Kabil Havaalanı Görevi ve Türkiye

28 Ağustos 2021
Okuyucu

Kabil Havaalanı işletme görevi ile ilgili görüşmeler sürüyor. Bu konuda çeşitli bilgiler yayımlanıyor. Batılı bazı kalemler Türkiye’nin Afganistan yolu ile bölgede başka amaçlarının olabileceğini yazıyor. Türkiye’de muhalefet ise ne işimiz var Afganistan’da demeye çalıştı, şimdi sessiz. İşte tam bu ortamda konu daha fazla önem kazanıyor.

Türkiye’nin Afganistan’daki rolü genel olarak NATO’nun ISAF misyonu ile açıklanır. 27 Ağustos 2021 tarihi itibarıyla da bu misyon tamamlanmıştır. Halen Kabil’de Türkiye Cumhuriyeti Büyük Elçiliği her türlü faaliyeti koordine etmektedir. 

ABD Başkanı Joe Biden 31 Ağustos 2021 itibarı ile askerlerini Afganistan’da çekme emrini aylar önce verdi. Daha sonra 14 Haziran 2021’deki NATO zirvesi vesilesiyle gerçekleştirilen görüşmelerde Türkiye’nin Kabil Havaalanı’nda işletme rolü üstlenebileceği açıklandı. Ancak Ağustos 2021 ortasından itibaren hızlanan Afganistan’dan çekilme süresince, ülkenin büyük ölçüde kontrolünü eline alan ve devletleşme yönünde hazırlıkları görülen Taliban’ın, Türkiye’nin bu Kabil Havaalanı görevine pek sıcak bakmadığı açıklandı.

Konuyla ilgili geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Erdoğan en son durumu açıkladı. Kabil Büyükelçiliği’nde Taliban ile üç buçuk saatlik bir görüşme yapılmış. Buna göre Kabil Havaalanı’nın güvenlik işi Taliban’da, işletmesi ise Türkiye’de olacak şekilde bir teklif plan üzerinde görüşülmüş. Öyle anlaşılıyor ki bu talep Taliban’dan gelmiş. 

Taliban bu konuyu baştan neden düşünmedi, sonradan fikir değiştirerek teklif etmiş olabilir? Başından beri ifade etmekteyim, iki konu var: Bunlardan birincisi, Kabil Havaalanı işlemezse en başta Afganistan halkı zarar görür. O ülkeyi her kim yönetecekse bilmeli ki Kabil Havaalanı işletilmeden dünya ile irtibatı olmaz. Sağlıktan tutunuz ekonomiye kadar her konu için Kabil lojistik ve irtibat merkezidir. Çevre ülkelerden bağlanan karayolları ile ülkenin ikmali ve tedarik zincirleri istenen verimlilikte desteklenemez.

İkinci konu ise Taliban’ın veya yerel başka unsurların, bir havaalanını işletebilecek teknik kapasitede olmamasıdır. Bu değerlendirme ile ortaya şu çıkıyor, Türkiye başından beri bunu bilerek ve 2015’ten bu yana bu görevi yaptığından dolayı, sağlam bir öneride bulundu, fakat Taliban bunun farkına yeni varıyor.

Gelelim başka meselelere. Sıralayalım: Türkiye Yeniden Asya Vizyonu ile Orta Asya’da olmak istiyor. Afganistan önemli bir ülke. Çin’in İpek Yolu Pakistan ve Türkmenistan’dan geçiyor. Özbekistan’dan Pakistan, Gwadar’a bir yolun daha açılması hesap ediliyor. Halen Afganistan bakir bir bölge sayılır. Bu konunun önemini gösteren haritayı Afganistan’ı Neler Bekliyor başlıklı yazımda yayımlamıştım. 

Diğer bir konu güvenlik. Afganistan, Orta Asya ve Hint-Pasifik düzleminde terörle ilişkisinden dolayı ciddi riskleri barındıran bir bölgedir. Afganistan’ın güvenli olmaması halinde domino taşı gibi bütün ülkeler, ki en başında Türk Cumhuriyetleri vardır, bunlar olumsuz etkileneceklerdir.

Afganistan için tehdit terördür. Bu yönde endişeler vardır. Dahası kaotik bir durumun oluşacağı yönünde değerlendirmeler mevcuttur. Burada bir ikilem doğuyor, Afganistan ve diğer bölge ülkeleri, ki burada Türk Devletlerinden bahsediliyor, teröre mi teslim edilmeli, yoksa insani vazifeler için belli ölçülerde risk mi alınmalı? Bu sorunun cevabını anayasal çerçevede verecek bir sisteme sahip olunduğu açıktır.

Türkiye’nin bölgedeki yakın ortağı bellidir: Katar. Bu ülke, Doha görüşmelerine ev sahipliği yapan Taliban’ın güvendiğidir. Pakistan, bölgedeki her adımda ve Afganistan için asli bir ülkedir. Hatta bir Avrupa Birliği (AB) ülkesi olan Macaristan ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) üyesi Azerbaycan da Türkiye ile birlikte Afganistan ve bölgedeki çeşitli faaliyetler için proje geliştirebilir. Bu ülkeler değişik denklemler kurulmasına elverişli görülmektedir. Ancak bunların ötesinde Türkiye’nin kendisi ABD, AB, Çin, Rusya, Türk Cumhuriyetleri ve diğer bölge ülkeleri için sigorta niteliğindedir.

Eğer Taliban tanınacak ise Kabil Uluslararası Havaalanının uluslararası standartlarda yönetilmesinin tanınması da bir basamaktır, Taliban için aranacak bir kazanç hususudur. Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı ICAO çok disiplinlidir. Taliban burayı doğru işletmez ise ICAO dünya havayollarına uçuşa izin vermeyecektir. Eğer Türkiye ve Katar Kabil havaalanını işletirse ICAO burada uçuşa izin verebilir.

Türkiye için birincil mesele Taliban’dan ziyade Afgan halkı ve bölgenin barış ve istikrarı olduğuna göre böyle zorlu bir göreve aday olması, omuzlarını yükün altına koyması anlamı taşımaktadır ve o yük gerçekten büyüktür.

Şimdiden spekülasyonlar başladı, Türkiye eğitim görevi de üstlenebilir diye. Olabilir elbette. Daha önce yine Cumhurbaşkanı Erdoğan ifade etmişti, Libya benzeri bir destek verilebilir diye. Bu çok kapsamlı ve önemli bir konu halinde ele alınabilir. Hatta Batılı medya organları ve fikir adamları da yazıp çiziyor, acaba Türkiye, Afganistan’a kendi inisiyatifiyle girerse, daha başka güçlü bağlar kurar ve genişler mi diye. Bakalım olaylar nasıl gelişecek…

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Neomedyeval Çağ

DİĞER YAZI

Yeni Hakimiyet Mücadelesi

Politika 'ın son yazıları

52 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
96 views

İsrail, İran ve Gazze

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve "bugün Gazze'de üçüncü aşamaya geçtik" dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.
72 views

Modern Rekabet

Burada modern rekabetin küreselleşmesi öyküsünü kendi içindeki kavramlarını tartışarak, Rusya ve Çin örnekleri üzerinden otoriter yönetimlerin eleştirisini yaparak açıklayacağım. Kavramsal olarak "modern rekabet" anlayışını bu şekilde açıklama imkanı bulacağım. Sonlara doğru kapitalizmin yozlaşmasını açıklayacağım. Bu kısımda da Anglo-Sakson yapıyı ve Kıta Avrupa'sını işaret edeceğim. Burada anlaşılması gereken şu olacak: Demokrasi ve insanlığın gelişimi kimsenin insafına kalmamalı, rekabetin yapılma amacı değer üretmek esaslı olmalı.
68 views

Seçimler ve Beka

31 Mart Yerel Seçimleri gerçekleştirildi ve Türk demokrasisi kazandı diyoruz. Ben ise size bu seçimleri örnekleyerek bir "beka seçimi" ne demek oluyor, bunu açıklayacağım. Buradan hareketle yapılması gerekenleri de gözden geçirmiş olacağım.
92 views

Politikada Gri Kavramlar

Size politika amaçlı yapılan propaganda konusu içinde yer alan kavramsal bir temayı sunuyorum, grilik. Gri kavramların dış ve iç politika yansımalarına bakacağım. Özellikle ABD dış politikasında kendi çıkarına yaklaşımlar sergilemesi neticesinde görülen gri kavramlar konusunu işleyeceğim. Buna örnek olarak Filistin-İsrail, terörle mücadele, sözde soykırım tasarısı gibi konular da yer alacak.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme