terorle-basari-olmaz
Terörle Başarı Olmaz!

Terörle Başarı Olmaz!

16 Ağustos 2019
Okuyucu

ABD kuzey Suriye’de işgalci konumuna düştü. Küresel radikal terör örgütü DAEŞ’e savaş ilan etti. Körfez ülkelerini, NATO’yu ve Avrupa’yı konuya dahil etmek istedi. Ona uyanlar oldu. Sebep: Çıkarcılık. Ama savaştıkları yer Levant denilen alanda, Doğu Akdeniz coğrafyasında. DAEŞ ile işi nerdeyse bitti. Şimdi bölgede nasıl tutunacak, hangi meşruiyetle? Terör yine devrede. PKK/YPG payanda oluyor ABD ve diğer taraftarı güçlere.

Terörün bilinen başlangıcı iki bin yıl öncelerine dayanıyor ve Ortadoğu’da uygulanıyor. Bugüne dek, terörizmin tarihini inceleyenler ortak bir sonuca varıyorlar, bu yöntemi uygulayanların isteklerini elde etme ve başarılı olma ihtimali neredeyse yok. Max Abrahms “Terörizm Neden İşe Yaramıyor?” isimli makalesinde ABD terör listesindeki 28 örgütü inceliyor ve sonuç itibarıyla başarı ihtimalini en fazla yüzde 7 olarak buluyor. Audrey K. Cronin “Terörizm Nasıl Sona Eriyor?” isimli kitabında 457 terör örgütünü masaya yatırıyor ve sonuçta stratejik seviyede başarı ihtimalini yüzde 6 olarak açıklıyor. Yapılan bu incelemeler bize terörizmin sonuç vermediğini göstermektedir ve bunlar birer kanıt niteliğindedir.

“11 Eylül” İkiz Kuleler saldırısı için teröristler en fazla beş yüz bin dolar harcadılar. Küresel Terör Savaşı’nın başlamasına sebep oldular. Ölenlerin yanında maddi hesapların önemi elbette olmaz, ama bu olaydan sonra ABD’nin harcamaları ölçüsünde parasal karşılığı yarım trilyon dolardan fazla oldu. Bütün bunlar gösteriyor ki; terör örgütü aslında asıl amacı elde etmiyor, başka etkiler yaratıyor. Bu durumda terörün karakteri kanserli bir hastalık yaratmaktan öte değildir.

Terör bulunduğu yere kötülüğün ötesinde bir getirisi yoktur. Hatta Cronin teröre ve bundan yararlanmak peşinde koşanlara o kadar karşı çıkıyor ki, “Şiddetin uluslararası dili var, ama bu ahlak için de geçerli!” diyor. Uyuşturucu parasıyla zengin olmayı ahlak bakımından kimler onaylayabilir? Ya terörle politik amaç elde etmeyi bekleyen bir devlet varsa, bu devlet meşru düzende kendini nasıl savunabilir?

İnsanlık değerleri adına söylüyorum, böylesi ahlaksız bir çatışma tarzına Asimetrik Savaş gibi akılda acaba dedirten tanımlamaları kullanmak yanlıştır. Söylerken öyle, asimetrik, ama bu bir savaş değil! Bu düzmece bir yöntem, düşman veya hasım karşısına cesurca çıkmak yerine, onu oyuna getirerek, hazırlıksızken, hatta çatışmanın tamamen dışında masum bir konumdayken, zarar vermeyi kapsıyor. Durumu bu şekilde ifade ettiğimizde bakın sonuç nereye çıkıyor: Saygın bir ülke hasmını her hâlükârda tökezletmek istiyor, ama kendi adını böylesi pis bir işe karıştırmak istemiyor, ya mevcut terör örgütlerinden birini kullanıyor ya da bir gizli servisin örtülü çalışmasıyla yenisini imal ediyor.

Dahası da var, aşı yöntemi! Az da olsa kendi bünyesine mikrobu kabul edip sonra olanı kendi savaşı ilan etme yöntemini hiç düşündünüz mü? Bu durumda silah şirketlerine iş imkânı yaratılıyor, bütçeden büyük paralar ayrılıyor, kişisel çıkarlar için kullanılıyor, politik açıdan bir meşguliyet yaratılıyor ve halktan oy toplamanın bir gerekçesi olarak gösteriliyor, makro-ekonomik göstergelerde belli ölçeklerde büyüklükler yaratılıyor, küresel amaçları elde etmek için enerji kaynaklarının kontrolü sağlanıyor…

Eskiden savaşların hazırlığı bir-iki yıl, ateşli haliyse en az aylar sürerdi. Şimdiki tablo; karar ver, para ver, sonuçları izle… Burada ispat edilecek bir şey yok; olan oluyor, bir şey yapmak gerekiyor ve yapılıyor da. Bu örneklerde saygınlık tamam, ama ahlaksızlık var! İşte günümüzde bu ahlaksızlık da bir yöntem olup çıktı ve masumların zarar görmesine göz yumuluyor.

Her şeye rağmen terörizm tehdit gösterilmeye devam edilen bir konudur. NATO bile terörü tehdit ilan etmiştir. Madem teröristler açısından sonuçta bir başarısızlık söz konusu, peki bu iş neden yapılıyor? Bu bir tür iş kolu olmuş halde, bu dudumda dünyayı ikna edecek daha büyük bir korku gerekmektedir. Bu nedir dersiniz? Nükleer terörizm. Bu tehdit, şiddet ve korku konusunun yerleşmesi için bazı çevreler büyük bir çaba sarf ediyor, ama kendi nükleer silah üretim faaliyetlerinden asla vaz geçmiyorlar. Cidden, ya terörist bir grup kontrolden uzak bir şekilde nükleer silahı yapar ve kullanır ise bu kez bu masum dünyaya ne olur? Bu işin sonu yok gibi görülüyor; konu insanın tarihi!

Terörle bir yere varılır mı? Kavramsal olarak, insanları korku ve baskı altında tutarak belli çıkarlar elde edebilirsiniz. Ancak bir daha istikrardan ve insan haklarından bahsedemezsiniz. ABD, Suriye bölgesine gelip yerleşti. DAEŞ, PKK/YPG derken, Suriye kuzey-doğusu bölgesinde yaklaşık yüz bin kişiye aylık maaş vererek, onlarla politik kazanım elde etmenin peşinde görünüyor. Böyle bir amacı etrafındakilere de kabul ettirmenin çabasında.

Meşru, ortaklığı kanıtlanmış, uluslararası belgelere müttefik olarak sayısız imza atmış, ticari olarak iş yaptığı ülke Türkiye ile başat güç ABD’nin, “Bu da benim ortağım,” dediği PKK/YPK hiç eşit olabilir mi? Bu nasıl bir mantık? Ahlakla da bağdaşmıyor!

Herhalde ABD, araştırmacıların söylediği gibi terörle başarı şansının yüzde 6-7’ler mertebesinde olduğunu kendisi de bilmektedir. Bu ancak uygulandığı alanlarda belli süre hastalık yaratır. ABD, bir hedeflediği ülkeye hastayken belli konuları kabul ettirmeyi politik argüman görüyor. Çok akıllıca mı diyeceğiz? Bu nasıl bir psikoloji?

Kuzey Suriye’de Türkiye ile ABD yeni bir sürece girmiş ve Güvenli Bölge inşa etmek istiyorlar. Bu gerçekleşebilir mi diye endişe duyanlar çoğunluktadır. ABD ne yaptığını biliyor! Düşünceye bakın: “Nasıl olsa teröristin kendisinin başarılı olma olasılığı düşük, bu durumda teröristi başka bir şeye çevireyim ki kazanan ben olayım!” Teorik kurgu budur.

ABD terör örgütlerini para aklar gibi aklamaktan vazgeçmeyi düşünmelidir. Türkiye ABD’ye bir fırsat veriyor, meşru olan yolda çıkarını uygulasın. Meşruiyet için dolaylı oyunlara girmek bir başat güç için yakışık alıyor mu? Sonra ne olacak? Fırat’ın batısı Rusların, doğusu Amerikalıların, güneyi İsrail’in mi diyeceğiz? Peki, o kadar masum insanın hayatı ne olacak?

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

suriye-meselesi-ve-milli-guc
ÖNCEKİ YAZI

Suriye Meselesi ve Milli Güç

abd-iraka-mi-donuyor
DİĞER YAZI

ABD’nin Demokratik Militanlaşma Formülü

Politika 'ın son yazıları

10 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
59 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
101 views

İsrail, İran ve Gazze

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve "bugün Gazze'de üçüncü aşamaya geçtik" dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.
77 views

Modern Rekabet

Burada modern rekabetin küreselleşmesi öyküsünü kendi içindeki kavramlarını tartışarak, Rusya ve Çin örnekleri üzerinden otoriter yönetimlerin eleştirisini yaparak açıklayacağım. Kavramsal olarak "modern rekabet" anlayışını bu şekilde açıklama imkanı bulacağım. Sonlara doğru kapitalizmin yozlaşmasını açıklayacağım. Bu kısımda da Anglo-Sakson yapıyı ve Kıta Avrupa'sını işaret edeceğim. Burada anlaşılması gereken şu olacak: Demokrasi ve insanlığın gelişimi kimsenin insafına kalmamalı, rekabetin yapılma amacı değer üretmek esaslı olmalı.
72 views

Seçimler ve Beka

31 Mart Yerel Seçimleri gerçekleştirildi ve Türk demokrasisi kazandı diyoruz. Ben ise size bu seçimleri örnekleyerek bir "beka seçimi" ne demek oluyor, bunu açıklayacağım. Buradan hareketle yapılması gerekenleri de gözden geçirmiş olacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme