Viyana’da Dörtlü Görüşme

24 Ekim 2015

Suriye’nin geleceğinin görüşüldüğü Viyana zirvesi 23 Ekim 2015 tarihinde gerçekleştirildi. Toplantıya Türkiye (Feridun Sinirlioğlu), ABD (John Carry), Rusya (Sergey Lavrov) ve Suudi Arabistan (Adil el-Cübeyr) Dışişleri Bakanları katıldı ve adına “Dörtlü Görüşme” dendi.

Toplantı sonucunda Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın geleceğiyle ilgili herhangi bir karar alınmadığı, görüşmelerin devam edeceği, toplantılara Mısır ve İran’ın da dahil olmasının yararlı olacağı açıklandı. Adil el-Cübeyr ise, Suriye hakkında görüşmelere devam edeceklerini açıkladı.

Lavrov, toplantı sırasında katılımcılara Beşar Esad’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le Moskova’da hafta başında gerçekleştirdiği görüşmenin içeriği hakkında bilgi sunduğunu açıkladı. Ayrıca, tüm tarafların 30 Haziran 2012’de kabul edilen Cenevre Mutabakatı’na olan bağlılığını bir kez daha doğruladığını söyledi.

Bilindiği gibi Lavrov Dörtlü Görüşme öncesinde Ürdün’de DİB Nasır Cevdet ile de bir araya gelmişti. Lavrov, görüşmenin ardından Rus ve Ürdün ordularının Suriye’deki faaliyetlerini koordine etme konusunda anlaştığını duyurmuştu.

ABD ise İncirlik Mutabakatı çerçevesinde Suriye’ye barışın gelmesi ve IŞİD’e yönelik olarak Türkiye ile müştereken askeri çabalarını devam ettirmektedir.

Esad’ı Moskova’ya davet eden Rusya Devlet Başkanı Putin’in sorunun çözümü açısından ne öngördüğü merak konusu idi. Her şeyin ötesinde Rusya’nın uluslararası diplomasi açısından Cenevre’nin ardından Viyana’da da inisiyatif almasının dikkat çekici olduğu söylenmelidir. Ayrıca Suriye içindeki askeri üslerinden ve Suriye ile ilgili ortak savunma ve işbirliği çerçevesindeki haklarından dolayı Rusya’nın icra ettiği askeri operasyonlar mesele üzerinde kalıcı etki yapacak düzeyde görülmektedir. ABD ile müşterek adım atmanın gereğini bilerek, Ürdün, İran ve Çin ile ilişkilerini paylaşarak bölgedeki güçlü ülke konumunu sürdürdüğü göze çarpmaktadır.

Rusya’da yayımlanan bir gazeteye istinaden ortaya atılan söylentilere bakılırsa, Putin’in Esad’a, “Bu işi bırak, sana gerekli güvenceyi vereceğim,” demesinin o kadar kolay olmadığı, Rusya’nın Esad kozu üzerinden Orta Doğu’daki pozisyonunu sonuna kadar artıracak hamleleri yapacağı öngörülebilecek bir husustur.

Böylelikle Viyana görüşmesi bir adım oldu. Bunun üzerine Viyana veya Cenevre üzerinden, her ne kadar İran ve Mısır da toplantılara katılsın dendi ise de İngiltere ve Fransa’nın da sürece dahil edilebileceği düşünülerek, görüşmelerin sıklıkla ve bir pazarlık şeklinde devam edeceği, bölgede asıl kaneveyi Rusya ve ABD’nin öreceği, diğer ülkelerin rızalarının alınacağı düşünülmektedir.

Not: Fotoğraf Lavrov’un resmi Twitter hesabından yayımlanmıştır, oradan alınmıştır. (MFA Russia)

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

bu-sizin-son-sansiniz
ÖNCEKİ YAZI

Bu Sizin Son Şansınız

devrim
DİĞER YAZI

Devrim

Politika 'ın son yazıları

Stratejik Derinleşme

Politikada "stratejik derinleşme" terimini ifade etmekle, beraberinde neleri söylemiş oluyorum: Aktif, nötür (yeni-izolasyonizm) ve karma politikalar, politik seçenek olarak aynı anda yapılması gerekenler.

İran’ı Konuşmak

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindekiler için dün, bugün cenaze töreni yapılıyor ve yarın toprağa verilecekler. Peki bu durumda bizler İran'ı nasıl konuşmalıyız?

Reisi’nin Olayı

Dün öğle saatlerinde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Amirabdullahiyan'ın içinde olduğu bir helikopter, Azerbaycan sınırında İlham Aliyev ile açılışı yapılan barajların töreninden sonra dönüşte kötü hava şartlarında düştü ve sadece İran değil, herkes şokta. Enkazı Türkiye'den kalkan Akıncı İHA buldu. Ben bir havacı olarak burada kendi açımdan bazı hususlara değineceğim.

Rusya’nın Kharkiv Harekatı

Son günlerde Ukrayna-Rusya savaşında önemli bir gelişme var. Rusya için Kharkiv harekatı çok önemli bir koz olacak. Bu kez Rusya tarafı daha derli toplu harekat yapıyor, politikada daha akıllıca ifadeler seçiliyor. Zelensky ise endişeli görünüyor.

Politik Vizyona Göre Konumlanma Stratejisi

Ülkeler için sihirli kelimeler refah ve güvenlik, öyle değil mi? Peki 2030’lardan sonrasına bakın, dünyadaki gelişmeler ve Türkiye özelinde cevap arayın, vizyonumuz ve stratejimiz ne, refah ve güvenlik için neler düşünülmeli? Bu stratejik-vizyona esas olacak şekilde, politik anlayışımız, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik etkileşimlerimiz ne durumda, neredeyiz, ne tarafa doğru gidiyoruz, riskler neler?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme