Demek ki propagandayı anlamayanlar var! Onca defa, “Propagandaya dikkat! FETÖ ve PKK bu yolla saldırıyor. Amaçları var. En kolay ve masrafsız bu tür yöntemlerle kolaylıkla etkiledikleri üzerinden kendi amaçlarını elde etmeye yöneliyor. FETÖ devletteki uçlarını, şirketlerdeki, siyaset ve medya dahil çeşitli kurumlardaki istismara açık noktaları, hassasiyetleri ve yine eğitimli/eğitimsiz tüm bireyleri bu yöntemlerle kullanır, aman ha! Propaganda stratejik bir konudur, planlıdır, hedeflidir, tematiktir,” dedim. Herşeye rağmen, arada bir hatırlatmakta yarar var.
Şu işi bir kez daha ele alalım. Lütfen bu konuya güvenlik bahsi içinde ve teknik açıdan bakınız. Bugün o, yarın başkası, tarafsız gözle değerlendiriniz.
Bilardo masasını ve oyun gereçlerinin birileri imal eder, birileri ise salonu açar. Istakasını birisi tutar, toplar birbirine vurarak yer değiştirirler. Bazı toplar hedefine gider sayı olur, basızı kazara cebe gider, masadan düşenler bile var. Topların üzerinde numaralar vardır, renkler vardır, değerleri değişir. Salonda seyirciler vardır, alkışlarlar, gürültü ederler; bahisçiler vardır, kazanırlar, kaybederler… Salon dışında televizyondan seyredenler vardır. Propaganda ile herşey yapılır: Salon sahibi olunur, malzeme satılır, oyuncu ayarlanır, ıstaka tutulur, topa vurulur, sayı hakemliği yapılır, televizyondan yayın yapılır, seyirci bulunur, bahis oynattırılır, para kazanılır… Oyuna dönelim: Toplar birbirine vurur, daha hızlanan olur, istenmeyen yerlere saçılanlar da vardır; ama hedefini bulan olacaktır… Propagandada isabetli, hesaplı vuruş önemlidir. Bu işin uzmanı vurduğu topu ve etkisini çok iyi bilendir. Vurdun mu? Hangi topun nereye gideceği bellidir. Oyun rasgele değildir. Strateji vardır, taktik de…
Hasım dediğimiz hep vardır. Herkese, kurumlara, devletlere göre hasım değişir. Hasım çatışma noktasında ise, yani el tetiğe değdiğinde düşman olur. Örneğin FETÖ ve PKK böyledir. Ama onun arkasında her kim varsa, devlet olur, küresel güç olur, bunlar görünürde zaten hasım olmaya devam ederler. O zaman, bu zaman yoktur; ittifak, müttefik de yoktur; uluslarası sofrada çıkar vardır, hasım da.
Yumuşa Güç çıktı mertlik bozuldu!
PKK bahsi daha ziyade 1980’lerin ortalarından beri biliniyor. Devlet içine sızanlar temizlendi. Balediyeler yuvalanmışlardı, bunlar da tasfiye edildi. Ancak sürekli yaptıkları işlere devam ediyorlar; terör, sanal ortamlarda, medyada etkinler. Özellikle Avrupa’da yuvalanmış haldeler. Arazide elinde silahlı olanlar var, klavye başında saldırı yapanlar da. Son gelişmeler gösterdi ki, ABD’ye bağlı CENTCOM Kuzey Suriye’de PKK ve uzantılarını alenen destekliyor.
15 Temmuz’a nereden geldik, nasıl oldu, bunları bir yere koyalım. Açık olan şu: ABD’de ikamet eden, parası pulu, imkanları ve desteği olan bir yapı var. Bunların uzantıları şu an ya hapiste, çıkmayı hayal ediyorlar, amaçları bu, ya da gizleniyorlar, yurtdışına kaçanlar var, renklenme yoluyla kendini gizleyip bukalemun gibi başka toplulukların içinde gizleyenler var. Ne bu? FETÖ. Davaları bitti mi? Hayır. Açık ve gizli neler yapıyorlar? Propaganda, siber atak, ekonomik etkiler, vs.
Benim özellikle üzerinde durduğum propagandadır. FETÖ, PKK ve yardım edenleri, yani hasım taraflar, Türkiye’ye saldırılarını sürdürüyorlar. Bunu devletin kendisine, iktidardakilere, şirketlere, kurumsal yapılara ve nihayet halka, yani ulaşabildikleri her bir bireye uyguluyorlar. Nasıl? Hassasiyetlere saldırıyorlar, tahrik ediyorlar, dalga etkisi yapacak konuları bulup tetikliyorlar. Bilardodaki gibi ıstaka topa, top diğer topa vuruyor… İstismara açık konuları derinleştiriyorlar. Zayıf düşürecek her bir noktayı konu edip genişletiyorlar. Türkiye’yi, kurumları, yöneticileri tartıştırıyorlar. Bütün bunlara açık konular varsa kolaylıkla yapıyorlar, değilse önce açık hale getirmeye çaba gösteriyorlar daha sonra dalgalanmayı tetikliyorlar.
Türkiye’de konuşulacak konu yok mu? Hem de nasıl!.. Bu açığı kim veriyor? Elbette bizler. Ama en çok siyaset kurumları ve siyasetçiler ile sanal ortamlar dahil medyada yer alanlar. Bir de yerini bulamamışlar…
Gördüğünüz gibi bizim konumuz iç siyasetteki propaganda değildir. Siyaset propagandasız olmaz. Ama meşru olan meşru şartlarda propaganda yapar ve kullandığı aygıtlar asla terörle veya sakıncalı işlerle ilgili değildir. Meşru siyaset dikkatlidir, kanunidir, yapıcıdır, pozitiftir; değilse eyvah! Bu konu kazancından vergi veren, askere gidip canını veren, sandığa gidip oy veren millet için önemlidir.
Bu kadarla bırakayım. Yeterince anlaşıldığımı umuyorum. Herkes kendinden sorumludur. Kurumlar kendi yasal kalkanlarını kullanabilirler. Ama birey öznesi daha kırılgandır, hassastır; demokrasilerin tartışılan tarafı da budur. Bireyler kendi yasal çerçevesini kurma ve bu bakımlardan sorumlu olma durumunu gözden geçirmelidirler. Sorumluluk önemlidir! Şu soru sürekli akılda tutulmalıdır: Bu yapacağım en çok kimin işine yarar? Eğer birilerinin işine yarıyorsa o işi yapma, kaybın olmaz. Neticede neye inanıyorsan inan, bunda sorun yok; sorun birilerine alet olup olmamaktır.