İstihbaratın Aklıyla 

8 Mart 2022
Okuyucu

İstihbaratın aklıyla Ukrayna-Rusya Savaşı ve ABD’nin gücü nasıl görünüyor? Bu soruyu özgün bir anlatımla cevaplayacağım. İki konu var: Birincisi, istihbaratın diğer disiplinlerden farkını ve istihbarat uzmanının bakışındaki perspektifi açıklayacağım. İkincisi, Ukrayna ve Rusya arasındaki bu savaşın asıl muhataplarından biri olan ABD gibi bir gücün nerede durduğunu da açıklayacağım.

Ukrayna Savaşı öncesinde ABD Başkanı Joe Biden’ın düzenlediği bir basın toplantısında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’yı işgal etmeye karar verdiğine ikna olduğunu söylemesi, çok ciddiye alınmadı. Biden’a ikna olmasının nedeni sorulduğunda basitçe, “Önemli bir istihbarat kabiliyetimiz var,” dedi.

İnsan İstihbaratı (HUMINT), yabancı bir liderin ne düşündüğüne dair benzersiz bilgiler sağlar. Önemli olan, sahadaki çalışanlar ve toplama sistemlerine sahip olmak kadar, bilgi okyanusu içinde doğruyu bulabilecek analizciye sahip olmaktır. Bu arada, bu tür köklü istihbarat meselelerini, teorisini, pratiğini, hatta Soğuk Savaş’ın hissiyatını ancak istihbaratçılar bilirler, kitaptan öğrenmek oldukça başka bir konudur. Siz hiç KGB ile markaja girdiniz mi? Bunu bilmiyorsanız, bugün eski bir KGB ajanı olan Başkan Putin hakkında çok az bilginiz var demektir. Bu nedenle, civa gibi yoğun ve derya gibi engin bir veri ortamında bile, yabancı bir liderin sırlarına erişmek mümkündür. Sahadaki bir casusun değeri hiçbir şeye değişilmez. 

Putin’in Ukrayna’ya istila mantığıyla taarruz edeceği bilgisini kaynaklar topladı ve analizciler sonuca bağladı. İstihbarat Direktörü Biden’a anlattı ve o da dünyaya bu önemli bilgiyi paylaştı.

Soğuk Savaş zamanında görev yaparken, 1988’deki bir raporumda, SSCB’nin dağılabileceğini işaret eden minicik (!) bir ifadem, amirim tarafından pek ikna edici bulunmamıştı. Bugün Biden’ı ikna eden direktörü takdir etmemek mümkün değil.

Herhalde biz istihbaratçıların gözleri başka, kulakları başka, dahası beyni başka… Daha dün Biden kendi güçleri için Afganistan’dan çıkması emrini verdiğinde, Başkanın kendisine ve ABD’ne yöneltilen olumsuz iddiaları hatırlayın. İşte o zamanda bile benim gibiler, “Bu bir zaaf değil, oyun yeni başlıyor,” deme cesaretine sahiptiler. (Bkz.: Politik Merkez’in bu dönemi içeren bütün yazıları.) İstihbarat uzmanı neyi görüyor da herkesten farklı bakış açısını yakalayabiliyor. Bugün bile Biden’ın Amerika’sının Rusya’ya kurduğu bu büyük tuzağı anlayamamış binlerce uzmanı sayarım size. Hâlâ ayak direyenler yok değil! Ama istihbarat uzmanı ile kitap veya evrak okuyarak uzman olan arasında bir hayli fark vardır, ki bu fark dinozor geni taşıyan kuşları anlayamamak kadar barizdir.

Ne dersiniz, Biden, Rusların Belarus’a topladıkları kan torbalarına bakıp da mı Putin’in Ukrayna’ya saldıracağını düşündü. Yoksa Kremlin’de bir ABD casusu mu vardı? Eğer Kremlin bunu çözemez ise Putin’in işi daha güç demektir. Biden’ın bir sonraki hamlesi daha ağır olabilir. 

Bir soru: Sizce, istihbarat kültüründen gelen Putin, Ukrayna meselesi ile birlikte, bütün dünyanın bu denli bir ekonomik (ve tüm sahalardaki) yaptırımlara yönelebileceğini nasıl değerlendirmiş olabilir? O da uzmanlarına sordu ama eksik düşünenler vardı ki Putin bunu beklemiyordu. Zira artık kendini Çarlık koltuğunda gören Putin risk alan bir lider, sadece bir analist değil. Sorun da bu olmalı…

Diyelim Kremlin’de bir ABD casusu yok. Bu durumda ABD Sinyal İstihbaratı (SIGINT) çok mu etkili oldu? Bu da Putin için kendine uzak bir konu değil. Kremlin, Minsk veya Soçi dinlenebiliyorsa, o zaman sonuç aynı: Biden’ın bir sonraki hamlesini Putin göremeyecektir.

Açık İstihbarat (OSINT) kaynaklarından bu tür temel niyet okumaları yapılamaz. Açık istihbarat olsa olsa durum hakkında pekiştirici verileri sunar.

Yeni bir Soğuk Savaş hakkında çok fazla tartışma var. Ben de uzun uzadıya bu konuları yazdım. Ancak Dördüncü Sanayi Devrimi insanlığı bütünüyle tersyüz eden bir etkiye sevk etti ve profesyonel iş disiplinlerini ile her türlü imkân ve düşünce, geçmiş otuz yıldan bu yana çok farklı hale geldi. Bu Dördüncü Sanayi Devrimi’nin bize bilişim gibi bir kapı aralaması hiç de yabana atılır bir konu değildir. Dolayısıyla OSINT, istihbarat için önemli bir hazine sunar. O bilgi okyanusunu bu kez siber-uzaya taşıdığından, engin karanlık ortam, ancak uzayla anlatılabilir hale dönüşmüş demek olur. Dijital dünya çok kritiktir; tabii ki bilenlere ve onu kullanabilenlere. Şimdiden konuşuyoruz: Ukrayna ilk TikTok Savaşı meydanıdır, vs. 

Şimdi bırakın Biden’ın bu savaş için ikna olmasını, cephedeki komutan için bile dijital mecralar büyük bir veri madenidir. Çünkü yüksek çözünürlüklü uydu görüntüsüne dahi bugün Twitter hesaplarından ulaşabilmektesiniz.

Soğuk Savaş’ta ABD istihbaratı, SSCB hakkındaki bilgilerin yüzde 80’ini gizli, gerisini açık kaynaklardan temin ederdi. Bugün tam tersi bir durum var artık. Ama bu istatistikle anlatım sizi yanıltmamalıdır. Şöyle diyelim, Soğuk Savaş’ta bir milyon bilginin yüzde 80 ve 20’sini düşünürken, bugün bir kentilyon bilginin aynı oranlarıyla işlem yapmak durumundasınız. Milyon ve kentilyon arasındaki fark bile düşünebildiklerinizden farklı bir boyutta olmaya yeterlidir. 

Uydu görüntülerini (IMINT) düşünün. Nispeten yakın zamana kadar, yüksek derecede sınıflandırılmış ve pahalı uydu toplama platformlarını kullanan ülkelerin tek güvencesiydi. Şimdi görüntüler serbestçe ve ticari olarak elde edilebilmektedir. Bu tek arena değil. Bellingcat gibi mecralar, OSINT’in nasıl kullanılabileceğini gösteriyor. Geçmişte olsaydık yabancı bir istihbarat servisi için zahmetli operasyonlar yapılacaktı; ancak bugün OSINT Rusya’nın niyetini, hassasiyetlerini, imkân ve faaliyetlerini ele alacak şekilde çalışmaya değer bir alan açmaktadır.

Ancak OSINT çok tehlikelidir; güçlü yönleri de zayıf yönleri de olabilir. Cep telefonlarından haber yapan insanların giderek artmasıyla dezenformasyonun yayıcısı olmak tartışmasız her zamankinden daha kolaydır. Sonuçta bu bir savaş ve Putin’in dezenformasyon ve Siber Birlikleri çalışıyor, kendilerini üstün çıkarmaya çabalıyor. İyi de karşı taraf duruyor mu? Ukrayna ABD ve Ortaklarının teknolojik desteği ve Siber desteğini alıyor. Dünya kamuoyuna etki edecek haberleri yayımlıyorlar. Ama ilginç bir konu var burada, ki dikkatinizi çekmek isterim: Ukrayna halkı, bu savaşta Ukrayna’yı savunan görüştekiler, hatta savaş karşıtları, ABD ve İngiliz çıkarları yönünde bir kanalda olduklarını biliyorlar mı acaba? Çünkü sanal gerçeklik ve gerçeklik ötesi (post-truth) yöntemleriyle Ukrayna halkı bile gösterilenin savunucusu olabiliyorlar. Tehlikeyi anlayabiliyor muyuz? “Rusya’nın yaptıkları tamam da ABD masum mu” diye bakmadan, doğrudan Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelensky’e odaklananlar var. İşte bu bir körlüktür.

Gerçeklik ötesinden bahsetmişken biraz üzerinde durmak isterim. ABD 2015 Başkanlık seçimlerini Donald Trump kazandı ve peşinden geniş bir araştırma yapıldı. Çıkan raporda “seçimlere Rusya’nın post-truth ile müdahale ettiği” ispatlandı, ancak bunu Amerikan istihbaratı, “Milli Güvenlik’e saldırı” olarak niteledi. Aynı olay tekrarlanmasın diye önlemler alındıysa da Putin’in 2019’daki seçimlerde müdahalesi yine hissedildi. Bu iki “demokrasiye müdahale”, ama aslında “ABD’ye saldırı” olarak algılanan konu sonrasında, “ABD bunun bedelini ödeteceklerini” açıkladı, unutmayın. Sonra Biden’a Ukrayna meselesi sorulduğunda Putin için “katil” yakıştırmasında bulunması da boşa değildi. Büyük güçler kendilerine silahla veya bilgi silahıyla fark etmez, bir saldırı olursa affetmezler!

Birden aklıma geldi, tarihte iyi bildiğimiz bir aktör var: Adolf Hitler’in propagandacısı Joseph Goebbels! Dördüncü Sanayi Devrimi’ni yaptık ama etkisi sürüyor, taşlar oturana dek çok şeye gebeyiz; o halde günümüzde Goebbels’ler kimler? OSINT bunları da bilir, hatta hepsini birlikte yönlendirecek bir akılla ve teknolojiyle hareket eder.

Bugün Rusya, Ukrayna’da askerî harekâtına devam ediyor, ama küresel çapta büyük bir savaşın da içindedir. Bu cephede bakılırsa karşısında başta ABD ve İngiltere var. Birden neyi gördük? Nükleer canavarların yer küreyi yerinden oynatacak güçteki tehdidini. Öyle durup dururken, “canım nükleer silahları depodan çıkarmak istedi,” denecek bir konu değildir bu… İçinizde kaç kişi nükleer felaket bölgesi Semey’i (Kazakistan’daki test sahası) gördü, oradaki coğrafyadaki bozulmayı, insanları?.. Halen bazı ülkeler nükleer başlık üretmekteler ve bunların başında en tehlikeli aktör Çin. Çin’in 2030 hedefi bin adet harp başlığıdır.

Ukrayna savaşından hemen önce uranyum zengini Kazakistan’daki nüfuzun Rusya’ya geçmesi de dikkatlerde tutulması bir konudur.

Hepsi geçerli benim için; Genel Nükleer Savaş, Sonu Olmayan Savaş, Küresel Ekonomik Savaş, Yeni Soğuk Savaş, Üçüncü Dünya Savaşı… İstihbarat analizcisi tüm boyutlarıyla bakar; sadece bir ülkenin değil, küresel çapta başat ülkeler dahil her birinin milli güç unsurlarına, hatta küresel aktörleri de içine alacak şekilde tüm güç parametrelerine. Bu bakış açısı olmayanın ne işi var istihbaratta? Zaten her zaman bir İstihbarat Savaşı vardır.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Güvenlik 'ın son yazıları

64 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
120 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
173 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
184 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
147 views

Küresel Stratejik Savunma 

Bu makalede, küresel savunma ve küresel strateji, savunma sanayiine olan ihtiyaç, bununla refah ve güvenlik yönleriyle kazanılacak avantaj, stratejik plan ve proje konuları ve KAAN projesinin değeri ortaya konacaktır. ABD, Rusya, Birleşik Krallık ve Türkiye örnekleri üzerinde duracağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme