turkiye-rusya-yapici-isbirligi
Türkiye-Rusya Yapıcı İşbirliği

Türkiye-Rusya Yapıcı İşbirliği

23 Ocak 2019

Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Moskova’da önemli bir zirve gerçekleşti. Bu zirvede değişik konular ele alındı. Bizce önemli olan Suriye meselesi idi. Açıklamalara bakıldığında, acaba Suriye meselesi nereye doğru gelişme gösteriyor, değerlendirmemi sunuyorum.

Öncelikle ABD’nin Suriye’den çekilmesiyle ilgili olarak Putin’in ne diyeceği önemliydi. Gerek çekilmeye gerekse oluşturulacak Güvenli Bölge konusuna Putin’in olumlu bakması Türkiye’yi rahatlatmıştır.

Güvenli Bölgenin hukuki dayanağı nedir? Putin şöyle açıkladı: “Suriye Arap hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti arasında 1998 tarihli bir sözleşme devam ediyor, bu anlaşma özellikle terörle mücadele ile ilgili. Eminim ki bu anlaşma birçok hususu kapatan bir temeldir. Yani Türkiye’nin özellikle güney sınırında güvenliğinin sağlanması noktasında birçok hususu kapatabilir. Bu konuları bugün ayrıntılı bir şekilde anlattık.” Bu hatırlatmanın anlamı var. Putin’in argümanı önemli, mealen bunu şöyle okuyorum: 1998 Adana Mutabakatı gereği Türkiye Suriye’de 50 km derinliğe kadar operasyon yapabilir, ABD’ye bile ihtiyaç duymaz, hatta bunu PKK’ya karşı yapıyorum diyerek de gerçekleştirebilir.

Güne damgasını vuran konu, İstanbul dörtlü zirvesinde varılan mutabakata rağmen, Fransa ve Almanya’nın yanlarına İngiltere’yi de alarak, BM Genel Sekreteri’ne bir mektup göndermesi ve bu mektupta sürecin aleyhine yönelik ifadelerin yer almasıdır. Putin’in yaptığı açıklamadan, bu üç ülke tarafından, “Rusya ve Türkiye’nin getireceği anayasa yazma komisyonu listesini kabul etmeyin,” dendiğini öğreniyoruz. Bu gerçekten ilginç bir gelişmedir. Ancak yine açıklamalardan anlıyoruz ki, Türkiye ve Rusya yollarına devam etme kararlılığını vurgulamışlardır. Bu yönde Şubat ayında Soçi’de yapılacak üçlü zirvede planlandığı gibi çalışmalar devam ettirilecektir.

Yine İstanbul’daki dörtlü zirvede bir husus hakkında karar verilmiş, bunu öğreniyoruz. Rusya, Cenevre için Esed’i ikna edecek, Türkiye de muhalifler listesi konusunda çalışacak. Putin bu iki konunun da halledildiğini açıkladı. Bu ayrıntı bize yine de Astana sürecinin bütün yönleriyle ilerlediğini gösteriyor. Soçi’de bu konuda uzlaşma açığa çıkacak görülüyor. Üç Avrupa ülkesinin neden yol değiştirdiği konusu ise bir soru olarak ortadadır. Ama söylendiği gibi, yola devam!

Beyanatlarda sürekli “yapıcı ve samimi işbirliği” kavramına vurgu yapılmaktadır. Yapıcı ve samimi olmayanlar ise bir bir kendilerini ortaya koymaktadırlar. Ancak şu açık ki, yapıcı ve samimi işbirliği yapanlar, teröristlere, diplomatik engellere, çıkarcıların oyunlarına rağmen sürdürülmektedir.

Erdoğan ve Putin kendilerinden ve yaptıklarından o denli eminler ki, açıklamalardan ilginç bir diğer sonuç çıkarmak mümkün oluyor. Nedir bu? Rusya ve Türkiye barış geldiğinde bölgenin imarı için proje yapmaya başlamışlar bile. Şimdiden Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların geri dönüşleri başlamış halde (330 bin kişi). Yakın zamanda Güvenli Bölge’nin kontrolü Türkiye’ye geçince Rusya imar konusunda Türkiye’ye destek verecek. Aynı zamanda güvenlik ve istikrar için de destek olacak. Bu hususta dolaylı bir anlatım var ve konu çok önemlidir.

Asıl konu bölgeyi terörden arındırmaktır. Türkiye ve Rusya, Suriye’de toprak bütünlüğü ve millet egemenliği konusunda öteden beri ortak düşünce içindedir. Bunun için her türlü terörist gurup eninde sonunda bölgeden uzaklaştırılacaktır. Bu konuda anlaşılan o ki Rusya, Türkiye’nin Güvenli Bölge’deki hassasiyetlerini kabul etmektedir ve tüm teröristlere (YPG/YPG dahil) karşı tavır içindedir. Bölge terörden bir biçimde arındırılacaktır, Rusya Türkiye’ye destek verecektir. Teröristlerin dışındaki net anlayışı açıklayan cümle şudur: İtilaflı taraflar arasında diyaloğun kurulması. Bu iki durum sahadaki tespitlerle belirlenmiş ve ortak bir karar alınmış görülüyor.

Benim çıkardığım önemli sonuçlar bunlardır. Genel olarak özellikle Suriye konusunda Rusya-Türkiye işbirliğinin aksaksız sürdüğü anlaşılmaktadır. Barış doğal olarak kolay değil!

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

abd-ulusal-stratejisindeki-sorun
ÖNCEKİ YAZI

ABD Ulusal Stratejisi’ndeki Sorun

venezuela-ve-demokrasi-tartismasi
DİĞER YAZI

Venezuela ve Demokrasi Tartışması

Politika 'ın son yazıları

Stratejik Derinleşme

Politikada "stratejik derinleşme" terimini ifade etmekle, beraberinde neleri söylemiş oluyorum: Aktif, nötür (yeni-izolasyonizm) ve karma politikalar, politik seçenek olarak aynı anda yapılması gerekenler.

İran’ı Konuşmak

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindekiler için dün, bugün cenaze töreni yapılıyor ve yarın toprağa verilecekler. Peki bu durumda bizler İran'ı nasıl konuşmalıyız?

Reisi’nin Olayı

Dün öğle saatlerinde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Amirabdullahiyan'ın içinde olduğu bir helikopter, Azerbaycan sınırında İlham Aliyev ile açılışı yapılan barajların töreninden sonra dönüşte kötü hava şartlarında düştü ve sadece İran değil, herkes şokta. Enkazı Türkiye'den kalkan Akıncı İHA buldu. Ben bir havacı olarak burada kendi açımdan bazı hususlara değineceğim.

Rusya’nın Kharkiv Harekatı

Son günlerde Ukrayna-Rusya savaşında önemli bir gelişme var. Rusya için Kharkiv harekatı çok önemli bir koz olacak. Bu kez Rusya tarafı daha derli toplu harekat yapıyor, politikada daha akıllıca ifadeler seçiliyor. Zelensky ise endişeli görünüyor.

Politik Vizyona Göre Konumlanma Stratejisi

Ülkeler için sihirli kelimeler refah ve güvenlik, öyle değil mi? Peki 2030’lardan sonrasına bakın, dünyadaki gelişmeler ve Türkiye özelinde cevap arayın, vizyonumuz ve stratejimiz ne, refah ve güvenlik için neler düşünülmeli? Bu stratejik-vizyona esas olacak şekilde, politik anlayışımız, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik etkileşimlerimiz ne durumda, neredeyiz, ne tarafa doğru gidiyoruz, riskler neler?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme