venezuela-ve-demokrasi-tartismasi
Venezuela ve Demokrasi Tartışması

Venezuela ve Demokrasi Tartışması

25 Ocak 2019
Okuyucu

Dünyada Venezuela krizi büyüyor. Başkan Nicolas Maduro ABD ile tüm ilişkilerini kesti. Yaşananların asıl sorumlusunun ABD olduğunu Devlet Başkanı Maduro söylüyor. ABD ise “Muhalif lider Juan Guaido geçici başkandır,” diyor. Demokrasi bu demek mi? Bu bir yöntem mi?

Demokrasi, Politika ve Bölünme

ABD, 1950’lerin başından bu yana uluslararası sistemde, ama öncesinde, 1900’lerden itibaren komşusu olan Latin ülkelerine yatırım yapar. Eğer konu enerji veya özelinde petrol ise bu en önemli ticari metayı kontrol edecek politikalarda ABD Ortadoğu için uyguladığı stratejiyi Latin ülkeleri için tam anlamıyla uygulamamaktadır. Sosyo-kültürel bakış açısı burada kendini bütünüyle göstermektedir. ABD bir taraftan Mısır’da halkın oyu ile seçilmiş Muhammed Mursi yerine darbeci general Abdül Fettah el Sisi’yi destekler veya Suudi Arabistan Kralı’nın Yemen’e saldırılarılarına göz yumar, muhalif gazeteci olarak tanımlanan Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul Başkonsolosluk binasında parça parça doğranmasına uzunca süre cevap veremez, ama diğer taraftan adaleti, özgürlükleri ve demokrasiyi savunur. Nedeni bellidir. Bugün Latin Amerika ülkesi Venezuela’da yaşananları dile getiriyoruz. Ama biliyoruz ki bu coğrafyada kurallar kendine özgüdür. Komşuluk ilişkileri, politik algı, demokrasi kültürü…

Kirli eller Venezuela’da, sahip olunan politik kültürün içinde bazı işler yaptılar. Bu 2000’lerin başından itibaren başlatılmış bir iştir. Ordu ve polis teşkilatının içinden belli kesimleri Başkan Chavez’e ve devamcısı Maduro’ya muhalif hale getirerek, ekonomiyi inanılmaz bir enflasyonist baskı altına sürükleyerek, bürokrasideki adaletsizlikleri ve rüşveti medyaya servis ederek, halkın kendi içinde bölünmesine sebep olarak, halkta bir gelecek endişesi yaratırken eylemcilere para ödeyerek, muhalefeti sokağa çıkararak, son olarak ise Amerika’da eğitim görmüş Juan Guaido’yu geçici başkan olarak tanıyarak, tam bir politik müdahalede bulunuyor. Buna “darbe” diyenler az değildir.

Dünya ikiye bölünüyor. ABD tarafında duran Latin ülkeler ve Avrupa; karşısında Türkiye, Rusya ve Çin gibi ülkelerin yanı sıra Latin ülkelerden bazıları var. Bu fikirsel bir ayrım olduğu gibi politik bakış açılarıyla da ortaya çıkmış olabilir. Ama neticede Guaido’yu destekleyen ülkeler, meşru başkanlık ve (daha başka söylersek,) demokrasi meselesi ile sadece Venezuela’daki insanları bölmemiş, bir bakıma dünyayı da bölmüştür.

Sebep: Petrol

Sebep bellidir. Hiç tereddüt yok ki bir ülkede millileşmek, enerjiyi kendi kontrolü altına almak gibi önemli politikalar yürütülmeye başlandı ise karşısında diğer güçlülerin politik tepkileri belirginleşecektir. Hele bu dev petrol lobileri ise yöntemler ve sonuçlar bellidir. Venezuela’da efsanevi Başkan Hugo Chavez 1999’da başa geçmiş ve petrol şirketlerinin millileşmesine dair ABD karşıtı agresif politikalar yürütmüş idi.

Petrol deyip geçmeyelim, Venezuela OPEC üyesi ülkedir. OPEC ülkeleri dünya petrol rezervinin yüzde 81.5’ine sahiptir. Petrol piyasalarında fiyat belirleme gücüne sahiptir. Dünyada bilinen petrol rezervlerinin, 2017 rakamlarına göre (OPEC Bulletin, Haziran 2017), yüzde 24.8’i (302.25 milyar varil) Venezuela’dadır. En büyük alıcısı ABD’dir. Doğalgazdan da bahsedelim, dünya rezervinin yüzde 3.1’ine (5.7 trilyon metreküp) sahiptir.

Venezuela’da Bir Oldubitti mi?

Juan Guaido (35) politikanın içindeki biridir. Tepeden inme değildir. Venezuela’daki ana muhalif siyasi partilerden biri olan Halk İradesi’nin (2009) kurucu üyeleri arasındadır. Politika sahnesinde meşru muhalif söylemleri bu dönemden beri gelmektedir. Guaido, ilk olarak 2011 genel seçiminde milletvekili olmuştur. 2016’da Vargas Eyaleti milletvekili olarak Mecliste yer almıştır. Halk İdaresi Partisi lideri Lopoldo Lopez’i belli sebeplerden dolayı Maduro halen ev hapsinde tutmaktadır. Çok değil, Guaido 23 Ocak 2019’da birden öne çıkarak halkı sokağa dökmeyi başarabilmiştir. Önce birkaç bin kişiye hitap etmiştir. Orduyu darbeye davet etmiştir. Sebep olarak Maduro’nun meşru başkan olmadığını söylemektedir. Yeni başkan seçilene kadar kendisinin geçici başkan olduğunu açıklamış, ülkelere mesaj göndermiş ve “geçici dönemi yönetmek için başkan olarak beni tanıyın” demiştir. Üstüne ABD Başkanı Trump’ın Guaido’nun başkanlığını tanıdıklarını açıklaması ile konu bu şekle dönüşmüştür.

Biraz daha yakından bakalım, Venezuela’da neler yaşandı? Öncesinde Venezuela’da dev petrol firmalarının güdümünde bir politik yapı vardı. Bu petrol lobileri politikayı dizayn ediyorlardı. Halk fakir ve kötü şartlar altındaydı. Millileşmeyi yapan Chavez’in vefatından sonra aynı politikaların devamcısı Maduro 2013 yılında başkan oldu. Latin Amerika’nın ruhuna uygun bir yönetim tarzı söz konusuydu. Bunun paralelinde 2014’de ülkede protestolar başladı. Protestolar önce taşradaydı, daha sonra Başkent Caracas’a kadar geldi. Muhalefet halkı eyleme davet etti. Ekonomi giderek bozuldu. Ekonomik sebeplerle halk Eylül 2016’da bir kez daha sokağa çıktı ve sorunları çözemeyen Maduro’nun görevinden ayrılmasını talep etti. Gösteriler 2017’de durmadı, sürekli halkın bir kesimi sokaktaydı. Bu sokak gösterilerini yapanlar belli ellerce finanse edilmekteydi. Ülkede demokrasi adı altında sokak göstericisi olmak, ek gelir elde etmek oldu. Maduro, Mayıs 2018’de yapılan devlet başkanlığı seçimlerini yüzde 68 oy alarak kazandı. Ancak bu seçim ile Ulusal Meclis’in ağırlığı muhalefete geçti. Bu sonuç durumdan çıkar elde etmek isteyenler için önemli bir fırsat yaratmıştı. Venezuela’da Ocak ayı başında Maduro’nun yemin töreninden bir gün sonra muhaliflerin kontrolündeki Meclis, seçimlerin şeffaf olmadığını ve sonuçları kabul etmeyeceğini açıkladı. Ulusal Meclis önce Guaido’yu Meclis Başkanı seçti. Bunun üzerine hazır bekleyen halkın belirli bir kısmı evine gitmek yerine gösteri yapmaya devam etti. Ulusal Meclis, anayasanın bazı maddelerini gerekçe göstererek Meclis Başkanı Guaido’yu, yeniden şeffaf ve demokratik seçim düzenlenene kadar geçici devlet başkanı ilan etti. Bunun üzerine Trump, Guaido’yu geçici devlet başkanı olarak tanıdığını açıkladı. Bunu başka ülkeler de izledi. ABD, Maduro istifa ederse Venezuela’ya 20 milyon dolar yardımda bulunacağını açıkladı. Buna karşılık, Latin Amerika ülkelerinden Bolivya ve Meksika Devlet Başkanları ise Guaido’yu tanımadıklarını açıkladılar.

Peki, güçlülerce demokrasiye ayar vermek meşru mu? Bu soruyu sormaya devam edeceğiz…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

turkiye-rusya-yapici-isbirligi
ÖNCEKİ YAZI

Türkiye-Rusya Yapıcı İşbirliği

politik-sikisma
DİĞER YAZI

Politik Sıkışma

Politika 'ın son yazıları

22 views

Politikada Gri Kavramlar

Size politika amaçlı yapılan propaganda konusu içinde yer alan kavramsal bir temayı sunuyorum, grilik. Gri kavramların dış ve iç politika yansımalarına bakacağım. Özellikle ABD dış politikasında kendi çıkarına yaklaşımlar sergilemesi neticesinde görülen gri kavramlar konusunu işleyeceğim. Buna örnek olarak Filistin-İsrail, terörle mücadele, sözde soykırım tasarısı gibi konular da yer alacak.
101 views

Yerelde Yapısalcılık

Bir olaya bakış yöntemimde felsefe ve tarih olmaz ise ben bunu oldukça eksik görürüm. Hemen herkesin siyaset, seçim, belediye, vs. konuştuğu noktada ben, bu işte temel felsefe ve asıl stratejik açıklama nerede diye arıyorum. Dolayısıyla felsefi yaklaşım ve stratejik bakış tarzı siyaset üstüdür. Benim açıklamalarım bu noktada değerlidir; mevcut yapılanlar gibi değil, başka türlü tartışmaları kapsamaktadır. Açıkça yazayım: Kim kazanacak, iktidar veya muhalefet ne yapacak, türü ifadelerle değil; imar neye göre olmalı, altyapı ve üstyapı nasıl planlanmalı, ülke ekonomisine uyumluluk ne şekilde sağlanmalı, kanunlar ne içerikte olmalı, gibi piramidin üstündeki meseleler önemlidir.
152 views

Emperyalizm

Bugünün anlayışı, küresel imkanlar içinde sahip olunan alanları artırmak ve güçlenmek, değer üretimi rekabetinde gerilerde kalmamak fikri üzerinedir. Ruslar gibi sürekli “kahrolsun emperyalizm” diyeceğinize, “ben hangi değeri üretebiliyorum, hangi büyük pazarda kaça satıyorum,” diye bakın isterim. Bugün ülkeler bazında ABD, İngiltere, Çin, Japonya, Güney Kore, birlik bazında Avrupa Birliği, küresel şirketler bazında sürekli sayısı artan ve yenilik üretenler, esasen bunlar değerleri zorluyorlar ve muhatap alınıyorlar. Daha fazla muhatap alınabilmek için yapılması gerekenler belli! Olan şu: Muhatap alınanların ve değer üreticilerinin daha fazla yayılması fikri!..
161 views

Doku Bozumu

Bu makale Ortadoğu'da kangren olan meseleleri stratejik düzlemde incelemektedir. Mevcut dokuyu bozan yapay düşünceler ile gerçekte olanlar arasındaki farkı bütün çıplaklığıyla dile getirmektedir. Halen bölgede savaş, çatışma, suç, terör, işgal, soykırım, gibi pek çok olumsuzluk yaşanmaktadır. Uluslararası sistem bu olup bitene çare bulamamaktadır. Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Libya, gibi ülkelerin halkları harap ve bitap düşmüş durumdadırlar.
222 views

Devlet-dışı Aktörler

Burada gayet karmaşık, iç içe geçen ve masum insanların istismarına dönük olayları ihtiva eden, bütün gayrimeşru faaliyetleri, politikaları, planları ve operasyonları, terörizmden tutunuz, vekalet savaşlarına, buradan iç savaşlara, gri bölge operasyonlarına, meşru görünse de esasen çıkara hizmet edenlere, meşru siyaset yapmak ve bunu geliştirmek varken, siyaset alanını anti-demokratik yöntemlerle daraltanlara kadar, birçok durumu kısaca da olsa açıklama imkânımız oldu. Meşruluk ile gayrimeşruluk arasındaki perdeyi görmek veya belirlemek çok çok önemlidir. Ben de sizler de hep birlikte bu dünyada birer aktörüz, tıpkı devletler, hükümetler, liderler, şirketler, gibi. Politika, insana has bir yetenek, işlev ve özelliktir. Meşruiyet dahilinde kalabilmek çok önemlidir. İnsanlar, istikrar, barış ve esenlik içinde yaşamayı, gelişmeyi, evlatlarını refah ve güven içinde yetiştirmeyi istemektedir.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme