Bundan önce, ‘Ben de böyle düşündüm!’ dediğiniz olaylar oldu mu? Şimdi tam da böyle diyeceğiniz ama belki dile getirme fırsatı bulamayacağınız bir analizi birlikte yapalım mı? ABD’de Minnesota, Minneapolisi kentinde, siyahi George Floyd olayına çok geniş bir pencereden bakalım. Bakalım ne tür bir sonuç çıkaracağız!
Yaşanan olayların ayrı ayrı okunması da söz konusu, kronolojik olarak da.
Ayrı ayrı okuyalım. Örneğin size 20 konu sıralayacağım. Şöyle: 1) ABD-Çin Ticaret Savaşı, 2) COVID-19 pandemisi, 3) Fed’in küresel finans uygulamaları, 4) Çin’in İpek Yolu ve Afrika projeleri, 5) Uzay’da rekabet, 6) Siber Savaş, 7) Nükleer silahlanma, 8) NATO’nun hedeflerinin Çin’e kadar uzaması, 9) Güney Çin Denizi’nde gerilim artması, 10) Tayvan sorunu, 11) Uygur sorunu, 12) Hong Kong’da gösteriler, 13) Trump’ın Hindistan seyahati, 14) Suriye Savaşı, 15) Doğu Akdeniz gerilimi, 16) İsrail’de yeni hükümetin kurulması, 17) Çin’in İsrail Büyükelçisi Du Wei’nin ölümü, 18) ABD’li siyahi vatandaş George Floyd’un bir polisi tarafından öldürülmesi, 19) ABD’de gelişen protesto gösterileri, 20) ABD Başkanlık seçimleri 3 Kasım 2020’de yapılacak. Bütün bunlar ve daha fazlası kendi başına birer başlıktır, öyle değil mi?
Bazılarına bakalım, COVID19 pandemisini doğal bir seyirde düşünebiliriz, doğrusu da bu olur. Ancak bununla gelişen ortamı fırsat bilip istismar edilecek diğer olayların gelişmesi de söz konusu olur ve bu da doğal bir durumdur.
ABD Merkez Bankası olarak isimlendirilen ama tamamen bağımsız bir yapısı olan Fed’in bazı hesapları var. Şu an doların rezerv para olarak kullanılması oranı yüzde 62-65 arasında ve bu oranı yüzde 89-90 bandına getirmek istiyor ve sonra dijital dolara geçilmesini sağlayacak. Küreselleşme bu şekilde tamamlanacak deniyor. Bu hedef gerçekleşir mi gerçekleşmez mi, tamamen güçle ve finans dünyasının işleriyle alakalıdır. Kendi içinde bir süreç olarak ele alınması gerekir diyenler çoktur zannediyorum.
Bugünlerden kritik bir konu, George Floyd’un bir polis tarafından öldürülmesini ABD’de sürekli görülen siyahilere polis şiddeti bağlamında değerlendirmek hiç de yanlış olmaz. Ancak bu olayın gerçekleşme potansiyeli veya ‘talihsiz’ bir biçimde gerçekleşmesi üzerine hemen arkasından başka olayların da gelişmesi doğal bir yaklaşım olur.
Elbette ABD’de bir yozlaşma vardı, sosyal eşitsizlik hat safhadaydı, ırkçılık bilinen bir sorundu, COVID-19 süresince 40 milyondan fazla işsiz sokaklardaydı. Bütün bunlar bilinen gerçekler. Ancak yine bu gerçekleşecekler beraberinde başka olayların gelişmesinde de verimli iklimi oluşturur, etkide bulunur.
Üstelik politik çevrelerce popülist olarak nitelenen ABD Başkanı Donald Trump Meksika sınırına duvar örüyor, göçmenlerle alakalı sert ifadeler savuruyor. Bunlar ABD’nin iç meselesi veya politik konular, bu tür işler her ülkede olabilir, öyle değil mi?
Bu durumda ‘katili bulmak adına’ tıpkı bir dedektif gibi olayları birbirine eklemek yanlış bir şey olmamalıdır.
Şimdi bakın, birbirinden çok başka şekillerde gerçekleşen olayları ve ilişkilileri zamana göre sıralandıralım ve bu kronolojiyi beraberce okuyalım:
3 Aralık 2019
NATO hedeflerini açıkladı, Rusya ve Çin tehdit. Uzay, Siber, Arktik Bölge faaliyet alanları içinde.
21 Temmuz 2019
Hong Kong’da halk Çin yönetimine karşı sokağa çıktı. İstedikleri otonomilerini kaybetmemek. Çin ise burayı İngilizler’den 1997’de devralırkenki anlaşmanın hilafına davranıp, yavaş yavaş tam kontrolü ele almak istiyor.
Protestolar ve çatışmalar halen devam ediyor.
6 Şubat 2020
Senato’daki yargılamanın ardından yapılan oylamayla Trump hakkındaki azil süreci sona ermiş oldu. Yapılan ilk oylamada, 48 Senatör Trump hakkındaki görevini kötüye kullanma suçlanmasının suçlu bulunması gerektiği yönünde oy kullanırken, 52 Senatör ise buna karşı çıktı. Trump’ın Kongre’nin çalışmasına engel olduğu suçlamasıyla ilgili oylamada da sonuç, 47’ye karşı 53 ile Başkan lehine çıktı. Sayıları vermemin sebebi oyların yakınlığı!
25 Şubat 2020
Trump Hindistan’a bir resmî ziyaret gerçekleştirdi. Hindistan ve ABD arasında bölgesel ve küresel bağlamda ilişkilerin geliştirilmesi doğrultusunda açıklamalar yapıldı. Narendra Modi ile el ele pozlar verdi.
11 Mart 2020
Dünya Sağlık Örgütü COVID-19’un bir pandemi olduğunu açıkladı.
23 Mart 2020
ABD COVID-19 vakıası konusunda Çin’i geçti.
23 Mart 2020
ABD Dışişleri Bakanı, ki kendisi eski CIA Başkanıdır ve şuanki CIA Başkanı meslekten gelen Gina Haspel onun sözünden çıkmayacak bir isimdir, Mike Pompeo, Afganistan, Bagram Hava Üssü’nde Çin devlet heyeti ile (Çin Komünist Partisi’nden 3 önemli isimle) toplantı yaptı.
30 Nisan 2020
Pompeo, yaşlı babası (89) Wayne Pompeo’nun 30 Nisan 2020 günü ameliyat masasında öldürüldüğüne inanıyor. Otopside Wayne’nin vücudunda zehir tespit edildi.
13 Mayıs 2020
Pompeo Tel Aviv’de Netanyahu ile görüştü. İsrail’e, ‘Çin’e teknoloji aktarma, ekonomik yatırımları kes’ dedi.
Görüşmede Boustaniler ile ilgili bahis de geçti.
Pompeo Uygur Türklerinin CIA temsilcisi olarak bilinen Rabia Kadir ile görüştü. ABD Uygurlar konusunda Çin’i uyaran bazı açıklamalar yaptı.
15 Mayıs 2020
15 Mayıs’ta Suriye’nin en zengin ailelerinden Boustani’nin genç bireyi Ghaith Boustani (32) kalp krizi nedeniyle öldü.
Boustanilerin Londra’daki önemli ailelerle irtibatı biliniyor.
Boustaniler Çin’in Ürdün ve Bahreyn’deki yatırımları için Çin ile işbirliği vardı ve Du Wei ile irtibattaydılar.
17 Mayıs 2020
İsrail’deki Çin Büyükelçisi Du Wei (57) Herzilya semtindeki evinde ölü bulundu. Ölüm sebebinin kalp krizi olduğu açıklandı.
Wei, 12 Mayıs’ta Jerusalem Post’ta COVID-19 ile ilgili bir makale yazdı.
İsrail’e atanması Şubat 2020.
Çin renminbiyi başka paralardan daha önce dijital yaparak (e-rmb) küresel rezerv paraya sahip olmak istiyor. Şu an fiziki parasının bezer kullanımı yüzde 1.5 civarında.
Çin’in dijital parası ‘e-rmb’ kripto paranın önemli ismi Du Wei. İsrail de ‘e-rmb’yi kabul etti. Çin 50 ülkeyi teşvik etti, 24 evet geldi. ‘e-rmb’ ASEAN’da kullanılacak, kabul edildi. Londra kripto para için Çin’e yeşil ışık yakmıştı.
25 Mayıs 2020
Minnesota eyaleti, Minneapolis kentinde polis memuru Derek Chauvin’in 25 Mayıs’ta siyahi George Floyd’u neredeyse canlı yayında uzun süre boğazına bastırarak (bu tür elle veya ayakla boğaza basmanın hasmı paralize etmek veya öldürmek için yapılması güvenlik görevlilerine eğitimlerde öğretilir, rastgele bir hareket değildir,) ölümüne sebep olması üzerine ABD’de protesto eylemleri başladı.
24 Mayıs’ta Chauvin’in evine gelen bir kişi, 12 saat içinde siyahi bir kişinin infazına sebep olacak durumu yaratması talimatını verdi. (Bu bilgi teyit edilemedi. Ancak Trump Chauvin ve diğer ilgili polisler hakkında soruşturma başlattı, mahkeme sonucunda bazı gerçekler kamuoyuna açıklanabilir, bilginin teyidi bu surette ortaya çıkabilir.)
Chauvin emniyet teşkilatında 19 yıldır çalışmaktadır. Chauvin’in ‘suç’ dosyası oldukça kabarıktır. Duruşması 8 Haziran’a ertelenen bu polisin daha önce hakkında 18 defa şikayet olmuş, fakat kendisine bir kere bile cezai yaptırım uygulanmamış. Bilemeyiz, ama sicili neden kötü biri bu olayla karşı karşıya demeden de geçmemek gerekir.
ABD güvenlik güçlerince bugüne dek Floyd gibi pek çok kişi öldürüldü, ama hiçbirisi bu denli büyük gösterilere sebep olmadı. Bu kez durum farklıydı. Gerekçesi her ne kadar ırkçılıkla açıklanıyor ise de geri planında işsizlik, buna sebep olan COVID-19 süreci, ABD-Çin Ticaret Savaşı gibi konular dendi. Dolaylı etkisi ile Floyd’un ölümü sonrası gösteriler için ortam ve ABD toplumu hazırdı.
28 Mayıs 2020
Çin Hong Kong Ulusal Güvenlik Yasası’nı çıkardı.
Aynı gün, 28 Mayıs’ta ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya bir arsaya geldi ve Hong Kong’un otonomisi konusunda Çin’e karşı ortak tavır alacakları üzerine anlaştılar. Eski İngiliz sömürgesi Hong Kong 1997’de ‘Bir Ülke, İki Yönetim’ çerçeve anlayışıyla Çin’e geçti. Yedi buçuk milyon nüfusa sahip Hong Kong’da 1997’de el değiştirme esnasında İngiltere 3 milyon İngiliz pasaportlu vatandaş önerisini sunmuştu. Çin’in politikaları ile bunun ancak 2018’de 170 bini gerçekleşti. Pompeo Çin’e Hong Kong’un özel statüsüne uyun diyor.
Bu Uzak Doğu’nun çok önemli otonom liman kentinin GSYİH’sı 500 milyar dolar. Küresel finansın yüzde 1.1 gibi bir payı burada işlem görüyor. Batı dünyası Uzak Doğu’da ile bütün ticaretin bankacılık, sigorta ve finans işlemlerini Singapur ve Hong Kong’da gerçekleştiriyor. Hong Kong bir şey üretmiyor, ancak tam bir aracılık noktası. Böyleyken örneğin 2018’de ihracatı 530 milyar dolar tutuyor.
29 Mayıs 2020
29 Mayıs’ta ABD Başkanı Trump, Çin’e, Hong Kong konusunda çıkardığı yasadan dolayı yaptırım uygulayacağını duyurması, öne çıkan bir konu oldu.
30 Mayıs 2020
Floyd ile ilgili sokak eylemleri tüm ülkeye yayıldı.
30 Mayıs 2020
Politik stratejist Steve Bannon ‘Çin ile savaşacağız’ dedi.
Trump’ın 2016 seçimlerinde kampanyayı Bannon yönetmişti ve ilk kabinesindeydi.
Bannon’un patronu ise David Koch. Koch ailesi Çin ile Ticaret Savaşı konusunun mimarlarından, Trump destekçisi. Koch, Kasım 2020 seçimleri için ‘Dürüst Seçimler Projesi’ni yönetiyor. Bu kapsamda yoksul Amerikalılara para dağıtılmasını sağlıyor.
İş insanı Koch ve DİB Pompeo ortak hareket ediyor, yakın ilişkileri var. COVID-19 ile ilgili Çin’den tazminat alınması gerektiğini ifade eden bu iki isimle irtibatlı ABD’li Çin kökenli milyarder Miles Kwok (Guo Wengui).
1 Haziran 2020
Trump ülkesinde ‘iç teröre savaş’ açtı. Bundan önce 11 Eylül sonrası George W. Bush ‘küresel teröre savaş’ açmıştı.
Trump sadece Amerikan vatandaşlarına değil, bütün dünyaya kilise önünde elinde İncil ile poz verdi.
2 Haziran 2020
Pompeo, Hong Kong’un gergin durumunu işaret ederek bir Twitle Pekin’i tehdit etti, ‘Tiananmen Nöbeti tekrar başlar,’ dedi.
3 Kasım 2020
ABD Başkanlık seçimleri yapılacak.
Kronolojik çalışmamızı tamamladık. Sizce ‘katil’ kim? Neler oluyor dersiniz? Mutlaka bir fikriniz vardır. Şu gerçek, hukuk somut delillere bakar. Eğer delil bulursanız amenna! Hukukçu gözüyle temkinli bakarsanız bu olaylar oldu bitti ve her bir dosyada olanı ayrı ele alırsınız ve dersiniz ki, sonuç bu…
Ancak hayat sadece hukukla açıklanamıyor. Büyük savaşlar bile böyle oluyor. Örneğin 28 Haziran 1914 tarihinde Avusturya Arşidükünün bir Sırplı tarafından öldürülmesi sonucunda Birinci Dünya Savaşı başlamış idi. Bu savaşta bilinen yaklaşık 50 milyon insan kaybı var. Tarih kitapları savaşı başlatan diyerek Arşidükün ölüm olayını not eder. Öncesinde yaşananların büyük bir kısmı oldu bitti türü olay olarak hatırlayanların hafızasında kalır veya bazıları unutulur gider.
Ne tesadüftür ki bütün ekonomi yorumcularının birleştiği bir sonuç, COVID-19 ile ilgili süreçte meydana gelen ekonomik krizin Dünya Savaşı zamanına eşit etki edeceği şeklindedir.
Diğer yandan New York’ta sokağa çıkma yasağı en son İkinci Dünya Savaşı zamanında uygulanmış…
Sahi bu Dünya Savaşı konusu nereden çıktı?