Enerji Merkezi ve Güvenliği

13 Ekim 2022
Okuyucu

Putin savaş içerisindeyken kendine düşman olduklarını ifade eden Avrupa’nın gaz ihtiyacını karşılamak amacıyla bir öneride bulunuyor, Türkiye doğalgaz konusunda bir merkez olsun, şeklinde. Elbette bu konu Türkiyenin jeopolitik değerine değer katacak bir öneridir, fizibıldır, çok az bir gayretle büyük verim sağlanabilir ve dahası böyle bir kolaylığı şu an sağlayabilecek tek ülke Türkiye’dir. Böyle bir önerinin gündeme gelmesi dahi Türkiye’nin değerinin anlaşılması bakımından örneklik teşkil eden bir husustur. Ancak bu o kadar kolay mı?

Türkiye’nin jeopolitiği ortadadır ve yıllardır aynı şeyi söylüyoruz; Orta Doğu’dan, Doğu Akdeniz’den, Hazar’dan ve Karadeniz’den Avrupa’ya olan enerji hattı için en uygun koridor Türkiye’dir. Bunun tersini ispat etmek isteyenlerin en azından coğrafyayla bir ilgisinin olmadığı aşikardır. Çeşitli mühendislik çözümlemeleri ile başka kolaylıklar yaratılır, diye bekleyenler var ise bu zorlamaların sonucu belli, EastMed örneğindeki gibi, astarı yüzünden pahalıya malolacak konular bunlar.

Putin diyor ki, enerji Türkiye’de toplansın, vana ve fiyatlama noktası Türkiye’deki merkezde olsun, Avrupa veya başka noktalardakiler, kara veya deniz yoluyla, ister boru hattıyla, isterse gemiyle buradan satın alsın. Gayet mantıklı bir konu ve belirttiğim gibi bu öneriyi en güvenilir ve efektif şekilde Türkiye üstlenebilir.

Bir diğer nokta, enerji ekmek-su gibi bir ihtiyaç, ama nasıl gıdada küresel ölçekte bazı büyük şirketler söz sahibi ve piyasaya hükmediyorsa, o şirketlerin olduğu başat ülkeler stratejik üstünlük elde etme noktasında hareket ediyorsa, işte enerjide de durum aynıdır, belli enerji şirketleri ve ülkeler bu konuyu stratejik olarak değerlendirirler. Strateji ve stratejik ürünler meseleleri ülkelerin refah ve güvenlik stratejileri ile buna bağlı temel devlet politikalarına karşılık gelir. Öyleyse Putin’in önerisi enerji krizine bir çözüm bulmanın ötesinde, bir stratejik problem konusudur.

Şöyle düşünenler var, ABD bu gelişmelerin olabileceğini hesapladı ve Dedeağaç’a bundan dolayı askerini koydu, gibisinden. Başka örnek de var, ABD, Doğu Akdeniz’de 3+1 formülü gereği, İsrail, Güney Kıbrıs, Yunanistan ile birlikte bölgeyi kontrol etmek istiyor, önleyici hamlelerini yaptı, şeklinde. Doğru bu ABD hamleleri 2019-2022 arasında, en somu şekilde Joe Biden yönetimi zamanında gerçekleşti ve Ukrayna savaşı da Şubat 2022’de çıktı, halen dünya bununla boğuşuyor. ABD bütün bunları öngörmüş veya tertiplemiş olabilir, ifade ettiğim gibi mesele stratejik hamleleri gerektirir cinstendir. Çeşitli faraziyeler de ilave edilebilir, haliyle. Hatta Avrupa’ya LNG satışında ABD payı bu krizde çok arttı, bu bir gelir kapısı oldu. Ama Avrupa irade göstersin bu durumu çözmek pek de zor olmaz.

O halde şimdiki soru Avrupa ile alakalıdır. Rusya’ya karşı, Ukrayna’daki savaşın alenen tarafı olan, stratejik sabotajlar, nükleer tehditler ve bununla gelişen ortamdaki mevcut NATO tatbikatları dahil, Putin var oldukça Rusya ile masaya oturulmaz dendiği bir noktada, G7 ülkelerinin tamamının istim üstünde olduğu bir esnada, Avrupa, Putin’in önerisine pozitif yaklaşarak, enerji konusunu çözmek maksadıyla böyle bir irade gösterir mi?

Avrupa’nın iki alternatifi var, ya doğrudan ve tamamen öneriyi red edecek ya da olağanüstü durumlar için örtülü bir şekilde bu kanalı açık tutmak isteyecek, görünürde elinin tersiyle itecek, ama diğer yandan bu husus görüşülsün, değerlendiririz, diyecek.

Bir sonraki soru ABD ile alakalıdır. 2022 yılının ABD Ulusal Strateji Dokümanı yayımlandı. Burada bilineni teyid edercesine tek cümleyle özeti, Rusya’yı sınırlandırıyor ve Çin ile rekabet ediyor. Anlaşılmayan bir şey var mı? Eğer Rusya’yı sınırlandırmak amacıyla; Ukrayna’daki savaş uzatılıyorsa, nükleer caydırıcılık bile sahaya sürülüyorsa, Putin savaş suçlusudur deniyorsa, çeşitli yönlerden şiddeti artırılarak yaptırımlar uygulanıyorsa ve bütün bunlar AB, NATO, G7 tarafından kabul edilen bir ABD stratejisiyle uygulanıyorsa, bugün Putin’in söylediği bu öneriye ne denli yeşil ışık, en azından sarı ışık yakılmasını bekleyebiliriz ki?

Türkiye ne yapabilir? Türkiye, tahıl koridoru konusunda (gıda güvenliği) inisiyatif aldığı gibi, en üst perdeden bu enerji konusunu da (enerji güvenliği) işlemelidir. Öneri çerçevesinde bugün bu proje hiç gerçekleşmese bile, aynı çerçevedeki bakış açısına dayalı çözümler için, tek alternatifin Türkiye olduğu yönünde somut projelerle öne çıkılmalıdır.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Politika 'ın son yazıları

33 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
47 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
60 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
60 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
91 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme