israilin-umman-ziyareti-ve-anlami
İsrail’in Umman Ziyareti ve Anlamı

İsrail’in Umman Ziyareti ve Anlamı

10 Kasım 2018
Okuyucu

Geçtiğimiz günlerde İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile Umman Sultanı Kabus Bin Said’in resmi ziyareti gerçekleşti. Bu ziyaret bize önemli konuları hatırlattı. Bakın bunlar neler?

İsrail kurbağayı yavaş yavaş pişirmeye devam ediyor. Kurbağa kim? Amaç ne, neden bu yöntem? Örneğin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, eşi Sara ve Mossad Başkanı Yossi Cohen ile birlikte, 26 Ekim 2018’de Umman’ın başkenti Muskat’a gitti. Sultan Kabus Bin Said, Netanyahu ile çok iyi vakit geçirdiler. O eski Arap Birliği ruhu, bugün bu tür İsrail-Arap yakınlaşmalarında yok kabul edilebilir. Tek İran için durum farklı, ama o da hem Şii hem de Acem! İsrail İran’ı zaten farklı bir kefeye koyuyor. Söylemde İran olmaksızın yapılan bir vurgu var. Bu durumda yavaş yavaş pişirilenler Araplardır. Kime karşı? Filistin sorunu, İran’da rejimin değiştirilmesi, Suriye’nin parçalanması, Irak’ta bölünmenin derinleşmesi ve belki diğer Müslüman ülkelerdeki bazı konuların kendi lehlerine halledilmesi…

Netanyahu ziyarette sürekli şekilde, İskoçya’da iyi bir eğitim almış ama babasını devirip tahta çıkmış olan Sultan Kabus’u övdü ve hakkında şöyle dedi: “Onda sanatçı ruhu var. Son derece eğitimli ve etkileyici. Aynı kitapları okuduğumuzu keşfettik.”

Netanyahu’dan önce Umman’a giden ilk İsrail Başbakanı Kasım 1995 yılında suikasta kurban edilen Yitzhak Rabin, ikincisi hemen sonrasında 1996’da Şimon Peres oldu. Peres’in ziyaretinde “yeni Ortadoğu” diye bir fikir ortaya atıldı. Demek ki İsrail, Körfez’deki Arap Ülkelerini değiştirmeye bu tarihte ve yine Umman’da başlamıştı. Filistin’de 2000 yılında II. İntifada başladı ve Netanyahu’nun 2018’deki bu Umman ziyaretine kadar “yeni Ortadoğu” söylemi unutulmuş olabilirdi. Dolayısıyla bu tarihlerdeki diplomasinin bir amacı da Körfez’de bu İsrail vizyonunu hatırlatmak oluyordu.

Netanyahu bu ziyaretten sonra Umman Sultanı’na bir ricada bulundu ve bu gerçekleşti. Sultan Kabus, özel temsilcisi Salim Bin Habib El Umeyri ve Dışişleri Bakanı Yusuf Bin Alavi’yi Ramallah’taki Filistin Başkanı Mahmud Abbas’a gönderdi. Londra’dan yayınlanan Eş Şark El Avsat gazetesine göre bu ziyarette sunulan resmi mektup ve anlatılan konu şöyle: “Umman, İsrail-Filistin barış sürecini ABD Başkanı Donald Trump’ın ‘nihai anlaşma’ dediği ve uzun zamandır hazırlığı yapılan ‘çözüm planı’ temelinde canlandırmaya vazifelidir.”

Bu temasın sonrasında yorumlar yapıldı, Umman’a da ne oluyor ki, dendi. Umman ise kendini Körfez’in İsviçre’si olarak görüyor. Ancak Netanyahu aslında Umman’ın girişiminden pek bir şey çıkamayacağını biliyor, yapmak istediği ise Körfez’deki ülkelere bu tür roller vererek, Arapları kendi lehine kullanma temposunu artırmak, yani onları yavaş yavaş pişirmek.

Arapçayı çok iyi konuşan Cohen’in misyonu ise Netanyahu’nunkinden biraz farklı, ama belki sonuç aynı kapıya çıkacak. Cohen Arap ülkeleri içinde sürekli ziyaretler gerçekleştiriyor. Araplar arasında sürekli hareket halinde, birindekini diğerine işliyor, Filistin meselesinde bu sürekli ve hızlı yapılan temaslarla belli bir anlayışın gelişmesini sağlamaya çalışıyor. Cohen çemberi her turda genişletiyor ve derinleştiriyor. Böylelikle İsrail ile Körfez’deki Sünni devletler arasında sıkı bir bağ meydana geliyor. Batılı yorumcular abartıyor belki ama, bu bağ için “ittifak” sözcüğünü kullananlar bile var. Eğer burada Filistin için bir sonuç çıkmasa bile ne oluyor biliyor musunuz? Sanırım anlaşılmıştır: İran’a karşı bir cephe inşa ediliyor. Bu cephe ile birlikte hareket ediliyor, Suriye’de ve Irak’ta dahi müşterek hareket ediliyor. Cohen ve Netanyahu’nun planı aslında bu ve Araplar bunu bilmiyorlar, iyi bir şey üzerine çalıştıklarını sanıyorlar.

Körfez ülkeleri İsrail ile geniş bir anlaşma zemini bulmaya başladılar. Bu durum gerçekten yeni, ama aslında etkili! Araplar bundan böyle İsrail’e güveniyor ve birbirlerini düşman görmüyorlar. Düşman İran veya başkaları…

Biz bu sonucu Suriye, Yemen ve Katar meselesinde olduğu gibi Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yataklarının işletilmesindeki işbirliğinde de görmekteyiz. Mısır Başkanı General Sisi ve Suudi Arabistan Karalı Selman İsrail ile hemen anlaşabildiler ise bunun daha önce pişirildiklerinden dolayı kolay yapıldığını düşünmemiz gerekmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Doğu Akdeniz’de GKRY-İsrail-Yunanistan İşbirliği

dogu-akdeniz-jeopolitigi
DİĞER YAZI

Doğu Akdeniz’de Haklarımızı Nasıl Alacağız?

Politika 'ın son yazıları

16 views

Rusya’nın Kharkiv Harekatı

Son günlerde Ukrayna-Rusya savaşında önemli bir gelişme var. Rusya için Kharkiv harekatı çok önemli bir koz olacak. Bu kez Rusya tarafı daha derli toplu harekat yapıyor, politikada daha akıllıca ifadeler seçiliyor. Zelensky ise endişeli görünüyor.
68 views

Politik Vizyona Göre Konumlanma Stratejisi

Ülkeler için sihirli kelimeler refah ve güvenlik, öyle değil mi? Peki 2030’lardan sonrasına bakın, dünyadaki gelişmeler ve Türkiye özelinde cevap arayın, vizyonumuz ve stratejimiz ne, refah ve güvenlik için neler düşünülmeli? Bu stratejik-vizyona esas olacak şekilde, politik anlayışımız, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik etkileşimlerimiz ne durumda, neredeyiz, ne tarafa doğru gidiyoruz, riskler neler?
65 views

İsrail Gazze’de Ne Yapmak İstiyor? 

Hamas-İsrail çatışmasında 7 Ekim’den bu yana 212 gün geçti, Gazze konusunda ne noktadayız? Şurası net, 12 bini çocuk 35 bin Gazzeli öldürüldü, 1,5 milyon insan şu anda çok zor şartlarda yaşıyor, en son noktada Refah’a saldırı oldu olacak türü bir İsrail baskısı da sürüyor.
87 views

İkinci One Minute

Eğer dünya büyük bir krize doğru giriyorsa, Türkiye yaşadıklarının yaralarını büyük ölçüde sardı, geleceğe hazır gibi, ekonomik sorunlarla ilgilenmeyi bir yana koyuyorum, ama İsrail yeni ve kaotik dünya dönemine daha büyük bir sorunlarla gireceğe benziyor. Gazze konusu travmatik! Bu stratejik analizi, Türkiye merkezinde gerçekleşen olaylarla açıkladıktan sonra, 2024 itibariyle gelecekte bizi neler bekliyor, diye sorarak ele alıyorum.
74 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme