suriyede-diplomatik-cozum-arayisi-tuketildi-mi
Suriye'de Diplomatik Çözüm Arayışı Tüketildi mi?

Suriye’de Diplomatik Çözüm Arayışı Tüketildi mi?

3 Ekim 2019
Okuyucu

ABD ile Güvenli Bölge hakkında 5-7 Ağustos’ta başlatılan birleşik ve müşterek çabada sona doğru mu gidiliyor? Bugüne kadar Türkiye’nin sürdürdüğü diplomatik süreç son mu buluyor? Türkiye inisiyatifle kuzey Suriye’ye girmeye çok mu yakın?

Bugün The Wall Street Journal’da Gordon Lubold ve Nancy A. Youssef imzasıyla yayımlanan makale dikkat çekiciydi. Bu yazıda Türkiye’nin Suriye’ye girmek yönündeki kararlılığına ve kısa süre sonra bu fiilin başlatılacağına ilişkin bir değerlendirme vardı. Hatta ABD’nin Suriye’den asker çekme planının uygulanması hakkında da bir açıklama yer alıyordu.

Türk yetkililerin peşi sıra açıklamaları şunu işaret ediyor: ABD ile çalışmalardan tatmin olmuyoruz, barışçıl çaba ile ilerleme sağlayamadık, hazırlıklarımız tamam, bölgeye barışı ve istikrarı getirmek için teröre karşı harekatı başlatmak durumundayız…

Peki, bugüne kadar neden zaman harcandı? Bu önemli! Çünkü ABD, Avrupa, NATO ile birlikte hareket etmek gerekiyor ve bu müttefiklere rağmen sahada bir askeri çözüm içine girildi ise elinizde ikna edici bir çabanın ve girişimin bulunması gerekmekteydi. Bunun dışında Türkiye Birleşmiş Milletler’de (BM) de barışçı ve çözüm odaklı olduğunu anlatma fırsatını bulmalıydı ve bunu da 25 Eylül tarihinde gerçekleştirdi. Türkiye tüm dünyaya Suriye kuzeyinde barışın son hali, somut göstergesi halindeki Barış/Güvenlik Koridoru’nun inşası projesini takdim etti. Burada Suriyeliler evlerine dönecek demiş oldu.

Öte yandan bölge ülkeleriyle, Suriye’de toprak bütünlüğü bağlamında Ankara’da 16 Eylül’de Astana/Soçi mutabakatları çerçevesinde bir başka adım daha atıldı. Rusya ve İran’ın desteğinin teyidi alındı ve barış için çok hayati olan Cenevre süreci kapsamındaki bir noktaya dair somut bir adım atıldı. Yeni anayasayı yazacak komisyon için listeler üzerindeki mutabakat sağlandı ve gerekli listeler BM’ye sunuldu. BM’nin 30 Ekim’de anayasa yazma çalışmasına başlayacağı da teyid edildi.

15 Eylül’de Esad rejimi BM’ye bir mektup yazdı ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) bölücü ve terörist olduğunu ifade etti. Bu çok önemliydi, meşru muhatap Suriye rejimi bu konuyu ancak bu zamanda ifade etti, öncesinde söylememişti. O halde bu karar hamlesi de beklenmeli idi, sonuç alındı.

Bütün bu iyi niyetli, işbirliği isteyen, barışçı ve çözümcü tutumlar gösterilmeden Suriye kuzeyine askeri güç kullanarak müdahale başlatılsaydı, birçok unsur ve ülke karşınıza dikilebilirdi. Demek ki bu süreç için uygun zamanları bulmak ve ilgili mekanlarda yer almak, gerekeni ifade etmek şarttı. İşte bunlar tamamlandı. Şimdi geriye ne kaldı? Son olarak ABD’ye Birleşik Müşterek Harekat Merkezi (BMHM) çabası hakkında gerçekleştirilenler ve gerçekleştirilemeyenler konularını açıklamak. Bu akşam Savunma Bakanı Hulusi Akar muhatabı ABD Savunma Bakanı Mark Esper ile bir telefon görüşmesi yaparak bu yöndeki son noktayı da işaret edecek.

Geriye ne kalıyor olabilir? ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield tarafından BM genel Kurulu zamanında, içinde F-35 ve Patriot konusunun da olduğu 100 milyar dolarlık ticaret teklifinin yazılı olarak gönderileceği ifade edilmişti. Bu teklifin gelmesi beklenir mi, bunun takdiri Türkiye’ye kalmış bir konudur. Sanırım bu keyfiyetin kullanılması hakkında fazlaca söylenecek bir husus yok. Yakın zamanda Türkiye’ye ziyaret gerçekleştirecek olan NATO Genel Sekreteri’nin bu konuyla ilgisi olmadığını düşünüyorum.

O halde taktik bazda gerekli adımlar da atılmış olması gerekiyor. Dün gece de görüntülendi, Akçakale ve sınırın diğer bölgelerine zırhlı vasıtaların yığınaklanması ve yer değişiklikleri de söz konusu oldu. Bunların her biri kararlılık ve caydırıcılık bakımından taktik düzenlemelerdir. Bu da yapıldı veya biraz daha yapılacak.

Bütün yapılması gerekenler yapıldı mı? Evet. Diplomasi en önemlisiydi. Bu başarıyla gerçekleştirildi. Bakın bu çok önemli ve tarihi bir husus: Diplomasi yolu tüketilmeliydi ve bu çabayı gereklilikleri ölçüsünde tamamlama noktasına gelindi. Şimdi sırada ne var demeyelim, “Başkomutan’ın kararı,” dedi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu.

Sıradaki hamle: “Bir gece ansızın gelebiliriz!”

 

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

trump-azledilir-mi
ÖNCEKİ YAZI

Trump Azledilir mi?

abdye-deklerasyon
DİĞER YAZI

ABD’ye Deklerasyon

Politika 'ın son yazıları

22 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
35 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
46 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
48 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
80 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme