avrupa-yeni-guvenlik-arayisi-ve-turkiye
Avrupa Yeni Güvenlik Arayışı ve Türkiye

Avrupa Yeni Güvenlik Arayışı ve Türkiye

28 Ağustos 2018
Okuyucu

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Paris’te Fransız Büyükelçilerine 27 Ağustos günü yaptığı konuşmada Güvenlik ve Türkiye konularında önemli açıklamalar yaptı. Ardından Türk DİB’lığı tepkisini ifade etti. Öyleyse bakalım, Macron ne dedi, ne anlaşıldı?

Elysee Sarayı’nda diplomat, milletvekili ve uluslararası ilişkiler uzmanının katıldığı toplantıda konuşan Macron, Türkiye’nin AB üyeliği sürecine nokta konulması gerektiğini söyledi. Fransız lider üyelik yerine tıpkı Rusya gibi Türkiye ile de stratejik ortaklığa gidilmesi gerektiğini ifade etti. Macron Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’sinin Mustafa Kemal’in dönemindeki Türkiye olmadığını söyledi.

Macron şöyle dedi: ”Rusya ve Türkiye ile ilişkileri düşünmeden uzun vadeli bir Avrupa’yı inşa edemeyiz. Türkiye Cumhurbaşkanı Avrupa karşıtı görünen Pan-İslamcı gündemini her gün yeniden teyit ederken, dürüst ve açık bir şekilde Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği hakkında konuşmaya devam edebileceğimizi düşünüyor muyuz? Dolayısıyla Avrupa Birliği üyeliği değil de ‘stratejik ortaklık’ inşa etmek lazım. Bu iki güç kolektif güvenliğimiz için önemli olduğundan Rusya ve Türkiye ile stratejik ortaklık lazım, onların Avrupa ile bağlı olması lazım.

Fransa Cumhurbaşkanı NATO müttefiki ABD’de Trump yönetiminin izlediği çizgi ışığında, AB’nin güvenliğinin artık ABD’ye emanet edilemeyeceğini kaydederek, “Rusya da dahil Avrupa’daki bütün ortaklarımızla güvenlik konularını enine boyuna gözden geçirmemizi isteyeceğim,”dedi. Avrupa’nın Türkiye ve Rusya ile yeni tip ilişkiler tesis etmesine ihtiyaç duyduklarını belirten Macron, aynı zamanda bu ülkelerin geçirdiği değişimi de dikkate almaları gerektiğini söyledi. Macron, yeni Avrupa güvenliği konusunda Rusya ile görüşmelerin devamı için Ukrayna sorununun çözülmesi gerektiğini şart koştu.

Macron, NATO ve ABD ile Fransa arasına mesafe koyuyor. Almanya ve Fransa’yı “ortak fikirde” olarak tanımlıyor. Ayrıca geçen hafta Almanya Dışişleri Bakanı Maas, Handelsblatt Gazetesine yazdığı makalede, Avrupa-ABD ilişkileri arasında mesafenin açıldığını, AB’ye sorumluluğu paylaşarak yeni bir ağırlık merkezi oluşturma çağrısı yapmıştı. Bu da göstermektedir ki Almanya ve Fransa önemli ölçüde fikir birliğine sahipler.

Macron, “Trump’ın defalarca Batı ittifakının karşılıklı savunma konularındaki kararlılığını sorguladığını ve ABD’nin Avrupa’ya verdiği askeri desteğin fazla masraflı olduğundan şikayet ettiğini,” söylüyor.

Macron, AB’de derin siyasi reformlar yapılmasında yana ve seçim vaatlerinde bu hususu dile getirmişti. Önerileri arasında şimdiye kadar çok fazla destek bulamayan Avro bölgesi için ayrı bir bütçe önerisi de bulunmaktadır.

Türk DİB’lığının tepkisi kapsamlı oldu. Kınandı ve aynı zamanda Macron’a Türkiye’nin içinde olduğu durum hatırlatıldı.

Önümüzdeki ay Merkel-Erdoğan, sonraki ay ise Merkel-Macron-Erdoğan-Putin görüşmesi var. Bunun öncesinde bu tür açıklamaların gelmesi aslında Türkiye’nin Avrupalı dostlarıyla neleri konuşacağı konusunda açıklık kazandırmış görünüyor. Ama en azından şu konular açık: 1) Avrupa’nın güvenliği için içeriden arayışlar başlamış ve Türkiye ile Rusya geçen hafta yaptığı Stratejik Ortaklık ile doğrudan Avrupa’ya bir öneride bulunabilir. Demek ki Atlantik’in güvenliği bahsinde İngiltere ABD’nin yanında ve bu durumda Almanya ve Fransa kendilerine bir savunma anlayışı geliştiriyor. 2) AB Türkiye’yi tam üye yapma niyetinden vazgeçmişe benziyor. O halde ortaklık şekli ne olur? Bu konu tartışmaya açılacak. Türkiye, “güvenliğe karşı tam üyelik” kozunu oynamaya devam edecektir. Bu tür kozlardan önce aslında Türkiye’nin tam üyeliği hak ettiği de ayrı vakıadır. Hatta son küresel Ekonomik Savaş (ticaret, finans ve ekonomiyle ilgili olarak diplomatik) bağlamında konuşulacak yeni bir alan açılmıştır. O halde Türkiye güvenliğin yanı sıra ekonomik gerekçeleri de muhataplarına anlatabilmelidir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

arap-natosu
ÖNCEKİ YAZI

Arap NATO’su

tahran-zirvesi-oncesi
DİĞER YAZI

Tahran Zirvesi Öncesi

Güvenlik 'ın son yazıları

66 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
120 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
114 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
102 views

Küresel Stratejik Savunma 

Bu makalede, küresel savunma ve küresel strateji, savunma sanayiine olan ihtiyaç, bununla refah ve güvenlik yönleriyle kazanılacak avantaj, stratejik plan ve proje konuları ve KAAN projesinin değeri ortaya konacaktır. ABD, Rusya, Birleşik Krallık ve Türkiye örnekleri üzerinde duracağım.
137 views

Ukrayna-Rusya Savaşı ve Geleceği

İkinci yılı dolan, üçüncü yılının da hızlıca geçeceği öngörülen, hemen herkesi ilgilendiren önemli bir savaşı değerlendiriyorum. Bugünden yarına bakılırsa, gelişmeler Ukrayna aleyhine gibiyken, acaba ne yapılırsa durumda önemli bir değişiklik yaratılabilir? Yoksa bugünkü muğlaklık devam mı edecek? Cephede ve stratejik alandaki sorunlar nasıl gelişiyor? Putin, satranç hamlelerini ustaca yapabiliyor mu?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme