macron-ve-sari-yelekliler
Macron ve Sarı Yelekliler

Macron ve Sarı Yelekliler

11 Aralık 2018

Dün Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Sarı Yelekliler adı verilen protestocuların yarattığı duruma dayalı tarihi konuşmasını dinledik. Macron neler söyledi, neler olabilir, değerlendirelim.

Olay ne idi? 17 Kasım’dan itibaren sosyo-ekonomik sıkıntı içinde olan Fransız orta sınıfı acil ve yapısal düzenlemelere gidilmesini talep eden protestolar gerçekleştirmeye başladı. Protestolar çağın gereklerine uygun Arap Baharı misali Fransız Kışı perspektifinde gelişti. Sosyal medya yine iş başındaydı.

1 Aralık’tan itibaren işler vandallığa evrildi. Tıpkı bizdeki Gezi eylemi gibi, bu kez Fransa’da iç karışıklık örgütlendi, işin içine başka gruplar da dahil oldu, yönetimin işbaşından uzaklaştırılması amacına dönüştü. Bu durum “Avrupa Ordusu (PESCO) kurmak gerekli,” ve “Rusya ile yakınlaşmakta yarar var,” söylemlerini yüksek sesle dile getiren Macron’un ipinin çekilmesi girişimine dönüştü.

Zaten AB sıkıntı içindedir. Yunanistan, Portekiz, İspanya ve son olarak İtalya’daki ekonomik sıkıntılar üzerine krizler oldu. Almanya be Fransa başta olmak üzere AB içinde çeşitli restorasyon projeleri devreye konmaya başladı. Bir de buna Brexit süreci ile İngiltere’nin yükü binince Avrupa kentleri gerildi.

Bir de ABD’nin ve küreselcilerin durumu ile genel güvenlik meseleleri var. Dünya ekonomik sıkıntı içinde. Ortada ABD’nin başlattığı bir Ekonomik ve Ticari Savaş var. Çin ve Almanya ABD tarafından resmen hedef alınmış durumda. Buna İran’daki ve bütünüyle Ortadoğu’daki durumu da eklersek, enerji piyasalarında da sorun olduğunu işaret etmemiz gerekiyor. Rusya’nın Kırım’ı işgal meselesini ve ABD-Rusya INF anlaşmasını bozmakla ilgili yarattığı gerilimleri ekleyelim. Fransa NATO alternatifi güvenlik meselelerini geliştirmenin peşinde. Zira bu konular Avrupa güvenliğini doğrudan etkileyen meselelerdir. Avrupa Atlantik güç dengelerinin Avrasya’ya kaymaya başladığının bilincinde ve Fransa bu konuda kendini vazifeli addetti. Bu küresel jeopolitik güç aktarımı bir hayli sıkıntılı olacağa benziyor. Diğer yandan henüz küresel göç ve terör sorununa çözüm bulunulabilmiş değil. Siber Savaş alanı acımasızca büyüyor. Bütün bunlara bağlı olarak politikada popülizm ve kleptokrasi öne çıkıyor. Bunlara bakanlar, ne oluyor, dünya niye bu denli gerildi, yoksa gidişat kötü mü diyorlar. Fransa dünya sahnesinde hep önde olmuş bir ülke, özellikle entelektüel öncülüğü vardır. Bütün bunlarla ilgilenirken halkı onu sokaklarda karşıladı. Şimdi mesele zor kontrol edilebilir bir halde. ben buna Fransız Kışı yakıştırması yaptım.

Avrupa ve genel güvenlik meselelerini üst üste koyalım, bir de buna Fransa’daki protestoları ekleyelim, ortadaki durum bu konunun kısa vadede bitmeyeceğini işaret ediyor. Üstelik olayların başka Avrupa ülkelerine de sıçraması söz konusudur. Hollanda ve Belçika’da sınırlı protestolar oldu. Diğer Avrupa kentleri hemen konuya eğildi ve potansiyel eylemleri kaynağından önleme yoluna gittiler.

Fransa’daki sosyo-ekonomik sorunla Macron’un da söylediği gibi 40 yılın yılan hikayesi. Vergiler ve gelir dağılımı eleştiriliyor. Ama bunlar yapısal konular. Seçim öncesinde Macron bu konulara değinmişti. Şimdi vaatlerini yerine getirmek yerine başka alanlara odaklandığı için eleştiriliyor.

Dün Macron önce sendika liderleri ile konuştu, sonra dikkatlice bir metin yazdı, sora kayıt yaptırdı ve kayıttan konuşma yayımlandı, 13 dk. Enerjisi çok düşük bir konuşma. Eğer öncesinde sendikalarla barış anlaşması imzalanmadı ise bu konuşmayla Macron kalabalıkları ikna edemez.

Ama dikkatimi çekti, Macron “Dersimi aldım!” der gibi bir konuşma yaptı. Bu Fransız sokak hareketleri çerçevesinde geliştirilen ve bilimsel bir analize dayalı ortaya konan taktik icabı mıydı? Sanırım Macron, daha başka türlü bir konuşma yapsaydı eylemlerin bitirme ihtimali daha az olacaktı. Yine de bakacağız, bu konuşma sonrası Fransa sokaklarında nabızlar nasıl atacak?

Macron Fransız halkından yapısal reformlar için zaman istedi ve acil ihtiyaçlar için cebinize bira para koyalım siz de evinize gidin babından çağrıda bulundu. Bu cebe konacak miktarın Fransız bütçesine 10 milyar Avroluk yükü olacak. Macron “Sosyal ve ekonomik olağanüstü hal ilan ettim,” dedi. Şu yılbaşı programlarımızı aksatmayalım gibisinden bir konuşma dinledik.

Özetleyelim: Macron sosyo-ekonomik açılıma gidecek, zaman istedi, verilirse bazı yasa düzeltmeleri yapılacak; genel güvenlik meseleleri Macron’un başını ağrıtmaya devam edecek, Atlantik’e kayacak jeopolitik gücün Fransa’daki etkisi kolay olmayacak; Avrupa Birliği temel-yapısal sorunları baştan aşağı ele almak zorunda kalacak; Avrupa’da milliyetçilik hareketleri daha da tırmanacak görünüyor…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

fransiz-kisi
ÖNCEKİ YAZI

“Fransız Kışı”

abdnin-suriye-argumani-coktuyse
DİĞER YAZI

ABD’nin Suriye Argümanı Çöktüyse…

Politika 'ın son yazıları

Stratejik Derinleşme

Politikada "stratejik derinleşme" terimini ifade etmekle, beraberinde neleri söylemiş oluyorum: Aktif, nötür (yeni-izolasyonizm) ve karma politikalar, politik seçenek olarak aynı anda yapılması gerekenler.

İran’ı Konuşmak

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindekiler için dün, bugün cenaze töreni yapılıyor ve yarın toprağa verilecekler. Peki bu durumda bizler İran'ı nasıl konuşmalıyız?

Reisi’nin Olayı

Dün öğle saatlerinde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Amirabdullahiyan'ın içinde olduğu bir helikopter, Azerbaycan sınırında İlham Aliyev ile açılışı yapılan barajların töreninden sonra dönüşte kötü hava şartlarında düştü ve sadece İran değil, herkes şokta. Enkazı Türkiye'den kalkan Akıncı İHA buldu. Ben bir havacı olarak burada kendi açımdan bazı hususlara değineceğim.

Rusya’nın Kharkiv Harekatı

Son günlerde Ukrayna-Rusya savaşında önemli bir gelişme var. Rusya için Kharkiv harekatı çok önemli bir koz olacak. Bu kez Rusya tarafı daha derli toplu harekat yapıyor, politikada daha akıllıca ifadeler seçiliyor. Zelensky ise endişeli görünüyor.

Politik Vizyona Göre Konumlanma Stratejisi

Ülkeler için sihirli kelimeler refah ve güvenlik, öyle değil mi? Peki 2030’lardan sonrasına bakın, dünyadaki gelişmeler ve Türkiye özelinde cevap arayın, vizyonumuz ve stratejimiz ne, refah ve güvenlik için neler düşünülmeli? Bu stratejik-vizyona esas olacak şekilde, politik anlayışımız, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik etkileşimlerimiz ne durumda, neredeyiz, ne tarafa doğru gidiyoruz, riskler neler?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme