guncel-askerlik-meseleleri-ve-isbirlikcilik
Güncel Askerlik Meseleleri ve İşbirlikçilik

Güncel Askerlik Meseleleri ve İşbirlikçilik

4 Mart 2020
Okuyucu

Savaş konsepti askeri doktrinlerin dışındaki mücadele ortamlarına da kaydı. Günümüzde Hibrit Savaşlar gri bölgelerde, evimizde, işyerimizde, sosyal çevremizde bireylere istese de istemese de görev vermektedir. Bu yöntemde önemli olan her seviyede karar verme süreçlerini etkilemektir. Yakın geçmişe nazaran daha sıklıkla, aynı anda, çok boyutlu ve katmanlı, her bireyi, siyasetçi olur, başka karar verici olur, herkesi içine alan tarzda, çok kapsamlı biçimde sürüyor. Bu hususu iyi anlamak gerekiyor, böyle bir çağdayız. Askerlerin, devletlerin ve geri bölgedeki unsurların ateşini hissettiği savaş kavramı bugün geldi hepimizin günlük mücadelesine dönüştü. Eğer yanış yola sapılırsa zafiyet noktaları ortaya çıkıyor ki, bu zamanla mücadelede geri kalmak anlamına geliyor. Bakın bu hususun detayları nasıl?

Askerlik sanattır. Hititli Suppiluliuma (MÖ 1358-1322) savaş arabalarına teknolojik yekilik getirerek savaşta stratejik baskın ve inisiyatif kavramlarını sahaya yansıtmış, ilk yazılı anlaşmanın da yapıldığı o Kadeş Savaşı ile tarihe nakşolmuştur. Sun Tzu (MÖ 545-470) Savaş Sanatı’nı yazmıştır. Burada strateji ve aldatma gibi pek çok konu vardır. Günümüzdekine yakın strateji kavramı buna bağlı inşa edilmiştir. Büyük İskender (MÖ 356-323) dünyayı savaşla birleştirme idealiyle stratejiye o tarihte bile küresel boyut katmıştır. Kartacalı Hanibal (MÖ 247) muharebe alanında taarruz ve savunma manevralarını ustaca yaratmıştır. Mete Han’dan (MÖ 234-174) bu yana Türklerin önderliğiyle gelişen sistemli bir ordu yapısı, onluk sistem halinde savaş sanatı kriterleri üzerinden hesap edilebilir olmuştur. Napolyon (1769-1821) modern orduyu kurmuştur, savaş alanında topçu gibi yıkıcı araçların doktrinini belirginleştirmiştir. Ve Mustafa Kemal Atatürk bütün bunları okumuş, özümsemiş, sahaya yansıtmış, ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır!’ demiştir.

Hiçbir şey tek başına ve gökten düşercesine değil, binlerce yılın tecrübe ve bilgi akranımı ile gelişmiştir. Hikayeler anlatılagelmiş, kitaplar yazılmış ve nihayetinde askeri akademiler kurulmuştur. Askeri uzmanların işi savaş sanatını, dünyadaki gelişmeleri ve değişik uygulamaları dikkate alarak belli tarifleri yapmaktır. Askeri uzman yazar, açıklar, tartışır ve sonra örneğin siyaset insanları bu konuya vakıf olur. Her kim olursa olsun, bu ciddi konuya vakıf olmayan veya yarım yamalak bilerek konuşan var ise, boşboğazlığından dolayı kendine güldürür, ancak başka bir nokta daha var, hasma işbirlikçi olur.

Yaşam da bir savaştır. İnsanlık olarak günümüzde savaşlarları çeşitlendirdik. Örneklerini vereyim: Konvansiyonel Savaş güncellenerek uygulanıyor. Kitle İmha Savaşı (NBC) yeni atma ve imha vasıtaları ile geliştiriliyor. Asimetrik Savaş her bir coğrafyaya ve konuya göre çeşitlendiriliyor. Soğuk Savaş başka mecralarda bu isimle olmasa da sürdürülüyor. Donald Trump döneminde fazlaca kullanılan ve boyutlarıya etkili hale getirilen Ekonomik Savaş ve Teknolojik Savaş güncel halde. Artık ambargolardan başka yaptırımlar var. Bilgi Savaşı her geçen gün gelişmesine devam ediyor. Elektronik-Dijital Savaş sürüyor. George W. Bush ile daha çok öne çıkan Sıfır Kayıplı Savaş tam da bu günün teknolojisiyle gelişerek bir yöntem oldu. Barack H. Obama döneminde damga vuran ve halen gelişme alanı çok ilerilere uzanan Siber-Sanal Savaş belki de en kullanılanı olmaya namzet. Algı Yönetimi gelişti, Post-Truth, Propaganda ve Medya türevleri hazırlandı.

Konsept olarak değilse bile strateji bağlanımda Uzun Savaş bugün bölgemizin asıl teması. Hibrit Savaş en yeni kavramlardan biri. Vekalet Savaşı yine yaygınlaşarak kullanılıyor. Büyük güçlerin uygulaması Hegemonik Savaş kavramını biliyoruz. Bush ile bir noktaya erişen Önleyici Savaş kabul gören bir kavram.

Bütün bunlar son yarım asrın mevzularıdır. Hatta günümüzde askeri akademiler tarafından üretilen eserlerde asıl konu başlıklarıdır. Bizde de medya ve siyasi alanda kullanım buluyor. Ancak işin kötü tarafı, yanlış bilgilerle kullanılan terimler halindeler. Terimi kullanıyor, ama içini bilmiyor!

Örneğin Vekalet Savaşı ve Paralı Asker (Lejyoner) kavramları bahsi bile sulandırılarak tartışma konusu ediliyor. Paralı Asker tamamen çıkara dayalı savaşan birimlerle alakalı bir konudur. Savaşın amacı veya sonucu gibi konular bu paralı askerlerin umurunda değildir. Ancak Vekalet Savaşı içinde bu sadece bir araçtır. Vekalet Savaşı içinde Paralı Askerlerin dışında da vekiller vardır. Hepsine aynı gözle bakılamaz. Örneğin İran destekli Hizbullah, Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) veya ABD destekli Halkın Koruma Birlikleri (YPG) birer vekildir (proxy).

İyi de toptancı bakışla ve cahilce, ‘bunların hepsi eşittir’ anlamıyla anılır mı? Hayır. İşte bu noktada vekilin amacına bakılır. Örneğin Hizbullah, gittiği yeri kanserli doku haline getiren, sosyo-ekonomik ve politik dokuyu bozan, diğer yandan mezhep temelli bir amaca hizmet eden vekildir. Harcamaları nasıl karşılanır? İran’dan destek gelir ama İran Devrim Muhafızları’nın (IRGC) alt kolu Kudüs Gücü (ABD tarafından öldürülen Kasım Süleymani bu sistemi kurdu,) kasasında biriken paradan gelir. Kudüs gücü bu parayı sahip olduğu iş ihalelerinden kazanır. Yani siyaset, askeri güç, yasa dışı uygulamalar, yasal sisteme bir biçimde monte edilir. Bu İran’da nasılsa, diyelim Suriye’ye veya Lübnan’a geldi, aynı şekilde dokuyu bozacak biçimde yayılım gösterir.

YPG, ABD’nin Hegemonik Savaş, Uzun Savaş, Hibrit Savaş yöntemlerine hizmet eden bir araçtır. Harcamaları ABD bütçesinden veya ABD’ye yakın politika içindeki Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından karşılanır. Hatta bazı petrol şirketleri fonları bile dolaylı olarak buraya alınır. Ancak YPG başka bir şey daha yapar, tıpkı Hizbullah gibi, yerleştiği coğrafyada vergi toplar, iş alanlarından komisyon alır, vs. Yani sosyo-ekonomik ve idari mekanizmayı zora sokar. Bakın işin içinde yine para var. Amaç var ve bunlar tartışılır. Üstelik YPG’nin amacı Suriye’yi bölmek parçalamaktır. Başka ülkelerle ve güçlerle pazarlıklar yaparak bölgede dengeleri karıştırır, istikrarı bozar. Bir bakarsınız YPG başındaki şahıs Savaş Lordu oluvermiş! Tıpkı CIA ajanı Halife Hafter’in Libya’daki misyonu gibi.

Gelelim SMO’ya. Bunlar sadece Suriye vatanına hizmet ederler. Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanadır. İstekleri daha doğru düzgün çalışan bir rejimin kurulmasıdır, yani Esad’ın diktatörlüğünden kurtulmaktır. Vergi toplamaz, alandan komisyon almaz, halka zulmetmez, çocuk kaçırmaz… Bunları neden söylüyorum, diğerleri yapar da ondan. Etnik ayrımcı değil, bilakis güç birliği esaslıdır. Kürt, Türk, Arap ve diğerleri ortaktır, bir araradır, kimse bir diğerine dinini ve kökenini sormaz. Tek amaçları ülkeleri için mücadele etmektir. Zaten Suriye’nin sosyolojisi budur ve izdüşümü olarak SMO bunu temsil eder. Bunlar düzenli askeri eğitimden geçirildi, belli oranda silahlandırıldı. Model, eğit-donat. Ama SMO daha çok Suriye ordusundan ele geçirilen silahları kullanıyor.

Somut ifade edelim, şu tartışıldı; ‘Neden SMO’dan belli sayıdaki milisler Libya’ya eğitmen olarak gönderildi, bu Lejyonerlik değil mi?’ Dil biliyorlar, özel kuvvet eğitimi aldılar ve Libya’da kendi amaçlarına yakın meşru yönde savaş veren askerlere kendi istekleriyle destek vermeyi seçtiler. Aslında düşmanları aynı. Bunları gözardı etmemek gerekiyor.

Bakın, yakın geçmişte ‘askeri varlık’ olarak tankçı veya topçu, piyade veya istihkam ne ise, bugün yukarıda çeşitlerini sıraladığım savaş konularında vekil kullanmak aynı değerdedir. Yani güç mukayesesi yapmak amacıyla bir orduya bakılır, kaç piyade veya tank birliği var diye, bunu biliyoruz, ama günümüzde ortak ve koordineli çalıştığın kaç vekil savaşçın var, bu da incelenir. Bu sahadaki üstünlük önemli olmuştur. Bunu yapanlar yapmayanlara sahada üstünlük sağlarlar.

Savaş ise Gri Bölge Savaşı (Grey Zone War) şeklinde gelişir. Yani savaşta mıyım, barışta mı, bu bilinmez ama güç mücadelesi gerekli araçları kullanarak çok çeşitli ve derinlikli alanlarda nüfuz etme yöntemleriyle uygulanır.

Bu arada şunu da ifade edelim, Sıfır Kayıplı Savaş ile teknoloji devrededir. Örneğin drone ile savaş her yerde kullanılır. SİHA’lar teröristleri öldürür, İHA’lar veya uydular sizin nerede ne yaptığınızı gözler. İnternet yapıları bir anlamda sizin organik sisteminize bağlanır.

Bazı ülkeler Hizbullah gibi ortaklıkları veya organları kullanır, bazıları YPG gibileri. Ama eğer Türkiye bu yöntemde eksik kalırsa, Milli Güvenliği ve Refahı açısından eksik iş yapmış olur. Bu hususu, yanlış amaç ve yöntem olmaması kaydıyla ifade ediyorum, diğerlerinden ayrılan nokta budur, Türk Milleti’nin karakterine uygun biçimde olmasını vurgulayarak ifade ediyorum.

Peki siyaseten vekillerin tartışılacak yönü yok mu? Var. Neresi? Milli Güvenliği ve Refahı azaltacak, zayıflatacak yönü değil de tam tersine artıracak türden konunun içeriğindeki meseleler tartışılır. Peki günümüzde tartışma nasıl dönüyor? İşte püf noktası: Başka ülkeler size Siber ve Bilgi Savaşı yöntemlerini uyguluyor, propaganda, dezenformasyon yapıyor ve siz onun kuklası oluyorsunuz, doğru yapılan bir işi, kendi iç yapınızda kaynaklanan süreci baltalayan bir figür oluyorsunuz. Burada Hibrit (Melez) Savaş de devrededir. Karışık bir baskılama yöntemi ile sonuç elde edilir; ‘onda olan sizde dolmayacak ve siz sahada varlık gösteremeyen olacaksınız.’

Bu bahsi şöyle kapatayım; PKK, YPG, FETÖ, Hizbullah, vs. terörist olarak isimlendirilir. Hatta bunlar çeşitli dokümanlarda yazılıdır. Terörle Savaş, başka kapdamdaki ifadeyle Asimetrik Savaş kavramları burada yer alır. Ancak SMO terörist değildir. SMO’ya terörist diyenler ve hatta geçerli dokümanlara belge koyarak durumu karartmak isteyenler bunun karşısında olanlardır, örneğin Esad rejimi, Rusya, İran, hatta PKK, YPG, Hizbullah…

İç politikada biri çıkar ve aynı dili kullanırsa, başkalarının emellerine ve politikalarına hizmet ederse, bir ‘işbirlikçi’ olurlar. Günümüzde işbirlikçilik işte böyle kavramsal bazda ve Algı Yönetimi ile alakalı gelişmektedir.

En basit yaklaşımla günümüzde özen gösterilmediği taktirde Hibrit Savaşın kurbanı veya işbirlikçisi olmak hiç de zor değildir. Maalesef! Zira savaş alanı evimizin ve iş yerimizin içine kadar girmiştir. Sadece savaş, özellikle Gri Bölge Savaşı, muharebe alanında gerçekleşmez, bunu unutmamak gerekir; savaş sosyal ortamlarda, partilerin salonlarında veya STK’ların toplantılarında da gerçekleşir.

Son olarak şunu ekleyeyim, uzman olmayanları dinlemeyin, zira onlar sizin kafanızı karıştıran kimselerdir, zaten bu amaçla öne sürülürler. Bir ülkede sosyo-politik yapı kendini bilerek veya bilmeyerek de olsa bazı güçlerin işbirlikçisi haline getiremez. Çünkü devlet devletliğini yapar! Aksi bir durum asla affedilmez, devlet kendini, milletini ve vatanını. Bu konunun teknik manada açıklaması budur.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

avrupanin-gocmen-krizi
ÖNCEKİ YAZI

Avrupa’nın Göçmen Krizi

ateskes
DİĞER YAZI

Ateşkes

Güvenlik 'ın son yazıları

54 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
88 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
145 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
190 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
215 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme