekabet konusu ABD dolarının gücünün devam etmesi ile ilgilidir. Çin egemenliğini renminbi ile taçlandırmak isterken Biden’ın ipleri vermesi söz konusu olacak mı, hep birlikte göreceğiz. Asıl rekabet dolar-renminbi arasındadır. Bu arada avro bölgesi kendini düşünecektir. Üstü örtülmeye çalışılsa da para savaşları her şeyden önemlidir. 

Ekonomik, politik ve savunma konuları üzerine yoğunlaşan Güney-doğu Asya Birliği, ASEAN (Association of Southeast Asean Nations) ülkeleri var, kendi aralarında şimdiden bir anlaşmaya vardılar. Kasım 2020’de gerçekleştirilen 37. Liderler Zirvesi kapsamında düzenlenen Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) görüşmesinde, ASEAN üyeleri Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam ile birliğin diyalog ortaklarından Avustralya, Çin, Japonya, Güney Kore ve Yeni Zelanda liderleri, sekiz yıl süren müzakerelerin ardından anlaşmaya vardılar. 

ASEAN küresel GSYİH’nın yüzde 30’na sahiptir. Bu bölgede yaşayan insanların (15 ülke) toplamı 2,1 milyardır.

RCEP anlaşmasının Çin’in Asya-Pasifik bölgesindeki ekonomik hakimiyetini arttıracağı öngörülmektedir. Uygulama zamanında ABD’li ve Avrupalı şirketler serbest ticaret bölgesinin dışında bırakarak, dezavantajlı konuma getireceği düşünülmektedir.Biden ne yapabilir? ABD, Kanada ve İngiltere ile beraber RCEP’e dahil olmaya çalışabilir. Trump bu konuda hatalı davranmış ve ABD’nin anlaşma dışında kalması yönünde adımlar atmıştır. Biden, Asyalı ülkelerle ortaklıklar kuracağız derken en azından bunu kastetmiş olabilir. Peki Xi Jinping, Joe Biden’dan ne isteyecek, bu sorunun cevabı henüz belli değildir?

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Avrupa ve Politika

DİĞER YAZI

ASEAN Jeopolitiği

Politika 'ın son yazıları

80 views

Yerelde Yapısalcılık

Bir olaya bakış yöntemimde felsefe ve tarih olmaz ise ben bunu oldukça eksik görürüm. Hemen herkesin siyaset, seçim, belediye, vs. konuştuğu noktada ben, bu işte temel felsefe ve asıl stratejik açıklama nerede diye arıyorum. Dolayısıyla felsefi yaklaşım ve stratejik bakış tarzı siyaset üstüdür. Benim açıklamalarım bu noktada değerlidir; mevcut yapılanlar gibi değil, başka türlü tartışmaları kapsamaktadır. Açıkça yazayım: Kim kazanacak, iktidar veya muhalefet ne yapacak, türü ifadelerle değil; imar neye göre olmalı, altyapı ve üstyapı nasıl planlanmalı, ülke ekonomisine uyumluluk ne şekilde sağlanmalı, kanunlar ne içerikte olmalı, gibi piramidin üstündeki meseleler önemlidir.
126 views

Emperyalizm

Bugünün anlayışı, küresel imkanlar içinde sahip olunan alanları artırmak ve güçlenmek, değer üretimi rekabetinde gerilerde kalmamak fikri üzerinedir. Ruslar gibi sürekli “kahrolsun emperyalizm” diyeceğinize, “ben hangi değeri üretebiliyorum, hangi büyük pazarda kaça satıyorum,” diye bakın isterim. Bugün ülkeler bazında ABD, İngiltere, Çin, Japonya, Güney Kore, birlik bazında Avrupa Birliği, küresel şirketler bazında sürekli sayısı artan ve yenilik üretenler, esasen bunlar değerleri zorluyorlar ve muhatap alınıyorlar. Daha fazla muhatap alınabilmek için yapılması gerekenler belli! Olan şu: Muhatap alınanların ve değer üreticilerinin daha fazla yayılması fikri!..
137 views

Doku Bozumu

Bu makale Ortadoğu'da kangren olan meseleleri stratejik düzlemde incelemektedir. Mevcut dokuyu bozan yapay düşünceler ile gerçekte olanlar arasındaki farkı bütün çıplaklığıyla dile getirmektedir. Halen bölgede savaş, çatışma, suç, terör, işgal, soykırım, gibi pek çok olumsuzluk yaşanmaktadır. Uluslararası sistem bu olup bitene çare bulamamaktadır. Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Libya, gibi ülkelerin halkları harap ve bitap düşmüş durumdadırlar.
192 views

Devlet-dışı Aktörler

Burada gayet karmaşık, iç içe geçen ve masum insanların istismarına dönük olayları ihtiva eden, bütün gayrimeşru faaliyetleri, politikaları, planları ve operasyonları, terörizmden tutunuz, vekalet savaşlarına, buradan iç savaşlara, gri bölge operasyonlarına, meşru görünse de esasen çıkara hizmet edenlere, meşru siyaset yapmak ve bunu geliştirmek varken, siyaset alanını anti-demokratik yöntemlerle daraltanlara kadar, birçok durumu kısaca da olsa açıklama imkânımız oldu. Meşruluk ile gayrimeşruluk arasındaki perdeyi görmek veya belirlemek çok çok önemlidir. Ben de sizler de hep birlikte bu dünyada birer aktörüz, tıpkı devletler, hükümetler, liderler, şirketler, gibi. Politika, insana has bir yetenek, işlev ve özelliktir. Meşruiyet dahilinde kalabilmek çok önemlidir. İnsanlar, istikrar, barış ve esenlik içinde yaşamayı, gelişmeyi, evlatlarını refah ve güven içinde yetiştirmeyi istemektedir.
127 views

ABD ile Yeni Bir Sayfa mı?

Geleceğe bakıyoruz, öyle değil mi? Mesela NATO’nun genişlemesi yönüyle İsveç’e onay verildi, bunun karşısında F-16 modernizasyonu gerçekleşecek. Hatta şimdiden aradaki başka tıkanıklıkların giderilmesi açısından olumlu açıklamalar yapılıyor, kamuoylarına bilgiler veriliyor, bunların bir anlamı olmalı.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme