korona-komplo
Korona Komplo

Korona Komplo

25 Mart 2020
Okuyucu

Bugünlerde en fazla konuşulan konulardan birincisi Koronavirüsü’nden (COVID-19) nasıl kurutulunulacak, ikincisi de bu bir komplo mu? Bakalım.

Şuradan başlayayım, 11 Eylül 2001’de CNN International naklen yayına başladığında, New York’ta Dünya Ticaret Merkezi’nin İkiz Kuleleri’ne o yolcu uçaklarının ilki çarptığında izlemeye başlamıştım. Sonrasını takip ettim, hatta Pentagon duvarına vuran uçağın enkazını gösterdiklerinde de.

Nasıl mühendisler binaları, silah sistemlerini, tesisleri inşa ederler, tam tersi mantıkla, bu tip işler için yetişmiş kimseler tarafından amaca uygun verilen hedefler nasıl yıkılır, yok edilir, bununla ilgilenilir. Yani bu teknik bir konudur. Bu İkiz Kuleler’e saldırının teröristlerce ve bütün dünyanın gözü önüde gerçekleşmesi bir yana, teknik açıdan nasıl yıkıldığını inceledim. Ancak uzmanlık açısından şurası önemli, böylesi küresel etki yaratacak tarihsel bir vakıanın analizi başkadır, hedef analizi çok başka.

Zaman içinde neler oldu? George W. Bush, ‘Küresel Terörizmle Savaş’ ilan etti. Böylelikle Soğuk Savaş sonrası düşmansız kalan dünyanın yeni ‘düşmanı’ tarif edilmiş oldu. Peşi sıra başta Ortadoğu olmak üzere değişik coğrafyalarda onca yıkım ve (politik, sosyo-kültürel, ekonomik, askeri,) değişim yaşandı, konu bütünüyle küreselleşti, halen radikal terörle savaş (buna İslami terörle veya cihatçı terörle savaş ifadesini kasten kullanıyorlar,) devam ediyor.

İşte ’11 Eylül’ olayına bu gözle bakıldığında, önce komplo teorisyenleri devreye girerler. Peki, burada zor olan neydi? İspatı asla mümkün olmayacak bir durumla karşı kalınması. Komplocuların iddia ettiği bağlamda 11 Eylül’ün kurgu olmasının kanıtı ne? Belki en azından, ilgili politikacıların, ‘Ben bu emri verdim,’ çalışanların, ‘Evet, ben de şu planı yaptım ve şunlarla görüştüm,’ türünden ifşaatları ortaya çıkmadıkça, bu konu bir komplo teorisi olarak kalmaya mahkumdur.

Sonuçlara bakıp konuşmak kolaydır, öyle değil mi? Burada önemli olan ise böylesi küresel etki yaratan bir planı veya kurguyu henüz hiç yokken tasarlayacaksınız ve tam başarılı olacaksınız, düşünün! Yoktan var eden bir kişi veya grup olarak nelerle iç içe olacaksınız, imkanlarınız ne olacak, süreci nasıl belirleyeceksiniz, yer, zaman ve şartlar ne ölçülerde bir araya getirilecek, bütün bunları düşünün; en az 3-5 yıllık planlama ve sonra da çalışma evresi geçecek, burada çok gizli ve kontrol etmeniz gereken sayısız grubun olduğu bir konudan bahsetmekteyiz.

Bir uzman olarak böylesi bir konunun parçalarının nasıl bir araya getirileceğini az çok biliyorum. Ama konu bu değil! Gelelim bugüne, yine de diyorum ki, 11 Eylül ile ilgili açıklamalardan çok, şu an böyle bir vakıanın mevcut olup olmadığı önemlidir, hepsi bu! Benzer yaklaşımla diyorum ki, COVID-19 Biyolojik Savaş ajanı noktasından hareketle, küresel etkisi olan bir kontrollu-kaotik durumun yaratılması neticesinde, dünyada sosyo-ekonomik ve güç mücadelesi olayını açıklamak için kanıtımız yok, olması da çok zor. Sonuçlara bakıp bazı savlarda bulunmak ise komplo teorisi konusudur, böyle de kalmaya devam eder.

Komplo teorisi: Adı üzerinde, ortaya sürülen bir teori var, ama ispatı söz konusu değil. Öylece ortada bırakıyorsun, tıpkı bomba gibi! Bombalar yakıcı ve yıkıcıdır. Teoriler sözle yüklü olsalar da belli kesimlerin düşüncelerinde yıkıcı etki yapabilirler.

Mevcut durumla ilgili bilinen gerçekleri sıralandıralım:

Gerçek ne? Bu pandemi kendi seyrine bırakılırsa, hesaplamalara göre, 3-4 ay gibi kısa bir zaman dilimi içinde, küresel açıdan en az 1-2 milyar insan hastahaneye yatacak. Dünyada bu kapasite ile insanlara sağlık merkezlerinde tedavi etmek mümkün mü? Hayır. Ne yapılmalı? Yayılma önlenmeli ve mücadelede başarılı olma imkanları artırılmalı.

Aslında bütün konu bu! Ama tartışılanlara dair diğer konulara da değinelim.

Gerçek ne? Bu dünya tarihinde görülen ilk pandemi değil ki! Antik çağdan bu yana kayda geçmiş vakıalar var; Veba, Çiçek, İspanyol Gribi, HIV/AIDS, Ebola, MERS, SARS, COVID-19. vs. Hepsi düşünülürse on milyonlarca insan ölmüş bu güne dek ve yarın da olacak vakıalar bunlar. Virüsler evrimleşiyorsa insanların öğrenmesi de söz konusudur ve gerekli tedbirleri alarak gelecekte çok az kayıpla tehditlerin bertaraf edilmesi düşünülmelidir. Değil mi?

Temel gerçek ne? Virüsler evrim içindeler. Sıradan grip bile her yıl farklı formda ortaya çıkmıyor mu?

Başka temel gerçek ne? Elbette canlıların içinde güçlü olanlar her daim ayakta kalırlar, insan bağlamında ise hükmetme gücüne sahip olanlar fırsatlardan yararlanırlar. Hatta durumu her şartta kendi çıkarına kullanmak isteyenler de olur. Bu da insanlık açısından çok normaldir.

COVID-19 halen dünyada belli alanlara yayıldı, bazı alanlara ise çok az yayılmaktadır. Bu bize neyi işaret eder? Vakıanın az görüldüğü bölgeler için Corona virüsünün yayılabileceği ortam yok, bir sebepten dolayı bağışıklık ve virüsün tutunmasına engel olan bir hücre altyapısı var. Bu da bir gerçek ama soru şu; acaba kesin olarak bu nedir? Bu tür konular laboratuarlarda denenerek ispat edilir, başka türlü olmaz.

Biyoloji konusundan başka alanlardaki gerçeklere bakalım. ABD içinde küreselciler ile ulusalcılar arasında savaş neredeyse çeyrek asırdır var. FED sisteminin ABD yönetimlerine verdiği yük bir yana, dünyaya verdiği yük de gerçek. Dünya bu konuyu 1971’den bu yana tartışıyor. Dünya Bretton Woods sistemini de tartışıyor. İnsanlar Dünya Ticaret Merkezi’nin ve Bretton Woods ofislerinin nelerde olduğunu da biliyor. Trump gibi Amerikan Başkanlarından bazılarının özellikle FED’den kurtulmak için yasalar hazırlattığı sır değil. Altın sisteminden sonra dolar sistemi ve yakın zamanda yeni bir ödeme sisteminin daha kullanılacağı biliniyor, çalışmalar var. İnsan bu, çalışıyor ve gelişiyor, nasıl yapay zekayı yaptı, dünyasını geliştirecek tabii.

İnsanlar, ABD, Çin, Rusya başta, belli ülkelerin her türlü savaş hazırlığı içinde olduğunu, laboratuarlarında biyolojik ajan ve karşı tedbirler konusunda çalıştığını ve bunlara bütçe ayrıldığını biliyor. Bugün COVID-19 tartışılırken Trump’ın arkasında duran askerlerin içinde Biyolojik Savaş uzmanlarının olduğunu da söylemek çok bilinmeyen bir şey olmasa gerek; onların imkanları belli ve çözüm için seferber olundu ise gayret gösterecekler elbette.

Wuhan’da bir biyolojik araştırma laboratuvarı var. Birleşmiş Milletler de bu projede. Araştırmalar sesli ve görüntülü kayıt altında, bilim böyle çalışır. Sızıntı olmaz mı? Olur elbette. Kötü niyetli insanlar her yerde var. Ama bilmeden konuşmak yanlış olur. BM, ABD veya başka katılımcılar neyin olup bittiğini bilmeyecekler mi? Bizlere söylemeseler de belli seviyelerde bilenler olabilir.

Trump ne diyor? ‘Bu Çin virüsü… BM bizi kandırdı, onun ödeneğini keseceğim…’

Bilinmeyen yok, gerçekler var, beklenti içinde olanlar da. Hazırlıklılar var, zamanı yakalayamayanlar da. Futuristler, hayal dünyası geniş yazarlar, araştırma imkanı olan kişi ve kuruluşlar tespitlerini yazarlar, bizler de okur öğreniriz. Yakın zamana bakalım, 2011’de Fizikçi Prof. Dr. Michio Kaku bir kitabında Biyolojik Savaş konusunu yazdı. 2015’de zengin işadamı Bill Gates TED konuşmasında virüsleri anlattı. Hatta Bill ve eşi Melinda, Johns Hopkins ve World Economic Forum ile birlikte 15 katılımcının olduğu EVENT 201 adında bir ‘Küresel Pandemi Tatbikatı’ oluşumunda bulundu. Başkaları da var bu konularda çaba gösteren, örneğin McKinsey Global Institute pandemi sonrasını tartışıyor, IMF neler yapılabileceğine kafa yoruyor. Hemen her gün yazılar yayımlanıyor. Şunu da söyleyeyim, bazı çalışmaların masum olmadığı da değerlendirilebilir.

Soros, Rockefeller veya Rothschild aileleri ve kurumlarınca yapılanların bir kısmı sır olsa da, ki ailelerin mahremiyeti böylesi bir şeydir, bazıları açık; vakıfları var, onların adına çalışan yazar-çizer insanlar ve medya kurumları var. The Rockefeller Foundation ve Global Business Network yayımları ortada. Bunun özünde bir güç mücadelesi çabası olduğu aşikar diyenlere hayır denemez. İnsanlık tarihi böyledir. Ama bu ifade bir belge niteliğinde değil, sadece savdır.

Bunları örnek diye veriyorum, yeni spekülasyonlara sebep olmasın isterim.

ABD gibi ülkeler pandemiyle uğraşıyorken, siber otoritelerin raporlarında var, diğer yandan da Siber Savaş sürdüğüne dikkat çekiliyor.

Son bir gerçek, Birleşmiş Milletler bu gibi pandemilerde ne iş yapacak, bir daha tartışmak gerekiyor. Bu da tahmin edilmeyen bir konu değil. WHO halen ellerinizi yıkayın diyor, neden olası tehditlere karşı bir aşısı yok, cevap vermiyor.

Tekrar işaret ediyorum, bilimden ve gerçekten yana duralım. Birçok bilinen gerçek zaten sürekli tartışma ve araştırma ile yeni gerçekliklerin gelişmesine zemin hazırlıyor. Bilimin çalışma yöntemi de böyledir; ister fen isterse sosyal bilimler olsun. Koronavirüsü üzerinden akılları bulandıranlar konuşadursunlar, önce pandemiye önlem ne olacak, bunları tartışalım. Hesap ortada; kaynak belli, önlenmesi gereken düşman çok açık. Kim ne yaparsa yapsın veya planlarsa planlasın; zaten ispatı zor konular var ortada. Bizler ne 11 Eylül sonrası varsayılan detayları açıklayabildik ne de COVID-19 sonrası ortaya sürülen komploların detaylarını açıklayabilecek imkanımız olacak.

İşte bu noktada medya daha dikkatli olmalı. Bu kritik günlerde medya ispatı mümkün olmayacak teorileri yaymamalı. Şimdi pandemiye odaklanalım. Bilgi kirliliği var olan tansiyonu artırıyor. Gereksiz konular kafaları bulandırıyor. Komplolarla değil, gerçekle ilgilenelim. Virüslerin etkisi kadar sosyo-ekonomik olumsuzluklardan da yaşamımız dara düşecektir, bunu gözardı etmeyelim. Nasıl ticarette fırsatçılar var, fikirde de fırsatçılar çıkar ve bunlar bilerek veya bilmeyerek birilerine hizmet edebilir.

Biz neyi bekliyoruz? Bu virüsün mutasyona uğrayıp insanlardan elini eteğini çekmesini, COVID-19’a karşı bir aşı geliştirilmesini ve doğru bir ilaç ile hastalığa tutulanların tedavinin yapılabilmesini. İleride neler olabilir? Virüsler mutasyonuna devam edeceğinden, başka tip Corona ile savaşacak hazırlık bu aşamadan sonra ivedilikle yapılmalıdır. Bu konuda teorisi olan, bütçe ayırmak isteyen varsa da buyursun.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

biyolojik-savas
ÖNCEKİ YAZI

Biyolojik Savaş

DİĞER YAZI

Popüler İstihbarat ve Küresel Sorunlar

Güvenlik 'ın son yazıları

53 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
87 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
142 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
189 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
214 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme