koklu-meselelere-acil-cozum-noktasinda-avrupa
Köklü Meselelere Acil Çözüm Noktasında: Avrupa

Köklü Meselelere Acil Çözüm Noktasında: Avrupa

28 Ağustos 2018
Okuyucu

Dünya çok kritik bir merhalede. Acil çözümler bekleniyor. Liderlerin arayışları sürüyor. Türkiye ve çevresini merkeze koyarak Rusya, Avrupa Birliği (AB) ve Ortadoğu konuları ile küresel ekonomik meseleleri birlikte inceleyelim. Sonuçta pratik öneriler ne, bunlara bakalım.

Son G7 zirvesinde Merkel’in önüne şeker atan Trump, “Bir şey vermiyorsun deme, bak sana şeker veriyorum,” demişti. Merkel köpürmüştü!.. Bu “zenginler zirvesi” çok gergin geçmişti. Sonrasında liderler hep bir şey aradılar. Özellikle Merkel, Avrupa adına çözüm bulması gerektiğini biliyordu.

Avro

Küresel rezerv para olarak Avronun payı yüzde 18 civarında. Avro Bölgesi (Euro Zone) kurulduğunda hedef daha yüksek bir oran idi. İngiltere ve Norveç gibi ülkeler baştan itibaren milli paralarını kullanma tercihinde bulundular. AB’nin kendi yapısal sorunları ve genişlemede yanlışları oldu. İç sorunların hepsi birleşince Avro daha güçlü olabilecekken beklenen güce ulaşamadı. Ama konu sadece para da değildi, kapsamlı bir küresel politik yönetim söz konusuydu. Sonra kıyasıya Finans Savaşı başladı. Ardından Ticaret Savaşı, konu büyüdü Ekonomik Savaş halini aldı. Bugün Avro “yıkılmadım ayaktayım” diyor ve eğer başlayan savaşları aşarsa ümit veren bir alternatif olacak.

Türkiye

Kömür Birliği zamanından beri Avrupa Topluluğu ve Avrupa Birliği kapısında bekletilen Türkiye karşısındaki asıl direnç Alman Hıristiyan Demokratlardan geldi. kökenine inersek bu kesim Avrupa’nın Şarlman’dan (Ö. 814) bu yana bayrağını dalgalandıran kemikleşmiş bir yapıdır. Unutmayalım, Şarlman ilk AB fikrinin kurucusudur. Aynı fikri taşıyanlar Ortadoğu’ya Haçlı Seferleri düzenleyenlerdir. Avusturya Macaristan İmparatorluğu Osmanlı’nın Avrupa’daki karşılığıdır, şimdi de Hıristiyan Demokratlar. Türkiye’ye içten içe karşılar. Ama akıllı politikacılar bu kesimi eleştirmeye devam ediyor, dünya değişti diyor. Belki ikna olabilirler ve kapıda bekletilen Türkiye’ye belli bir çözüm bulabilirler.

Bu arada AB kapısında Türkiye sabırla bekledi. Ama arada sırada haklı olarak sesini yükseltti. “Eşit davranmıyorsunuz, nerede o savunduğunuz medeni davranış?” dedi. Konjonktür öyle bir etki yapıyor ki ne AB ne de Türkiye davasından vaz geçiyor. Türkiye, “Her şeye rağmen ben bu kapıdan bir biçimde gireceğim,” diyor. En önemli karşılıklı ihtiyaç konuları neler? AB için savunma, Türkiye için gelişmişlik.

Dörtlü Zirve

Konjonktür belli!.. İşte bu küresel, kapsamlı, kaotik, yıkıcı nitelikteki sıkışık ortamda Merkel, Macron, Putin ve Erdoğan Kasım’da bir araya gelecekler. Aslında konular olgunlaştıkça bu ülkeler neden bir araya geliyor, daha da belirginleşiyor. Belki temel konu İran ve ABD yaptırımları olacak. Ama işin güvenlik, enerji, jeopolitik, ekonomi, vs. çok yönü olacak.

AB ekonomisi zorlanıyor. İspanya, Yunanistan, İtalya ekonomik krizleri sarsıcı etki yaptı. Yapısal sorunlar çözüm bekliyor. Bunlar ev ödevi. Dışarıdan gelen etkiler ise dikkat çekici. ABD özellikle Almanya’ya ekonomik biçimde saldırıyor. Almanya bir şapka giyiyor, kendi sosyo-ekonomik düzenine yön vermeye çalışıyor, diğer şapkayı giyiyor ve AB’ye liderlik etmeye çalışıyor. Bu arada Almanya’nın da ekonomik olarak göstergeleri giderek kötüye gidiyor, sorun büyüyor. Almanya, İran ve Çin başta olmak üzere önemli ticaret alanlarındaki gücünün kısıtlanmasına karşı önlem almak istiyor ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmalardan olumsuz etkilendiğini işaret ediyor. Fransa’da da benzer sorunlar var. Şimdi el ele verip bir yandan AB için, diğer yandan kendi ülkeleri için çıkış yolu arıyorlar. Önce Ortadoğu’daki sorunlu konularda “karar veren, masaya oturan” olacak bir gücü elde etmek istiyorlar. Bunun için Dörtlü Zirve kilit olacak.

Öneriler

Obama’nın son dönemlerinden itibaren başlayan ama Trump ile çok belirgin biçimde ortaya çıkan şekilde ABD beklenmedik ölçüde kaotik bir politik tarzla herkesi şaşırttı, bilinmezlikleri çok bir süreci ateşledi. Hemen her ülke ve uluslararası kurum düşünüyor, ne yapılmalı, diye. Bu kaotik ortamda çok boyutlu tartışmalar oluyor. Esasında bu durumdan etkilenmeyen yok; ama az, ama çok.

Türkiye İkinci Dünya Savaşı sonrasında NATO adına sınırda bariyer idi, bugün tam tersine, Batı ile sınırda! AB kapısında duruyor, içeri giremiyor, ABD neredeyse Türkiye’yi karşısına aldı. Türkiye, Rusya ile Stratejik Anlaşma yaptı (bunun halk tabiriyle anlamı “gizli” anlaşma). Dörtlü Zirve’de bu “gizli” anlaşmanın çapı genişleyebilir, ortak stratejik alan genişletilebilir, güç birliği yapılabilir ve sınırdaki gerilim daha da artabilir. Sınırlar hep sıkıntılıdır, ama Türkiye buna zorlanarak getirildi!

Kısa vadeli yapılabilecekler neler? 1) Sınırı bekleyeceğiz; devam! Ama Türkiye’ye “güç” gerekli. 2) AB ve Rusya ile ilişkilerde vize serbestisi gibi konuları konuşuyoruz. Bunlar kolay konular. 3) Bence uzun vadeli para sistemlerini konuşmak yerine Türkiye acilen Avro ile ilgili konuları masaya yatırmalı. 4) Önce hukuk alanındaki sorunlarını çözmeli ve ilgili fasıllarda ilerlemeli. Bunlar çözülebilecek konular. Nasıl olsa FETÖ gibi engelleyiciler artık işin içinde değiller. 5) Almanya, Türkiye ile arasındaki, özellikle 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan ve halen masada tutulan, benim “küçük” diyebileceğim sorunlarını hemen halletsin. FETÖ ve PKK konusunda ortak tutum içine girsin. Suriye ve mülteciler bağlamında ortak açıklamalar yapsın. 6) İran konusunda diğer ortaklarla birlikte ama Çin’i de arkalarına alarak bir direnç göstersin. En azından bunlar başlatılsın. 7) Bir temennide bulunalım, çünkü konu kendilerini ilgilendiriyor: Acilen Rusya-Almanya krizi çözülsün isteriz. Köklü meseleleri bir yana bıraksınlar, önlerindeki meselelerde bazı güvenceler versinler. Putin bu pratiğe sahip bir lider. 8) İran ve Rus enerji kullanımında bazı özel uygulamalar başlatsın. 9) En azından AB, Rusya ve etkisindeki ülkeler, Türkiye, İran ve buna Çin de eklenirse, ticarette belli indirimlerle kolaylıklar sağlansın. 10) Doğu Akdeniz gazının çıkarılmasında AB içinde güçlü olan Almanya-Fransa, ABD-İngiltere-İsrail ile işbirliği yapmış görünen Yunanistan-GKRY’ye biraz sahip çıksınlar, Türkiye ve KKTC’yi işin içinde tuttuklarını tespit etsinler. 11) Ve kanayan yara, Suriye İç Savaşı için AB ülkeleri İran, Türkiye, Rusya’nın çabalarına açıkça destek versin. Olmaz mı?

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

tahranda-uclu-zirve
ÖNCEKİ YAZI

Tahran’da Üçlü Zirve

f-35-meselesinin-dusundurdukleri
DİĞER YAZI

F-35 Meselesinin Düşündürdükleri

Politika 'ın son yazıları

37 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
49 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
65 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
63 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
93 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme