firatin-dogusunda-kararlilik-gosterisi-zamani
Fırat’ın Doğusunda Kararlılık Gösterisi Zamanı

Fırat’ın Doğusunda Kararlılık Gösterisi Zamanı

15 Ağustos 2019
Okuyucu

Ankara’da 5-7 Ağustos 2019 tarihlerinde yapılan toplantılar neticesinde ABD ve Türkiye Suriye’de bir Güvenli Bölge kurulması hakkında ön mutabakata vardılar. Bugün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu “ön mutabakat” kavramını işaret etti. Biz anlıyoruz ki ABD ile mutabık kalabilmek için kendilerine son bir şans verilmiş. Asıl mutabakat ise sürmekte olan sahadaki ve masadaki çabalarla alakalıdır. Zaman içinde bir sonuç alınması beklenmektedir. Bu bir müttefiklik ilişkisi içinde atılması gereken adımdı ve böyle yapıldı.

Başka neler oldu? 12-13 Ağustos’ta ABD öncü ekip intikalini gerçekleştirdi ve hemen intibak çalışmalarına başladı. Yakın zaman sonra 30 ABD askeri uzman daha gelecek Müşterek Harekât Merkezi kadrosunun oluşturacaklar. Bir o kadar da Türk askeri görev yapacak.

14 Ağustos’ta Ankara’da ABD Büyükelçisi David Statterfield resmen görevine başladı. Kendisine başarılar dileriz. Ümit ediyoruz ki bu sorun için de inisiyatif alır ve Türkiye’nin haklarının savunucusu olur.

Yine dün sahada İHA uçuşları başlatıldı.

15 Ağustos’ta, yani bugün ABD Avrupa Komutanlığı (EUCOM) Komutan Yardımcısı Korgeneral Stephen Twitty önce Ankara’ya sonra Şanlı Urfa’ya geldi. CENTCOM Suriye tarafında görev yapıyor, yılda yaklaşık 800 milyon dolarlık bütçeyle YPG/PKK teröristlerine eğit-donat kapsamında 4 bin araçla taşınan silah veriyor ve teröristlerin olmayan DAEŞ ile mücadele ettiğini savunuyor. Tam da bu noktada EUCOM ön mutabakat kapsamında Ankara’da. Demek ki Pentagon bu çözüm paketinde farklı komutanlıkları kullanıyor ve mekanizma içinde EUCOM’u kullanıyor.

Bugün en önemli çıkışı Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu yaptı. Ön mutabakat kavramını işaret etti ve Trump’ın 20 NM sözünü hatırlattı. Başka neler dedi? “ABD ile Güvenli Bölge konusunda başlangıç yaptık. ABD’nin oyalamasına müsaade edilmeyecek. Münbiç benzeri olaya tolere etmeyeceğiz. Devriye de olacak kontrol noktası da. Fırat’ın doğusu terör yuvasıdır. YPG/PKK buradan çıkmadıkça istikrar gelmez. Bölge istikrara kavuşturulacak.” Buna mümasil açıklamalar.

Bu açıklamanın olduğu sıralarda Pentagon sözcüsü Sean Robertson’dan da bir açıklama geldi. Şöyle dedi: “Şu an Türk askeri muhataplarımızla birlikte ortak koordinasyon merkezi için seçenekleri gözden geçiriyoruz. ABD, Türkiye ile görüşmeler sürerken bazı eylemleri hızla başlatmaya hazırlanıyor. Türkiye ile ABD arasında geçen hafta üzerinde uzlaşıldığı açıklanan mutabakat uyarınca Şanlı Urfa’da Müşterek Harekât Merkezi’nin kurulması çalışmalarına başlandı.”

Ön mutabakatın politik hedeflerini hatırlayalım: Birincisi, Türkiye’nin güvenlik riskleri göz önüne alınırsa teröristler bölgeyi terk etmeli, tahkimatları kaldırılmalı, ABD’nin verdiği silahlar toplanmalı. İkincisi, Barış Koridoru inşası. Türkiye’deki sığınmacılar ve şu an teröristlerin işgalindeki topraklardan çıkan oranın asıl sahibi mülteciler evlerine dönmeli. (Ön mutabakatın bir diğer maddesi olan Müşterek Harekat Merkezi kurulması bir mekanizmadır ve bu amaçlara hizmet edecektir.)

Ön mutabakat amaçlarının yerine gelmesi ne demek, bu nasıl olacak? ABD ikna olmalıdır. Teröristle ittifakını sonlandırmalıdır. Bu kendilerine tanınan son bir süredir. Aksi halde Türkiye B Planı ile ilgilenecektir.

Tahminime göre Müşterek Harekât Merkezi Eylül ayı gibi faal olur. Sonra sahaya çıkılır ve çalışmalar genişler. Trump’ın da ifade ettiği gibi, Türkiye’nin 35-40 km’lik ısrarı devam edecektir. Bu olmaz ise zaten ön mutabakatın hedeflerine ulaşmak mümkün olmaz. Onu kur, bunu ölç, şurada görüşme yap, rapor yaz, toplantı yap… Bütün bunlar zaman alır. Asıl konu barış ve istikrardır.

Ne yapılmalı? Tecrübeme göre şunu öneriyorum: Türkiye tam da bu esnada kararlılığını gösterecek biçimde sınırlı bir kararlılık gösterinde bulunabilir.‪ Türk kamuoyu ve sahadaki TSK unsurları ABD olmadan harekata başlanmasından yanadır. Bu asıl beklentidir. ABD’nin ikna olması uzayacak olur ise B Planı bu çerçevede gerçekleşir. Ancak ABD’nin yetkililerinin ikna olmalarını hızlandırmak ve teröristlere gözdağı vermek için bugünlerde yapılacak bir baskı yerinde olacaktır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

abdnin-guvenli-bolge-onerisi-neydi
ÖNCEKİ YAZI

ABD’nin Güvenli Bölge Önerisi Neydi?

DİĞER YAZI

ABD ve Türkiye’nin Gri Bölge Çatışması

Güvenlik 'ın son yazıları

51 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
85 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
141 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
189 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
214 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme