duhokta-provokasyon
Duhok’ta Provokasyon

Duhok’ta Provokasyon

27 Ocak 2019
Okuyucu

Duhok’ta olan provokasyonu ve gerisindeki asıl sorunları iyi anlamamız gerekmektedir. Asıl soru şudur, Suriye ve Irak’ta neler oluyor? Sorunu sahaya bütünsel bakarak okursak, daha iyi tahlil etme imkanımız olacaktır.

Türkiye için güneyindeki cephe Irak ve Suriye topraklarının tamamını içine alır. Buralarda yıllardır, kaplar içinde ve uyuşturucu insan trafiği, silah kaçakçılığı gibi pis işlerle, yerel halk üzerindeki baskıyla, topladıkları vergilerle ve kendilerini destekleyen bazı ülkelerin nüfuzunu kullanmak suretiyle kampların dışında, kendilerine yaşama imkanı bulan teröristler sorun teşkil etmeye devam etmekteler.

Son olarak Duhok’ta kışkırttığı halkın içine giren teröristler çeşitli maddi zararlara sebep olmuşlardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bizzat ifade ettiği üzere, üzerlerine uçak ve İHA’lar gönderilince dağılmışlardır. Bölgede teröriste nefes alma imkanı verilmeyecektir.

Irak ve Suriye tamamen istikrardan uzak alanlar olmuştur. Ortada iki ülke var görünüyor, ancak otorite yok, terör cirit atıyor, yerel makamların buraları kontrol etmesi söz konusu değil ve halkları çok zor şartlarda. Suriye zaten bir savaş içinde. Irak ise sorunlu halde. Bütün bunlara sebep olanları biliyoruz. Ama şimdi konu bu değil.

Türkiye’nin Irak merkezi hükümetle ilişkisi iyi durumdadır. Bu yönde atılmış adımlar vardır. Ancak son günlerde Kuzey Irak’ta yerel gruplarca bir güç savaşı ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin burada olması bu çöpten beslenenlerin işine gelmemektedir.

Stratejik bağlamda önce şunu söyleyelim, bölgenin istikrarsızlığından medet umanlar ve Türkiye’nin burada giderek elini güçlendirmesinden zarar görenler, sorunları arttırmak ve dikkatleri dağıtmakla meşguller.

İkinci hususu da netleştirelim, Türkiye’nin güneyiyle alakası nedir dersek; ilk konu bölgenin tamamında Türk nüfusu yaşıyor, Türklerin (Türkmenlerin) burnunun kanaması halinde Ankara bu duruma kayıtsız kalamaz; diğer husus Türkiye bölgede barış, istikrar, esenlik, huzur olsun, terör olmasın istiyor, ülkelerin toprak bütünlüğü içinde halklarının saygın ve müreffeh yaşamasından yanadır. Neden? Bölgede sorun olmaz ise her şey kendi lehine gelişecektir. Türkiye’nin bu ülkelerle sınırı var, akrabalık ilişkileri var, vs. Buna karşılık bölgede çıkardan başka bir şeyi olmayanlar sorunun asıl kaynağıdır. Bunun gibi karmaşık ve devasa meselelere ise Birleşmiş Milletler’in, Uluslararası Güvenlik Örgütleri’nin falan bakması gerekir, ama nerede!.. Bu durumda iş başa düşüyor. Neye rağmen? İç cephede ne olup bittiğinden bihaber kesimlere rağmen.

İlginç gelişmeler oluyor. Geçen hafta Suriye, Rakka’da şehir merkezinde bir gösteri oldu. Halk, “PKK’yı bölgede istemiyorum,” dedi. Biz bu konuya pek eğilmedik. Oysa PKK zor duruma düşmüştü. Göstericiler PKK mevzilerini ateşe vermişlerdi. Bu önemliydi! PKK’ın en istemeyeceği şey, sivil halkın desteğini kaybetmesidir.

Irak’taki sahaya dönelim. Son olay Duhok, Şiladiza ilçesi, Suri köyünde gerçekleşti. Saldıranlar sivil görünümlü terörist (PKK). Sözüm ona siviller ne diyerek kampta gösteri yapıyorlar? “Geçen Salı günü hava saldırısında bulunan Türk savaş uçakları bundan böyle gelip saldırmasınlar…” İfadelerine göre dört kişi hayatını kaybetmiş. Bir provokasyon tertip ediliyor, cenazedeki görüntüler vs. Biz buna benzer provokasyonları Diyarbakır’da yıllar önce çok görmüştük. Elbette ölenler PKK’lıdır ve eğer sivil halk teröristi evinde barındırıyorsa bu onun bileceği iştir. Terörist kadar teröriste yataklık yapmak bir bedel ister. Öyle “sivil halk” deyip geçmek mümkün değildir. Ancak bu olayda durum açıktır, ölenler PKK’lıdır.

Benzer olaylar Sincar bölgesinde başka yerlerde de görülebilir. Zira dikkatleri dağıtmak isteyeceklerdir. “Sivil” sözcüğünün işe karıştırılması ise tamamen taktikseldir. Irak’ta buna benzer olayları engellemek için önce merkezi kuvvetler, sonra kuzeyde olduğu cihetle IKBY üstüne düşeni yapmalıdır. Güvenlik tedbiri almak bir yana, uluslararası topluma açıklama yaparken, taraflı davranmadan beyanatta bulunmalıdırlar.

Zaten ABD Irak’tan asker çektiğinden dolayı pişman oldu, bugün Irak’ı (görece) kaybetmenin telaşı içinde, bu bölgeye tekrar asker yığmaya başladı, meşruiyet için sebep arıyor, DEAŞ’ı bile sebep göstermeyi düşünüyor, şimdi de bu tür PKK provokasyonlarını sebep göstermeye başlamasın!

Irak savaşı sonrasında Barzani Aşireti (KDP), petrol gelirlerinden daha fazla pay alır oldu. Anayasal adı ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) oldu. Bu aşiretin köklü rakiplerinden olan Talabani Aşireti (KYB, Irak Cumhurbaşkanlığı yapan Celal Talabani rahmetli oldu), IKBY gibi bir hükümranlık alanına sahip değildir. Irak’ta otorite giderek zayıflıyor. Bu durumu fırsat bilen KYB taraftarları tekrar oyuna girmek istiyorlar. Şimdi her ikisi de, KDP ve KYB, PKK’yı ve yerel halkı kullanmak istiyorlar. Yani eski çatışma haline geri dönme potansiyelleri var.

Bu bakımdan petrol bölgesi ve aslen Türk yurdu olan Kerkük’te değişik oyunlar dönmeye başladı. Örneğin bölgeden söylentiler çıkararak PKK’nın çekildiğini gösteriyorlar ve ardından merkezi hükümetin bir tugayı (61. Tugay) Kerkük’e kaydırma karar alınıyor. Ancak bu tugay, içinde Kürtlerin çoğunlukta olduğu bir birliktir. KDP, Irak Başbakanı’na bizzat baskı yapıyor. PKK ise bu durumdan nasıl yararlanabilirim, onu planlıyor.

Bunları neden anlatıyorum, Irak eskiye dönüyor ve PKK da eski sürtüşmelerden yararlandığı gibi, hakim güçlerin aralarından bir fırsat bulup ayakta kalma imkanı arıyor. Her iki istikrarsız ülke, Suriye ve Irak, boylu boyunca çok geniş bir cephede sorun olmaya doğru dönüşüyor. Yani Türkiye bölgenin tamamında istikrar ararken, sorun daha da genişleyeceğinden dolayı, bir sıklet merkezi oluşturmak da güçleşiyor. Şimdi bunu görmemiz gerekiyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

abd-iraka-mi-donuyor
ÖNCEKİ YAZI

ABD Irak’a mı Dönüyor?

abd-milli-istihbarat-stratejisi-ve-bir-ozelestiri
DİĞER YAZI

ABD Milli İstihbarat Stratejisi ve Bir Özeleştiri

Güvenlik 'ın son yazıları

53 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
87 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
141 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
189 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
214 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme