neden-iraktayiz
Neden Irak'tayız?

Neden Irak’tayız?

15 Haziran 2020
Okuyucu

Aslında soru tam olarak şöyle, neden Irakta’yız ve buna kimse ses çıkarmıyor? Bu garip değil mi? Suriye ve Libya’ya askerimizi gönderdiğimizde veya burada bir harekat düzenlediğimizde içeriden ve dışarıdan karşı sesler yükseliyor, ama aynı sesler her nedense Irak bahsi geçince ses çıkarmıyor. Bana bir hayli garip gelen bir soru bu!

Türkiye Saddam döneminde de Irak’ta oldu, Birinci Körfez Savaşı zamanından bu yana sürekli Irak topraklarında askeri harekat yapıyor, dün gece yarısı da Pençe Kartal (PençeKartal) Harekatı gerçekleştirildi ve belki devam edecek, ama muhalefet dahil herkes sus pus veya en azından bir ses çıkarmamayı tercih ediyor.

Irak ‘geçerli’ bir terör sahası mı? Türk askerinin Irak’ta bulunması belli muhalif çevrelerce alışılagelen biçimde eleştirilmesi gereken bir durum olmayı hak etmiyor mu? Eğer kanı buysa, neden böyle düşünülüyor, sebep ne? Irak’ta olanlar terör hadisesi olarak kabul ediliyor da Suriye ve Irak’takiler edilmiyor mu? Kanımca mantıken ters olan bazı noktalar var.

Irak bir petrol ülkesidir. Evet, bu Mezopotamya’nın kadim ülkesi, Batı dünyası ve bunun uzantısı terörle iltisaklı içerideki kesimler tarafından dile getirilmeyen bazı tarafları var ve bunlar hiç de yabana atılır cinsten konular değil. Irak’ın ‘Mezopotamyalılık’ gerçeğini ya görmüyorlar ya da açıkça dile getirmiyorlar. Ama bunlar bilinçlerinde Irak’ın her noktasının bir petrol kaynağı ve kazanç noktası olduğunu biliyorlar. Her ne olursa olsun, hemen herkes kendi çıkarı gereği düşünüyor olmalı, muslukların kapanmamasını istiyorlar herhalde.

Türkiye ise bütünüyle terörle mücadele ediyor. Petrolle veya başka çıkarcı konularla ilgilenmiyor. Sadece terör! Böyle mi olmalı? Mesele neden Musul ve Kerkük ile ilişkilendirilmiyor? Bunun zamanı gelmedi mi?

Türkiye gibi Irak ile ilgili güçlerce terörle ciddi ölçekte mücadele eden başka unsur neden çıkmıyor? PKK korunuyor. Bir süre DAEŞ’in büyümesine ve yayılmasına müsaade edildi. Bir tek mezhep savaşı devam etsin istendiğinden olsa gerek, İran unsurları provoke ediliyor. Irak topraklarında sürekli ‘İran’ denmesine müsaade ediliyor, ama asıl sorunu omuzlayan konumundaki Irak vatandaşı bile olup biteni görmezden geliyor. Sokağa çıkma nedenleri işsizlik ve rüşvet oluyor. Hadi bıraktım terörle mücadele aklı ve cesareti içinde olmayı, neden Türkiye buraya girdiğinde belli çevrelerce alışılagelen tonda bir ses çıkmıyor? Çelişkili bir durum değil mi bu konular?

Eminim ki yarın Türkiye Kuzey Irak’ta Musul ve Kerkük’te hukuki hakları için bir uluslararası mahkeme yolunu açsın, bu tarz söylemleri yüksek sesle dillendirsin, derhal görürüz, hem içeriden hem de dışarıdan, ne işiniz var Irak’ta diye. İsterseniz deneyin!

Türkiye’nin Girit ile ilgili nasıl ki hukuki hakları var deniyor (bence de öyledir,) bundan daha haklı sebeplerle ifade edililebilir ki, Türk Milleti’nin Musul ve Kerkük’te uluslararası hukuka dahil araştırılması gereken birçok hakkı var.

Türkiye desteğiyle Irak kuzeyinde gelişme imkanı bulmuş, ama sonra ABD politikaları ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ismiyle neredeyse özerk bir yapı halini almış Barzani güçleri (KDP), PKK, Talabani güçleri (KYB) ve Bağdat Yönetimi ile mücadele ediyorken, ilk olarak Kerkük’teki tapu dairesini ateşe vermiş idi. Neden? Türkler (Batı bu kesime kasıtla Türkmen dese de özbeöz Türk milletinden bahsediliyor, bu kardeşlerimizin Gaziantepli kardeşlerimizden hiçbir farkı yoktur,) ileride Barzani tarafına karşı hukuki anlamda hak ifade edemesinler diye. İleride denen o zaman ne zaman gelecek dersiniz? Hak yerini bulmayacak mı?

Ben sadece soruyu soruyorum, neden Irak’tayız diye. Cevap terör için oluyor. Terörist kim? Irak ve Türkiye’de PKK, Suriye’de PYD/YPG ve SDG, İran’da bugün PJAK, sonra ne olur belirsiz… Hepsi aynı teorik altyapı ve motivasyonla ortaya sürülmüş tek bir projenin ifadesidir. Bu cevap bile size farklı bir anlamı işaret etmiyor mu? Neden Irak’ta PKK başka bir isimle anılmıyor? Proje bu da ondan!..

Bundan böyle Türkiye olarak şunu ortaya sürelim:

  • PKK, yerel değil, bölgeselliği de aşmış, uluslararası bir terör örgütü olmuştur. Türkiye’yi bölme amaçları tükenmiştir. Türkiye’deki PKK’lı sayısı 500 civarındadır ve halkın desteği yoktur. Bazı maşa konumundaki uzantıları kendilerince siyaset yapmanın peşinde görülmektedir. Eğer PKK’lılar bölücülük yapacaklarsa bu amaçları için Irak, Suriye (PYD/YPG) ve İran’da (PJAK) birer misyon üslenebileceklerdir. Ama daha önemlisi PKK kamplarında bugün ABD’de dahi görülen bazı (ANTIFA) terör örgütlerinin eğitimleri verilmektedir. Bu nedenle bundan böyle bir uluslarası suç mekanizmasından bahsedilmelidir. Dolayısıyla terörle mücadele etmeye yönelmiş uluslararası sistemler ve kurumlar bu durumu bundan böye bu şekilde değerlendirmelidir. (Örneğin NATO bu anlamdaki bir terör örgütü olan PKK’ya yönelik bir planı onaylasa, iyi olur.)
  • Türkiye, Irak toprakları dahil, bölgesinde (örneğin Suriye’de) uluslararası terör örgütleriyle ve bu örgütle doğrudan iltisaklı olan ülke ve güçlerle mücadele eden bir ülkedir.
  • Türkiye, her ne olursa olsun, Irak’ta, Suriye’de ve başka yerlerde, bölgesel istikrar ve terörle mücadele için, hatta insan hak ve özgürlüklerini korumak için fedakarca görev üslenmektedir.
  • Türklerin Musul ve Kerkük’te ejdadına ait miras kalmış mülkleri ve payı vardır.

İlk planda bunları önermekteyim. Birinin ucundan tutulsa büyük bir kazanım olur diye düşünmekteyim.

Neden Irak’tayız? Size söyleyeyim, terörle ilgili mücadelede uluslararası ve insana dair olan çabaları biliyoruz zaten, işaret ettiğim gibi. Ancak bundan sonra Irak’tayız ve asıl amacımız ABD, İngiltere, Fransa, İran, İsrail ne diyorsa biz de aynını söylüyoruz. Hem onların hepsinden çok hakkımız ve hukukumuz var. Oldu mu? İtiraz var mı?

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

idlibde-ateskes-ihlali-mi
ÖNCEKİ YAZI

İdlib’de Ateşkes İhlali mi?

parali-askerler
DİĞER YAZI

Paralı Askerler

Güvenlik 'ın son yazıları

191 views

Etki Ajanlığı Yasası

Bu çağda, etki ajanlarına karşı önlem almak ve ülke yararına çalışanların eline mücadele etmek adına imkan vermek gibi konularda aksi düşünülebilir mi? Bu gerekli, ülke güvenliği açısından yerinde bir hamle. En azında caydırıcılık çok önemli. Ajanlar ve etki ajanları öyle cirit atmasınlar... Gerekli önlemleri ve bu kapsamda belli yasal düzenleme imkanlarını yaratalım. Her türlü tehdit var. Onları caydıralım, caydırıcı nitelikte ülkenin somut eylemleri olsun. Türkiye'de istihbarat hizmetleri 2014'dan itibaren iyi bir seyirle gelişiyor. İlk olarak operasyon yapma imkanı oldu. Kötü mü? Operasyonel İstihbarat gayet başarılı. Teröristler ve bölgemizdeki hasım ülkeler bunu görüyorlar, dikkatleri çekildi. Şimdi de bu tür ilave yasalar olsun isterim. Doğru adım! Elbette ben bu konuyu istihbarat açısından ele alacağım, uzmanlığım bu yönde. Hukuk konusu ayrı.
85 views

Yeni Üstünlük Mücadelesi ve Savunma Anlayışı

Temel konumuz silahlanma ve polemoloji olacak. Bu alanda yeni anlayışları irdeleyeceğiz. Genel savunma ve silahlanma politikalarına, büyük güçlerin aldıkları pozisyonlara, örnek olarak ABD'nin savunma yöntemine ve son olarak yeni üstünlük mücadelesi kavramlarına değineceğim. Bahsedeceğim yeni üstünlük mücadelesi terimleri neler? Oyun değiştiricilik, sistemlerin sistemi mimarisi, otonom kor sistemler, tam baskılama veya üstünlük kurma (dominasyon), bütün yönleriyle nüfuz etme (penetrasyon), istihbaratın penetrasyonu ve caydırıcılık için silahlanmak, olacak. Bunları neyle yapabilirsiniz? Bu makalede size ipuçlarını vermiş olacağım.
80 views

Otonom Orduların Tartışması

Teknoloji geliştikçe otonom sistemler cephede yerlerini alıyorlar. Kara, hava, siber-uzay, deniz, derin ve geniş cepheler... Bu konu başka ülkelerde hem askeri hem sivil, çeşitli uzmanlarca tartışılıyorken, Türkiye'de henüz o noktaya gelinemedi. Savaşın bilim ve sanatı yönüyle ben size özgün bir tartışma başlatmak isterim.
113 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
163 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme