avrupanin-gocmen-krizi
Avrupa'nın Göçmen Krizi

Avrupa’nın Göçmen Krizi

3 Mart 2020
Okuyucu

Avrupa’nın sorununu Türkiye çözecek değil, insan haklarını da iyi biliyorlar, sömürgeciliği de, Avrupa Birliği ve güvenlik gibi konulara da! Şubatın 27’sinde zalim Esad’ın İdlib’de askerlerimize hain saldırısından sonra Türkiye göçmenler ile ilgili stratejik bir karar aldı ve sonra kapılarını açtı. Dedi ki, ‘isteyen istediği yere gidebilir, ben tutmayacağım, geçici Türkiye’de misafir olan göçmenler bundan böyle serbesttirler’. Avrupa Konseyi olağanüstü toplandı. Avrupa ülkeleri, özellikle komşumuz Yunanistan ‘bu benim sorum değil’ demeye başladı. Kimin sorunu, onu açıklamadı. Diğer yandan Avrupa’dan temaslar yoğunlaştı. İçişleri Bakanı Soylu 3 Martta açıkladı: ‘Saat 09.15 itibarıyla Türkiye topraklarından ayrılıp Edirne’den Yunanistan’a geçen göçmen sayısı: 130.469’ Durum nedir, bakalım.

Önce Suriyeli göçmenler konusunun geçmişine göz atalım. Avrupa Komisyon 15 Aralık 2015 tarihinde Türkiye’deki Suriyeli Mülteciler için gönüllü bir insani kabul programı önerdi. 18 Mart 2016 tarihinde, Avrupa Konseyi ve Türkiye, Türkiye üzerinden Avrupa’ya düzensiz göç akışını durdurmaya yönelik bir anlaşmaya vardılar. AB-Türkiye Bildirisine göre, ‘Türkiye’den Yunan adalarına gelen ve iltica başvurusunun kabul edilemez olduğu beyan edilen tüm yeni düzensiz göçmenler ve sığınmacılar Türkiye’ye iade edilmelidir.’

Anlaşma maddeleri şöyle (parantez içinde ilerleme ve sonuç yazılıdır):

1) 20 Mart 2016 itibarıyla Türkiye’den Yunan adalarına geçen tüm yeni düzensiz göçmenler Türkiye’ye iade edilecektir; (İade ettiler)

2) Yunan adalarından Türkiye’ye geri gönderilen her Suriyeli için başka bir Suriyeli AB’ye yeniden yerleştirilecek; (Gerçekleşmedi)

3) Türkiye, Türkiye’den AB’ye düzensiz göç için yeni deniz veya kara yollarının önlenmesi için gerekli tedbirleri alacaktır; (Tedbir alındı, Ege’den göçmen geçişlerinde yaklaşık yüzde 97 düşüş yaşanırken, Birleşmiş Milletler verilerine göre, Avrupa’ya göçmen akınının zirve yaptığı 2015’te Ege adaları üzerinden 856 bin kişi geçiş yaparken, bu sayı 2018’de 32 bin 494 olmuştu.)

4) Türkiye ve AB arasındaki düzensiz geçişler sona erdiğinde veya önemli ölçüde azaltıldığında, Gönüllü İnsani Kabul Programı etkinleştirilecektir; (Bu safhaya gelinemedi)

5) Vize serbestisi yol haritasının yerine getirilmesi, en geç Haziran 2016 sonuna kadar Türk vatandaşlarına yönelik vize şartlarının kaldırılması amacıyla hızlandırılacaktır. Türkiye, geriye kalan şartları yerine getirmek için gerekli tüm adımları atacaktır; (Gerçekleşmedi, Türkiye’nin vize serbestisi için 72 kriterden karşılaması gereken 6 kriter kaldı)

6) AB, Türkiye ile yakın işbirliği içinde, ilk başta tahsis edilen 3 milyar Avro’luk Türkiye’deki Mülteciler Aracı’na ödenmesini hızlandıracaktır. Bu kaynaklar tam olarak kullanılmak üzereyken, AB 2018 yılı sonuna kadar Tesis için ek fonları 3 milyar Avro’ya kadar artıracak; (Gerçekleşmedi, 3 milyar Avro geldi ikinci dilim halen yok, Komisyon 2016’dan itibaren 348 milyon Avro ‘Acil Sosyal Güvenlik Ağı’ oluşturulduğunu duyurdu, sonuç yok)

7) AB ve Türkiye, Gümrük Birliği’nin geliştirilmesi konusunda devam eden çalışmaları memnuniyetle karşıladı. (Çalışılıyor, Türkiye ve AB arasında gerçekleştirilen teknik görüşmelerin ardından müzakerelerin çerçevesini belirleyen rapor üzerinde uzlaşı sağlandı ancak bundan öteye geçilemedi.)

8) Katılım süreci, Avrupa Birliği Konseyi’nin Hollanda Başkanlığı sırasında 33. Bölüm açılacak ve hızlandırılmış bir hızda devam etmek için diğer bölümlerin açılması ile ilgili hazırlık çalışmaları ile yeniden enerjilendirilecektir; (Gerçekleşmedi, Aralık 2015’te Bölüm 17’nin açılması söz konusu oldu ama ilerleme yok. AB ile üyelik müzakerelerinde 30 Haziran 2016’dan bu yana yeni fasıl açılmaması nedeniyle AB-Türkiye üyelik müzakereleri donma noktasına geldi.)

9) AB ve Türkiye Suriye içindeki insani koşulları iyileştirmek için çalışacak. (Gerçekleşmedi)

Türkiye ayrıca, uluslararası korumaya ihtiyaç duymayan tüm göçmenlerin Türkiye’den Yunanistan’a hızla geri dönmesini kabul etmeyi ve Türk sularında yakalanan tüm düzensiz göçmenleri geri almayı kabul etti. Türkiye ve AB, göçmen kaçakçılarına karşı önlemleri artırmaya karar verdiler ve Ege Denizi’nde NATO faaliyetinin kurulmasını memnuniyetle karşıladılar.

Avrupa yaptığı anlaşmaya uymadı, bu açıktır.

Avrupa Sınır ve Sahil Güvenlik Gücü FRONTEX’i kuran Avrupa’nın durumu içler acısını. Dün medyaya da düştü, görüntüler açık; FRONREX veya Yunan Sahil Güvenlik botundaki askerler, sonuçta içi çocuk ve kadın dolu göçmen lastik botlarına demirlerle saldırdı, bu yetmedi ateş açtı. İki ölü var. Göçmenleri yine Türk sahil botu denizde kurtaran taraf oldu. Bu insanlığa sığmayan olaydan anlaşılan şuydu, FRONTEX veya Yunan Sahil Güvenliği bir insanlık suçu işlediler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Bulgaristan Başbakanı ile basın toplantısındayken şöyle dedi: ‘Nitekim bugün Yunan askerleri 2 tane mülteciyi öldürdü, 1 tane de ağır yaralı var. Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel de yarın Türkiye-Yunanistan sınırını ziyaret edeceğini açıkladı. Herhalde mültecilerin Yunan sınırında kaldığı insanlık dışı muameleleri görecektir. Yunanistan sahil güvenlik yetkililerinin Ege’de yaptıklarını da izlemesini tavsiye ediyorum.’ Yunanistan’ın 1951 Cenevre Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin hilafına hareket ettiği açıktır.

Yunanistan’ın insanlık dışı eylemine kara sınırından geçen veya geçmeye çalışan göçmelere kullanılan gaz bombaları da var. Bu bölgede çocuklar dahil pek çok göçmen yaralanmıştır.

Türkiye’nin şunu demeye hakkı doğmuştur, Türk askeri şerefiyle Suriye halkına zulmeden Esad rejimine karşı mücadele verirken, göğsünü siper ederken; Yunan askeri zavallı göçmenlere hak etmedikleri zulmü yaşatıyor. Bu mu askerlik, mertlik?

FRONTEX’de bir yanlış konu daha var ki bu uluslararası manada Türkiye ile bir sorundur. Güney Kıbrıs kendilerince AB ülkesi kabul edilmektedir. Bu halen Birleşmiş Milletler nezdinde çözülmemiş olan Kıbrıs meselesinin hilafınadır. Ama onlar böyle göstermektedirler. FRONTEX sınırları olarak GKRY de işaretlidir. Yarın bir sorun olursa, uluslararası bir mesele daha ortaya çıkabilecektir.

Bütün bu açıkladıklarım Avrupa’nın Suriyelilerle alakalı son gelişmeleri içermektedir. Halbuki Avrupa ülkeleri yıllardır özellikle Afrika kıtasını sömürmüşlerdir. Asıl göçmen sorunları ise sömürdükleri ülkelerden gelmektedir. ‘Benim de sende hakkım var!’ diyen insanlar Avrupa’ya akın etmektedir. Avrupa bunu bildiği nedenle güya sıkı önlemler aldı. Ancak bu bir insanlık ve vicdan meselesi olarak, onların kağıt üzerinde aldıkları tedbirlerle kısa sürede çözülecek bir mesele değildir. Avrupa’nın mülteci ve göçmen sorunu giderek büyüyecektir. Zira buna Asyalılar ve Ortadoğulular da eklenecektir, Suriyeliler, Afganlar…

Almanya Şansölyesi Merkel ‘Suriye İdlib’de derhal ateşkes ilan edilmeli’ dedi ve Türkiye sınırına güvenli bölge kurulmasını hatırlattı. Günaydın diyelim!

Türkiye sınırlarını açarken büyük ölçüde Avrupa’ya tavır aldı. Diğer yandan Birleşmiş Milletler’e (UN) de bir mesaj vardı. Çünkü Suriyeli sığınmacılar konusu Esad’ın yol açtığı bir insanlık dramının tam da kanıtı idi. Birleşmiş Millerler sürekli ateşkes diyor, BMGK 2254 bu konuda bir cümleye de sahip, ama sonuç ne? Mesaj alındı mı acaba?

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

dogu-akdenizde-askeri-manzara
ÖNCEKİ YAZI

Doğu Akdeniz’de Askeri Manzara

guncel-askerlik-meseleleri-ve-isbirlikcilik
DİĞER YAZI

Güncel Askerlik Meseleleri ve İşbirlikçilik

Güvenlik 'ın son yazıları

56 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
88 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
145 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
190 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
218 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme