ABD’nin İdlib Saldırısı

2 Eylül 2019
Okuyucu

Cumartesi günü ABD İdlib bölgesinde (Maarat Misrin ve Kefraya beldeleri) El Kaide (Nusra) uzantısı olarak bilinen Hurras Al-Deen (Dinin Muhafızları) grubuna karşı bir cruise füzesi kullanarak hava saldırısında bulundu. ABD, “El Kaide uzantısı teröristleri vurdum,” dedi. Gerçekleştirilen bu hava taarruzu sonrasında İngiltere kaynaklı bilgilere göre, 40 civarı teröristin öldüğü bildirildi. Görev CENTCOM (ABD Merkez Kuvvetler K.lığı) kontrolünde icra edildi. Bu saldırının temel anlamı, ABD kuvvet kullanarak kendisine meşruiyet yaratıyor. Rusya’ya, “Ben de varım, Fırat’ın kuzey-doğusu konusunda ABD taleplerini göz ardı etme,” mesajı veriyor. Rusya ise “ateşkes riske girdi” dedi. Değerlendirelim.

Esad ve Rusya

Esad’ın durumu şöyle, yapılacak ilk seçimlerde koltuğunu kaybedecek ve Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanacak. Eğer Esad liderlikten düşerse Rusya’nın Suriye’deki kazanımları tartışmalı hale gelecek, meşruiyeti dahi ortadan kalkabilecek.

Ağustos 2019 başından bu yana Rusya destekli Suriye Rejim Güçleri, İdlib’deki HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) başta radikal teröre karşı saldırlar başlatmıştı. Ateşkes bir defa bozuldu (5 Ağustos). Dün (31 Ağustos) yeniden bir ateşkes ilan edildi. Ama yine bozuldu, 24 saat geçmeden Suriye güçleri topçu atışına başladı.

El Kaide uzantısı HTŞ başta olmak üzere radikal terörü sebep gösteren Rejim ve Rusya güçlerinin hedefi bu son kontrolsüz bölgeyi temizlemektir. Asıl hedef ise Batı Suriye’de kontrolü elde tutmaktır. Dare, Doğu Guta, Hama ve son alınacak yer İdlib olacaktır.

Ancak Rusya ve Suriye yeterli insan gücüne sahip değiller. Sadece sahada etkili olabilecek ağır silahları var (uçak, top, tank, varil bombaları). Esad’ın 140.000 civarında askerinin olduğu tahmin ediliyor. Bu kuvvet (Deniz, Hava, Kara, Sınır Koruma, Asayiş vs.) ülkeyi kontrol etmeye yetmiyor bile. Rusya’nın ise Deniz ve Hava Üslerindeki unsurları, buna Radar ve Füze birlikleri de dahil, az sayıda özel kuvvet ve terör birliği, istihbarat üniteleri ve Esad’a danışmanlık yapan uzmanları var.

Buna karşılık radikal teröristlerin toplam 80.000’i bulan gücü var. Ancak bunlar dağınıklar. Giderek HTŞ şemsiyesi altında toplanan gruplar artış göstermektedir. ABD’nin taarruz ettiği grup da HTŞ altındaki Hurras Al-Deen’dir.

Terör asimetrik bir savaşı gerektirir. Şehirler bombalanırsa bu başka bir savaş olur. Ancak dayanışma halindeki bu iki gücün kendi hedeflerini ele geçirmek için çareleri olmasa gerek. Dolayısıyla radikal grupların çoğunlukta olduğu muhalif bu son alan İdlib’i temizlemek için hedef gözetmeden ağır silahlarla saldırıyorlar.

Her saldırıda masum insanlar ya ölüyor ya da zarar görüyor, dolayısıyla göç etmek kaçmak mecburiyet oluyor.

Türk sınırında (Cilvegözü) Avrupa’ya gitmek istediğini söyleyen on binlerce sığınmacı iki gün önce gösteri yaptı.

ABD Taarruzu

ABD daha önce (7 Nisan 2017) Doğu Akdeniz’deki gemilerden 59 Tomahawk füzesi atarak Shayrat meydanını vurmuştu. Bunun sebebi Esad’ın kullandığı kimyasal silahları atan uçakların bu meydanda konuşlu olmalarıydı.

Bu defa da “El Kaide uzantısı radikal teröristleri vurdum, çünkü bunlar ABD’ye bile zarar vermek istiyorlar,” dedi. İddialara göre Dinin Muhafızları grubu bulundukları binada toplantı halindeymişler. Eğer bu doğru ise Rusya neden bunları vurmadı? Başka bir soru, Fırat’ın batısını kontrol ettiğini ifade eden Rusya’nın istihbaratına göre ABD’ninki daha mı iyi? Rusya bunu açıklamak durumundadır.

Büyü devletler misillemeyi önemserler. Yeni soru, Rusya ABD’nin kontrolü altındaki Fırat’ın doğusunda saldırı düzenler mi?

Rusya hemen tepki gösterdi ve “Ateşkes tehlikeye girdi,” dedi. Rusya, ABD’nin saldırıyı (Astana süreci gereği belirlenmiş) Çatışmasızlık Bölgesi’nde gerçekleştirdiğini, Ankara ve Moskova’ya haber vermediğini, daha önce varılan anlaşmalar ihlal edildiğini ve Suriye Rejim uçaklarının taarruza karşı bir önlemede bulunmadığını açıkladı.

Bu arada, daha önce varılan anlaşmalardan kasıt nedir, bilinmiyor. Bilinen anlaşmalar ortada. Bunun dışında, acaba ABD-Rusya arasında gizli centilmenlik anlaşması gibi bir şey var mı?

ABD’nin bu hamlesi ne demek oluyor?

  1. ABD bu saldırıyla, Rusya’nın Fırat’ın batısında kontrolü tek taraflı sağlayan bir ülke olmadığını işaret ediyor.
  2. ABD, Suriye’de kimyasal silah ve radikal küresel terör örgütü varlığını ilan ederek, her defasında sahada kuvvet kullanmayı bir yaptırım olarak kullanıyor. Bunu BM anlaşmaları çerçevesinde meşru hak olarak kullanıyor.
  3. ABD, Ankara ve Moskova’ya dolaylı olarak Astana sürecinin sona erdirilmesi yönünde bir mesaj veriyor. (Buna Tahran’ı da eklemek mümkündür.) Astana sürecinde BM de vardı. BM etkisiz kaldı.
  4. ABD, Esad rejimine sadece Rusya ile hareket etmemesi gerektiğini işaret ediyor.
  5. ABD, Türkiye’ye Fırat’ın batısından dolaylı bir mesaj veriyor.
  6. ABD, yerleşim yerlerine dağılmış ve gizlenmiş teröristlere tıpkı Rusya gibi havadan taarruz ederek bir şekilde yapılanların ne mana taşıdığını bildiğini benzer yöntemle saldırarak karşılık veriyor.

Birleşmiş Milletler (BM)

BM ne işe yarar diye soruyoruz. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) için Almanya bir girişimde bulundu, bakalım yeni bir karar tasarısı çıkacak mı?

Şöyle düşünülebilir: “BM acilen bölge için bir karar almalı; belki de bölgeye Barış Gücü veya Geçici Görev Gücü (UNIFIL) göndermeli; Türkiye sınırında güvenli bir bölge oluşturmalı,” şeklinde.

Ne yazık ki BM yapısıyla bu olmuyor. Veto hakkı olan BMGK üyesi ülkeler zaten kendi çıkarları için çaba sarf ediyorlar.

Esad, BMGK’yı davet edebilir. Diyelim karar istediği gibi çıktı ve bölgeye güvenlik birimleri geldi. İşte bu fiili durum onun otoritesini çok çabuk elinden alır ve bunu yapmak istemez.

BMGK üyeleri kimler?

  • 5 Daimi üye – Veto hakkı var: ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya
  • 10 geçici üye: (Devam eden) Japonya, Mısır, Senegal, Ukrayna, Uruguay, (Yeni seçilen) Kuveyt, Ekvator Ginesi, Fildişi Sahili, Peru, Polonya

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

idlib-catismasi
ÖNCEKİ YAZI

İdlib Çatışması

ulke-savunmasi-hakkinda
DİĞER YAZI

Ülke Savunması Hakkında

Güvenlik 'ın son yazıları

54 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
88 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
145 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
190 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
215 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme