Sandık

25 Nisan 2018
Okuyucu

Neden sandık? 24 Haziran tarihi neden önemli? Şimdi önemsenmesi gereken sandık ise asıl gerekçe ne? Vatandaş neyi bilmeli ve neye irade göstermeli? Sorular çok, tartışılanlar ise daha başka…

Daha düne kadar uluslararası ilişkiler gündemde idi. Suriye’de Türk askeri Afrin’e yürüyordu, Doğu Akdeniz’de Rus-ABD çıkar çatışması ve Ortadoğu’da İsrail’in yayılmacılığı tartışılıyordu, Türkiye’nin AB ile kesintiye uğrayan ilişkileri gündemdeydi. Hatta dünyanın diğer tarafı konu ediliyordu. Pasifik Denizi, Kuzey Kore, vs. en çok da Donald Trump’ın yönetimi tartışma konusu edilmekteydi. Buna bağlı olarak gündeme getirilen FED ve Dünya Ticaret Örgütü kararları, Neo-Liberal akımların etkileri diğer her ülkeyi olduğu gibi Türkiye’yi de ilgilendirmekteydi. Amerika gittiği yolda geri adım atmadı. Ne Trump yönetimi çatladı ne Suriye politikası değişime uğradı. Hatta ABD, İngiltere ve Fransa ile birlikte gidip Suriye’yi bombaladı, Batı İttifakı gösterisi yaptı. NATO çok sonra da olsa kendinden söz ettirdi. Başta ABD ve aynı zamanda diğer ülkelerde FETÖ ile mücadele etme süreci gündemde idi.

Peki, ne oldu da birden seçim atmosferine girildi? “Afrin’den sonra seçim olur mu” diye soruldu, “gündemde yok” dendi. Seçimler 2019’da yapılacak idi. Bir konuda tarih belirlemek, plan yapmak, bunu duyurmak, hatta Meclis kararları almak ne işe yarar? “Kararlar bozulmak için alınır!” Böyle mi? Kimin için bu böyle? Sonra Cumhur İttifakı kuruldu, ardından da “erken” veya “baskın” denebilen seçim kararı alındı. Kime erken, kime baskın? Günden tamamen iç politika… Bu olmadan diğer adımlar atılamaz diye anlatılmaya başlandı.

Hal böyle olunca kime avantaj sağlanmış oluyor? ABD ile sorunları giderici bir süreç başlatılmış idi. Bu süreç ABD Dışişleri Bakanı değişikliği gündeme gelince kesintiye uğramıştı. Seçimler de bu süreci ötelemiyor mu? Belki seçimler sonunda Türkiye’de pek çok değişiklik olacak. Bu durumda ABD-Türkiye ilişkileri tekrar mı masaya yatırılacak? Rusya’dan alınması kararı verilen S-400’lerin çöpe atılması için Türkiye başka bir sürece mi dönüyor? Suriye konusunda birlikte tutum sergileyen ve sahada görece avantaj elde eden Rus-İran-Türkiye bloğundan Türkiye çekilir ise Cenevre görüşmeleri Batı bloğu lehine mi seyredecek? Türk askeri “ne işim var benim buralarda” deyip, Afrin’den geri mi gelecek? Hatta Kuzey Suriye’de olası bir harita değişikliği için Batı bloğu seçim sonrası yönetimle mi masaya oturma hevesi içinde olacak? Seçimlerden sonra Türkiye “One Minute!” çıkışı öncesi sürece mi çekilecek?.. Bir dönem bitecek başka bir dönem başlayacak ise bu safhadaki konular neler olacak? Bu ve benzeri nedenlerden dolayı mı bu seçimler öne alındı? Taraflar, yani kendilerine “Yerli-Milli” diyenler ile adı henüz konmamış ama “Muhalif” diyebileceğimiz cephe, birbirlerine peşi sıra bundan dolayı mı “kontur” ve “sür-kontur” dediler? “On beşler” meselesi bu nedenle mi ortaya atıldı? Geri planda neler oluyor? Sandığa gitmek için bu görünen gerekçeler yeterli mi? Ancak ortalık bir hayli kızıştı. Meğer herkes seçim istiyormuş. Vatandaşa soran oldu mu bilinmez!..

Şimdi kim kazanacak? Asıl soru bu! Türkiye mi kazanacak? Sandığa giden elbette “Türkiye kazansın” diyecek. Esasen ne olacak? Ne bilinir ne kestirilir!..

Yine FETÖ konusu gündeme getiriliyor. Abdullah Gül’ün adaylığı konuşuluyor. Saadet belirleyici. İYİ Parti de belirleyici. Henüz sahnede olmadı, öncesi ne? HDP konusu bitti mi yeniden mi başlıyor? Sorular var, ama sorulmadan bir sonraki adıma atlanıyor. Meydanlarda Türkiye için projelerini sunmamışlar; ama hemen herkes bir “kurtarma” faaliyeti peşinde. Eğer durum bu ise ortada her şey normal midir?

Bizde siyaset hep böyle ise normali neden olmuyor? Milletten bu normale dönme hakkını kim ve hangi nedenle alıyor? Seçimler böyle olağanüstü şartlara mı gebe? Bizde bu demokrasi normalleşememenin sistemi mi? Yoksa plütokrasinin olduğu yerde bu olanlar normal mi? Sistemin asıl adını yanlış mı koyuyoruz? Bizdeki siyaset ve medya demokrasi deyip aslen plütokrasiye mi çalışıyor?

Türkiye’de siyaset konuşanlar her nedense halka çıkıp asıl nedenleri belgeleri ile göstermiyor. Oy isteniyor ama değişikliklerin nedeni ne, bu açıklanmıyor. Halk sandık başına neden gidecek? Asıl mesele ne? Tartışılanlar çok ciddi: Türkiye elden gidiyor mu gitmiyor mu? Düşmanlar saldırıyor mu saldırmıyor mu? Vatandaş olarak kandırılıyor muyuz yoksa bir rüyada mıyız? Gündeme getirilen abartıların hakkı var mı yoksa her şey normal seyrinde mi? Millet emniyette mi? Sonuçta şu sandığın başında bütün bu işler düzelecek mi?

Neyse!.. Karar alınmıştır, seçim olacak ve Millet yine sandık başına gidecek, iradesini tüm dünyaya gösterecek. Merak edilen ise esasen kimin kazanacağı bahsi olacaktır. Kim veya kimler? Oyu veren belli ama ötesi muamma!..

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

hayirlisi
ÖNCEKİ YAZI

Hayırlısı!..

neo-liberal-plutokrasinin-ve-uzantisi-fetonun-secimlere-etkisi
DİĞER YAZI

Neo-Liberal Plütokrasinin ve Uzantısı FETÖ’nün Seçimlere Etkisi

Politika 'ın son yazıları

20 views

Politikada Gri Kavramlar

Size politika amaçlı yapılan propaganda konusu içinde yer alan kavramsal bir temayı sunuyorum, grilik. Gri kavramların dış ve iç politika yansımalarına bakacağım. Özellikle ABD dış politikasında kendi çıkarına yaklaşımlar sergilemesi neticesinde görülen gri kavramlar konusunu işleyeceğim. Buna örnek olarak Filistin-İsrail, terörle mücadele, sözde soykırım tasarısı gibi konular da yer alacak.
101 views

Yerelde Yapısalcılık

Bir olaya bakış yöntemimde felsefe ve tarih olmaz ise ben bunu oldukça eksik görürüm. Hemen herkesin siyaset, seçim, belediye, vs. konuştuğu noktada ben, bu işte temel felsefe ve asıl stratejik açıklama nerede diye arıyorum. Dolayısıyla felsefi yaklaşım ve stratejik bakış tarzı siyaset üstüdür. Benim açıklamalarım bu noktada değerlidir; mevcut yapılanlar gibi değil, başka türlü tartışmaları kapsamaktadır. Açıkça yazayım: Kim kazanacak, iktidar veya muhalefet ne yapacak, türü ifadelerle değil; imar neye göre olmalı, altyapı ve üstyapı nasıl planlanmalı, ülke ekonomisine uyumluluk ne şekilde sağlanmalı, kanunlar ne içerikte olmalı, gibi piramidin üstündeki meseleler önemlidir.
152 views

Emperyalizm

Bugünün anlayışı, küresel imkanlar içinde sahip olunan alanları artırmak ve güçlenmek, değer üretimi rekabetinde gerilerde kalmamak fikri üzerinedir. Ruslar gibi sürekli “kahrolsun emperyalizm” diyeceğinize, “ben hangi değeri üretebiliyorum, hangi büyük pazarda kaça satıyorum,” diye bakın isterim. Bugün ülkeler bazında ABD, İngiltere, Çin, Japonya, Güney Kore, birlik bazında Avrupa Birliği, küresel şirketler bazında sürekli sayısı artan ve yenilik üretenler, esasen bunlar değerleri zorluyorlar ve muhatap alınıyorlar. Daha fazla muhatap alınabilmek için yapılması gerekenler belli! Olan şu: Muhatap alınanların ve değer üreticilerinin daha fazla yayılması fikri!..
161 views

Doku Bozumu

Bu makale Ortadoğu'da kangren olan meseleleri stratejik düzlemde incelemektedir. Mevcut dokuyu bozan yapay düşünceler ile gerçekte olanlar arasındaki farkı bütün çıplaklığıyla dile getirmektedir. Halen bölgede savaş, çatışma, suç, terör, işgal, soykırım, gibi pek çok olumsuzluk yaşanmaktadır. Uluslararası sistem bu olup bitene çare bulamamaktadır. Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Libya, gibi ülkelerin halkları harap ve bitap düşmüş durumdadırlar.
221 views

Devlet-dışı Aktörler

Burada gayet karmaşık, iç içe geçen ve masum insanların istismarına dönük olayları ihtiva eden, bütün gayrimeşru faaliyetleri, politikaları, planları ve operasyonları, terörizmden tutunuz, vekalet savaşlarına, buradan iç savaşlara, gri bölge operasyonlarına, meşru görünse de esasen çıkara hizmet edenlere, meşru siyaset yapmak ve bunu geliştirmek varken, siyaset alanını anti-demokratik yöntemlerle daraltanlara kadar, birçok durumu kısaca da olsa açıklama imkânımız oldu. Meşruluk ile gayrimeşruluk arasındaki perdeyi görmek veya belirlemek çok çok önemlidir. Ben de sizler de hep birlikte bu dünyada birer aktörüz, tıpkı devletler, hükümetler, liderler, şirketler, gibi. Politika, insana has bir yetenek, işlev ve özelliktir. Meşruiyet dahilinde kalabilmek çok önemlidir. İnsanlar, istikrar, barış ve esenlik içinde yaşamayı, gelişmeyi, evlatlarını refah ve güven içinde yetiştirmeyi istemektedir.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme