abd-iraka-mi-donuyor
ABD Irak'a mı Dönüyor?

ABD Irak’a mı Dönüyor?

24 Ocak 2019
Okuyucu

ABD eski Başkanı Barack Obama’nın Irak’tan asker çekmesi ve ardından Suriye’de sorunları çözmek için vekaletçileri görevlendirmesi üzerine çok uzun süre geçmedi. Ama bugün açık olan şu, Obama’nın politikaları geri tepmeye başladı ve ABD Başkanı Donald Trump, “Bu sorunları tamir edebilir miyim?” diye çabalıyor. Bugünlerde Suriye savaşının neredeyse bir doyuma ulaştığını ve çözüm için arayışın arttığını görmekteyiz. DEAŞ bitme noktasına gelince ABD Suriye’den askerini çekme kararı aldı. İyi de, asker nereye gidecek? Şimdiki soru bu oldu. Zira ABD’nin askerini evine değil Irak’a kaydıracağına dair sinyaller var. ABD açısından Irak tekrar önemli oluyor ise bölgesel çatışma alanı kontrolden mi çıkıyor? Neden mi?

ABD açısından bölgenin enerji kaynakları açsından en zengin ülkelerinden olan Irak’ta yakın zamandan bu yana işler iyi gitmiyor. Irak giderek istikrarsızlığa doğru kayıyor. Başlangıçtaki ABD planına göre; “Irak’ı üçe bölerim, Şii, Sünni, Kürt bölgesi ihdas ederim, bir anayasa yazarım, yönetimi bunlara devrederim,” dedi; ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Böyle yapay düşüncelerle Ortadoğu’da barışı tesis etmek ve dengeleri sağlamak pek mümkün olamıyor.

Irak’ta pek çok sorun var ve daha da gelişiyor. Hükümet bir türlü kurulamıyor, bütçe paylaşılamıyor, Merkezi Yönetim (Bağdat) ve IKYB (Erbil) arasındaki anlaşmazlıklar derinleşiyor, İran politikalarının ve ABD-İran çatışmasının faturası Irak’a yansıyor… Şii, Sünni ve Kürt diye ayrılan kesimlerin nüfuz alanlarını genişletme çabaları başka bir konu. Irak merkezi ordusu içinde Haşdi Şabi ağırlığı dikkat çeken başka bir konu. DEAŞ bir şekilde devam etme imkanı bulabiliyor veya birilerince besleniyor. PKK aynı şekilde destek görüyor. Kerkük bölgesi petrolünün üzerinde büyük bir paylaşım kavgası var. Bölgenin asli sahibi Türkmenler üzerinde baskılar giderek artıyor. İşte buna benzer her bir konuda kontrol ABD’den çıkıyor. Başka güçlerin de otoritesi söz konusu olamıyor. Bu durum sorun yaratıyor.

İyi de petrol konusu bir yana, askeri bakımdan Irak neden önemli? Irak jeostratejik açıdan “merkez ülke” konumundadır. Irak’ta istikrar olmaz ise Basra Körfezi’nde, Doğu Akdeniz’de, Suriye’de, Ürdün’de, vs. bölgelerde istikrar olmaz. ABD burada iki büyük savaş yaptı. Sebebi hep petrol hem de bölgeyi kontrol etmek idi. Şimdi bunu kaybettiğinin farkına varmaya başladı.

ABD’nin Irak’tan asker çekmesi sonrasında ne oldu? Bir kere Irak’ta ABD askeri konuşlandı ise bu varlık meşru olmuyor. ABD bu varlığı meşruiyete bağlamak zorundadır. Ama ABD’nin Irak’ta değişik şekillerde, Irak makamlarının verilerine göre, 6 bin asker bulundurduğunu biliyoruz. Bu sayı geçen yıl 11 bin idi. Halen Suriye’de 2 bin askeri var. Eğer bunları da Irak’a çekerse sayı artacak.

ABD’nin askeri varlığı nerelerde? ABD’nin Irak’ta meşru bir üssü yok. Irak’ta resmen DEAŞ’la mücadele koalisyonu bağlamında açılan 5 üs var ve bunların 4 adedinde (El-Esed, Besmaya, Taci, Bağdat) ABD’nin askeri konuşlu durumdadır. Erbil üssü koalisyona göre İngilizlerin kontrolündedir. Bunun dışında fiilen konuşlanma söz konusudur. ABD’nin Bağdat ve Basra havaalanlarında kara ve hava, Umm Kasr’da deniz piyade birliği bulunuyor. Spyker, Duhok, Sincar noktalarında, Suriye’dekilere benzer biçimde, kara unsurları dağılmış durumdadır. ABD Erbil’de kendine yeni bir askeri garnizon inşa ediyor. Son ay içerisinde Keyvan (K1) ve Beyci’deki (K2) havaalanlarında bir hareketlilik var. Muhtemelen Suriye’den çekilen birlikler buralara konuşlanacak.

Bütün bunlara bakıldığında, “ABD açısından Irak tekrar önemseniyor,” denebilir. Irak’ı kontrol edemeyen bölgeyi kaybeder. Bir de İran’a baskı kuracaksanız, burası daha da önemlidir, öyle değil mi? O zaman şartlar değişmiştir. Türkiye, Rusya, İran da ABD gibi bu bölgeye başka şekilde bakmaya başlayacaktır. Yani Irak çıkar alanı olarak tekrar gündemdedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

suriyedeki-teror-saldirilari
ÖNCEKİ YAZI

Suriye’deki Terör Saldırıları

duhokta-provokasyon
DİĞER YAZI

Duhok’ta Provokasyon

Güvenlik 'ın son yazıları

46 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
82 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
135 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
186 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
208 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme