putin-asil-dusmani-tarif-etti
Putin Asıl Düşmanı Tarif Etti

Putin Asıl Düşmanı Tarif Etti

22 Kasım 2015
Okuyucu

Terör biter mi? Bitmez. Bitsin istenir mi? İstenmez. Bu curcuna ne o halde? Politik. Ölen insanlara yazık değil mi? Yazık. Kim kazanıyor? Kötüler. RT’de yayımlanan Putin’in konuşması dikkat çekici konulara temas ediyor. “Bu olanlar gerçek hayattaki Game of Thrones” diyor Putin. İlginç!..

Ankara, Şarm el Şeyh ve Paris katliamları derken bugün dünya küresel terör örgütü IŞİD ile yaratılan bir fırtınanın sağanağına sokuldu ve tartışıyor; yeni küresel tehdit bu mu, bundan nasıl kurtulmak mümkün olacak, bu kaçıncı dünya savaşı?..

G20’de Vladimir Putin’in, “Bu salonda IŞİD’e destek veren var,” çıkışı yeni bir tartışma başlattı. Demek ki IŞİD’i yaratan güçler ve destekleyenler var. Bu bir politik proje. O kadar da küçük hedefleri yok bu politik proje peşinde koşanların ki küresel düzeyde bir tehdit unsuru yaratabildiler ve bugün dünya bunu konuşabiliyor.

RT’de yayımlanan (https://www.youtube.com/watch?v=1Ws0FNjLGZI) Putin’in yeni konuşmasını izliyorum. Putin, Valdai Discussion Clup’te konuşuyor. “The World order: New rules or no rules.” Adı verilen bir toplantıda açıklıyor. Adeta Putin bugün dünyanın aradığı cevapları veriyor. IŞİD’i (ISIS) yaratan ve destekleyen bir ülkeyi ima ederek konuşuyor ve “Bu bir politika,” diyor. Bazı ilginç ifadeleri özetleyeyim: “Amerika’nın politikası altındaki ülkelerin durumu pek iyi değil. Tek taraflı koalisyonlar önceden planlanıyor.” Soralım, bu tek taraflı koalisyonun müttefikleri kimler? Devam ediyor: “Suriye’deki bu tablodan bugün politika ve ekonomide dünya liderliği yapanlar sorumludur ve IŞİD gibi terör örgütlerini yaratanlar da bunlardır.” Önceden hazırlık var, Putin soruyor: “Krizlere liderlik edenler kimler? Krizlere önceden hazırlıklı olanlar liderlik ediyor!.. Esad’la savaşa kim destek verdi, kim Esad’a karşı savaşanların eline silah verdi, IŞİD’e kim silah verdi? Suriye’de paralı askerler savaşıyorlar. Kim daha çok para alırsa o saldırıya geçiyor. Para ödeyenler var. Suriye’deki savaşa kim para ödüyor? IŞİD petrolü ele geçirdi. Bu para kazandırıyor. Petrol satın alanlar belli, neden açıklamıyorlar? Amerika bunu bilmiyor mu, takip edecek gücü mü yok? Amerika müttefiklerini düzenleyemiyor mu? Esad’ı devirmeye silah verenler bugün IŞİD yaptı diyorlar…” Videoyu izlemenizi salık veririm.

Putin ABD’nin müttefiki mi? Dünya Savaşları zamanını işaret ederek “müttefikiz” dedi. Ama aslı işaret ettiği şu idi: Rusya’nın etki alanını yeniden dizayn eden ABD başta olmak üzere Batı kulübü, ki buna İsrail de ortak, birer birer etkili oluyorlar. Kafkaslar, Orta Doğu ve Orta Asya’da buna dair politik ve ekonomik cephe değişimleri oldu. Ukrayna da, Suriye de bunlardan biridir. Tv konuşmasında Putin, Ukrayna meselesine değinmedi ama Suriye üzerinden ABD ile aynı müttefiklik sistemini işletmediklerine vurgu yaptı. Dolaylı olarak Putin, “Dünya petrol fiyatlarını etkiliyorlar, Rusya’yı Ukrayna’dan dolayı cezalandırmak istiyorlar, bize bunu söylemek isteyenler var, ancak aynı zamanda Suriye’yi karıştırıyorlar…” demeye getiriyor olsa gerek.

Ben dönüyorum ve bu politikadan sıyrılıp insanlıkla ilgili başka bir cepheyi düşünmeye çaba gösteriyorum. Türkiye’deyim. “Onlar da bizim çocuklarımız. Dağa neden gittiler? Bu ülkeye barış ve özgürlük gelsin diye savaşıyorlar…” Böyle diyordu Kürtçülük siyaseti yapan bir yetkili. O söylediği “özgürlük savaşçıları” masum insanları öldürüyor ve “bu terör değil” demeye getiriyor. Bu duruma olumlu yaklaşıp, bir entelektüelin empati yapmak istediğini düşünüyorum. Acaba mı? Aklıma şu soru düşüyor, biri de çıkıp Paris’in banliyölerinde sıkışmış bir hayatta ezilen veya Felluce’de ailesinin katliamına tanık olan dünün çocuğu bugünün genci için ya şunu derse: “Onlar da bizim çocuklarımız!..” Yanlış mı bu soru? Dünyadaki eşitsizliklerin savaşını bilinçli şekilde verdiklerini söyleyemesek de bu çocuklar çıkar peşinde koşan politikacıların savaşlarının etkiledikleri insanlar değiller mi? O zaman başka bir soru çıkıyor ortaya: Dünya var olduğundan bu yana suç ve suçlu var, olmasa mıydı? PKK’lı bebek katili denilenlerle IŞİD’li kafa kesen denilenler, sebep ne olursa olsun sonuç olarak bir suç işlemiyorlar mı? Suça empati yapabiliyoruz, hatta bazı hastalıklara da, örneğin şizofreniye de empati yapabiliyoruz, bu üst aklın normal düşüncesidir, değil mi?

Başka üst akıl ise politika yapmakla meşgul. Politika karmaşık bir denklemle ortaya konur ise insanlığın hafızasında tuttuğu bütün değerler sorgulanır oluyor. Bunu kim yapar, kim ne kazanır? Tarafların tümü kaybeden ise kazanan kim? Kötü! Politikaları ile akıllara kötü düşünceler koyan kim? Kötü olan, değil mi? Peki, asıl kötü kim? IŞİD petrolünü satan kim ise kötü de o mu? Bu delil bile asıl kötüyü tanımlamak için yetmez. Arada taşeronlar vardır, bunlar kötülüğe hizmet edenlerdir ama asıl kötü bu değildir. Çünkü asıl kötü salt para kazanmak için böyle bir küresel projeyi yapmaz, daha uzun vadeli ve çok köklü bir kazanç peşinde olmalıdır. Büyük resme uzun vadeli şekilde bakalım, bu durum sonucunda en çok kazançlı çıkan kim ise o kötüdür. Orta Doğu’da ve civarında olup bitenlere bugün sessiz kalan ve kıs kıs gülen kim olabilir acaba? Bu asıl kötü suç işliyor; beline patlayıcı saran, tetik çeken, politikalarını belirgin şekilde geliştiremeyen, teröre yardım ve destek veren suçlu değil mi? Aklınca empati yapmaya çalışan ve asıl kötünün işine yarayacak kafa karışıklıklarına destek verenler suçlu değil mi? “PKK özgürlük peşinde,” “IŞİD bu küresel çarpıklığın eseri,” “İslam zaten kötülük üreten bir din…” demek acaba kime yarıyor?

Peki, asıl kötü bütün bunlara yukarıdan bakıp kötülüğünü daha da büyütmüyor mu? Kendini akıllı, entelektüel, masum, bilim insanı, politikacı, hakim, savcı, cemaat lideri görenler asıl kötülüğün büyümesine doğrudan veya dolaylı destek verip ateşe odun atmıyorlar mı? Şimdiki soru ne? Asıl kötülüğü yapan, akıllıyı bile bu kötülük ateşinin büyümesinde kullanan nasıl ortadan kaldırılacak? Asıl kötünün önünde bugün dünya durmayacaksa yarın başka bir terör projesiyle mi ilgilenecek? Obama diyor ki, “IŞİD’e nefes aldırmayacağız, tüm kaynaklarını keseceğiz.” Güzel strateji. Ama o zaten bugünün üzerinde durulması istenen bir projesi, verilen desteklerle kontrol ediliyor. Peki, yarın asıl kötü başka bir terör örgütünü biz masumların önüne sürerse o vakit de ona mı döneceğiz? İşimiz o mu olacak?

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

g20-sonrasi-durum
ÖNCEKİ YAZI

G20 Sonrası Durum

sicak-dogu-akdeniz
DİĞER YAZI

Sıcak Doğu Akdeniz

Politika 'ın son yazıları

84 views

İsrail, İran ve Gazze

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve "bugün Gazze'de üçüncü aşamaya geçtik" dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.
60 views

Modern Rekabet

Burada modern rekabetin küreselleşmesi öyküsünü kendi içindeki kavramlarını tartışarak, Rusya ve Çin örnekleri üzerinden otoriter yönetimlerin eleştirisini yaparak açıklayacağım. Kavramsal olarak "modern rekabet" anlayışını bu şekilde açıklama imkanı bulacağım. Sonlara doğru kapitalizmin yozlaşmasını açıklayacağım. Bu kısımda da Anglo-Sakson yapıyı ve Kıta Avrupa'sını işaret edeceğim. Burada anlaşılması gereken şu olacak: Demokrasi ve insanlığın gelişimi kimsenin insafına kalmamalı, rekabetin yapılma amacı değer üretmek esaslı olmalı.
60 views

Seçimler ve Beka

31 Mart Yerel Seçimleri gerçekleştirildi ve Türk demokrasisi kazandı diyoruz. Ben ise size bu seçimleri örnekleyerek bir "beka seçimi" ne demek oluyor, bunu açıklayacağım. Buradan hareketle yapılması gerekenleri de gözden geçirmiş olacağım.
82 views

Politikada Gri Kavramlar

Size politika amaçlı yapılan propaganda konusu içinde yer alan kavramsal bir temayı sunuyorum, grilik. Gri kavramların dış ve iç politika yansımalarına bakacağım. Özellikle ABD dış politikasında kendi çıkarına yaklaşımlar sergilemesi neticesinde görülen gri kavramlar konusunu işleyeceğim. Buna örnek olarak Filistin-İsrail, terörle mücadele, sözde soykırım tasarısı gibi konular da yer alacak.
148 views

Yerelde Yapısalcılık

Bir olaya bakış yöntemimde felsefe ve tarih olmaz ise ben bunu oldukça eksik görürüm. Hemen herkesin siyaset, seçim, belediye, vs. konuştuğu noktada ben, bu işte temel felsefe ve asıl stratejik açıklama nerede diye arıyorum. Dolayısıyla felsefi yaklaşım ve stratejik bakış tarzı siyaset üstüdür. Benim açıklamalarım bu noktada değerlidir; mevcut yapılanlar gibi değil, başka türlü tartışmaları kapsamaktadır. Açıkça yazayım: Kim kazanacak, iktidar veya muhalefet ne yapacak, türü ifadelerle değil; imar neye göre olmalı, altyapı ve üstyapı nasıl planlanmalı, ülke ekonomisine uyumluluk ne şekilde sağlanmalı, kanunlar ne içerikte olmalı, gibi piramidin üstündeki meseleler önemlidir.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme